Logo

5. Hukuk Dairesi2023/6137 E. 2024/552 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının mahkeme kararıyla iptalinden kaynaklanan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Arazi niteliğindeki parsele net geliri esas alınarak, arsa niteliğindeki parsele ise emsal incelemesi yapılarak değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmediği ve davacılar vekilince bozma öncesi verilen karara karşı temyiz yoluna başvurulmadığından dava tarihi itibarıyla değerlendirilmesi ve faizin dava tarihinden itibaren hükmedilmesi isteminin davalı lehine usuli kazanılmış hak teşkil ettiği gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/353 Esas, 2023/342 Karar (Birleştirilen 2. Asliye Hukuk Mahkemesi 2018/487 Esas)

KARAR : Kısmen kabul

Taraflar arasındaki taşınmazın tapu kaydının mahkeme kararı ile iptalinden kaynaklanan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin asıl ve birleştirilen davalarda verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl ve birleştirilen davaların kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili asıl ve birleştirilen dava dilekçesinde özetle; dava konusuYalova ili, ... ilçesi 467 ada 15 (eski 567) ve 467 ada 22 (eski 576) parsel sayılı taşınmazların tapu kaydının mahkeme kararı ile iptali nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; Mahkeme kararları ile, dava konusu taşınmazların kısmen orman tahdit haritasına göre orman sınırları içinde kaldığının tespit edildiğini ve orman vasfında olan taşınmazın tapusunun iptal edilerek bu vasıfta Hazine adına tescil edildiğini, hukuken geçerli olmayan bir hakkın kaybı nedeni ile davacının zarara uğradığı iddiası ve tazminat taleplerinin haksız ve yersiz olduğunu, Devletin kusursuz sorumluluğundan bahsedilemeyeceğini, davacının satın aldığı kişinin bu yeri ormandan açtığını, orman sınırlandırmasına süresi içinde itiraz edilmediğini, Anayasa ve kanunlara göre ormanların özel mülkiyete konu olamayacağından bu yere düzenlenen tapunun hukuken geçersiz olduğunu, olmayan bir hakkın kaybından dolayı davacıların zarara uğradıkları iddiasının geçersiz olduğunu belirterek davanın zamanaşımı ile yasal ön başvuru şartları yerine getirmemesi nedeni ile davanın usulden reddine olmadığı takdirde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 16.04.2015 tarihli ve 2014/142 Esas, 2015/163 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1.Mahkemenin 16.04.2015 tarihli ve 2014/142 Esas,2015/163 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda;çekişmeli taşınmazların tapu kayıtları ilk oluşumundan itibaren tüm gittileriyle birlikte tapu müdürlüğünden getirtilmeli, Fehime Duran'ın mirasçılık belgesi veya aile nüfus kayıt tablosu getirtilmeli, davacıların pay oranları duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmeli, her bir parsel yönünden ilgili tapu iptali ve tescil davasının kesinleştiği tarih itibarıyla Bakanlar Kurulunun Yargıtay tarafından benimsenen 28.02.1983 tarihli ve 1983/6122 sayılı kararı ile Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 17.04.1998 tarihli ve 1996/3 Esas, 1998/1 Karar sayılı kararı uyarınca dava konusu taşınmazların arsa vasfında olup olmadıklarının yeniden araştırılması gerektiği, taşınmazların bu ilkelere göre arsa niteliğinde olduklarının belirlenmesi halinde emsal incelemesi ve kıyaslaması yöntemiyle, arazi niteliğinde olduklarının saptanması halinde ise tarımsal gelir metoduna göre tapu iptali ve tescil davalarının kesinleştiği tarihlerdeki gerçek değerleri tespit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden bahisle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 21.09.2020 tarihli ve 2017/193 Esas, 20207338 Karar sayılı kararı ile asıl davanın kabulü ile l.850.510,52 TL'nin dava tarihinden (06.03.2014) itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak miras hisseleri oranında davacılara verilmesine,birleştirilen davanın kabulü ile 1.293.178,26 TL 13.05.2009 tarihinden 6.027,04 TL'nin 19.02.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte olmak üzere toplam 1.299.205,30 TL'nin davalıdan alınarak miras hisseleri oranında davacılara verilmesine karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin 21.09.2020 tarihli ve 2017/193 Esas, 20207338 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; dava konusu taşınmazlardan 467 ada 22 (eski 576) parsel sayılı taşınmazın arazi niteliğinde olduğu, net geliri esas alınak değerlendirme tarihindeki resmi veriler getirtilerek denetlenmek konum ve bilirkişi raporunda yazılı özelliklerine göre objektif artırıcı unsur da uygulanmak suretiyle bedelinin belirlenmesi,dava konusu 467 ada 15 (eski 567) parsel sayılı taşınmaza ise emsal incelemesi yapılarak değer biçilmesi yöntem itibari ile doğru ise de alınan rapor ve yapılan inceleme hüküm kurmaya yeterli olmadığı, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi,davalı ... harçtan muaf olduğu ve mahkemece harç alınmasına yer olmadığına dair karar verildiği halde davacı tarafça yatırılan ıslah harcının yargılama giderlerine dahil edilmesi,asıl ve birleştirilen davalar aynı dava konusu taşınmaza ilişkin olup aynı hukuki nedene dayandığından hükmedilen bedelin tamamı üzerinden tek vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğinden bahisle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Üçüncü Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl ve birleştirilen davaların kısmen kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar ile davalı ... vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazlara düşük bedel belirlendiğini, asıl davada dava konusu taşınmazların dava tarihi itibarıyla değerlendirilmesi ve faizin dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi talep edildiği ne var ki Yargıtay taşınmazların tapularının iptal edildiği tarihteki değerinin bulunmasını istediğinden değerlendirme tarihi 2009 yılı olduğunun kabulü ile değer biçildiğini, çoğun içinde az zaten vardır kuralı gereğince 13.05.2009 tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiğini ileri sürerek temyiz itirazında bulunmuştur.

2. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; husumetin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına yöneltilmesi gerektiğini, davaya konu taşınmazın evveliyatının orman olduğunu, özel mülkiyete konu olamayacağını, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi şartlarının oluşmadığını, davanın reddi gerektiğini, zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerinin geçtiğini, dava konusu taşınmazın orman sahası olduğundan arazinin tarıma elverişli olmadığını, münavebeye esas alınan ürünlerin bölge ile uyumlu olmadığını, taşınmazın konumu özellikleri esas alındığında objektif değer artışı uygulanarak fahiş bedel belirlendiğini ileri sürülerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, temel olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Mahukemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Muhakameleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 26.9.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Arazi niteliğindeki Yalova ili, ... ilçesi, 467 ada 22 parsele net geliri esas alınarak, arsa niteliğindeki 467 ada 15 parsele ise emsal incelemesi yapılarak değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

3. Dava konusu 467 ada 15 parsel sayılı taşınmaza değerlendirme tarihi 13.07.2009 tarihi olduğu kabul edilerek değer biçildiğinden, bu tarihten itibaren yasal faize hükmedilmesi gerekir ise de davacılar vekilince bu hususta bozma öncesi verilen karara karşı temyiz yoluna başvurulmadığından bu husus davalı ... lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu gözetilerek asıl dava yönünden dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi bozma nedeni yapılmamıştır.

4. Temyizen incelenen kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Davacıdan peşin alınan temyiz harçlarının Hazineye irat kaydedilmesine, davalı ... harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,

16.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.