Logo

5. Hukuk Dairesi2023/3651 E. 2023/10305 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasının reddine ilişkin temyiz incelemesi.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, bozma sonrası tespit edilen fark bedelin bloke edilmesi için idareye verilen sürenin usulüne uygun tebliğ edilmediği ve bozma öncesi ödenen bedelin iadesine karar verilmesi gerektiği gözetilerek yerel mahkemenin ret kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2016/124 Esas, 2018/192 Karar

KARAR : Ret

Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun )10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili, yol olarak terkin davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozma ilamına uyularak bozma sonrası tespit edilen fark bedelin ikinci kez verilen kesin süreye rağmen bloke edilmediğinden bahisle davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı idare vekili dava dilekçesinde; Adana ili, ... ilçesi, Ören Mahallesi, 259 ada 3 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı cevap dilekçesi sunmamıştır.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 19.04.2013 tarihli ve 2012/101 Esas, 2018/88 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne ve kamulaştırma bedelinin tespiti ile bu bedelin davalı tarafa ödenmesine, dava konusu taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı idare adına tesciline karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1.Mahkemenin 19.04.2013 tarihli ve 2012/101 Esas, 2018/88 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Yargıtay (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucu;dava konusu taşınmazın değerlendirme tarihi olan 06.07.2012 gününde kesinleşmiş 1/1000 ölçekli uygulama imar planı içinde bulunup bulunmadığının, bu tarih itibarıyla kesinleşmiş imar planı içinde olmadığının anlaşılması halinde belediye veya mücavir alan sınırları içinde olup olmadığının, belediye ve altyapı hizmetlerinden (yol, su, elektrik, çöp toplama, kanalizasyon, aydınlatma vd. gibi) yararlanıp yararlanmadığının, özellikle etrafının meskûn olup olmadığının, taşınmaz belediye nazım imar planı içinde ise Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 17.04.1998 tarihli ve 1996/3 Esas, 1998/1 Karar sayılı kararı uyarınca bu plan kapsamına alındığı tarih ve plandaki konumunun, hangi amaçla plan kapsamına alındığının, yerleşim merkezlerine uzaklığının, altyapı hizmetlerinden yararlanma ve ulaşım olanaklarının, kullanma biçimi itibarıyla iskan amacına yönelik yapılaşma olasılıklarının belediye başkanlığından araştırılarak, bu konuda taraflara delillerini ibraz etmek üzere süre verildikten sonra, mahallinde yapılacak keşif sonucunda, taşınmaz arsa vasfında ise mahkemece tarafların vereceği ya da resen getirtilecek emsallere göre ve ayrıntılı olarak karşılaştırma yapan raporlar alınarak oluşacak duruma göre, arazi vasfında ise gelir metodu esas alınarak dava tarihindeki değerinin tespiti için alınacak bilirkişi kurulu raporuna göre hüküm kurulması gerekirken taşınmazın niteliği denetlemeye elverişli şekilde belirlenmeden arsa olarak kabul edilerek eksik inceleme sonucu karar verilmesi,kabule göre de hükme esas alınan bilirkişi raporundaki somut emsalin incelenen satış akit tablosunda vasfının tarla olduğu belirtildiğinden emsal olamayacağı dikkate alınmadan Hunutlu Köyü 167 parsel sayılı taşınmaz satışının somut emsal alınmış olması, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmazın idare adına tesciline ilişkin davaların bu niteliği dikkate alınarak vekille temsil edilen taraflar yararına maktu avukatlık ücretine hükmedilmesi gerekirken, davacı idare lehine avukatlık ücreti verilmemesi doğru görülmeyerek kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Birinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 18.02.2015 tarihli ve 2014/141 Esas, 2015/27 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1.Mahkemenin 18.02.2015 tarihli ve 2014/141 Esas, 2015/27 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili ve davalı temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Yargıtay (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucu; dava konusu taşınmaz ve emsallerin emlak vergisine esas tutulan asgari m² değerlerinin ilgili belediye başkanlığından 2011 yılı itibarıyla getirtilerek karşılaştırılması ve değerlendirmeye esas alınan oranlar fahiş ölçüde farklı olduğunda bu farklılık ve çelişkinin giderilmediği, bozma ilamı öncesi hükme esas alınan bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın değerlendirme tarihi itibarıyla değerinin 100,33 TL olarak belirlendiği, ancak bu raporda kullanılan emsalin uygun olmaması sebebiyle kararın bozulduğu, bozma kararı üzerine Ören Mahallesi 259 ada 1 parsel sayılı taşınmazın somut emsal alınarak yapılan değerlendirme üzerine bu kez dava konusu taşınmazın birim m² bedelinin 41,59 TL belirlendiği, raporlar arasında bu denli yüksek oranda bir çelişkinin olması ve davacı idarece dava konusu taşınmaza 2010 yılı Eylül ayı itibarıyla 80 TL kıymet taktir edildiği dikkate alındığında alınan emsalin dava konusu taşınmaz için uygun bir emsal olmadığı izlenimini uyandırdığından yeniden rapor alınması gerektiği, bozma öncesi hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda belirlenen % 15 oranındaki değer azalışının davacı idare açısından usuli kazanılmış hak oluşturduğu gözetilmeksizin bu oranı % 20'ye yükselten bilirkişi kurulu raporu hükme esas alınarak fazlaya hükmedilmesi, ilk kararda tespit edilip idarece davalı adına bankaya yatırılan bedel ile bozmadan sonra saptanıp hüküm altına alınan bedel arasındaki farkın (idarece fazladan yatırılmış olan 5.975,36 TL) iadesine karar verilmişse de davalı tarafça bankadan çekilmesine kadar varsa işlemiş olan mevduat faiziyle birlikte davacı idareye ödenmesine dair hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi doru görülmeyerek kararın bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 27.03.2018 tarihli ve 2016/124 Esas, 2018/192 Karar sayılı kararı ile bozma sonrası tespit edilen fark bedelin ikinci kez verilen kesin süreye rağmen bloke edilmediğinden bahisle davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde; kamulaştırma bedelinin ödenek yokluğundan yatırılamadığını, idaremizce fazla ödenen 5.975,36 TL'nin davalıdan alınarak idareye ödenmesine karar verilmiş ise de temyiz yoluna gidilmiş olmasından ve kararın bedel yönünden kesinleşmemiş olmasından dolayı fazla ödenen bedel davalı taraftan idarece talep edilmediği dikkate alınmadan depo kararı verildiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespitine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.

2.2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası ile 11 inci maddesi.

3.Değerlendirme

1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı idare vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

3.2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrasında "...10 uncu maddeye göre mahkemece yapılacak davetiye ve ilanda belirtilen bankaya yatırılması ve yatırıldığına dair makbuzun ibraz edilmesi için idareye onbeş gün süre verilir. Gereken hallerde bu süre bir defaya mahsus olmak üzere mahkemece uzatılabilir." ifadesi yer almaktadır. Mahkemece 5.319,93 TL bedelin depo edilmesi için idareye süre verilmesi gerekirken 11.295,29 TL bedelin depo edilmesi için süre verilmesi doğru olmadığı gibi 12.03.2018 tarihli duruşmada davacı idarenin yokluğunda tespit edilen bakiye bedeli depo etmek üzere ikinci 15 günlük süre verildiği ancak ihtaratın usulünce davacı idareye tebliğ edilmediği anlaşıldığından davanın yazılı şekilde reddedilmesi hatalıdır.

4. Kabule göre de; dava konusu taşınmazın bozma kararları öncesi mülkiyetinin davacı idareye geçtiğinden tapu kaydının iptali ile yeniden davalı adına tapuya tesciline ve davalıya bozma öncesi ödenmesine karar verilen 11.426,22 TL’nin davalıya ödeme yapılmış ise davalıdan alınarak davacıya iadesine, ödeme yapılmamış ise depo edildiği bankadan davacı tarafa iadesine karar verilmesinin düşünülmemesi bozmayı gerektirir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı idare vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan Mahkeme kararının BOZULMASINA,

06.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.