Logo

5. Hukuk Dairesi2023/5744 E. 2023/12260 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının iptali nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesi uyarınca tazmini davasında, davalı Hazine'nin tapu sicil kayıtlarının doğru tutulmamasından kaynaklanan bir zararın olmadığı ve tazminat istemli davadaki alacağı temlik alan davacının dürüst davranmadığı iddiası.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, orman vasfında Hazine adına kayıtlı taşınmazlar olduğunu ve üzerinde dava şerhi bulunduğunu bilerek alacağı temlik aldığı, tapu sicilinin herkese açık olması ve ilgililerin bilgi edinme imkanına sahip olması sebebiyle davacının iyi niyetli ve dürüst davranmadığı, bu nedenle tapu kaydının iptalinden doğan zarar ile tapu işlemleri arasında nedensellik bağı bulunmadığı gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2913 Esas, 2023/922 Karar

KARAR : Esastan ret/Yeniden esas hakkında verilen karar

İLK DERECE MAHKEMESİ : Silivri 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/142 Esas, 2022/79 Karar

Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 ... Türk Medenî Kanunu’nun (4721 ... Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun davalı Hazine yönünden esastan reddine, davacı yönünden kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usûl eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul ili, Silivri ilçesi, ... köyü, mera ve koru nitelikli 3.060.000,00 m² miktarındaki taşınmazın, İstanbul ili, Silivri ilçesi, ... köyünde 07.03.1980 tarih, 218 cilt, 94 sahife 32 sıra numaralı 1858 yemviye 09.10.1979 tarih 217 cilt, 38 sahife 32 sıra 4632 yevmiye numaralı, 06.06.1980 tarih 218 cilt, 01.07.1987 tarih, 223 cilt, 25 sahife 4045 yevmiye numaralı, 14.08.1986 tarih, 223 cilt, 2 sahife 6 sıra 5286 yevmiye numaralı, 24.04.1987 tarih, 8 sıra 2372 yevmiye numaralı taşınmazlara ait zabıt kayıtlarına göre muris ... oğlu ... ... ... tarafından satın alınan taşınmazların toplam yüz ölçümü olan 2.083.035,00 m²ye karşılık geldiğini, murisi tarafından satın alınan bu harici bırakılmış kalan kısmının ise 1417, 1418, 1419, 1420, 1423, 1437, 1438,1439 ve 1440 parsel numarası ile tapu sahipleri adına kayıt ve tescil edildiğini, davacı müvekkilinin murisi tarafından satın alınan taşınmazların satın alma tarihi itibarıyla üzerinde orman olduğuna dair herhangi bir kısıtlama veya şerh bulunmadığını, müvekilinin murisi ... ... ... tarafından satın alınan ancak daha sonra orman olduğu gerekçesi ile iptal edilen toplam 2.083.035,00 m² yüz ölçümündeki taşınmazlardaki mülkiyet ... karşılığı tazminatın 4721 ... Kanun'un 1007 nci maddesinde düzenlenen kural gereği davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davanın zamanaşımı ve hak düşürücü süre bakımından tetkiki gerektiğini, ikinci olarak husumet itirazlarının olduğunu, davanın orman idaresine karşı açılmış olması gerektiğini, davalının iddiasına göre hak iddia ettikleri gayrimenkullerin orman alanı olduğunu ve mahkeme kararı ile kesinleştiğini, ormanın özel mülkiyete konu edilemeyeceğini, davacının tapu zaptına dayanarak hak iddia ettiği gayrimenkullerin başından beri orman olduğunu, davacı adına kayıtlı bir gayrimenkul bulunmadığını, belirtilen kadastral tespit yapılırken orman olarak kaydedilmiş olduğunu, davacının bundan sonra parsellerde hak sahipliği tesis etmeye çalışsa da hukuken geçerli olmadığını, bu geçersiz durumda tazminat talep edilemeyeceğini ileri sürerek haksız ve yersiz olarak açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne 2.083.035,00 metrekare yüzölçümü ile taşınmazların bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesince kısmi ret kararı verilirken maddi olayın takdirinde ve hukukun uygulanmasında hataya düşülerek güncel içtihatlar dikkate alınmaksızın yanlış karar verildiğini, tazminatın belirlenmesi noktasında güncel içtihatlar dikkate alınmayarak kapatılmış bir Yargıtay Dairesinin eski tarihli içtihatlarının dikkate alındığını ve dava konusu taşınmazların dava tarihi yerine tapuların elden çıkış tarihi olan 06.02.2012 tarihine göre değerlendirme yapılmasının hatalı olduğundan kararın bu yönüyle kaldırılarak yeniden verilecek kararda tazminat yönünden dava tarihine göre hüküm kurulması gerektiğini, İlk Derece Mahkemesinin dayanmış olduğu gerekçesinde değerlendirme tarihi olarak tapunun elden çıkış tarihi dikkate alınıyorsa işletilecek faiz tarihininde bu tarihten itibaren başlatılmasına karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

2.Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava bünyesindeki temlik ilişkisinin yerel mahkemece incelenmediğini, dava konusu taşınmazların bedelinin tapunun elden çıktığı tarih itibarıyla belirlenmesi konusundaki tereddütü ortadan kaldıran Bölge Adliye Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi kararları çerçevesinde tazminatın zararın ortaya çıktığı tarihi esas alınarak hesaplanmış olmasının isabetli bir husus olduğunu, tazminatın tapunun elden çıktığı tarih esas alınarak hesaplanmış olması tazminat müessesinin ruhuna, yüksek mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına uygun olmakla birlikte belirlenen bedelin yüksek olduğunu, gayrimenkulün elden çıktığı tarih itibarıyla değeri mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporundaki değerden daha düşük olduğunu, Hazine adına harçtan muaf olmaları sebebiyle harcın tahsilinin mümkün olmadığını belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini gerektiğini ileri sürmüştür.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu Silivri ilçesi, ... köyü, ... mevkii 07.03.1980 tarih 218 cilt, 94 sahife 32 sıra nolu 3060 dönüm miktarlı tapu kaydının 410/3060 hissesinin 1980 yılında, 09.10.1979 tarih 217 cilt, 38 sahife 32 sıra nolu 3060 dönüm miktarlı tapu kaydının 710/3060 hissesinin 1979 yılında, 06.06.1980 tarih 218 cilt, 3060 dönüm miktarlı tapu kaydının 52/612 hissesinin 1980 yılında, 01.07.1987 tarih 223 cilt, 25 sahife nolu 281 hektar 2140 m² miktarlı tapu kaydının 1/12 hissesinin 1987 yılında, 14/08/1986 tarih 223 cilt, 2 sahife 6 sıra nolu 281 hektar 2140 m² miktarlı tapu kaydının 1/12 hissesinin 1986 yılında, 24.04.1987 tarih 8 sıra nolu 281 hektar 2140 m² miktarlı tapu kaydının 1/12 hissesinin 1987 yılında davacının murisi ... ... ... tarafından satın alma yoluyla iktisap edildiği, yörede yapılan arazi kadastro çalışmaları sırasında davacının murisine ait pay ile diğer hissedarlara ait paylar belirtilmek suretiyle toplam 3060 dönüm miktarındaki tapu kaydının hududları itibarıyla 1418,1419,1420,1423,1437,1438,1439,1440 ve 1417 nolu parselleri içine aldığı gerekçesiyle bu parsellerin davacının murisi ile diğer müşterek malikleri adına tespit edildiği, revizyon görmeyen zabıt kayıtları ile dava konusu parsellere revizyon gören 3060 dönümlü tapu kaydının 2700 dönümün orman tahdit hattı içinde kalması nedeniyle tescil harici bırakıldığı, askı ilan süresi içerisinde davacının murisi ile diğer tespit maliklerinin tapulama tespitine esas tapu kaydının yüz ölçümünün çok daha yüksek olduğu halde adlarına tespit edilen parsellerin 360 dönüm kadar olduğu, geriye kalan 2700 dönümün ve revizyon görmeyen zabıt kayıtlarının tescil harici orman olarak bırakıldığı iddiası ile adlarına tespiti istemiyle kadastro komisyonuna itiraz ettikleri, davacının murisi ... ... ... ile diğer tespit malikleri tarafından kadastro komisyonu kararının iptali ve tapu kapsamında kalan taşınmazın adlarına tescili istemiyle Silivri Kadastro Mahkemesinin 1988/169 Esasına kayıtlı davanın açıldığı, yörede yapılan 2/B ve aplikasyon çalışmaları ile Hazine ve Orman idaresi ile diğer tespit malikleri tarafından açılan davaların Kadastro Mahkemesinin 1988/169 esasında kayıtlı davada birleştirildiği, yapılan yargılama sonucunda Silivri Kadastro Mahkemesinin 2004/20 Esas, 2009/1 Karar ... ilamı ile tespit malikleri tarafından açılan davanın reddi ile dava konusu 1417,1418,1419,1420,1423,1437,1438,1439 ve 1440 parsel ... taşınmazların orman vasfıyla Hazine adına tesciline karar verildiği, hükmün Yargıtay aşamasından geçerek 06.02. 2012 tarihinde kesinleştiği, davacı tarafından murisinin tapuya güvenerek satın aldığı eski tapu hissesinin adına tescil edilmemesi ve tapunun kadastro çalışmaları sonucunda iptal edilmesi nedeniyle 4721 ... Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince tazminat koşullarıın oluştuğu, davacının zamanaşımı süresi içinde eldeki tazminat davasını açtığı, mahkemece tapu iptal tarihi itibarıyla taşınmazın belirlenen arazi niteliği ve net gelir yöntemi ile değerinin tespit edildiği, tespit edilen değerin dosya kapsamına göre ... ve hakkaniyete uygun olduğu, temlik işleminin usulüne uygun olarak yapıldığı anlaşılmakla, davalı Hazine vekilinin istinaf itirazlarının esastan reddine, belirlenen tazminata 06.02.2012 tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiğinden bahisle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; üzerinde dava şerhi olan bir gayrimenkulün temlik edinen kişinin, gayrimenkulün vasfına, durumuna ve hukuki niteliğine vakıf bulunduğu için tazminat talebinde bulunulamayacağı, Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin son içtihatlarının bu yönde olduğu dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesi gerektiği gibi temlik alanla temlik edenin aynı avukatla temsil edilmesininde temlik ilişkisini zedelediği ve dürüstlük ilkesinin tamamen ortadan kaldırdığını ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 ... Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.6100 ... Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 ... Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 ... Kanun'un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“Tapu sicilinin tutulmasından ... bütün zararlardan Devlet sorumludur.”

3.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar ... kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 ... Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 ... Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 ... Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel ... sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 ... Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir

6. 4721 ... Kanun'un "Tapu sicilinin açıklığı” karar başlıklı 1020 nci maddesi şöyledir:

“Tapu sicili herkese açıktır. İlgisini inanılır kılan herkes, tapu kütüğündeki ilgili sayfanın ve belgelerin tapu memuru önünde kendisine gösterilmesini veya bunların örneklerinin verilmesini isteyebilir.”

7. 4721 ... Kanun'un "Dürüst Davranma" karar başlıklı 2 nci maddesi şöyledir:

"Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz."

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 ... Kanun'un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dosya içindeki bilgi ve belgelerden; davacı ...'ın 05.01.2022 tarihli temlik sözleşmesi ile iş bu davadan kaynaklanan tüm hak ve alacaklarını bütün aktifi, pasifi, riski, yükümlülükleri, sonuçları ve vecibeleri ile birlikte tamamını ...'a devir ve temlik edildiği anlaşılmıştır.

3. Buna göre; önceki davacı olan ... murisinin tapuya güvenerek satın aldığı zabıt kaydı kapsamında genel kadastro sırasında davacı murisi adına revizyon görüp de kadastro tespitine itiraz sonucu orman vasfı ile Hazine adına kayıtlı taşınmazlar olduğunu yine genel kadastro sırasında revizyon görmeyip de orman olması sebebi ile tespit dışı bırakılan taşınmazlar olduğunun bilerek alacağın temlik alındığı gibi 4721 ... Kanun'un 1020 nci maddesinin: "Tapu sicili herkese açıktır. İlgisini inanılır kılan herkes, tapu kütüğündeki ilgili sayfanın ve belgelerin tapu memuru önünde kendisine gösterilmesini veya bunların örneklerinin verilmesini isteyebilir. Kimse tapu sicilindeki bir kaydı bilmediğini ileri süremez.'' hükmü nazara alındığında orman vasfı ile Hazine adına tescil edilen taşınmaz üzerinde de 2017 ve 2019 yıllarında orman içinde kaldığı, 2019 tarihinde Kadastro Mahkemesinde davalıdır şerhlerinin olmasına rağmen alacağı devir alan temlik alanın iyi niyetli olduğundan ve 4721 ... Kanun'un 2 nci maddesi uyarınca dürüst davrandığından söz edilemez. Hal böyle olunca, davacının tapusunun iptali sebebiyle bir zararının oluştuğu kabul edilse bile bu zararın tapu sicil kayıtlarının doğru tutulmamasından kaynaklandığı söylenemeyeceği gibi tazminat istemli davadaki alacağı temlik almasından dolayı uğradığı zararı 4721 ... Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca Devletten isteyen davacının uğradığı zarar ile tapu işlemleri arasında nedensellik bağının varlığından da bahsetmek mümkün olmayacağından davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi bozmayı gerektirir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesinin kararının BOZULMASINA,

Dosyanın 6100 ... Kanun'un 373 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

12.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.