"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/344 Esas, 2022/377 Karar
KARAR : Kısmen kabul
Taraflar arasındaki tapu sicilinin hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini ile manevi tazminatın tahsili istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı ... tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.
Davalı ... vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 21.11.2023 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.
Duruşma günü davalı ... vekili Avukat Melahat Alaftan gelmiş, davacı vekili duruşmaya katılmamıştır.
Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.
Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçelerinde özetle; dava konusu İzmir ili, ... ilçesi, Kemer köyü 1634 parsel sayılı taşınmazın 1959 yılında ... adına kadastro tespiti ve tescilinin yapıldığını, davacı ...'nün taşınmazı satın alarak 13.03.2007 tarihinde 658 yevmiye numarası ile adına tescil edildiği, Orman Yönetimi ve Hazine tarafından taşınmazın resmi belgelerde orman olduğundan bahisle tapu iptali ve tescil istemiyle açılan dava nedeniyle ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/624 Esas, 2010/202 Karar sayılı dava dosyasında yapılan yargılama sonucunda dava konusu taşınmazın tamamının orman olarak Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verildiği, bu durumun davacıların mülkiyet hakkını ihlal ettiğini belirterek müvekkillerinin uğradığı zararın tazminini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; tapu kayıtlarının tutulmasında bir ihmal ve kusurun bulunmadığını, taşınmazın Orman Genel Müdürlüğünün açtığı davanın kabulü sonucu tapu kaydının iptaline karar verildiğini, Maliye Hazinesi tarafından yapılmış bir sınırlandırma ve idari bir kararın bulunmadığını, tapu kaydının tutulmasında da bir kusurun bulunmadığını, taşınmazın yargı kararı sonucu vasfını yitirdiğini, davalının bir kusuru olmadığından davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 05.12.2013 tarihli ve 2012/271 Esas, 2013/861 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne, manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; bilirkişi kurulunun, taşınmazın cins ve niteliği de nazara alınarak ikisi Ziraat mühendisi, birisi orman mühendisi olmak üzere 3 kişiden oluşturulması gerektiği, gibi taşınmaza dava tarihi olan 25.04.2012 itibarıyla nadas uygulamadan her yıl ekilebilecek münavebe ürünleri esas alınarak değer biçilmesi,taşınmazın niteliği nazara alındığında kapitalizasyon faiz oranının %6 olarak uygulanması ve hükmedilen bedele dava tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesi gerektiğinin düşünülme gerektiğinden bahisle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
3. Dairemizin kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
4. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucu; taşınmazın cins ve niteliği ile farklı fiziki yapısı ve fiili örtüsü de nazarı dikkate alınarak bir fen elemanı, iki ziraat mühendisi, bir orman mühendisinden oluşturulacak bilirkişiler kurulu ile yeniden yapılacak keşifte; taşınmaza mülkiyetin el değiştiği ve tapu kaydının iptaline ilişkin hükmün kesinleştiği tarih olan 22.12.2011 tarihi itibarıyla değer biçilmesi gerektiği, dava konusu taşınmazın ekilebilir bölümlerine nadas uygulamadan her yıl ekilebilecek münavebe ürünleri esas alınarak değer biçilmesi, sebze ekilebilir alanlar varsa buna göre gelir metodu ile bu alanların miktarına göre değerinin saptanması, hiç ekilmeyen ve ekilemeyen alanların ve orman örtülü alanların değerinin ise en düşük verimli 5, 6 ve 7. sınıf ziraat arazisi olmasına göre farklı kapitalizasyon faiz oranları uygulanarak hesaplama yapılması gerektiği, davacı vekili zararın oluştuğu tarihten itibaren faiz talep ettiği halde faiz talebi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi, ayrıca taşınmaz kısmen DSİ Genel Müdürlüğü tarafından baraj gölü için kamulaştırılmış ve bedel ödenmişse mükerrer değerlendirmeyi önlemek amacıyla taşınmaz değerinden bu miktarın düşülmesi gerektiğinden bu ayrıntıları dikkate almadan değer belirleyen bilirkişinin yetersiz raporuna dayanılarak hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olduğundan bahisle kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Birinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 15.01.2019 tarihli ve 2014/944 Esas, 2019/6 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulü ile belirlenen tazminatın tapu iptali ile tescili davasının kesinleşme tarihinden itibaren yasal faizi ile davalı Hazineden tahsili ve manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan inceleme sonucu; davacı vekilinin tüm, davalı ... vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile rededilen manevi tazminat davası yönünden davalı ... vekili lehine maktu vekalet ücreti hükmedilmesi gerektiğinden bahisle İlk Derece Mahkemesinin kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
3. Dairemizin kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
4. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; davalı ... vekilinin tüm, davacı vekilinin sair karar düzeltme sebepleri yerinde görülmeyerek davanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 107 nci maddesinin birinci fıkrası gereği belirsiz alacak davası niteliğinde olduğu ve 28.07.2020 tarihli ve 31199 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 7251 sayılı Kanun'un 18 inci maddesi ile 6100 sayılı Kanun'un 177 nci maddesine eklenen ikinci fıkrası ile bozmadan sonra da ıslah yapılabileceğinden davacının 02.12.2013 havale tarihli dilekçesi bedel artırım talebi, bozma kararından sonra sunulan 13.12.2017 tarihli dilekçesi ise ıslah talebi niteliğinde olduğunun kabulü ile bozma kararından sonra hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporuna göre davacının 13.12.2017 tarihli ıslah dilekçesi kapsamında eksik harç ikmal edilerek hüküm kurulması gerekirken, söz konusu dilekçenin ikinci ıslah dilekçesi olduğu kabul edilerek bozma sonrası ıslah yapılamayacağı gerekçesiyle 02.12.2013 tarihli bedel artırım talepli dilekçede belirtilen miktar üzerinden hüküm kurulduğundan bahisle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
D. Mahkemece İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozma ilamı gereğince inceleme ve işlem yapılarak davanın kabulü ile belirlenen bedelin davalı Hazineden tahsiline ve manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; kendilerine husumet yöneltilemiyeceğini, davanın zamanaşımı süresi içinde açılmadığını, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesinde belirtilen şartların oluşmadığını, bilirkişi raporunun hatalı ve eksik inceleme ile metrekare bedelini yüksek belirlendiğini, davacı tarafından iki kez ıslah dilekçesi verildiğinden kararın hatalı olduğunu, kaldı ki Mahkemece bozma ilamına aykırı olarak 19.04.2018 tarihli ıslah dilekçesine göre karar verildiğini, davalı ... harçtan muaf olmasına rağmen aleyhine harca hükmedildiğini ileri sürerek kararın bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, temel olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi gereği yürürlükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ile 439 uncu maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un Geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı, Mahkemece 13.12.2017 tarihli ıslah dilekçesi gereğince davanın kabulüne karar verildiği de gözetildiğinde temyiz dilekçelerinde ileri sürülen diğer nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
3. Davalı ... harçtan muaf olmasına rağmen aleyhine harca hükmedilmesi bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 1086 sayılı Kanun'un 438 inci maddesinin yedinci fıkrası gereğince kararın düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı ... vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Davalı ... vekilinin temyiz itirazının kısmen kabulü ile temyiz olunan ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2022/344 Esas, 2022377 Karar sayılı kararının hüküm fıkrasının (5) nolu bendinde yazılı ''davalıdan alınarak davacıya verilmesine'' kelimelerinin çıkarılmasına, yerine; ''talep halinde yatırana iadesine, davalı ... harçtan muaf olduğundan harç tayinine yer olmadığına'' ibaresinin yazılması suretiyle hükmün DÜZETİLEREK ONANMASINA,
Davalı ... kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, 21.09.2023 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince belirlenen 17.100,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı Hazineye ödenmesine,
21.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.