"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2312 Esas, 2022/3196 Karar
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Tekirdağ 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/334 Esas, 2022/305 Karar
Taraflar arasındaki taşınmazın tapu kaydının mahkeme kararı ile iptalinden kaynaklanan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin asıl ve birleştirilen davalarda yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleştirilen davaların kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usûl eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili asıl ve birleştirilen dosyaya ilişkin dava dilekçelerinde özetle; davacılara ait Tekirdağ ili, ... ilçesi, Kumbağ köyünde bulunan 1717 parsel sayılı taşınmazın Tekirdağ l. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/243 Esas, 2012/516 Karar sayılı kararıyla (A) harfi ile gösterilen 785,65 m²lik kısmının tapusunun iptali ile Hazine adına kıyıya terkine, (B) harfi ile gösterilen 515,95 m²lik yapının deniz ile kıyı kenar çizgisi arasında kaldığından davalıların bu yere vaki müdahalelerinin men'ine, muhdesatın kâl'ine karar verildiği, uğranılan zararın 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle işbu davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki dava konusu taşınmazın tapuya kaydedilmeyerek sadece bu özelliği ile tespit edilmesi gerektiğini, hizmet kusuru olmadığını; ayrıca talep olunan tazminat miktarı fahiş olup kişinin sebepsiz zenginleşmesine neden olacak miktarda olduğunu belirterek haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca davalı Hazineden tahsiline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece tazminata hükmedilmesine rağmen faiz talebi hakkında herhangi bir karar verilmediğini, dava veya tapu iptal tarihi itibarıyla faize hükmedilmesi gerektiğini, ayrıca belirlenen tazminat miktarının çok düşük olduğunu, taşınmazın bulunduğu bölgedeki arsa fiyatlarının çok daha yüksek olduğunu, taşınmaz üzerindeki yazlık konutların ruhsatlı ve iskan izinli olduğunu, tapunun iptal edilmesinin hukukî dayanağının bulunmadığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemiyle istinaf talebinde bulunmuştur.
2. Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; asıl ve birleştirilen davanın zamanaşımına uğradığını, bilirkişilerce belirlenen bedellerin yüksek olduğunu, taşınmazın arazi niteliğine göre değerlendirilmesi gerektiğini, bilirkişi raporlarına itirazların dikkate alınmadığını, binanın yapım maliyetinin de yüksek olarak belirlendiğini, tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı zarar ve sorumluluktan bahsedilemeyeceğini, nispi vekâlet ücreti tayininin hatalı olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemiyle istinaf talebinde bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile arsa niteliğindeki taşınmaza mahallinde yapılan keşif sonucu emsal karşılaştırması yapılarak üzerindeki yapılara ise resmi birim fiyatları esas alınıp yıpranma payı düşülerek değer biçilmesinin yerinde olduğu belirtilerek ve davacılar vekilince hükmedilen tazminat bedeline faiz işletilmesi gerektiği belirtmiş ise de davacılar vekilinin gerek dava dilekçesinde gerekse bedel artırım dilekçesinde herhangi bir faiz talebinde bulunmadığı anlaşıldığından, mahkemece taleple bağlılık ilkesi gereği faiz talebi hakkında karar verilmemesinin usul ve kanuna uygun olduğu belirtilerek taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, temel olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dava konusu Tekirdağ ili, ... ilçesi, Kumbağ köyünde bulunan 1717 parsel sayılı taşınmazın Tekirdağ l. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/243 Esas, 2012/516 Karar sayılı kararıyla (A) harfi ile gösterilen 785,65 m²lik kısmının tapusunun iptali ile Hazine adına kıyıya terkine, (B) harfi ile gösterilen 515,95 m²lik yapının kal'ine karar verildiği, bu kararın Yargıtay denetiminden geçerek 08.09.2014 tarihinde kesinleştiği, davacıların, dava konusu taşınmazdaki paylarını taşınmazın tapu kaydında bulunan ihtiyati tedbir şerhinden önce satış ve intikalen edindikleri, eldeki asıl davanın 16.11.2017 tarihinde, birleştirilen davanın 07.12.2021 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı anlaşılmaktadır.
3. Dava konusu taşınmazın hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özelliklerine ve dosya kapsamına göre, arsa niteliği ile emsal karşılaştırması yapılarak, üzerindeki yapılara ise resmi birim fiyatları esas alınıp yıpranma payı düşülerek değer biçilmesinde ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesi yerindedir.
4. Davacılar vekilinin gerek dava dilekçesinde gerekse bedel artırım dilekçesinde herhangi bir faiz talebinde bulunmadığı anlaşıldığından, mahkemece taleple bağlılık ilkesi gereği faiz talebi hakkında karar verilmemesi yerindedir.
5. Temyizen incelenen karar, tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukukî nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
6. Dava konusu taşınmazda davacılardan ... hissesi üzerinde bulunan haciz şerhinin hükmedilen bedele yansıtılmaması doğru değildir.
Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
1. Taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE,
2. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasına ayrı bir bent olarak; "Dava konusu taşınmazda davacılardan ... hissesi üzerinde bulunan haciz şerhinin hükmedilen bedele yansıtılmasına" cümlesi yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Davacılardan peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
21.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.