"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki dava 221 sayılı Kanun hükümleri uyarınca taşınmazın davacı idare adına tescili, bozma kararından sonra birleştirilen davalar ise kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili ve ecrimisil istemine ilişkin olup, Mahkemece bozma ilâmına uyularak yapılan yargılama sonunda dava ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.
Karar ve tavzih kararı davacı-birleştirilen dosyada davalı idare vekilince temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacı-birleştirilen dosyada davalı idare vekili dava dilekçesinde özetle; ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi eski 646 yeni 129 ada 16 parsel sayılı taşınmazın 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 38 inci maddesi gereğince idareleri adına tescilini talep etmiştir.
2. Davalı-birleştirilen dosyada davacı vekillerinin dava dilekçelerinde özetle; kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili ve ecrimisil isteminde bulunmuşlardır.
II. CEVAP
1. Asıl davada davalı-birleştirilen dosyada davacı vekillerinin cevap dilekçesine dosya arasında rastlanmamıştır.
2. Birleştirilen dosyalar yönünden davacı--birleştirilen dosyada davalı idare vekili cevap dilekçelerinde özetle; taşınmazın 1956 öncesinden beri kullanıldığını ve kamulaştırılmış olduğunu ileri sürerek davaların reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 27.10.2015 tarihli ve 2014/253 Esas, 2015/825 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde tüm davalılar vekilleri tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
2. Dairemizce yapılan inceleme sonucu; dava konusu taşınmaza 09.10.1956 tarihinden önce fiilen el atılmış olması nedeniyle 221 sayılı Kanun kapsamında davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğinden bahisle davanın reddi yönündeki ilk hüküm bozulmuşsa da; dosya kapsamına göre taşınmazın tamamına 09.10.1956 tarihinden önce fiilen el atılmış olduğuna dair kesin bir bilgi bulunmadığı gibi, aynı taşınmaza ilişkin olarak açılmış bulunan Alanya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/79 Esas ve 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/1063 Esas sayılı dosyalarında düzenlenen fen bilirkişisi raporlarında taşınmazın 825,57 m²lik bölümüne 2003 yılından önce geri kalan bölümüne ise bu tarihten sonra el atılmış olduğunun belirtilmiş olduğu görüldüğünden, Mahkemece dava konusu taşınmazın bulunduğu yere ilişkin olarak 09.10.1956 öncesinde ve sonrasında olmak üzere en yakın tarihli hava fotoğrafları ilgili kurumdan temin edilip, harita yüksek mühendisi eşliğinde mahallinde keşif yapılarak düzenlenecek rapora göre, taşınmazın tamamına 09.10.1956 tarihinden önce el atılmış ise davanın kabulüne, bir kısmına 09.10.1956 tarihinden önce bir kısmına 09.10.1956 tarihinden sonra el atılmış ise 09.10.1956 tarihinden önce el atılan bölümü yönünden davanın kabulüne, geri kalan bölüm için davanın reddine, taşınmazın tamamına 09.10.1956 tarihinden sonra el atılmış olduğunun anlaşılması hâlinde ise davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulması gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemece yukarıda belirtilen kararı ile bozma ilâmına uyularak yapılan inceleme sonucunda davanın reddine, bozma sonrası birleştirilen davaların ise kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına ve tavzih kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı birleştirilen dosyada davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; taşınmazın 1955 yılında kamulaştırıldığını, taşınmazın bir kısmına yönelik olarak net gelir metoduna göre yapılan hesaplamanın hatalı olduğunu, el atma tarihi itibarıyla objektif değer artış oranının uygulanmaması gerektiğini, taşınmazın kalan bölümüne ilişkin olarak emsal incelemesinin uygun yapılmadığını, tavzih kararı verilemeyeceğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, asıl dava yönünden 221 sayılı Kanun hükümleri uyarınca taşınmazın davacı idare adına tescili, birleştirilen davalar yönünden ise kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili ve ecrimisil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanunun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun'un geçici 6 ncı maddesinin birinci, ikinci ve altıncı fıkraları.
3. 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dosya içerisinde yeralan 05.10.2022 tarihli bilirkişi kurulu raporuna göre 1957 tarihli hava fotosunda taşınmaza fiilen el atılmamış olduğunun, 1975 yılı ve sonrasında yol olarak fiilen el atıldığının tespit edilmiş olması karşısında asıl davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
3. Birleştirilen davalar yönünden yapılan incelemede ise; 6100 sayılı Kanun'un 305 inci maddesinde düzenlenen "Hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebilir. Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez." hükmü göz önünde bulundurulduğunda, tazminat ve ecrimisil bedellerinin tavzih kararı ile artırılması doğru görülmediğinden 07.07.2021 tarihli tavzih kararının kaldırılmasına karar verildikten sonra esas hakkında yapılan incelemede;
4. Ecrimisil istemi yönünden hükme esas alınan 30.11.2011 tarihli bilirkişi kurulu raporunda belirlenen 51.237,08 TL ecrimisil bedeli doğru tespit edilmiş olduğu gibi, Mahkemece 43.747,54 TL ecrimisil bedelinin hüküm altına alınmış olması nedeniyle temyiz edenin sıfatı dikkate alındığında bu husus bozma nedeni yapılmamıştır.
5. 05.10.2022 tarihli bilirkişi kurulu raporuna göre 1975 yılına ait hava fotoğrafı doğrultusunda taşınmazın 825,57 m²lik kısmı yönünden arazi olarak, arta kalan kısmına ilişkin olarak ise 2003 ve sonrasında el atılmış olması nedeniyle dosyadaki bilgi ve belgelere göre bu kısımla ilgili olarak taşınmazın arsa olarak kabulü doğrudur.
6. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukukî nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı-birleştirilen dosyada davalı idare vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
7. Hükmün gerekçesinde 05.10.2020 tarihli olup taşınmazın 825,57 m²lik kısmını arazi, kalan kısmını ise arsa olarak kabul eden bilirkişi kurulu raporuna atıf yapılarak toplam tazminat bedeli 3.673.408,34 TL olarak belirlenmiş ise de birleştirilen kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davalarının, bir kısım davalılar vekilince 22.03.2011, bir kısım davalılar vekilince ise 15.04.2011 tarihlerinde açılmış olması nedeniyle, değerlendirme tarihlerinin bu tarihler olarak kabulü ile taşınmazın 825,57 m²lik kısmı yönünden Alanya İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğünden 2011 yılına ilişkin münavebe planı, ürün maliyet cetveli, dekara verim ve kg satış fiyatları getirtilip, kalan kısmına yönelik olarak ise taraflara 22.03.2011 tarihinden önce satışı yapılan, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkân tanınması, lüzumu hâlinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi, taşınmazın, değerlendirme tarihi itibarıyla, emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibarıyla imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Müdürlüğünden sorulması, ayrıca dava konusu taşınmazın; imar planındaki konumu, emsallere ve değerini etkileyen merkezi yerlere olan uzaklığını da gösterir krokisi fen bilirkişisine işaretlettirip ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların resen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi bakımından, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak tazminat bedelinin tespiti gerekirken, yazılı şekilde değerlendirme tarihini 2019 yılı olarak esas alarak bedel hesaplaması yapan rapora göre tazminat bedelinin tespiti doğru olmadığı gibi, ıslah dilekçeleri ve birleştirilen 2021/91 Esas sayılı dosyaya göre toplam tazminat istemi 2.848.954,89 TL olduğu hâlde, hesaplama hatası da yapılarak taleple bağlılık kuralı gereği denilmek suretiyle 2.432.589,05 TL bedele hükmedilmesi de doğru görülmemiştir.
8. Birleştirilen dosyaların karar başlığında gösterilmemesi ve tapu kaydındaki takyidatların hüküm altına alınan bedellere yansıtılması gerektiğinin düşünülmemesi bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı-birleştirilen dosyada davalı idare vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile 07.07.2021 tarihli tavzih kararının kaldırılmasına,
2. Temyiz olunan Mahkeme kararının BOZULMASINA,
20.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.