Logo

5. Hukuk Dairesi2023/4002 E. 2023/9559 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu sicilindeki hata nedeniyle oluşan alan azalması sebebiyle Hazine'ye karşı açılan tazminat davasında, Hazine'nin zamanaşımı ve illiyet bağı gibi itirazlarının değerlendirilmesi.

Gerekçe ve Sonuç: 4721 sayılı Kanun'un 1007. maddesi gereğince tapu sicilinden kaynaklanan zararlardan Hazinenin sorumlu olduğu, davacının dava açma süresinde olduğu ve oluşan zarar ile tapu kaydı arasında illiyet bağı bulunduğu gözetilerek Hazine vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle ilk derece mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/296 Esas, 2022/681 Karar

KARAR : Kısmen kabul

Taraflar arasındaki İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararı ortadan kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usûl eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Ankara ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 310 parsel sayılı taşınmazı 19.10.2015 tarihinde satın aldıklarını, daha sonra, dava konusu taşınmazın 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 22/a uygulamasıyla taşınmazın alanında 4.909,50 m²lik azalma meydana geldiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakkını saklı tutmak suretiyle 5.000,00 TL maddi tazminatın davalı idareden tahsilini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin geçtiğini, husumet itirazında bulunduklarını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 02.02.2021 tarihli ve 2020/442 Esas, 2021/38 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 29.09.2021 tarihli ve 2021/839 Esas, 2021/1185 Karar sayılı kararı ile davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairece yapılan temyiz incelemesi sonucunda; dava konusu Ankara ili, ... ilçesi, ... Mahallesi, eski 310 parsel sayılı taşınmazın evveliyatında 1952 yılında yapılan kadastro çalışmaları sonucu 50.640,00 m² olarak tapuya tescil edildiği, davacının 19.10.2015 tarihinde satış yoluyla taşınmaza malik olduğu, 05.11.2015 tarihinde kesinleşen 3402 sayılı Kanun'un 22/a uygulamasıyla 45.730,50 m² yüzölçümlü olarak 112 ada 4 parsel numarasını aldığı; dava konusu taşınmazın yüzölçümünde 4.909,50 m² azalma meydana geldiği, mahkemece yapılan inceleme ve keşif sonrası düzenlenen fen bilirkişi raporunda; dava konusu taşınmazın 3402 sayılı Kanun'un 22/a uygulamasıyla oluşturulan sınırların zemindeki sınırlar ile uyumlu olduğu, aradaki farkın; ilk tesis kadastrosunda yapılan birleştirme hatasından kaynaklandığı 22/-a uygulamasıyla bu hatanın giderilerek yüzölçümünün düzeltildiği ve eldeki davanın 08.03.2017 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açıldığının anlaşıldığı, taşınmazın arazi niteliğine göre net gelir esas alınarak değer biçilmesinde yöntem olarak bir isabetsizlik görülmeyerek, taşınmazın kuru tarım arazisi niteliği, konumu ve yüzölçümü dikkate alındığında değeri belirlenirken kapitalizasyon faiz oranının %5 uygulanması gerekirken, bu oranın %4 kabul edilmek suretiyle fazla bedel tespit edildiği gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesinin esastan redde ilişkin kararı ortadan kaldırılarak, İlk derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozma ilamı gereğince inceleme ve işlem yapılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin geçtiğini, tapu işleminden doğan bir zararın olmadığını, illiyet bağının söz konusu olmadığını, davacının satın aldığı zemin ne kadar ise aynı miktarı kullandığını, bedelin yüksek belirlendiğini, ıslah talebinde bulunulamayacağını ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun'un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 -383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4.4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1.Temyiz olunan nihaî kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen kararın bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun İlk Derece Mahkemesi kararının ONANMASINA,

Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,

24.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.