"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/351 Esas, 2023/48 Karar
KARAR : Yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kocaeli 1. Sulh Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2013/1571 Esas, 2020/212 Karar
Taraflar arasındaki bağımsız bölümlere özgülenen arsa paylarının düzeltilerek tapuya tescili davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacılar vekilinin istinaf başvurunun esastan reddine, davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve
Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; ana gayrimenkulde bulunan bağımsız bölümlere, değerleriyle doğru orantılı arsa payı verilmediği gerekçesiyle mahkemece yeni arsa paylarının belirlenerek tapuya tesciline karar verilmesi talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ... cevap dilekçesinde özetle; davacılara ait olan dükkanların yaklaşık 50 m² civarında olduğunu, davacıların satın aldığını iddia ettikleri yerlerin ise sığınak, su deposu, kalorifer dairesi ve bahçe olduğunu, bahsi geçen yerlerin ortak alan olup satın alınmasının mümkün olmadığını, davacıların beyanlarının gerçeği yansıtmadığını, davacı tarafça kullanılması için o tarihteki mülk sahiplerinin onay verdiklerini, bölümlerin değerinin sonradan meydana gelen çoğalma ya da azalma nedeniyle değiştirilemeyeceğini, davanın yasal süresinde açılmadığını, zamanaşımı itirazları olduğunu, belirterek davanın reddini savunmuştur.
2. Davalılar ... ile ... vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın iddia ettiği gibi apartmana ait belli bir kısmın satılmasının söz konusu olmadığını, bağımsız bölümlerin bağlı olduğu arsa paylarının bağımsız olarak satışa konu edilemeyeceğini, bağımsız bölümlerin alınıp satılabileceğini, karar defterinde belirtilen durumun kullanım hakkı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; davaya konu binanın toplamda 9 katlı şehir merkezinde ve şehrin en işlek caddelerinden birinde bulunan bir apartman olduğunu, bu apartmanın zemin katındaki alanın daha önce bir kısmı davacılara ait iki ayrı bağımsız bölümden oluşan dükkan iken arkasında bulunan ve daha önceki tarihlerde kalorifer kazan dairesi ve kömürlük olarak bulunan alanın bütün kat maliklerinin katılımları ve onayı ile ve hepsine paraları ödenerek ve usulüne uygun imar plan ve proje değişiklikleri yapılarak bağımsız bölümlere katıldığını, böylece binanın zemin kattaki bulunan alanın tamamının davacılara ait olduğunu, binanın zemin katında davacılara ait olan dükkan iken üst katların tamamının daire şeklinde olduğunu, gerek kira getirisi gerekse satışı halinde rayiç bedeli açısından bir oranlama yapıldığında davacılara ait zemin katın değerinin binadaki diğer toplam 8 dairenin değerine eşit düzeyde olduğunu, yani değeri açısından bakıldığında davacılara ait zemin katın arsa payı oranının yaklaşık 1/2 olması usul, kanun ve hakkaniyet gereği olduğunu, haklı olan dava mahkemece kabul edilmiş ise de 2013 yılında açılan davanın adil bir yargılamaya konu olmadığını, dava görüldüğü sırada usul ve kanun bir kenara bırakılmış davacının makul sürede ve adil bir netice elde etme hakkı dosyaya bakan daha evvelki hakimlerce defalarca çiğnenmiş her gelen hakim keyfi bir şekilde ve gerekçesiz olarak adeta benim canım öyle istiyor şeklinde bir yaklaşımla hareket etmiş ve dosyada defalarca keşif ve rapor tekrarlandığını, dosyada alınan ilk rapor her defasında davacılara düşen arsa payı oranı sebepsiz ve keyfi bir şekilde azaltıla azaltıla nihayetinde 4. raporun sonunda davanın kabulü şeklindeki netice karara varıldığını, dosya incelendiğinde görüleceği üzere ilk alınan rapordan sonra ikinci, üçüncü ve dördüncü raporların alınmasına hiç bir gerekçe yok iken sadece davalıların adeta itiraz haklarını tatmin üzere yeniden rapor aldırılarak her defasında davacılara düşen arsa payının daha da azaltılması ve bu yolla defalarca keşif ve rapor yoluna gidilmesinin adil olmadığını ve 7 yıldır davaların uzamasına sebep olduğunu, bu sebeplerle ilk alınan rapor doğrultusunda arsa paylarının belirlenmesi amacıyla yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
2. Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; taleple bağlılık kuralı gereği davacılar 2001 yılındaki değişiklikten sonraki artırıma ilişkin arsa payı değişikliğini talep etmiş olmasına karşın yerel mahkemenin kat mülkiyetinin kurulduğu tarih olan 11.03.1993 tarihli kat irtifakı projesine göre arsa paylarının düzenlenmesine karar verilmesinin usule aykırılık oluşturduğunu, davacı yanın dava dilekçesi incelendiğinde taleplerinin kapsamının 2001 yılındaki değişiklikten sonra sözde arsa payının değiştirilmesi istendiğini, davacının talebi dışında inceleme yapılması ve bu yönde hüküm kurulmasının usule ve hukuka aykırı olduğunu, davalıya dava dilekçesi ve bilirkişi raporuna dair tebligatların ikamet etmediği adrese yapıldığını bu tebligatların usule aykırı olduğunu, davacı vekili Av. ...'ın ... Barosundan disiplin cezası aldığını iş bu davada temsile yetkili olmadığını, davacı yanın davasını takip etmemesi üzerine işlemden kaldırılmış olduğunu, davacının usulüne uygun yenileme talebinde bulunmamasına rağmen dosya usule aykırı olarak yenilendiğini, dosyadaki çözülmesi ve cevaplanması gereken hukuki sorunların mahkemeye veya hukuki ve teknik bilirkişi incelemesi yapılmadan dosyanın defalarca hesap bilirkişisine gönderilerek sürüncemede kalması neticesindeki yerel mahkeme kararının usule aykırı olduğunu, mahkeme giderleri ve vekâlet ücreti yönünden hukuka aykırı karar verildiğini, kabul anlamına gelmemek ile tarafların hisse oranına göre bir hüküm kurmadığını, davacıların irade beyanlarıyla kabul ettikleri arsa payının sonradan dürüstlük kuralına aykırı olarak hakkın kötüye kullanılması niteliğindeki düzeltmesi talebinin hukuken korunması gerekirken yerel mahkemenin davanın kabulüne karar vermesinin hukuka aykırı olduğunu, 1993 yılındaki arsa payı doğru olup davalının maliki olduğu dairelerin deniz manzaralı olmasının daha çok tercih edilmesi bunun yanında zeminin bataklık olması ve şehirleşmenin uzak olması sebebiyle zemin kattaki dükkanlara nazaran daha değerli olduğu dikkate alınmadan hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu, davacı tarafın tüm iddiaları ve dosya içindeki bilirkişi raporlarının yeterli teknik inceleme yapılmadan ve gerçeğe aykırı düzenlendiğini, 1993 yılına ait arsa payının hukuken doğru olduğunu, dönem olarak dikkate alındığında davaya konu apartmanın 1993 yılında şehrin dışında kalması, yer zemini bataklık şeklinde adlandırılan bölgede bulunması sebebiyle zemin kattaki dükkanların günümüzdeki gibi kıymetli olmadığı, dairelerin ise deniz manzaralı olması yanında şehirden biraz uzakta yer alması sebebiyle gürültüye maruz kalmaması sebebiyle dükkânlara nazaran dairelerin daha revaçta ve kıymetli olması, sebebiyle davacıların dükkanlarının 1993 yılındaki kat irtifakındaki arsa payı oranı yerinde olduğunu, davacılar 2001 yılında kendi istekleri ile arsa payını belli bir oranda arttırdıktan sonra hakkın kötüye kullanılması niteliğindeki artırım taleplerinin hukuka aykırı olduğunu, bununla beraber apartman ortak alanında hak ve taleplerinin bulunmadığına dair kararda davalının imzası dahi bulunmadığını, bu yöndeki iddia ve savunmalarını davalıyı bağlamadığını, belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
3. Davalılar ... , ... ve ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel mahkeme kararının gerekçesiz olup adil yargılanma hakkının temel bir unsuru olan ''gerekçeli karar hakkının'' yerel mahkeme tarafından ihlal edildiğini, yerel mahkeme kararı gerekçesiz olduğu gibi yerel mahkemenin taleple bağlılık ilkesine de aykırı davrandığın, davacının talebi dışında inceleme yapılmasının hukuka aykırı olduğunu, Kocaeli 1. Sulh Mahkemesinin 06.02.2020 tarihli ve 2013/1571 Esas, 2020/212 Karar sayılı kararının usul ve kanuna aykırı olduğunu, davacıların 05.06.2001 tarihli ve 2979 yevmiye numaralı arsa payının değişikliğine ilişkin tapu tahsis belgesinde imzaları da bulunduğunu, kaldı ki davacıların 1994 tarihinde bilerek ve görerek kendi istekleri ile 9 ve 10 nolu subasmanları satın aldıklarını, davacı tarafın yıllarca hiçbir itirazda bulunmadığını ve payı oranında aidatlara katıldığını, davacı tarafın kötü niyetli olup haksız ve mesnetsiz davasının reddi gerektiğini, yerel mahkemece, haklı itirazlarına rağmen yeterince inceleme yapılmadan, eksik ve hatalı olarak hazırlanan bilirkişi raporunu esas alınarak hüküm kurulduğunu, belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu ana taşınmazda 1993 yılında kat mülkiyeti kurulduğu, davacıların 14.04.1994 tarihinde dava konusu bağımsız bölümleri edindiği, 05.06.2001 tarihinde davacıların talebi ve tüm kat maliklerinin muvafakati ile dava konusu taşınmazların sözleşme düzenlenerek arsa paylarının tashih edildiği anlaşılmakla artık bir daha idari veya yargı yoluyla arsa paylarında değişiklik yapılamayacağından, 05.06.2001 yılında yapılan değişiklikte imzası bulunan davacıların kendi talebiyle düzenlenmiş arsa paylarının değiştirilmesini istemekte iyiniyetli olamayacağından, korunmaya değer bir hukuki yararları bulunmadığından mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilerek arsa paylarının yeniden düzenlenmesi doğru olmadığından, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, tarafların kat maliki oldukları ana gayrimenkulde bağımsız bölümlerin arsa paylarının değerleriyle orantılı olup olmadığının tespiti ile yeni arsa paylarının tapu siciline tesciline ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri
2. 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu'nun "Kat mülkiyetinin ve kat irtifakının niteliği" kenar başlıklı 3 üncü maddesi
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dava konusu ana gayrimenkulde 1993 yılında kat mülkiyetinin tesis edildiği hususunda uyuşmazlık yoktur.
3. Taşınmaza ait kat mülkiyeti ve kat irtifakı tesisi belgeleri birlikte değerlendirildiğinde davanın reddine karar verilmesi yerindedir.
4.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davacılardan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
13.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.