"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1113 Esas, 2023/282 Karar
KARAR : Esastan ret/Düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kocaeli 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/31 Esas, 2021/108 Karar (Birleştirilen 2015/161 Esas, 2015/220 Esas sayılı dosyalar)
Taraflar arasındaki kesinleşmiş orman tahdit sınırları içinde kalan taşınmaz nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin asıl ve birleştirilen dava ile kesinleşen orman kadastrosu sınırları içerisinde kalan taşınmazın tapusunun iptali ile orman vasfıyla Hazine adına tescili istemine ilişkin karşı davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın reddine, birleştirilen davanın ve karşı davanın kabulüne kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun davalı ... yönünden esastan reddine, davacılar ve davalı ... yönünden kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle asıl davanın reddine, birleştirilen ve karşı davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar ... vd. ile davalı ... vekilleri tarafından temyiz edilmekle; ek kararın kaldırılmasına karar verildikten sonra, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Asıl ve birleştirilen 2015/161 Esas sayılı dosyada davacılar vekili dava dilekçelerinde özetle; dava konusu Kocaeli ili, Başiskele ilçesi, ... köyü 1663 parsel sayılı taşınmazın kesinleşmiş orman tahdit sınırları içinde kalması nedeniyle uğranılan zararın işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; husumet yokluğu nedeniyle davanın reddi gerektiğini, dava konusu taşınmazın davacı adına ham toprak çalılık vasfıyla kayıtlı olduğunu, tapu kaydındaki "orman tahdit sınırları içinde kalmaktadır", "tamamı orman sırıları içerisinde kalmaktadır" beyanlarının Orman Genel Müdürlüğünce konulduğunu, taraflarınca herhangi bir işlem tesis edilmediğini ve tarafları yönünden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı karşı davacı ... vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; Kocaeli ili, Başiskele ilçesi, ... köyü, Paşadağ Mevkiinde kain olan 43 pafta 1663 parsel sayılı taşınmaz üzerine müvekkili kurum tarafından orman şerhi konulmuş olması sebebi ile kamulaştırmasız el atma nedeni ile tazminat davası açıldığını, taşınmazın tamamının orman vasfıyla Maliye Hazinesi adına tapuya kayıt ve tesciline, tüm yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı karşı davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl davanın vazgeçme nedeniyle reddine, birleştirilen davaların kabulü ile dava konusu taşınmazın tamamının bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsili ile davacılara ödenmesine; karşı davanın da kabulüyle tazminata konu taşınmazın tapu kaydının iptali ile orman vasıf ile Hazine adına tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; ... tarafından açılan tapu iptal dosyası kapsamında davalılar aleyhine vekâlet ücreti ve yargılama giderlerini hükmedilemeyeceği düzenlenmiş olmasına ve önceki kaldırma kararında bu durumun belirtilmesin rağmen ... lehine ve davalılar aleyhine vekâlet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmesinin yanlış olduğunu, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
2. Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın görev yönünden reddi gerekirken kabulünün hukuka aykırı olduğunu, başlangıçtan itibaren yolsuz ve geçersiz olan tapu kaydının hiçbir zaman davacı yararına mülkiyet hakkı doğurmadığını, ortada yanlış tutulan bir tapu sicili bulunmadığından tazminat sorumluluğunun bulunmadığını, ne kusurlu ne de kusursuz sorumluluğunun bulunmadığını, 1/1000 ölçekli imar planında orman alanında kalan davaya konu taşınmaz için bilirkişilerce belirlenen 325,00 TL/ m² birim bedelinin fahiş olduğunu, davacı vekili tarafından verilen ıslah dilekçesini kabul etmediklerini ve ıslah edilen kısmın zamanaşımına uğradığını, davanın konusunun para ile ölçülebilmesi sebebiyle davacı taraf lehine kabul olunan tazminat davasında nispi vekâlet ücretine hükmedilebiliyorsa taraflarına lehine de feragat edilen davada nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
3. Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemenin 2019/31 Esasında kayıtlı bulunan dava dosyasında hükmedilen 03.03.2021 tarihli kararın başlığında tarafların sıfatının ve gerekçeli kısmın birbiriyle çeliştiğini, müvekkili tarafında açılan 2015/161 sayılı birleştirilen davada davacı karşı davalı olmalarına rağmen sehven davalı karşı davacı olarak gösterildiklerini, ayrıca açılan tapu iptal davasında idare lehine vekâlet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilemeyeceğini, yine davacı ... tarafından Orman İdaresine husumet yöneltilerek açılan 2014/799 Esas sayılı dosyanın vazgeçme nedeniyle reddine karar verilmiş olmasına rağmen Maliye Bakanlığı ile birlikte taraflarına vekâlet ücreti takdir edilmesi gerekirken lehlerine vekâlet ücreti takdir edilmemesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın satış yoluyla davacı adına kayıtlı olduğu, taşınmazın beyanlar hanesine orman idaresince 12.11.1991 ve 14.05.2004 tarihlerinde orman şerhi konulduğu, davacı tarafından orman şerhi nedeniyle tazminat istemiyle 2014/799 Esas sayılı asıl davada orman idaresi ile Hazine aleyhine dava açıldığı, davalı ... idaresi tarafından ise taşınmazın kesinleşen orman sınırları içinde kaldığından bahisle tapusunun iptali istemiyle aynı dosyada karşı dava açıldığı, mahkemece orman idaresi tarafından açılan karşı tapu iptal davasının tefrikine karar verilerek mahkemenin 2015/161 Esası üzerinden yürütüldüğü, daha sonra davacı vekili tarafından aynı parsele ilişkin olarak sadece davalı ... aleyhine açmış olduğu 2015/220 sayılı tazminat davasının 2015/161 sayılı tapu iptali davası ile birleştirilmesine karar verildiği, bilahare tapu iptali davasının da asıl dava ile birleştirildiği, davacı vekilinin orman idaresi ile Hazine aleyhine açmış olduğu asıl davada davasından vazgeçtiği, yargılama aşamasında davacının vefatı üzerine mirasçılarının davayı takip ettiği, dava tarihi itibarıyla vasfı arsa olarak belirlenen taşınmazın değerinin resmi veriler ışığında emsal satış yöntemiyle belirlenmesine, dava konusu taşınmazın kesinleşen orman tahdidi içinde kaldığının anlaşılmasına göre mahkemece tapu iptal ve tazminat talebinin kabulüne karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığını, ancak Orman İdaresi tarafından açılan ve sonra tefrik edilerek birleştirilen 2015/161 Esas sayılı tapu iptal dosyasında davalılar aleyhine yargılama giderleriyle vekâlet ücretine ve harca hükmedilmemesi gerekirken bu hususta yeniden karar verilmesi doğru olmadığı gibi karar başlığında da Orman İdaresinin davacı olmasına rağmen infazda tereddüt oluşturacak şekilde davalı olarak gösterilmesi ve asıl dava dosyasında vazgeçme ile davanın reddine karar verildiğinden davalı ... ile birlikte Orman idaresi yararına vekâlet ücreti takdir edilmesi gerekirken sadece Hazine yararına vekâlet ücretine hükmedilmesi, kendisini ayrı vekille temsil ettiren Orman İdaresi yararına vekâlet ücretine hükmedilmemesi doğru olmadığından İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar ve davalı ... vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; 2014/799 Esas sayılı dosya kapsamında vazgeçmeye konu kısım salt ... yönünden olup hükmedilecek bir vekâlet ücreti söz konusu ise kabul anlamına gelmemek üzere salt ... yönünden olması gerekirken Maliye Hazinesi aleyhine de vekâlet ücretine hükmedilmesi hatalı olduğunu, ayrıca Orman idaresi yönünden de vekâlet ücretine hükmedilmemesi taleplerinin olduğunu, taşınmazın gerçek değerine hükmedilmesi ve faiz başlangıç tarihinin de bedelin tamamına yönelik olarak hükmedilmesi gerektiğini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretleri bakımından da aleyhe hükmedilen kısımların kabulü mümkün olmadığını, ayrıca taşınmaza takdir olunan birim fiyat bölge rayicinin oldukça altında kaldığından bu bedelin de kabulünün mümkün olmadığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
2. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; hükme esas alınan bilirkişi raporu eksik ve yetersiz olduğunu, takdir edilen tazminat bedelinin fahiş olduğunu, arsa vasfı ile değerlendirme yapılmasının doğru olmadığını, emsal incelemesinin ve seçiminin doğru olmadığını, davaya konu tapunun hukuki değerini yitirdiğini, davaya konu taşınmazın iadeye tabi yerlerden olup olmadığı hususunun da incelenmediğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, temel olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dosya içindeki bilgi ve belgelerden; dava konusu taşınmazın davacılar murisi tarafından 09.12.1981 tarihinde satın alınarak edildiği, kesinleşen orman kadastrosu nedeniyle tapuya 12.11.1991 ve 14.05.2004 tarihlerinde orman şerhi konulduğu, bu şerhler nedeniyle mülkiyet hakkı kısıtlandığından 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereği tazminat hakkı doğduğunun kabulü doğrudur.
3.Arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak bedelinin belirlenmesinde ve tespit edilen tutarın davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı ... davalılardan Hazine vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA
Davalı ... harçtan muaf olduğundan harç alınmamasına, davacılar ... vd'den peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
16.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.