"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/87 Esas, 2022/127 Karar
KARAR : Kabul
Taraflar arasındaki müdahalenin önlenmesi istemli davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı idare vekilince temyiz edilmekle; kesinlik süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; Aydın ili, ... ilçesi, ..., Atanaj Deresi 5280 m² alanlı 141 ada 16 parsel sayılı taşınmaz ile Aydın ili, ... ilçesi, ... Atanaj Deresi 5280 m² alanlı 141 ada 17 parsel sayılı taşınmazlardan enerji nakil hattı geçirmek suretiyle el atıldığını, taşınmazlara el atmanın önlenmesini ve 2 elektrik direğinin enerji hatları ile birlikte sınır uçlarına yol güzergahına alınarak kaldırılmasını talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde; davaya konu taşınmazlar hakkında kamulaştırma kararı alındığını ve tapu kaydına şerh konulduğunu bu hatlara olan ihtiyacın devam ettiğini, bu nedenle bedeli ödenerek davalı idare adına irtifak tesciline karar verilmesi gerektiğini beyan etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 31.05.2016 tarihli ve 2013/178 Esas, 2016/264 Karar sayılı kararı ile davanın el atmanın önlenmesi talebi yönünden reddine kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat talebinin kabulü ile bedelin davalı idareden tahsiline karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin 31.05.2016 tarihli ve 2013/178 Esas, 2016/264 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan temyiz incelemesi sonunda; her ne kadar davacının arazisi üzerinden geçirilen enerji nakil hattının bütün olarak bir tesis niteliğinde olduğu, bu itibarla el atma tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin (743 sayılı Kanun) 653 üncü maddesinin son fıkrasına göre idare lehine davacı taşınmazı üzerinde irtifak hakkı kurulmuş sayılacağından idarenin o taşınmaza müdahalesinin önlenmesi istenmeyip sadece irtifak hakkı karşılığı ve bedeli tazminat olarak istenilebileceği yönünden Dairemiz kararları var ise de 16.05.1956 tarihli 1-6 esas ve karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına göre, kamulaştırmasız olarak taşınmazına el konulan şahıs, ilgili kamu tüzel kişisi aleyhine el koymanın önlenmesi davası açılabileceği gibi bu eylemli duruma razı olduğu takdirde taşınmazın değerinin tahsili davası da açabilir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 25.01.1994 tarihli ve 1-386/25 sayılı kararında açıklandığı üzere 743 sayılı Kanun'un 653 üncü maddesinde açıkça belirtildiği gibi, irtifak sözleşmesine konu edilen mecra açıkta tesis olunmuş ise, bu takdirde (sözleşmenin yapılması) ve mecranın açıktan geçirilmesiyle irtifak hakkı doğmuş olacaktır. Bu hüküm açıktan geçen mecralarda görülebilirliğin, tapu aleniyet fonksiyonunun yerini tutabileceği görüşünden kaynaklanmaktadır, Ancak hemen ve özellikle belirtilmek gerekir ki, mecra irtifakının tescilsiz iktisabına imkan veren bu istisnai hükümle, hakkın dayanağını teşkil eden mecra irtifakı sözleşmesi veya hakka sebep teşkil eden bir diğer hukuki işlemin usulünce düzenlenmesi gerçeği bertaraf edilmiş değildir. Aksi halde, mecra irtifakının doğduğu kabul olunamaz ve taşınmazın maliki 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 618 inci maddesi uyarınca tecavüzün men'ini dava edebilir. Bu ilkeler, Hukuk Genel Kurulunun 08.12.1978 tarihli 1/592 esas 1077 karar sayılı ilamında da aynen vurgulanmıştır. Temyize konu bu davada, davalı ile davacı arasında bir mecra irtifak sözleşmesinin bulunmadığı ihtilafsızdır. Hal böyle olunca, davalının, davacıya ait araziden ve açıktan geçirdiği mecra üzerindeki bir hakkı doğduğu ileri sürülemez. Öyle ise, davacı 4721 sayılı Kanun'un 618 inci maddesi hükmünden yararlanmak suretiyle davalının tecavüzünün men'ine karar verilmesini talep edebilir; yerel mahkemece de kanun hükümlerine uygun olarak istek doğrultusunda karar verilmelidir. Bu itibarla müdahalenin meni davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken, davacının men talebinin reddine, yazılı gerekçeler ile kamulaştırmasız el atma bedeline hükmedilmesi doğru görülmediğinden kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne, müdehalenin önlenmesi ile hattın ve direklerin kaldırılmasına karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davaya konu taşınmazdaki direklerin alternatifi bulunmadığı için ihtiyacın devam ettiğini, eksik inceleme ile karar verildiğinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, müdahalenin meni ve kal talebine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmî şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. 4721 sayılı Kanun'un 618 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davalı idare vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı kalan temyiz harcının davalı idareden alınmasına,
28.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.