Logo

5. Hukuk Dairesi2023/3753 E. 2023/9201 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının, yolsuz tescile dayalı tapu iptali ve tescil talebiyle açtığı davanın, kat mülkiyeti kurulması talebinden tefrik edilmemesi nedeniyle, görevli mahkemede görülüp görülmediği hususundaki uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının ana taşınmazda hissesinin bulunmadığı gözetilerek usul ekonomisi gereği, davaya bakmaya görevli mahkemece verilen ret kararının, tefrik eksikliğine rağmen kanun yararına bozma talebinin reddine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/1349 Esas, 2021/269 Karar

KARAR : Ret

Taraflar arasında görülen yolsuz tescilin iptali ile kat mülkiyeti kurulması davasında yapılan yargılama sonucunda İlk Derece Mahkemesince 26.09.2017 tarihinde davanın görev nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.

Davacı tarafın hükmü istinaf etmesi üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 30.11.2018 tarihli ve 2017/1594 Esas, 2018/1399 Karar sayılı ilamı ile " davacının yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescile yönelik talebinin tefrik edilerek Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmek üzere görevsizlik kararı verilmesi, kat mülkiyeti kurulması talebine yönelik olarak ise yargılamaya devam edilmesi'' gereğine değinilerek kararın kaldırılarak dosyanın İlk Derece Mahkemesine iadesine karar vermiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Davacı tarafın hükmü istinaf etmesi üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 19.11.2020 tarihli ve 2019/1989 Esas, 2020/1094 Karar sayılı ilamı ile " önceki kaldırma kararının gereğinin yapılmadığı taleplerin ayrılarak hisselerin iptali ile müdahale açısından tefrik ve görevsizlik kararı verilmediği" belirtilerek kararın kaldırılarak dosyanın İlk Derece Mahkemesine iadesine karar vermiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine İlk Derece Mahkemesince 23.02.2021 tarihli ve 2020/1349 Esas, 2021/269 Karar sayılı ilamı ile davanın reddine karar verilmiştir.

İstinaf edilmeksizin kesinleşen İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kanun yararına temyizen incelenmesi Adalet Bakanlığı tarafından istenilmiş olmakla; Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı dava dilekçesinde özetle; ... ilçesi, ... Mahallesi, 4179 ada 15 parsel sayılı taşınmazdaki yolsuz tescile dayalı hisselerin iptali ile terkininin yapılması ve iskana göre kat mülkiyetinin kurulması davalıların müdahalesinin men'ine tedbirli olarak karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1-Davalılar ... ve ... vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının talep ettiği dava konusu taşınmazda kat mülkiyeti kurulması isteminin 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu'nun (634 sayılı Kanun) 10 ve 12 nci maddelerine aykırı olduğunu, davacının kat mülkiyeti kurulmasına ilişkin belgelerinin bulunmadığını, kat mülkiyetini kuran malik ya da malikler tarafından imzalanmış bir yönetimin bulunmadığını, müvekkillerinin yolsuz tescille iktisapta bulunmadıklarını, arsa mafyacılığı hırsızlar, mala zarar verme, iddiaları nedeniyle suç duyurusunda bulunma haklarını saklı tuttuklarını, dava konusu taşınmaza ilişkin Ankara 7. İdare Mahkemesinin 2016/3309 Esas ve Ankara 18. İdare Mahkemesinin 2016/3682 Esas sayılı dosyalarının derdest olduğunu, Ankara 7. İdare Mahkemesi dosyasında alınan 25.02.2017 tarihli bilirkişi raporunda taşınmazın can ve mal güvenliği açısından riskli olduğunu, yıkılarak yeniden inşa edilmesinin gerektiğinin belirtildiğini, Ankara 12. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/129 Esas sayılı dosyasında binaya ilişkin yapılan tespitin hukuka aykırı olduğundan kabul etmediklerini, binanın dış görünüşü itibarıyla hukukilikten uzak bilirkişi tespit raporu düzenlendiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.

2.Davalı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın müfrez tarla olup kat irtifakı ya da kat mülkiyetine konu olmadığını bu nedenle görevsizlik kararı verilmesini, müvekkilinin davalı sıfatı bulunmadığından davanın husumetten reddini, dava konusu taşınmazın 6306 sayılı Kanun uyarınca riski yapı olarak tespit edildiğini, bu karara itirazın da reddedildiğini, Ankara 18. İdare Mahkemesinin 2016/3682 Esas sayılı itiraza ilişkin idari işlemin iptali talebinde yürütmeyi durdurma kararının 24.11.2016 tarihinde kaldırıldığını aynı şekilde davacının Ankara 7. İdare Mahkemesinin 2016/3309 Esas sayılı dosyasında açtığı davada yürütmenin durdurulması talebinin 05.05.2017 tarihinde reddedildiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.

3.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin Keçiören Belediyesi Başkanı olduğunu, 634 sayılı Kanun'a ilişkin taleplerle bir ilgisinin olmadığını, kat mülkiyetinin ve kat irtifakının resmi senetle tapu siciline tescil ile kurulabileceğini, taşınmazın bütün malikleri tarafından dilekçe, proje ve yapı kullanma izin belgesinin tapu idaresine sunulması gerektiğini, müvekkilinin davalı sıfatı bulunmadığından hakkında açılan davanın husumetten reddini, taşınmazın 6306 sayılı Kanun uyarınca Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü işlemi ile 18.07.2017 tarihinde riskli yapı ilan edildiğini, bunun üzerine Keçiören Belediyesince taşınmaz maliklerine riskli yapının 60 gün içinde yıkılması için 26.07.2017 tarihinde tebligat yapıldığını, maliklerden ... 'nün ve ...'un İdare mahkemelerinde açtıkları davalarda yürütmeyi durdurma taleplerinin reddedildiğini, bilahare mevzuat gereği riskli yapının yıkılmaması halinde elektrik su ve doğalgaz hizmetlerinin durdurulacağına ilişkin tebligat yapıldığını, Keçiören Belediyesinin diğer kurumlar tarafından gönderilen yazıların gereğini yerine getirdiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. KANUN YARARINA TEMYİZ

A. Kanun Yararına Temyiz Yoluna Başvuran

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararının kanun yararına temyizen incelenmesi Adalet Bakanlığı tarafından istenilmiştir.

B. Temyiz Sebepleri

Mahkemece, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesinin anılan her iki kaldırma kararında da belirtildiği üzere hisselerin iptali ile el atmanın önlenmesi talebine ilişkin tefrikle görevsizlik kararı vermek yerine yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırı bulunduğundan hükmü kanun yararına temyiz ettiklerini belirtmişlerdir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacının tapudaki hisselerin yolsuz tescil olduğuna dair iddiasına ilişkin talebine tefrik kararı verilmemesi hususuna ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 363 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca ilk derece mahkemelerinin kesin olarak verdikleri kararlar ile istinaf incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlarına karşı, yürürlükteki hukuka aykırı bulunduğu ileri sürülerek Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına temyiz yoluna başvurulur.

2. Temyiz talebi Yargıtayca yerinde görüldüğü takdirde, 6100 sayılı Kanun’un 363 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca karar kanun yararına bozulur ve bu bozma, kararın hukuki sonuçlarını ortadan kaldırmaz.

3. Değerlendirme

1. 6100 sayılı Kanun'un 363 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca İlk Derece Mahkemelerinin kesin olarak verdikleri kararlar ile istinaf incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlarına karşı, yürürlükteki hukuka aykırı bulunduğu ileri sürülerek Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına temyiz yoluna başvurulur. 6100 sayılı Kanun'un 363 üncü maddesinin gerekçesinde de karar verilirken yürürlükteki hukukun yanlış uygulanmasının her an için söz konusu olabileceği, kanun yararına temyizin, yanlışlık tespit edilip daha sonra benzer işlemlerden kaçınmak için kabul edilen bir sistem olduğu, Yargıtayın yaptığı incelemede uygulamanın yanlış olduğu sonucuna ulaşırsa kararı kanun yararına bozacağı ifade edilmiştir.

2. Temyiz yolu ise olağan kanun yollarından birisidir. Bozma sebepleri, 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde sayılmıştır. Bunlar; hukukun veya taraflar arasındaki sözleşmenin yanlış uygulanmış olması, dava şartlarına aykırılık bulunması, taraflardan birinin davasını ispat için dayandığı delillerin kanuni bir sebep olmaksızın kabul edilmemesi ve karara etki eden yargılama hatası veya eksiklikler bulunmasıdır. Temyiz yolunda, hüküm mahkemesinin kararı sadece hukuka uygunluk bakımından inceleme konusu yapılır. Madde gerekçesinde bu husus "Temyiz incelemesini, istinaf incelemesinden ayıran temel özellik, temyiz incelemesinin usûl hukuku veya maddî hukuk yönünden incelemeyi gerektirmesi, maddî vakıaların denetimi ile delil değerlendirmesine girmemesidir. Maddede bu hukukî denetimin hangi sebeplerle yapılacağı açıklığa kavuşturulmuştur. Bugüne kadar istinaf yolunun olmamasından dolayı zaman zaman Yargıtay maddî vakıalara ve delil değerlendirmesine de girmek zorunda kalabilmekteydi, istinafla birlikte artık bu ihtiyaç ortadan kalkmış ve Yargıtay tamamen bir hukukî denetim ve içtihat mercii olmuştur." şeklinde vurgulanmıştır.

3. Belirtilen bu yasal düzenlemeler ve 6100 sayılı Kanun döneminde temyiz yolu ile ilgili özellikler dikkate alındığında, kanun yararına temyiz ile temyiz yolu arasında bir ayrım yapılması gerekmektedir. Kanun yararına temyiz başvurusunda, başvuru konusu kararın sadece yürürlükteki hukuka aykırı olup olmadığı denetlenir. Bu denetim ise, temyiz incelemesinin aksine, kanun yararına temyizde sınırlı bir inceleme yapılmasını gerektirir. Kanun yararına temyize ilişkin madde gerekçesinde de belirtildiği gibi yürürlükteki hukukun yanlış uygulanması söz konusu olduğunda, kararın kanun yararına bozulması gerekir.

4. Adalet Bakanlığınca her ne kadar hükmün kanun yararına bozulması talep edilmiş ise de somut olayda davacının ana taşınmazda hissesinin bulunmadığı anlaşılmakla, usul ekonomisi gözetilerek yazılı olduğu şekilde karar verilmesi yerinde olup, kanun yararına bozma istemi bu nedenle yerinde görülmemiştir.

V. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Adalet Bakanlığının hükmün kanun yararına bozulması talebinin REDDİNE,

Dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğininAdalet Bakanlığına gönderilmesine,

18.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.