Logo

5. Hukuk Dairesi2023/5815 E. 2023/11824 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kesinleşen orman tahdit sınırı içerisinde kalan taşınmaz nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davanın hangi davalıya karşı açılması gerektiği ve tazminat miktarının belirlenmesi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazın kesinleşen orman tahdit sınırı içine alınması nedeniyle 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi gereğince tapu sicilinden kaynaklanan zararlardan Hazinenin sorumlu olduğu, taşınmazın niteliği ve değerinin emsal satışlara göre belirlenmesi gerektiği gözetilerek, yerel mahkemenin Hazine aleyhine tazminata hükmeden kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/111 Esas, 2022/218 Karar

KARAR : Kısmen Kabul

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesince görülen ve istinaf incelemesinde gecen kesinleşmiş orman tahdit sınırları içinde kalan taşınmaz nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairemizce Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davalılardan ... ve ... yönünden açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalılardan Hazine yönünden açılan davanın kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, kesinlik, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Ankara ili, Çankaya ilçesi, ... Mahallesi, 515 parsel sayılı taşınmazın 2000 metrekaresinin maliki olduğunu, ... tarafından orman kadastrosu çalışmaları yapıldığını ve taşınmazın Hoyluk Devlet Ormanı olarak sınırlandırıldığını, bu suretle taşınmaza kamulaştırmasız olarak el atıldığını,belirterek belirlenecek tazminatın, davalı taraftan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı Maliye Hazinesi vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu Ankara ili, Çankaya ilçesi, ... Mahallesi 515 sayılı parselin müvekkil idare MEOP ve TAKBİS kayıtlarında yapılan incelemede, davaya konu 44.700,00 m² yüzölçümlü taşınmazın davacı şahıslar adına kayıtlı olduğunu ve davacıların toplam 2.000,00 m²sinin TAKBİS'ten alınan tapu kaydında "... Ankara Orman İşletme Müdürlüğünün 08.09.2016 tarihli ve 2020346 sayılı taşınmazın Orman Kadastrosuna göre orman sayılan alanda kaldığı tespitine dair yazısının olduğunu, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir.

3. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkil Bakanlığın taraf ehliyeti olmadığını, bu nedenle de davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 09.07.2019 tarihli ve 2017/545 Esas, 2019/159 Karar sayılı ilamı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 19.04.2021 tarihli ve 2020/304 Esas, 2021/823 Karar sayılı ilamı ile davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin 19.04.2021 tarihli ve 2020/304 Esas, 2021/823 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda, dava konusu Ankara ili, Çankaya ilçesi, ... Mahallesi, 515 parsel sayılı taşınmazın 6831 sayılı Kanun çerçevesinde yapılarak kesinleşen orman kadastro çalışmaları sonucunda 43.600,00 m²lik kısmının Höylük Devlet Ormanı sınırları içinde kaldığı, taşınmazın orman alanında kaldığına dair şerhin 19.09.2016 tarihinde tapuya işlendiği, davacıların taşınmaza murislerinden intikalen 08.02.2012 tarihinde malik oldukları anlaşılmış olup, dosyadaki bilgi ve belgelere göre dava, mülkiyeti davacılara ait taşınmazın kesinleşen orman tahdit sınırı içinde kalması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Kanun’un 1007'nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin olup 4721 sayılı Kanun’un sorumluluk kenar başlığını taşıyan 1007 nci maddesinde “Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur. Devlet zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder.” hükmü yer almakta olup, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılacak davalarda, zarardan Hazine sorumludur. Davanın, açıklanan niteliğine göre; davalılar ... ve ... yönünden pasif husumet yokluğundan reddine, davalı Hazine yönünden kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davalı ... yönünden kabulüne karar verilmesi, hatalı olduğundan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin, kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi hükmünün bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozmaya uyulmak suretiyle davalılardan ... ile ... yönünden açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalılardan Hazine yönünden açılan davanın kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; davanın husumet ve zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmesi gerektiğini, illiyet bağının kesildiğini, Hazinenin sorumlu olmadığını, belirlenen bedelin yüksek olduğunu, davanın kamulaştırmasız el atma davası olduğunu ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık 4721 sayılı Kanun’un 1007 inci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”

3 . Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4- 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu Ankara ili, Çankaya ilçesi, ... Mahallesi, 515 parsel sayılı taşınmazın 6831 sayılı kanun çerçevesinde yapılarak kesinleşen orman kadastro çalışmaları sonucunda 43.600,00 m²lik kısmının Höylük Devlet Ormanı sınırları içinde kaldığı, taşınmazın orman alanında kaldığına dair şerhin 19.09.2016 tarihinde tapuya işlendiği, davacıların taşınmaza murislerinden intikalen 08.02.2012 tarihinde malik oldukları anlaşılmıştır.

3. Her ne kadar davacı tarafça dava konusu ağaçlandırılma yapılmak suretiyle taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı belirtilerek bedelinin tahsili isteminde bulunulmuşsa da yapılan incelemede somut uyuşmazlığın, mülkiyeti davacılara ait taşınmazın kesinleşen orman tahdit sınırı içinde kalması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin olduğu ve davanın açıklanan niteliğine göre; davalılar ... ile ... yönünden pasif husumet yokluğundan reddine, davalı Hazine yönünden kabulüne karar verilmesi yerindedir.

4. Arsa niteliğindeki taşınmaza emsal incelemesi yapılarak değer biçilmesinde ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

5. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmamasına,

28.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.