Logo

5. Hukuk Dairesi2023/374 E. 2023/7264 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Arsa vasfındaki taşınmazda kat mülkiyeti veya kat irtifakı kurulmadan önce, hissedarlar tarafından kullanılan bağımsız bölümlere özgülenen arsa paylarının düzeltilmesi talebi.

Gerekçe ve Sonuç: Dava konusu taşınmazda kat mülkiyeti veya kat irtifakı kurulmadığından, 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu'nun 3. maddesi uyarınca bağımsız bölümlere özgülenmiş arsa payı bulunmadığı ve davacıların talebinin tapu iptal ve tescilini de içermediği değerlendirilerek, davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunarak onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 49. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/3471 Esas, 2022/2292 Karar

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 13. Sulh Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/1937 Esas, 2022/560 Karar

Taraflar arasındaki bağımsız bölümlere özgülenen arsa paylarının düzeltilerek tapuya tescili davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların ana taşınmazda hissedar olduklarını taşınmazın tapuda arsa niteliğinde gözüktüğünü, ancak fiiliyatta ve belediye kayıtlarında projesi mevcut bir apartman olduğunu, bahse konu taşınmazın 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun ve bu Kanun'un uygulama yönetmeliğinde yer alan esaslar çerçevesinde riskli yapı olduğu tespit edildiğini, binanın hali hazırda tüm malikler tarafından tahliye edilmiş olduğunu, Bahçelievler Belediyesi ilgili yönetmelik uyarınca bahse konu taşınmazın yakın bir gelecekte yıkımını gerçekleştireceğini, her ne kadar binanın belediyede projesi mevcut olsa da belediyedeki projesi ile yapının fiili durumu arasında çok ciddi farklılıklar mevcut olduğunu, arsa payı paylaşımının ... olmadığını, eşitsizlikler içeren, yanlış taksim edilmiş bir paylaşımın mevcut olduğunu, taşınmazın bu haliyle yıkılması durumunda bir daha mahallinde keşif yapılarak arsa paylarının yeniden tespit edilmesinin mümkün olmayacağını, yıkılmış olan binanın müteahhit firma tarafından yeniden inşası halinde yine hali hazırdaki yanlış arsa payı paylaşım oranları dikkate alınacağından dolayı yapılacak olan yeni binada da paylaşımdaki bu yanlışlıkların devam edeceğini, bu nedenlerle mahallinde bilirkişi incelemesi yapılarak, arsa paylarının yeniden düzenlenmesini, tespit yapılıncaya kadar ileride telafisi mümkün olmayacak hak kayıplarına neden olmamak için mahallinde keşif yapılıncaya kadar binanın yıkılmaması hususunda öncelikle ve ivedilikle tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar ... vd. vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkillerinin İstanbul ili, Bahçelievler ilçesi, ... Mahallesi 3903 parselde bulunan taşınmazın maliki ve hissedarı olduğunu, müvekkillerinin ana taşınmazda uzun yıllar malik olup, haksız açılan bu dava ile kötü niyetli olarak hak kaybına uğratılmak istenmekte olduğunu arsa paylarının bağımsız bölümlerin payları ile oranlı olarak tahsis edilmediği iddiası ile dava açma yetkisinin sadece kat maliki veya kat irtifakı sahibi veya onların mirasçılarına ait olduğunu. kat maliki veya kat irtifakı sahibi olmayan kişinin arsa payı düzeltilmesi talebi ile dava açması mümkün olmadığını, davaya konu taşınmazda da kat irtifakı kurulması mümkün olmayıp, davacıların iş bu davayı ikame etmesinin mümkün olmadığını, davaya konu taşınmaz ile ilgili olarak müteveffa ... ... ... ile müteahhit ... ... arasında İstanbul 10. Noterliği'nin 09.04.1992 tarihli ve 17231 yevmiye numaralı inşaat sözleşmesi akdedildiğini, ancak ... ... tarafından projeye ve sözleşmeye aykırı olarak fazladan 5 adet daire yapılmış ve bu durum Bakırköy 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1995/560 Esas sayılı dosyasında alınan 08.08.1996 tarihli bilirkişi raporu ile de tespit edildiğini, söz konusu raporun sonuç kısmında açıkça "projeye aykırı olarak yapılan iş bu binada iskan alınması ve kat irtifakının kurulmasının mümkün olmadığı" belirtildiğini, davacılar tarafından müvekkillerin mevcut durumunun zarar uğratılmak istenmesi sebebiyle açılan davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin verdiği kararda usul ve kanuna aykırılıklar bulunduğunu, dava dosyasına sunulan bilirkişi raporunun hükme dayanak yapılmaya elverişli olmadığını, gerek delil listesi ve takip eden beyan dilekçelerinin tamamında bahse konu bağımsız bölümlerin kimler tarafından kullanıldığı hususunun açıklığa kavuşturulması için İSKİ, İGDAŞ, BEDAŞ ve sair kurumlara müzekkere yazılarak hangi bağımsız bölüm aboneliğinin hangi malike ait olduğunun sorulmasını talep ettiklerini, ancak bu husustaki tüm taleplerinin yerel mahkemece yanıtsız bırakılarak, gerekçeli karardan da görüleceği üzere anılan bağımsız bölümlerin kimlere ait olduğunun tespit edilemediğine şeklinde hüküm tesis edildiğini, bu meyandaki delillerin toplanması taleplerinin yerel mahkemece göz ardı edildiğini, eksik düzenlenen bilirkişi raporuna karşı sundukları beyan dilekçeleri doğrultusunda dosyanın yeniden bilirkişi heyetine sevki ve yeni bir bilirkişi raporu düzenlenmesi gerektiği halde, yerel mahkemenin, arsa paylarının düzeltilmesi talepli açtıkları davalarını reddederek bir anlamda davacı müvekkillerini ileri bir tarihte tekrar dava açmak durumunda bıraktığından bu durumun hukuka aykırı olduğunu, ayrıca huzurdaki davada yerel mahkemenin, esasa girdikten sonra görevsizlik kararı vermiş ve bu usule aykırı karar istinaf mahkemesi tarafından kaldırılmış olduğundan İlk Derece Mahkemesinin verdiği işbu usule aykırı görevsizlik kararı nedeniyle davanın gereksiz şekilde uzadığını ve dava konusu taşınmazın da yıkılmasıyla birlikte davacı müvekkillerinin mağdur olduklarını belirterek, kararın kaldırılmasına ve talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile mahkeme kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itirazlarını ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, tarafların hissedar oldukları ana taşınmazda kullandıkları dairelere ilişkin arsa paylarının düzeltilerek tapu siciline tesciline ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 ... maddeleri.

2. 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu'nun (634 sayılı Kanun) 3'üncü maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu ana gayrimenkul arsa vasfında olup kat irtifakı ve kat mülkiyeti tesisi edilmediği hususunda uyuşmazlık yoktur.

3. Taşınmazda kat mülkiyeti ve kat irtifakı kurulu olmadığından 634 sayılı Kanun'un 3 üncü maddesi uyarınca bağımsız bölümlere özgülenmiş arsa payının olmadığı, davacıların talebinin tapu iptal ve tescil talebi içermediği birlikte değerlendirildiğinde davanın reddine karar verilmesi yerindedir.

4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davacılardan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

14.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.