Logo

5. Hukuk Dairesi2023/4644 E. 2023/11851 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapuda sahte nüfus cüzdanı ile işlem yapılması nedeniyle oluşan zararın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada, mahkemenin bozma kararına uyularak verilen kararın temyizi üzerine, tazminat miktarının belirlenmesi ve faiz başlangıç tarihi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, davacının tapuda sahte işlem nedeniyle uğradığı zararın tespitinde, sulu arazi niteliğindeki taşınmaza dava tarihi esas alınarak değer biçilmesi ve belirlenen bedele dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiği gözetilerek, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/387 Esas, 2023/74 Karar

KARAR : Kısmen kabul

Taraflar arasındaki tapuda sahte nüfus cüzdanı ile işlem yapılması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu ... ili, Lapseki ilçesi, ... mevki 220 ada 66 (eski 9381) parsel sayılı taşınmazın 29.11.2010 tarihinde davacı tarafından tapuda satın alındığı, 220 ada 67 (1142) parsel sayılı taşınmazın ise 07.12.2010 tarihinde davacıya satışına ilişkin satış senedi düzenlendiği, 1142 parsel sayılı taşınmazın satışının yapıldığı gün Lapseki tapu memurlarının kusurlu davranarak belgeleri yeterince incelememeleri neticesinde satışların gerçek malik ... adına düzenlenmiş sahte nüfus cüzdanıyla yapıldığının ortaya çıktığını, bu olay üzerine ...'ın Lapseki Asliye Hukuk Mahkemesinde tapu iptal davası açtığını, davanın kabulüne karar verildiğini, bu durumun davacıların mülkiyet hakkını ihlal ettiğini belirterek müvekkillerinin uğradığı zararın tazminini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımı süresi içerisinde açılmadığını, çünkü kişinin zarar ile bu zararı doğuran olay arasındaki illiyet bağını kesen davranışlarından dolayı oluşan zarardan Devletin sorumlu tutulamayacağını, Hazinenin oluşan zarardan kusursuz sorumluluk ilkesi gereğince sorumlu tutulsa dahi sadece tapuda belirtilen satış bedeli ile sorumlu olduğunu, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 11.12.2019 tarihli ve 2018/258 Esas, 2019/516 Karar sayılı kararı ile taleple bağlı kalarak davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddi ile dava konusu taşınmazın değerlendirme tarihi olan dava tarihindeki taşınmazın niteliği araştırılak arsa vasfında ise emsal karşılaştırması yapılarak, arazi vasfında ise ... Belediye Başkanlığının 31.03.2015 tarihli cevabi yazısında dava konusu taşınmazların Bayramdere Barajı sulama sahasında olduğunun bildirilmesine göre, dava konusu taşınmazların sulu olup olmadığı, yerleşim alanlarına uzaklığı, iklim şartları, arazinin toprak ve topoğrafik yapısı ve bölgesindeki konumu gözetilerek çevrede yetiştirilen ürünlerin münavebesi, 2014 yılı dekar başına ortalama verim, toptan satış fiyatı ve üretim maliyeti resmi verileri İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğünden getirtilmek suretiyle, dava tarihindeki değerinin tespiti için 2942 sayılı Kanun'un 15 inci maddesinde belirttiği yöntemle bilirkişi heyeti oluşturularak, alınacak bilirkişi kurulu raporuna göre hüküm kurulması gerektiği gibi 28.07.2020 tarihli ve 31199 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 7251 sayılı Kanun'un 18 inci maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 177 nci maddesine eklenen ikinci fıkrası gereği bozmadan sonra ıslah yapılamaz kuralı uygulanmaksızın, bozmadan sonra alınan bilirkişi raporuna göre harcı ödenen ıslah kapsamında hüküm kurulması gerektiğinden bahisle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozma ilamı gereğince inceleme ve işlem yapılarak davanın kısmen kabulü ile belirlenen bedelin davalı Hazineden tahsiline karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu 67 parsel yönünden de davanın kabulü gerektiğini, 47.000,00TL için zararın oluştuğu tarih, bakiye alacak içinse dava tarihinden faize hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.

2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; kendilerine husumet yöneltilemiyeceğini, davanın zamanaşımı süresi içinde açılmadığını, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesinde belirtilen şartların oluşmadığını, bedelin hakkanıyete aykırı olarak belirlendiğini, davalı Hazinenin sadece satış bedeli ile sorumlu tutulması ve karar tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiğini, davalı Hazine'nin harçtan, yargılama gideri ve vekâlet ücretinden sorumlu olmadığını ileri sürerek kararın bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, temel olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi gereği yürürlükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ile 439 uncu maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu taşınmazın sulu arazi niteliğinde olduğunun kabulü ile net geliri esas alınarak değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

3. Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz dilekçelerinde ileri sürülen diğer nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

4. Dava 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesine dayanılarak açılan tazminat davası olup davalı Hazine yasal hasımdır. Davaya dahil edildiği de gözetilerek gerekçeli karar başlığında ayrıca Lapseki Tapu Müdürlüğüne izafeten Maliye Hazinesi yazılması doğru görülmemiştir.

5. Dava konusu 67 (eski 1142) parsel yönünden Dairemizce bozma yapılmadığı ve bu husus davacı lehine usuli kazanılmış hak teşkil ettiği anlaşılmakla, davacı vekilinin 02.05.2019 tarihli ıslah da gözetilerek bu parsel yönünden davanın kabulü yerine yazılı gerekçe ile reddine karar verilmesi bozmayı gerektirir.

6. Dava konusu taşınmaza dava tarihi esas alınarak değer biçildiğinden Mahkemece tespit edilen bedelin tamamına dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiğinin düşünülmemesi bozmayı gerektirir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenle BOZULMASINA

Davacıdan peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

28.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.