"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/226 Esas, 2023/172 Karar
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Alanya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/24 Esas, 2020/460 Karar
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili için açılan ilk davada saklı tutulan bölümün tahsili istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare vekili tarafından tarafından temyiz edilmekle; kesinlikle süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Antalya ili, Alanya ilçesi, ... Mahallesi 977 ada 5 parsel sayılı taşınmazda murislerinin payı bulunduğunu, taşınmazın davalı idarece 1994 yılında hazırlanan 1/1000 ölçekli imar uygulamasında yeşil alan olarak kamu hizmetine tahsis edildiğini, taşınmaza davalı idare tarafından el atıldığını, bu nedenle açılan Alanya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/383 Esas, 2017/227 Karar sayılı dosyasında davanın kabulüne karar verildiğini, hükmün Yargıtayca onandığını, hükme esas olarak alınan bilirkişi raporunda hesaplanan miktar esas alındığında bakiye 556.140,00 TL tutar için ek davayı açtıklarını, bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla Antalya ili, Alanya ilçesi, ... Mahallesi 977 ada 5 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırmasız el koyma tazminatı olarak davalıdan 556.140,00 TL'nin asıl dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili idare tarafından dava konusu taşınmaza yapılmış herhangi bir fiili müdahalenin olmadığını, ayrıca alınmış herhangi bir kamulaştırma kararının da bulunmadığını, dava konusu taşınmazın her ne kadar 27.12.1996 tarihli ve 13 sayılı belediye meclis kararı ile uygun bulunan 1/1000 ölçekli uygulama imar planında park alanı olarak planlanmış ise de kıyı kenar çizgisinin altında kaldığından, devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğunu, bu nedenle ek dava talebinin esas muhatabının Maliye Hazinesi olduğunu, konuya ilişkin olarak İdare Plan ve Proje Müdürlüğünün yazısı ve eklerinin incelenmesinden de görüleceği üzere; dava konusu parsele ait imar plan örneği, plan lejandı ve plan notlarının yazı ekinde sunulduğunu, konunun 3621 sayılı Kıyı Kanunu (3621 sayılı Kanun) doğrultusunda değerlendirilmesi gerektiğini ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı idare aleyhine açılan davanın kabulü ile taşınmaz bedelinin ilk dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı idare vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkemece faiz hükmünün hatalı kurulduğunu, ilk dava tarihi olan 12.12.2012 tarihinden itibaren değil istinafa konu davanın dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiğini, müvekkili idare tarafından dava konusu taşınmaza yapılmış herhangi bir fiili müdahalenin olmadığını, ayrıca alınmış herhangi bir kamulaştırma kararının da bulunmadığını, kararın bu yönü ile usul ve kanuna aykırı olduğunu kaldırılması gerektiğini, dava konusu taşınmaz her ne kadar 27.12.1996 tarihli ve 13 sayılı belediye meclis kararı ile uygun bulunan 1/1000 ölçekli uygulama imar planında park alanı olarak planlanmış ise de kıyı kenar çizgisinin altında kaldığından, devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğunu, bu nedenle ek dava talebinin esas muhatabının Maliye Hazinesi olduğunu, konuya ilişkin olarak müvekkili idarenin Plan ve Proje Müdürlüğünün yazısı ve eklerinin incelenmesinden de görüleceği üzere; dava konusu parsele ait imar plan örneği, plan lejandı ve plan notlarının yazı ekinde sunulduğunu, konunun 3621 sayılı Kanun doğrultusunda değerlendirilmesi gerektiğini, İlk Derece Mahkemesince keşif ve bilirkişi incelemesi de yapılmadığını belirterek kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraflar arasında görülüp kesinleşen önceki davada tespit edilen bedel esas alınmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmesinde usul ve esas yönünden Kanuna aykırılık olmadığı belirtilerek 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’na (2942 sayılı Kanun) 7421 sayılı Kanun’un 5 inci maddesi ile eklenen Ek Madde 4'ün 3 üncü fıkrası uyarınca peşin alınan 9.497,48 TL istinaf karar harcından alınması gereken 179,90 TL maktu karar harcının mahsubu ile bakiye 9.317,58 TL harcın istek halinde davalıya iadesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf başvuru dilekçesinde belirtiği hususları tekrarla Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı tapu maliki ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili için açılan ilk davada saklı tutulan bölümün tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
4. 2942 sayılı Kanun'un 11 nci maddesi, Ek Madde 4 üncü maddesinin üçüncü fıkrası.
3. Değerlendirme
1. Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dosyada bulunan bilgi ve belgelere kararın dayandığı gerekçelere göre; taraflar arasında görülüp kesinleşen önceki davada tespit edilen bedel esas alınmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmesi yerindedir.
4. Buna karşın; eldeki davada taşınmaza 04.11.1983 tarihinden sonra el atılmıştır. 7421 sayılı Kanun ile 2942 sayılı Kanun’a eklenen Ek Madde 4'ün üçüncü fıkrası; “Bu Kanun kapsamında açılan davalarda verilen bedel ve tazminat kararlarına ilişkin mahkeme ve icra harçları, davalı idare tarafından ödenmek üzere maktu olarak belirlenir.” şeklinde düzenlenmiştir. 2942 sayılı Kanun'un 6487 sayılı Kanun'la değiştirilen Geçici 6 ncı maddesinin onikinci ve onüçüncü fıkraları; "09.10.1956 ile 04.11.1983 tarihini kapsayan dönemde oluşan mağduriyetin giderilmesi amacıyla getirilen ve malikler aleyhine bir takım hükümler içeren bu istisnai düzenlemenin 04.11.1983 tarihinden sonraki dönem içinde uygulanmasının hukuk güvenliğini zedeleyeceği" gerekçesiyle ve Anayasa'nın 2 ncı ve 35 inci maddelerine aykırı bulunarak 13.03.2015 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 13.11.2014 tarihli ve 2013/95 Esas, 2014/176 Karar sayılı kararıyla iptal edilmiştir. 2942 sayılı Kanun'da 04.11.1983 tarihinden sonraki fiili el atmalara ilişkin başkaca bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle kaynağını Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar ile 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararlarından alan 04.11.1983 tarihinden sonra fiilen el atılan taşınmazlar yönünden, kamulaştırmasız el atma nedeniyle açılan davalarda mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekâlet ücretinin nispi olarak uygulanması gerektiğinden 2942 sayılı Kanun'un Ek Madde 4'ün üçüncü fıkrasının uygulanma imkanı bulunmamaktadır.
Bölge Adliye Mahkemesince İlk Derece Mahkemesi kararının nispi harca ilişkin bölümüne dokunulmaksızın istinaf isteminin şeklî olarak esastan reddine karar verildikten sonra istinaf harcının maktuya çevrilerek nispi harcın bakiyesinin iadesine karar verilmesi suretiyle 1983 sonrası fiili el atma nedeniyle açılan tazminat davalarında Ek Madde 4 gereğince maktu harç alınacağı yönünde irade ortaya konulmuş ancak kamu düzenine ilişkin ve yargılamanın her aşamasında gözetilmesi gereken ve İlk Derece Mahkemesinde nispi alınan harcın 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin 2 numaralı alt bendi uyarınca yeniden esas hakkında hüküm kurulması suretiyle düzeltilmesi yoluna gidilmeden 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin birinci fıkrasından istifade ile Yargıtayın harca yönelik uygulamasının etkinliğinin ortadan kaldırılması bu şekilde Yargıtayın içtihat birliğini sağlama görevinin devre dışı bırakılarak hukukî öngörülebilirlik ve hukukî güvenliğin zedelenmesi sonucunu doğurduğundan kararın bozulması gerekir.
Ne var ki, bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı idare vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddine,
Kamu düzenine ilişkin hususlar yönünden yapılan inceleme sonucu, Bölge Adliye Mahkemesinin 2022/226 Esas, 2023/172 Karar sayılı ilamının, 2 numaralı bendinin hükümden çıkartılmasına, yerine ‘Karar tarihi itibarıyla alınması gereken 37.989,92 TL harçtan peşin alınan istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 28.492,44 TL istinaf karar harcının davalı idareden alınarak peşin alınan istinaf harçları ile birlikte Hazineye irat kaydına,’ cümlesinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Davalı idareden aşağıda yazılı kalan harcın alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
11.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.