Logo

5. Hukuk Dairesi2023/11823 E. 2024/4155 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kesinleşen orman kadastrosu nedeniyle tapuya orman şerhi konulan taşınmaz sebebiyle davacıların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesi uyarınca Hazine'den tazminat talep etmeleri.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazın orman kadastrosu nedeniyle tapuya orman şerhi konulmasıyla davacıların mülkiyet hakkının kısıtlanması sebebiyle 4721 sayılı Kanun'un 1007. maddesi gereğince tazminat hakkı doğduğu ve arsa niteliğindeki taşınmaza emsal incelemesi yapılarak değer biçilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/3091 Esas, 2022/3004 Karar

DAVACILAR/BİRLEŞTİRİLEN

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ: Adalar Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/303 Esas, 2022/215 Karar

Taraflar arasındaki taşınmazın kesinleşen orman tahdidi içinde bırakılması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin asıl dava ile ... adına Kanlıca Orman İşletme Müdürlüğü tarafından açılan tapu iptali ve tescili istemine ilişkin birleştirilen davanın yapılan yargılaması sonrası İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı Hazine vekilince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesince gönderilmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yeniden yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Asıl davada davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu...Ada Mahallesi 86 ada 1 parsel sayılı taşınmazın davacılar murisi tarafından 17.02.1976 tarihinde satın alındığını, satın alındığı tarihte tapu kaydında hiçbir şerh bulunmayan taşınmazın tapu kaydına 05.09.1995 tarihinde orman şerhi konulduğunu, bu durumun müvekkillerine ait mülkiyet hakkının ihlal ettiğini belirterek, müvekkillerinin uğradığı zararın davalı Hazineden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

2. Birleştirilen davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu İstanbul ili, Adalar ilçesi, Kınalıada Mahallesi 86 ada 1 parsel sayılı taşınmazın içinde bulunduğu Kınalıada Devlet Ormanının ilk tahdidinin 3116 sayılı Kanun'a göre yapılarak 19.04.1943 tarihinde kesinleştiği, bu çalışmalar sonucunda dava konusu taşınmazın orman sınırları içinde bırakıldığını, kadastro çalışmasına askı ilanından sonra itiraz edilmediğinden ve dava açılmadığından kadastro çalışmalarının süresinde kesinleştiğini, taşınmazın 6831 sayılı Orman Kanun'a göre orman kadastrosu ve aynı Kanun 1744 sayılı Kanun'un ile değişik 2 nci maddesine göre yapılan uygulama çalışmalarına göre Devlet Ormanı sınırları içinde kaldığı, daha sonra yapılan orman kadastro çalışmalarında da 2 nci madde ve 2/b madde uygulamalarına tabi tutulmadığı, kesinleşmiş Devlet Ormanı sınırları içinde kaldığı, davalılar adına kayıtlı tapu kaydının iptal edilerek orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Asıl davada davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın öncelikle görev, husumet, dava şartlarının noksanlığı ile zamanaşımı ve hak düşürücü süre sebepleriyle reddine, harca esas rayiç ve güncel değer tespit edilerek, eksik harcın ikmal ettirilmesine esasa girilmesi durumunda; yasal ve hukuki dayanağı olmayan, kamulaştırmasız el atmadan dolayı talep edilen tazminat davasının şartları mevcut olmadığından davanın reddi ile vekâlet ücreti ve yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

2. Asıl davada davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın öncelikle husumetten reddine, diğer halde esastan reddine, masraf ve vekâlet ücretinin davacılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl davanın davalı ... yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı Hazine yönünden kabulü ile taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca davalı Hazineden tahsiline, birleştirilen davanın kabulü ile tapu kaydının iptaline ve Hazine adına tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın süresinde açılmadığını, ... aleyhine açılan işbu davanın, pasif husumet ehliyeti yokluğu ve dava şartı noksanlığı nedenleriyle, ayrıca davayı açmak için gerekli olan zamanaşımı ve hak düşürücü süreler geçirildiğinden, davanın mevzuat hükümleri gereğince, öncelikle zamanaşımından reddi gerektiğini, fiili ve hukuk dışı bir el koymadan ve tapuya ... ile iyiniyetten söz edilemeyeceği gibi,1942 yılından itibaren devlet ormanı içerisinde bulunan ve orman vasfı ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilen, doğal servet ve kaynak niteliğindeki ormanların, özel mülkiyet konusu olmasına yasal olanak olmadığı gibi kamu malı niteliğinde olan taşınmazlar hakkında, mülkiyet hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle, Hazine aleyhine gerek kamulaştırmasız el atmadan dolayı gerekse 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesine dayanılarak tazminat istemiyle açılan işbu davanın yasal dayanağı da bulunmadığını, hem bilirkişi görevlendirilmesi hem de bilirkişi tarafından sunulan raporun içeriğinin de usul ve kanunlara aykırı olduğunu, mevcut uygulamalarda, dava konusu taşınmazın niteliği arazi ise, net gelir metodu yöntemi ile; arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değerinin belirlenmesi gerekirken dava konusu taşınmazın arsa niteliğinde olmayıp, fiilen orman niteliğinde olduğundan, bilirkişilerce uygulanan hesaplama metodunun yanlış ve belirlenen değerin fahiş olduğunu, emsal olarak gösterilen taşınmaz bedellerine endeks uygulanarak, kıymet takdir edilmesinin yasal dayanağının bulunmadığını, idarenin yasal hasım olduğunu, aleyhine yargılama giderleri ve vekâlet ücretine hükmedilmesinin, raporda belirtilen indirimlerin dahi gözetilmeden karar verilmesinin usul ve yasa hükümlerine aykırı olduğunu, ıslah ile talep edilen alacakların da zamanaşımına uğradığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kaldırma kararından sonra dosya kendisine iade edilen İlk Derece Mahkemesince Tapu müdürlüğü ile Belediye Başkanlığından gerekli kayıt ve belgeler celbedilerek yeniden yapılan keşif ve alınan bilirkişi kurulu raporu ile kaldırma nedenlerinin karşılanmış olmasına, dava tarihi itibarıyla vasfı arsa olarak belirlenen taşınmazın değerinin resmi veriler ışığında emsal satış yöntemiyle belirlenmesine, uzman orman bilirkişisi tarafından kesinleşmiş orman kadastro haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve araştırma sonucunda dava konusu taşınmazın 3116 sayılı Kanun'un hükümleri gereğince 1942 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ile orman tahdidi içinde bulunduğu, sonradan 1744, 2896 ve 3302 sayılı Kanunlar uyarınca yapılan çalışmalarda orman tahdidi dışına çıkarılmadığı, taşınmazın orman vasfında olduğunun belirlenmesine göre Mahkemece verilen karar usul ve Kanun'a uygun olup delillerin takdirinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığından davalı Hazine vekilinin istinaf itirazlarının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebeplerle kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun’un (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu...Ada Mahallesi 86 ada 1 parsel sayılı 766,50 m² yüzölçümlü taşınmazın davacılar murisi tarafından 17.02.1976 tarihinde satın aldığını, kesinleşen orman kadastrosu nedeniyle tapuya 05.09.1995 tarihinde orman şerhi konulduğu, bu şerh nedeniyle mülkiyet hakkı kısıtlandığından 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereği tazminat hakkı doğduğunun kabulü doğrudur.

3. Arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza emsal incelemesi yapılarak değer biçilmesine ve taşınmazın bedelinin 4721 sayılı Kanun'uun 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı Hazine vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

03.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.