"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2955 Esas, 2022/3169 Karar
KARAR : Esastan ret/Düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 17. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2016/442 Esas, 2020/127 Karar
Tapu kaydının hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının esastan reddine kamu düzeni ilkesi gereği İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekilli tarafından temyiz edilmekle; süre, kesinlik, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 1793 parselde müvekkilinin paydaş olduğunu, birden fazla kez taşınmazda pay satın aldığını, tapu kütüğünün Kartal Tapu Müdürlüğünden ... Tapu Müdürlüğüne aktarıldığı esnada 1400/89100 yazılması gereken bir payının sicil memurlarının yapmış oldukları hata neticesinde 1400/29700 yazılmasıyla müvekkilinin zarara uğradığını, arsa metrekaresine göre 1.361,67 metrekare olarak aldığı hissesinin hatanın düzeltilmesinden sonra 453,89 metrekareye düşeceğini, dolayısıyla davacının buradaki zararının toplamda 907,78 metrekare olacağını belirterek davacının uğradığı zararın tazminini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı lehine bir ilam bulunmadığından, ön koşulu olmayan davanın reddi gerektiğini, davacının açtığı davanın yasal mesnedi olmadığını, davacının tapudaki diğer maliklere açacağı davada hak sahipliği belirlenir ise bu davaya gerek kalmayacağını ileri sürerek davanın reddine talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı vekili istinaf dilekçesince özetle; mahkemece verilen kararın kabul edilen hesaplama yönünden Yargıtay uygulamalarına ve hakkaniyete aykırı olduğunu, enerji nakil hattı sebebiyle taşınmaz üzerindeki irtifak bedelinin taşınmaz değerine katılmaması gerektiğini, enerji nakil hattı dolayısıyla oluşan değer kaybının hesap ve uygulamada dikkate alınamayacağını ileri sürmüştür.
2.Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, davacının davasının mesnetsiz olduğunu, tazminat koşullarının oluşmadığını, maddi bir zararın ispat edilmediğini, ayrıca davanın kusurlu idari elemanlarına ihbar edilmediğini ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazda davacıya ait payın mahkeme kararı ile 1159/22275 olarak düzeltilmesi sonucu davacının payının küçülmesi nedeniyle davacının zararının oluştuğu, zararın tapudaki hatalı hisse satışından kaynaklandığı, tapu sicilinin hatalı tutulmasından dolayı devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu, uygulama imar planında bulunan taşınmazın arsa niteliğinde olduğu ve küçülen hisseye tekabül eden kısmın 907,78 m² olduğu, tapu iptal tarihi itibarıyla mahkemece yapılan iki ayrı keşif akabinde Bölge Adliye Mahkemesince aldırılan ek rapora göre taşınmazın m² değerinin 1.360.00 TL/m² olarak takdir edildiği, bilirkişi rapor ve içeriğinin dosya kapsamına uygun olduğu anlaşılmakla mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığından istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin bir numaralı alt bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, temel olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihaî kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Tazminata konusu İstanbul ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 1793 parsel sayılı taşınmazın toplam 169/2025 payının davacı tarafından muhtelif tarihlerde pay satın almak suretiyle oluştuğu, pay davacı adına tescilli iken davacının yapmış olduğu satış talebinin payının hatalı olarak yazılması sebebiyle Tapu Müdürlüğünce gerçekleştirilmediği, bunun üzerine davacı tarafından tapudaki payın düzeltilmesi istemiyle açılan dava sonucu İstanbul Anadolu 26. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/71 Esas, 2017/104 Karar sayılı ilamı ile davacının önceki paydaş ... dan satın aldığı 1400/89100 payın Tapu Müdürlüğünce yeni kütük sayfasına aktarılması sırasında hatalı olarak 1400/29700 olarak kaydının yapılması nedeniyle davacının ... dan satın aldığı payın gerçekte 1400/89100 olduğunun tespiti ile davacının toplam payının 1159/22275 olarak düzeltilmesine karar verildiği, kararın istinaf aşamasından geçerek 10.05.2018 tarihinde kesinleştiği, davacı tarafından hükmün kesinleşmesinden önce tapudaki payın küçülmesi sebebiyle 22.11.2016 tarihinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
3. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinde düzenlenen sorumluluk, kusura dayanmayan (objektif) bir sorumluluk türü olup, tapu sicil müdür ya da memurunun kusuru olsun ya da olmasın, sicilin tutulmasında; kişilerin mal varlığı çıkarlarını koruyan hukuk kurallarına aykırı davranılmış olması yeterlidir. Kusurun varlığı ya da yokluğu Devletin sorumluluğu için önem taşımamakta; sadece, Devletin memuruna rücu halinde iç ilişkide etkili olmaktadır. Bu itibarla davacının uğradığı zarardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince Devlet sorumludur.
4. Arsa vasıflı dava konusu taşınmaza hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özellikleri ve dosya kapsamına göre emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinde ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
5. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı idare vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
5.Davalı Hazine harçtan muaf olduğu için yargılama giderlerine ıslah harcının eklenmesi bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı Hazine vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının; 5 numaralı bendinden “26.200,00 TL ıslah harcı” kısmının çıkartılması;yine aynı bentten sırasıyla “30.245,00” ve "24.193,60" sayılarının çıkarılması ve yerlerine "4045,00" ile "3236,00" sayılarının yazılması suretiyle hükmün 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
17.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.