Logo

5. Hukuk Dairesi2023/5829 E. 2024/551 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu sicil kaydından kaynaklanan zararın tazmini için devletin kusursuz sorumluluğu kapsamında açılan tazminat davasında, tazminat miktarının tespiti ve davalı idarenin dava ehliyeti hususunda ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: 4721 sayılı Kanun'un 1007. maddesi uyarınca devletin tapu sicilinden kaynaklanan zararlardan sorumlu olduğu, gerçek zararın tespiti için taşınmazın değerinin doğru yöntemle belirlenmesi gerektiği ve davalı idarenin dava ehliyetinin bulunduğu gözetilerek, bozma sonrası verilen ve tazminat miktarını belirleyen yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2039 Esas, 2023/549 Karar

KARAR : Kısmen kabul

Taraflar arasındaki İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozma ilamına uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usûl eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; Sakarya ili, Kocaali ilçesi, ... köyü 150 ada 2 parsel sayılı taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kalması sebebiyle davacı tarafın zarara uğradığını 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi kapsamında devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğunu belirterek belirlenecek değerin davalıdan tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; 3621 sayılı Kıyı Kanunu'na (3621 sayılı Kanun) göre kıyıların devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğunu, taşınmazın kıyı kenarda kaldığından bahisle tapu kaydının iptali ile sicilden terkinini istemeye yetkili tarafın Hazine olduğunu, esasa girilmeden davanın taraf sıfatı yokluğundan reddedilmesi gerektiğini, ayrıca dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptal edilmediğini, halen davacı ... kayıtlı olduğunu, hal böyle iken davacının mal varlığında herhangi bir azalma olmadığını ve zarar da meydana gelmediğinden haksız ve yolsuz açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 12.01.2021 tarihli ve 2020/171 Esas,2021/8 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 09.12.2021 tarihli ve 2021/498 Esas, 2021/1202 Karar sayılı kararı ile arsa vasfında olduğu belirlenen taşınmazın değerinin emsal karşılaştırma yöntemiyle belirlenerek dava tarihi itibari ile faize hükmedilmiş olması doğru bulunduğundan taraf vekillerinin bu hususlara değinen istinaf itirazlarının yerinde görülmediği, ne var ki Mahkemece hükmedilen tazminat tutarı davacının telep ettiği miktardan daha az olduğundan davanın kısmen kabulüne karar verilmesi ve yargılama giderlerinin de haklılık oranına göre taraflara paylaştırılması gerektiğinden bahisle İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak,düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin 09.12.2021 tarihli ve 2021/498 Esas, 2021/1202 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; davalı ... vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde görülmeyerek, dava konusu taşınmaza komşu 150 ada 1 parsel sayılı taşınmaza Kocaali Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/666 Esas, 2018/351 Karar sayılı kararı ile 28.11.2017 değerlendirme tarihi itibarıyla 259,40 TL değer biçildiği ve verilen kararın da Dairemiz denetiminden geçerek onandığı anlaşıldığından, bilirkişi kurulundan bitişik parsel için tespit edilen m² değerinden ayrılma nedenleri konusunda ek rapor alınmadan, eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru olmadığı gibi davalı harçtan muaf olduğundan davacı tarafından yatırılan peşin ve ıslah harcının talep halinde iadesine karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken harçların karar kesinleşttikten sonra talep halinde iadesine karar verildiğinden bahisle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozma ilamı gereğince inceleme ve işlem yapılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacı aleyhine yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, taşınmazın konum itibarıyla sahip olduğu özelliklerin göz önünde bulundurulmadığını, taşınmazın tüm özellikleri dikkate alınarak puanlama yapılmadığını, bilirkişi raporuna yönelik itirazları dikkate alınmadan taşınmazın değerinin düşük hesaplandığını, yasal faize hükmedilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu ileri sürerek kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; 3621 sayılı Kanun'a göre kıyıların devletin hüküm ve tasarrufu altında olması nedeniyle tapu kaydının iptali ve terkin isteme yetkisinin Hazineye ait olduğunu, dava hakkının da o hakkın sahibine ait olması nedeniyle davacıların bu yönde bir dava açamayacaklarını, bu nedenle davanın reddi gerektiğini, dava dilekçesinde idarenin kamulaştırma işlemi yapmayıp tapu iptali ve tescil davası da açmadığının belirtildiğini, idarenin işlem yapmamasına karşı başvurulması gereken yargı yolunun idari yargı olduğunu, tapu henüz iptal edilmediği için zararın doğmadığını, bilirkişi raporunda eksik inceleme ile fazla bedele hükmedildiğini ileri sürerek kararın bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun'un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ilearsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu,bozma sonrası alınan bilirkişi ek raporu gereğince davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla,temyiz dilekçelerinde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Taraf vekillerinin temyiz itirazı yerinde görülmediğinden usul ve Kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA,

Davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine, davalı ... harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

16.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.