Logo

5. Hukuk Dairesi2023/2823 E. 2023/7092 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının orman kadastrosu dışında bırakılması nedeniyle uğranılan zararın tazmini davasında, taşınmazın değerinin tespitinde hangi yöntemin kullanılacağı ve davacıya faiz işletip işletmeyeceğine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazın değerinin belirlenmesinde, dava tarihi itibarıyla arsa mı yoksa arazi mi olduğunun tespit edilerek, arsa ise emsal satış yöntemi, arazi ise gelir yöntemi kullanılarak değer tespiti yapılması, ayrıca dava dilekçesinde faiz talebi bulunduğundan hükmedilecek bedele dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiği gözetilerek bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/3127 Esas, 2022/3102 Karar

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 20. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/413 Esas, 2021/609 Karar

Taraflar arasındaki 4721 sayılı ... Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin davada davacılar vekilince Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvuru sonucu Anayasa Mahkemesinin 2018/15204 başvuru numaralı kararı ile mülkiyet ... ihlali başvurusunun kabulü ile ihlalin sonuçları ortadan kaldırılmak üzere dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, İlk Derece Mahkemesince yeniden yargılama yapılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının murisi ... ...'in adına kayıtlı İstanbul ili, Sarıyer ilçesi, Bahçeköy Beldesinde bulunan 13.04.1945 tarih, 12 cilt, 66 sayfa, 120 sıra da kaytlı 1838 m² alanlı taşınmazın maliki olduğunu, taşınmazın 1940 yılında yapılan orman tahdidinde kesinleşmiş orman sınırları içinde bırakıldığını, bu nedenle yörede 1959 yılında yapılan arazi kadastrosunda tapu kayıtlarının hiç bir parsele uygulanmadığını ve tapu kaydı kapsamında kalan taşınmazın orman sınırları içinde olduğu için tapulama dışı bırakıldığını, taşınmazın eski tarihli harita ve fotoğraflarda açık alan olarak nitelendirildiğini, dayandıkları tapu kaydının 2510 sayılı İskan Kanunu ile oluştuğunu, 1996/5 Esas ve 1996/1 Karar sayılı İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurul Kararı ile iskan tapusu kapsamındaki makilik alanların orman sayılmayan yerlerden olduğunun kabul edildiğini, buna rağmen tapu kayıtlarının hükümsüz kabul edilmesiyle zararlarının oluştuğunu belirterek zararın davalı taraftan tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; davanın tapu kaydında oluşan en son durumdaki kayıt malikine karşı açılması gerektiğini, doğrudan Hazineye tazminat davası açılamayacağını, husumet yöneltilemeyeceğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulü ile 2.205.600,20 TL'nin dava tarihinden itibaren faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B-İstinaf sebepleri

1.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yargılama sırasında yapılan bir usul işlemi ve kesitinin tamamlanmış ise artık yeni kanunun o usul işlemi hakkında etkili olmayacağı ve uygulanamayacağını, yerel mahkeme kararında faize hükmetmeyerek usul ve kanuna aykırı şekilde hüküm tesis edildiğini, dava dilekçesinin sonuç kısmında faiz ibaresi kullanılmamış olsa da dava dilekçesinin konu kısmında açıkça faizin talep edildiğini belirterek mahkeme kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; verilen hükmün usul ve kanuna aykırı olduğunu, davacının davasının zaman aşımına uğradığını, Yargıtay'ın yerleşik içtihatlarında da iskan tapularına değer verilemeyeceğinin vurgulandığını, 1940 yılında kamuya tahsis edilerek hukuken orman haline dönüştürülen bir taşınmazın dava tarihi itibarıyla 221 sayılı Kanun'un 1,2 ve 4 üncü maddeleri uyarınca bedelini talep etme imkanı ortadan kalktığını ve bu nedenle de davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 20.12.2022 tarihli ve 2022/3127 Esas, 2022/3102 Karar sayılı ilamı ile davacıya ait iskan tapu kaydının orman tahdidi içinde olduğu, arazi kadastro sırasında revizyon görmemesi sebebiyle 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca davacının zararının karşılanması gerektiği, Anayasa Mahkemesince mülkiyet hakkının ihlaline ilişkin kararının bağlayıcılığının bulunduğu, dava konu taşınmazın dava tarihi itibariyle arsa niteliği ve emsal satış yöntemiyle değerinin usulüne uygun olarak tespit edildiği, davacı vekilinin ikinci ıslah yasağına aykırı olarak faiz talebinin reddine karar verilmesinin usulen yerinde olduğu belirtilerek istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava dilekçesinin konu bölümünde faiz talebinin bulunduğunu, dava dilekçesinin 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'na göre düzenlendiğini belirterek kararın düzeltilerek onanmasını talep etmiştir.

2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacının davasının zaman aşımına uğradığını, Yargıtay'ın yerleşik içtihatlarına göre iskan tapularına değer verilemeyeceğinin vurgulandığını, 1940 yılında kamuya tahsis edilerek hukuken orman haline dönüştürülen bir taşınmazın dava tarihi itibarıyla 221 sayılı Kanun uyarınca bedelini talep etme imkanının ortadan kalktığını ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C.Gerekçe

1.Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2.İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 ... maddeleri.

2.4721 sayılı Kanun'un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesi.

3.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4.4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel ... sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5.4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 ... maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Dosyanın incelenmesinde; dava konusu 13.04.1945 tarih, 12 cilt, 66 sahife ve 120 sıra numaralı tapu kaydının davacı murisleri adına iskanen verildiği, 1959 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında çalışma alanı dışında bırakıldığı, revizyon görmediği ve halen Şeytandere Devlet Ormanı içerisinde kaldığı, davacının tapunun bedelsiz olarak Hazine adına tescil edilmesi nedeniyle 28.12.2009 tarihinde 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesine dayalı olarak eldeki tazminat davasını açtığı, İstanbul 20.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/315 Esas ve 2013/347 Karar sayılı ilamı ile davanın kabulüne karar verildiği, verilen kararın temyiz başvurusu üzerine Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 2014/22618 Esas 2014/31628 Karar sayılı ilamı ile davacının murisine verilen dayanak belgenin tapu kaydı niteliğinde olmadığı davacının malik olduğunu belirleyen hukuken geçerli bir kayıttan bahsetme olanağının bulunmadığı, davanın reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulduğu, yeniden yapılan yargılama neticesinde Mahkemenin 2015/73 Esas, 2015/327 Karar sayılı ilamı ile davanın reddine karar verildiği, verilen kararın temyiz aşamasından geçerek 29.03.2018 tarihinde kesinleştiği, bunun üzerine davacı vekili tarafından hak ihlali sebebiyle Anayasa Mahkemesine başvurulduğu, Anayasa Mahkemesinin 09.06.2021 tarihli ve 2018/15204 sayılı kararı ile mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğu ve Anayasa'nın 35 ... maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verilerek mülkiyet hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere anılan kararın bir örneğinin İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verildiği anlaşılmıştır.

3.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukukî nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

4.Dava konusu taşınmazın değerlendirme tarihi itibariyle arsa mı arazi mi olduğu araştırılmadan soyut ifadelerle değer biçen bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli değildir.Bu nedenle, dava konusu taşınmazın değerlendirme tarihi olan 28.12.2009 gününde belediye imar planı içinde olup olmadığı, değilse belediye veya mücavir alan sınırları dahilinde bulunup bulunmadığı, belediye hizmetlerinden yararlanıp yararlanmadığı ve etrafının meskun olup olmadığı hususları ilgili Belediye Başkanlığından sorularak, niteliği belirlenip, bu konuda taraflara delillerini ibraz etmek üzere süre verildikten sonra mahallinde yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu eşliğinde yapılacak keşif sonucunda, taşınmaz arsa vasfında ise dava konusu taşınmaza yakın yerden, yakın tarihli ve benzer yüzölçümlü özel amaçlı olmayan serbest satışlar emsal alınmak suretiyle, emsal karşılaştırması yapılarak, arazi vasfında ise gelir metodu esas alınarak dava tarihindeki değerinin tespiti için alınacak bilirkişi kurulu raporuna göre hüküm kurulması gerekirken, bu yönteme uyulmadan değer biçilmesi bozmayı gerektirmiştir.

5.Dava dilekçesinin konu kısmında faiz talebi bulunduğuna göre hükmedilecek bedele dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerekmektedir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle,

1. Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

3. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Davacıdan peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

12.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.