Logo

5. Hukuk Dairesi2023/2341 E. 2023/10105 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu Sicil Müdürlüğünün haciz müzekkeresine geç cevap vermesi nedeniyle davacının alacağını tahsil edememesi sebebiyle 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu'nun 1007. maddesi uyarınca tazminat isteminde bulunulması.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının icra takibinin halen devam etmesi ve alacağın tahsil imkanının bulunması nedeniyle davacı tarafından henüz gerçek bir zararın meydana gelmediği ve davalı idarenin eylemiyle zarar arasında uygun illiyet bağının bulunmadığı gözetilerek yerel mahkemenin davayı reddeden kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/58 Esas, 2022/359 Karar

KARAR : Ret

Taraflar arasındaki borçluya ait taşınmazın tapu kaydı üzerine haciz şerhi işlenmemesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin dava dışı üçüncü kişi...'dan alacağının tahsili amacıyla ... İcra Müdürlüğünün 2007/389 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, borçlunun adına kayıtlı taşınmazların haczi için ... Tapu Sicil Müdürlüğüne üç kez müzekkere gönderildiğini, birinci ve ikinci müzekkereye cevap olarak borçlu adına kayıtlı taşınmaz bulunmadığının belirtildiğini, ancak sonrasında farklı icra dosyalarından borçlu adına kayıtlı taşınmazlara haciz konularak satış aşamasına gelindiğini, sözü edilen bu haciz müzekkerelerinde de borçlunun sadece kimlik bilgilerinin mevcut olup, haciz konulan taşınmaza ilişkin bilgilerin yer almadığını, müvekkilinin alacağının ise sonradan sıraya işlenmesi nedeniyle ancak dördüncü sırada yer bulduğunu, sıra cetvelinin iptali için açtıkları davanın reddine karar verildiğini, sonuç olarak müvekkilinin alacağının taşınmaz satışından elde edilen bedelden karşılanamadığını belirtmek suretiyle davalı taraftan uğranılan zararın tazminini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesini, ... İcra Müdürlüğünün 13.03.2007 tarihli yazısı ile Tapu Sicil Müdürlüğünden borçlu... adına tapuya kayıtlı taşınmazlara haciz şerhi konulmasının talep edildiğini, bu yazıya cevaben Tapu Sicil Müdürlüğü tarafından "adı geçen borçlu adına kayıtlı taşınmaz mal kaydına idaremiz mal sahipleri ve karteksler sicilleri ve bilgisayar kayıtları üzerinde yapılan aramalarda rastlanmamış olduğundan, haciz talebinin... reddedildiği, bu keyfiyete kanaat getirilmediği takdirde bir üst merci olan Tapu ve Kadastro IV. Bölge Müdürlüğüne 30 gün içerisinde itiraz edilebileceği, borçlunun taşınmazı varsa gereği yapılmak üzere ilgili taşınmazların mahalle/köy ada ve parsel numaralarının da bildirilmesinin" gerektiği yönünde cevap verildiğini, ... İcra Müdürlüğünün 26.03.2007 tarihli yazısı ile tekrar borçlu... adına tapuya kayıtlı taşınmazlara haciz şerhi konulmasının talep edildiğini, bu yazıya da Tapu Sicil Müdürlüğünce aynı cevabın verildiğini, ... İcra Müdürlüğünün 17.09.2007 tarihli üçüncü yazısı ile bu defa borçlu... adına Camikebir Mahallesi 227 ada 50 parsel sayılı taşınmazın haczinin talep edildiğini ve Tapu Sicil Müdürlüğünün yazısı ile söz konusu parsel üzerinde borçlu adına kayıtlı olan 3 numaralı bağımsız bölüm üzerine haciz şerhinin konulduğunun bildirildiğini, ilk iki müzekkerenin gönderildiği tarihlerde tapu kayıt bilgilerinin %30'unun bilgisayara aktarıldığını, bu nedenle taşınmaz ile ilgili mahalle/köy, ada ve parsel bilgileri yer almadığından haczin işlenemediğini, davacı tarafın talebin reddini içeren yazılara karşı 30 gün içinde Tapu ve Kadastro IV. Bölge Müdürlüğüne itirazda bulunmadığını, zararın oluşmasında davacı tarafın kusurunun mevcut olduğunu, ilk iki müzekkerede taşınmaza ilişkin bilgilerin belirtilmesi halinde haciz şerhinin işlenebileceğini, kaldı ki haczin işlenmemesi nedeniyle sıra cetvelindeki sıra değişse bile alacaklının alacağının devam ettiğini, borçlunun sorumluluğunda herhangi bir değişme olmadığını, davacının zararının kesin ve gerçekleşmiş bir zarar olmadığını, alacağını tahsil etme olasılığının her zaman mevcut olduğunu, hukuka aykırılık, ağır hizmet kusuru ve uygun nedensellik bağı şartları gerçekleşmediğinden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 15.06.2011 tarihli ve 2011/50 Esas, 2011/155 Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin 15.06.2011 tarihli ve 2011/50 Esas, 2011/155 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan temyiz incelemesi sonucunda; davanın niteliğine göre husumetin Hazineye yöneltilmesi gerekirken, taraf sıfatı bulunmayan tapu müdürlüğünün hasım gösterildiği, dava dilekçesindeki anlatım ve istemden asıl dava edilmek istenenin Hazine olduğunun anlaşıldığı, ortada belirgin biçimde temsilcide yanılma halinin mevcut olduğu, Mahkemece temsilcide yanılma hali resen gözetilerek, davanın Hazineye yöneltilmesi için davacı yana olanak verilmesi, Hazinenin delilleri toplanarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, taraf teşkili sağlanmadan işin esası hakkında hüküm kurulmasının doğru görülmediği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı tarafından alacaklı sıfatıyla borçlu aleyhine yürütülen icra takibinin halen derdest olduğu, alacağın kısmen veya tamamen tahsil imkanı mevcut olmakla uğranılması muhtemel zararın söz konusu olduğu, dava tarihi itibarıyla davacı tarafça uğranılan somut ve kesin bir zararın mevcut olmadığı, aksi kabul edilse dahi oluştuğu iddia edilen zarar ile davalı idarenin eylemi arasında uygun nedensellik bağının da bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; müvekkilinin dava dışı üçüncü kişi...'dan alacağının tahsili amacıyla ... İcra Müdürlüğünün 2007/389 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, borçlunun adına kayıtlı taşınmazların haczi için ... Tapu Sicil Müdürlüğüne üç kez müzekkere gönderildiğini, birinci ve ikinci müzekkereye cevap olarak borçlu adına kayıtlı taşınmaz bulunmadığının belirtildiğini, ancak sonrasında farklı icra dosyalarından borçlu adına kayıtlı taşınmazlara haciz konulduğunu, satış aşamalarına gelindiğini, müvekkilinin alacağının ise sonradan sıraya işlenmesi nedeniyle taşınmaz satışından elde edilen bedelden karşılanamadığını, davalı taraftan uğranılan zararın tazmini için bu davanın açıldığını, ancak Mahkemece yapılan değerlendirme sonucu, borçlu aleyhine açılan icra takibinin derdest olması nedeniyle ortada somut ve kesin bir zararın mevcut olmadığı belirtilerek, davanın reddine karar verildiğini, oysaki farklı icra dosyalarından gönderilen haciz müzekkereleri ile alacaklısı oldukları ... İcra Müdürlüğünün 2007/389 Esas sayılı icra takip dosyasından gönderilen haciz müzekkereleri arasında fark bulunmadığını, her iki müzekkerede de sadece borçlunun kimlik bilgilerinin yazılı olduğunu, dolayısıyla ilgili idarenin gerekli incelemeyi yapmadan haciz talebini reddettiğini, hizmet kusuru işlendiğini, müvekkilinin taşınmazdaki sırası nedeniyle alacağını alamamasına sebep olunduğunu, halen dahi alacağın tahsil edilemediğini, açıklanan nedenlerle müvekkilinin haksız olarak zararına neden olan idarenin belirtilen zararı tazmin etmesi gerekirken hukuka ve hakkaniyete aykırı olarak, hatalı bir değerlendirme ile verilen davanın reddi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, temel olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesi gereği yürürlükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dosyanın incelenmesinden, davacı şirketin, borçlu dava dışı... hakkında ... İcra Müdürlüğünün 2007/389 Esas sayılı dosyasında kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi başlattığı, takip dosyasından borçluya ait taşınmazlara haciz şerhi konulması için ... Tapu Sicil Müdürlüğüne müzekkereler gönderildiği, müzekkerelere verilen 13.03.2007 ve 05.04.2007 tarihli cevabi yazılarda borçlu adına taşınmaz mal kaydına rastlanmadığından haciz şerhi talebinin reddedildiği ve ilgili taşınmazların mahalle-köy, ada-parsel numaralarının bildirilmesinin istendiği, ancak üçüncü kez yazılan müzekkere sonucunda borçlu adına kayıtlı bağımsız bölümler üzerine 27.09.2007 tarihinde haciz şerhinin konulduğu, borçlunun taşınmazları hakkında ipotek alacaklısının talebi üzerine yürütülen satış işlemleri çerçevesinde hazırlanan sıra cetvelinde davacının haciz tarihi itibarıyla cetvelin dördüncü sırasında yer aldığı, satıştan elde edilen bedelin ilk sıradaki ipotek alacaklısının alacağı ile ikinci sıradaki haciz alacaklısının 17.898,54 TL’lik kısmını karşılayabildiği, bulunduğu sıra itibarıyla davacının alacağını karşılamaya ise yetmediği, borçlunun taşınmazına haciz şerhi konulmasına ilişkin ... Tapu Sicil Müdürlüğüne gönderilen ilk müzekkerenin gereği yerine getirilmesi halinde haciz tarihi itibarıyla davacının sıra cetvelinde ikinci sırada yer alacağı anlaşılmaktadır.

3. Dosyadaki bilgi ve belgelere, kararın dayandığı gerekçelere göre; ... İcra Müdürlüğünün 2007/389 Esas sayılı dosyası üzerinden yapılan takipte alacaklının davacı şirket, borçlunun dava dışı... olduğu, toplam 18.248,74 TL alacağın tahsili istemi ile 12.03.2007 tarihinde kambiyo senetlerine özgü ilamsız icra yolu ile takibe geçildiği, icra dosyasında borçlu adına borç ödemeden aciz vesikasının düzenlenmediği, borçlunun bir kısım mallarına haciz konularak yediemin sıfatıyla borçluya bırakıldığı ve borçlu adına kayıtlı araç üzerine haciz şerhi işlendiği, ancak aracın satış işlemlerine yönelik olarak işlem yapılmadığı tespit edilmiş olup, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca Devletin sorumluluğu kapsamında tazminata hükmedilebilmesi için, zararın doğması ve alacağın başka türlü tahsil edilme imkânının bulunmaması gerektiği dikkate alındığında, davanın reddine karar verilmesi yerindedir.

4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

02.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.