"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/893 Esas, 2022/1553 Karar
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara Batı 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/328 Esas, 2022/4 Karar
Taraflar arasında görülen tapu sicilinin hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi gereğince tazmini istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin S.S ... Konut Yapı Kooperatifinden Etimesgut ilçesi, Eryaman Mahallesi ... ada 1 parselde bulunan C Blok ... numaralı daireyi 07.11.2003 tarihinde satın aldığını, S.S ... Konut Yapı Kooperatifi tarafından açılan dava sonucunda Sincan Asliye Ticaret Mahkemesinin 2008/89 Esas, 2009/105 Karar sayılı ilamıyla tapu kaydının iptaline kooperatif adına tescile karar verildiğini, anılan davada müvekkiline tebligat yapılmadığını, 10.06.2016 tarihinde kayıp sebebiyle tapuya yaptığı başvuru üzerine taşınmazın kooperatif adına kayıtlı olduğunu öğrendiğini, kooperatif yetkililerinin ve tapu memurlarının sahte vekaletnameler ve usulsüz işlemlerle müvekkiline satış yaptığının Ankara Batı 1.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2007/124 Esas, 2015/175 Karar sayılı ilamıyla belirlendiğini, tapu sicilinin hatalı tutulduğunu, müvekkilinin zararının oluştuğunu, Hazinenin 4721 sayılı Kanun'un 1007 inci maddesi uyarınca sorumlu olduğunu ileri sürerek davacının satın aldığı bağımsız bölümün dava tarihi itibarıyla rayiç değerinin tespiti ile tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; gerek ceza dosyasında gerekse tapu iptaline ilişkin dava dosyasında zarar sonucunun ortaya çıkmasında, üçüncü kişilerin hukuka aykırı eyleminin bulunduğunun anlaşıldığı, şu haliyle sorumluluğu gerektiren illiyet bağının kesildiğinin kabul edilmesi gerektiğini, yapılan bu açıklama itibarıyla olayda zarar ve hukuka aykırı eylem bulunmakta ise de kusursuz sorumlu olan davalının sorumluluğunu gerektirecek uygun illiyet bağının bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; çekişmeli bağımsız bölümün müvekkiline satışına ilişkin resmi senette ve satış sırasında kullanılan vekaletnamelerde sahtecilik olmadığının bilirkişi incelemesi sonucu yeni öğrenildiğini, ayrıca yargılama sırasında 461264 ada 1 parselde belgelerin tamamı ve talep alınmadan usulsüz kat irtifakının kurulduğunu, böylelikle tapu memurlarının eksik belgelerle usulsüz olarak kat irtifakı kurmak suretiyle kusurlu olduklarının tespit edildiğini, mahkemece bu durum gözetilmeksizin imza incelemesinin sonuca göre karar verildiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile hükme dayanak yapılan imza ve sahtecilik uzmanı bilirkişi tarafından düzenlenen raporda; çekişmeli taşınmazın davacıya satışı sırasında kullanılan Ankara 11. Noterliğince düzenlenen 15.10.2003 tarihli ve 16030 yevmiye Nolu vekaletnamedeki ve tapu müdürlüğünce düzenlenen 07.11.2003 tarihli ve 8810 yevmiye nolu resmi satış akit tablosundaki imzaların sahte olmadığı belirtilmiştir. Böylelikle davacıya satış sırasında kullanılan vekaletnamedeki ve davacıya satışa ilişkin resmi senetteki imzaların sahte olmadıkları tüm dosya kapsamıyla sabit olduğu ayrıca davacının tapu siciline güvenerek bağımsız bölüm satın almamış aksine arsa payı (kat) karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklı henüz tamamlanmamış sanal 18 nolu daireyi satın almış olup, davacıya yapılan satış sırasında kullanılan vekaletname ile resmi satış akit tablosunda sahtecilikte bulunmadığı böylelikle davacının zararı üçüncü kişi olan yüklenicinin arsa payı inşaat sözleşmesinin gereklerini yerine getirmeyip, inşaatı %14 seviyesinde bırakıp terk etmesinden kaynaklandığından davacının zararı ile tapu memurlarının eylemi arasında illiyet bağı bulunmamakta, aksine üçüncü kişi olan yüklenicinin ağır kusuru sebebiyle davacının zararının oluştuğu bu nedenle yükleniciden bağımsız bölüm satın alan davacının 4721 sayılı Kanun'un 1007 inci maddesi şartları oluşmadığından İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. SS ... Konut Yapı Kooperatifi ve diğer arsa sahipleri arasında Ankara ili, Etimesgut ilçesi, Eryaman Mahallesi 46264 ada 1 parsel sayılı taşınmaz üzerine yapı yapılması yönünde yüklenici ... İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi ile Ankara 1. Noterliğinde düzenlenen 22.08.2001 tarihli ve ... yevmiye nolu kat karşılığı inşaat sözleşmesinin yapıldığı, 30.06.2003 tarihinde kat irtifakının kurulduğu, C Blok 19 nolu bağımsız bölümünün kat irtifakı yoluyla SS ... Konut Yapı Kooperatifi adına tapuya tescil edildiği, bilahare satış yoluyla 07.11.2003 tarihinde davacıya geçtiği, ancak arsa maliki kooperatif tarafından açılan tapu iptali ve tescil davasının Sincan Asliye Ticaret Mahkemesinin 2008/89 Esas, 2009/105 Karar sayılı ilamıyla kabul edilerek, dava konusu bağımsız bölümün tapu kaydının iptaline ve kooperatif adına tescile karar verildiği, temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiği, dava konusu bağımsız bölümün satış akit tablosu ve vekaletnamenin sahteliği yönünde bir tespit bulunmadığı gibi 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesinin koşullarının oluşmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
02.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.