"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/61 Esas, 2023/35 Karar
KARAR : Düzeltilerek esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 5. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/546 Esas, 2021/753 Karar
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak, düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda,gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dva dilekçesinde özetle; dava konusu Ankara ili, ... ilçesi, ... Mahallesi, 145 ada 1 (eski 3279) parsel sayılı taşınmaza davalı idarece ağaç dikilmek suretiyle kamulaştırmasız el atıldığından bahisle taşınmazın bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın husumet yönünden reddinin gerektiğini, hak düşürücü süre yönünden reddinin gerektiğini, davaya konu taşınmazın içinde kaldığı anlaşılan alanların kesinleşen orman kadastro neticesinde tanzim edilen orman kadastro haritasında orman sayılmayan alanda kaldığını ve bu nedenle husumet yönünden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne, taşınmaz bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bedeline hükmedilen taşınmazın tapusunun iptali ve davalı idare adına tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1007 nci maddesi uyarınca davalı sıfatının Maliye Hazinesine ait olduğunu, orman yönetimi yönünden davanın husumetten reddi gerektiğini, hak düşürücü sürenin geçtiğini, tapunun hukuki değerini yitirdiğini, bedelin fazla olduğunu, faizin ıslah tarihinden uygulanması ve tescilin Hazine adına olması gerektiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosya içindeki bilgi ve belgelerden; dava konusu taşınmazın içinde kaldığı 3279 parsel alanının tapuda 14.300,00 m² tarla vasfıyla davacı adına hisseli olarak kayıtlı olduğu, davaya konu taşınmazın Ankara Çevre yolunun arka cephesinde bulunduğu, eğimli araziye sahip taşınmaz üzerinde ağaçlandırma yapıldığı, Ankara Çevre Yoluna mesafesinin 20 metre olduğunu, oto yol sınırının etrafının tel çit ile çevrili olduğunu taşınmazın otoyol geçmesi sebebi ile ifraz gördüğü otoyolun diğer tarafının 1997 yılında başlayıp 27.04.2001 yılında kesinleşen Hoyluk Devlet Ormanı olarak sınırlandırılan alanda kaldığı, bölgede yapılan 1/5000 ölçekli İmrahor Vadisi Rekreasyon Alanı Nazım İmar Planında orman alanı olarak ayrıldığı, davaya konu taşınmazın çevresinin Hoyluk Devlet Ormanı kadastro paftasına işlenmiş orman sınırı içinde bulunduğu, orman alanı dışında kalan tüm çevre parsellerin imar uygulaması sonucu imar parseli olarak tescil edildiğinin anlaşıldığı, her ne kadar Orman Genel Müdürlüğüne yazılan müzekkere cevabına göre taşınmazın 81 No'lu komisyon tarafından 1997 yılında başlayıp 27.04.2001 tarihinde kesinleşen 6831 sayılı Orman Kadastrosu Kanunu'na göre Orman Kadastrosu ve 2-B çalışmaları sonucu dava konusu taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu ve ağaçlandırma projesine denk gelmediği bildirilmiş ise de taşınmaza ağaçlandırma yapılarak fiilen el atıldığı ve Hoyluk Ormanı ile bir bütün oluşturduğu gözetildiğinde davacının taşınmaz üzerindeki tasarruf hakkının süresiz olarak engellendiği bu yönüyle taşınmaza kamulaştırmasız olarak el atıldığının kabulünün doğru olduğu, husumetin Orman Genel Müdürlüğüne yöneltilmek suretiyle arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değerinin tespit edilip faizi ile birlikte davalı idareden tahsiline dair kararda, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden kanuna aykırılık bulunmadığı, ne var ki dava konusu taşınmazda iptaline karar verilen davacı payının orman niteliği ile Maliye Hazinesi adına tapuya tesciline karar verilmesi gerektiği gibi davalı idarenin harçtan muaf olduğu gözetilmeden başvuru harcının yargılama giderlerine dahil edilerek davalı idareden tahsiline karar verildiğinden bahisle davalı idarenin istinaf başvurusun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak, düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebebleri tekrar etmiş, ayrıca dava konusu taşınmazın ormanlık alanlarla ilişkisi bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin idareden tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun’un (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlâk muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlâk muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
4. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanun'un (2942 sayılı Kanun) 11 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen diğer nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
4. Bölge Adliye Mahkemesinin gerekçeli kararında otoyol sınırının etrafının tel çit ile çevrili olduğu, taşınmazın otoyol geçmesi sebebi ile ifraz gördüğü otoyolun diğer tarafının 1997 yılında başlayıp 27.04.2001 yılında kesinleşen Hoyluk Devlet Ormanı olarak sınırlandırılan alanda kaldığı, bölgede yapılan 1/5000 ölçekli İmrahor Vadisi Rekreasyon Alanı Nazım İmar Planında orman alanı olarak ayrıldığı, davaya konu taşınmazın çevresinin Hoyluk Devlet Ormanı kadastro paftasına işlenmiş orman sınırı içinde bulunduğu, orman alanı dışında kalan tüm çevre parsellerin imar uygulaması sonucu imar parseli olarak tescil edildiği, taşınmazın ağaçlandırıldığı ve Hoyluk Ormanı ile bir bütün oluşturduğu yazılı olduğu halde bu hususlara ilişkin bilgi ve belgeye dosya içinde rastlanmamıştr.
5. Davalı idarece dava konusu taşınmazın 81 no' lu komisyon tarafından 6831 sayılı Kanun'a göre Orman Kadastrosu ve 2-B çalışmaları 1997 yılında başlamış ve 27.04.2001 tarihinde kesinleştiği, taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu ve ağaçlandırma projesine denk gelmediği ve dava konusu taşınmazın konum olarak Hoyluk Devlet Ormanına bitişik konumda olmadığı ve arasında Ankara Çevre yolu geçtiğinin bildirildiği de gözetildiğinde.dava konusu taşınmazın 1/5000 ya da daha yüksek ölçekli imar planlarında ayrılma amacı ilgili Belediyelerden sorularak alınacak cevaplarla birlikte dava konusu taşınmazın başında yeniden keşif yapılarak konum olarak Hoyluk Devlet Ormanına bitişik olup olmadığı, taşınmaz üzerindeki ağaçların cinsi, orman niteliğinde olup olmadığı hususlarında inceleme yapılarak davalı idare tarafından dava konusu taşınmaza fiilen el atılıp atılmadığı kesin olarak tespit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile davanın kabulüne karar verilmesi bozmayı gerektirir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı idare vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan, Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Dosyanın 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
31.10.2023 oy birliğiyle karar verildi.