"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1072 Esas, 2022/1089 Karar
KARAR : Esastan ret/Yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : Denizli 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/139 Esas, 2021/306 Karar
Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yeniden yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı ... vekilinin istinaf başvurunun esastan reddine, davacı vekilinin başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin maliki olduğu Denizli ili, ... Efendi ilçesi, ... Mahallesi 1326 (yeni 2782) parsel sayılı taşınmazın Maliye Hazinesi tarafından açılan dava sonucunda taşınmazın kısmen orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiğini , uğranılan zararın işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesinde tanımlanan şartların oluşmadığını, yargılama gideri ve vekalet ücretinin Hazine aleyhine istenilemeyeceğini, iddia edilen zararın fahiş olduğunu, belirsiz alacak davası açılamayacağını, Orman İşletmenin davaya dahil edilmesi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne ve tespit edilen bedelin yasal faizi ile birlikte davalı ... Hazinesinden tahsiline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verilen kısım yönünden kararın hatalı olduğunu, 28.12.2020 tarihli bilirkişi ek raporunda dava konusu taşınmaz orman olarak Hazine adına tescil edilmeseydi taşınmazın imar planı içinde kalmış olacağını, taşınmazın arazi ve arsa vasfındaki değerin tespit edilmesi gerektiğini, bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, 2012 yılında yapılan bir satıştan yola çıkarak 3 yıl sonra bir arsanın gelecekteki değerinin bulunmasının imkansız olduğunu, sunulan emsal değerlerin bilirkişi tarafından değerlendirilmediğini, piyasa rayici somut hiçbir veriyi kullanmadıklarını, mahkemece itirazları değerlendirilmeden eksik inceleme sonucu hüküm kurulduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kısmen reddine yönelik kısmının kaldırılmasını istemiştir.
2. Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; parsel tutanağı itiraz görmeden kesinleştiği için tescilinin yapıldığını, taşınmazın orman olarak kaydedilmesinde kamu yararı bulunduğunu, tapu sicilinin eksik ya da yanlış tutulmasının söz konusu olamayacağını, Hazinenin hasım olarak gösterilemeyeceğini, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin Hazine üzerinde bırakılamayacağını, iddia edilen zararın fahiş olduğunu, belirlenen değerin sebepsiz zenginleşmeye yol açacağını, alınan son bilirkişi raporunun ilk bilirkişi raporunun tekrarı niteliğinde olduğunu, davada ıslah yoluna gidilemeyeceğini ileri sürerek İLk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın 2004 yılında davacı tarafından 1.714,00 m² yüzölçümüyle satın alınmasından sonra Orman Yönetimi tarafından açılan tapu iptali ve tescil davası sonucunda Denizli 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/393 Esas, 2014/481 Karar sayılı ilamıyla taşınmazın 1244,78 m²ik kısmının orman tahdit sınırları içinde kaldığı gerekçesiyle tapu kaydının iptaliyle 1244,78 m²ik kısmının orman niteliğiyle Hazine adına tesciline karar verildiği ve kararın Yargıtay denetiminden geçerek 14.01.2015 tarihinde kesinleştiği, 6100 sayılıHukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) hükümleri gereğince, davacının iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın, davanın başında belirtmiş olduğu alacak talebini 6100 sayılı Kanun'un 107 nci maddesinin ikinci fıkrası hükmüne göre bilirkişi raporu ile tam ve kesin olarak belirlendiği anda artırması mümkün olup bu artırım bir ıslah olmadığı gibi artırılan bu bölüm yönünden zamanaşımının gerçekleştiğinden de söz edilemez. Eldeki davanın fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı, alacağın belirli hale geldiği bilirkişi raporuna göre eksik harç ikmal edilerek davacı tarafın iddianın genişletilmesi yasağı olmadan ve karşı tarafın rızasına ve ıslaha da gerek kalmaksızın talep sonucunu artırabileceği gözetilerek dosya kapsamına göre hüküm kurulabileceğinden, davacı tarafça yargılama sırasında belirlenen dava değeri üzerinden eksik nispi harç tamamlanmak suretiyle artırılan dava değeri dikkate alınarak hüküm kurulmasında da usul ve kanuna aykırılık bulunmamadığı, tapusu iptal edilen taşınmazın arsa olarak kabulüyle emsal mukayese metodunun esas alınmasında ve bilirkişi kurulu raporunda bu yöntemle inceleme ve değerlendirme yapılarak hesaplanmasıında bir isabetsizlik görülmediğinden davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi ile dava dilekçesinde, belirlenecek tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı Hazineden alınarak davacıya verilmesi istenildiğinden, 02.08.2019 tarihli bilirkişi raporunda tazminatın dava tarihindeki değeri olarak belirlenen 170.535,00 TL'nin hükme esas alınması gerekirken, tapu kaydının iptali kararının kesinleştiği tarih olan 14.01.2015 tarihi itibariyle taşınmazın değerini 167.423,00 TL olarak belirleyen 28.12.2020 tarihli ek raporun hükme esas alınması doğru olmadığı gibi, hükmedilen tazminatın tamamına yine istemle bağlı kalınarak dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanması gerekirken, 150.000,00 TL'sine dava tarihinden itibaren, ıslaha konu 17.423,00 TL'sinin ise ıslah tarih olan 26.08.2018 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanması gerektiğinden bahisle davacı istinafının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak, yeniden esas hakkında karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz itirazında bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri
2. 4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dosya içindeki bilgi ve belgelerden; davacıırı dava konusu taşınmazı 2004 yılında üzerinde herhangi bir şerh olmaksızın satın alınarak malik olduğu, Orman İşletme Müdürlüğü tarafından açılan dava sonucunda, Denizli 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/393 Esas, 2014/487 Karar sayılı kararı ile dava konusu taşınmazın tapusunun iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiği kararın temyiz edilmeyerek 14.01.2015 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 27.02.2015 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi içinde açıldığı anlaşılmaktadır.
3. Dosya içindeki bilgi ve belgelere, hükme esas alınan bilirkişi raporunda yazılı gerekçelere ve dava konusu taşınmazın konumu dikkate alındığında dava konusu taşınmazın arsa niteliğinde olduğunun kabulü ile dava konusu taşınmaza emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmesinde ve dosya kapsamına göre dava konusu taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesi yerindedir.
4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, taraf vekilleri tarafından temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine, davalı ... harçtan muaf olduğundan harç alınmamasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
19.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.