Logo

5. Hukuk Dairesi2023/6417 E. 2024/122 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının iptali nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada, davacının iyi niyetli olup olmadığı ve tazminat talebinde bulunup bulunamayacağı hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Tapu kaydında mevcut olan tecavüz şerhinin aleniyeti sağladığı, davacının bu şerhi görerek taşınmazı iktisap ettiği ve bu nedenle iyi niyetli sayılamayacağı, ayrıca davanın zamanaşımına uğradığı gözetilerek, yerel mahkeme karar başlığındaki davalı kısmının düzeltilmesi dışında davacıların temyiz itirazlarının reddine ve yerel mahkeme kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2337 Esas, 2022/2932 Karar

KARAR : Düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 13. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/233 Esas, 2022/147 Karar

Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacıların istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak, düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar dava dilekçesinde özetle; İstanbul ili, ... ilçesi, 2075 parsel sayılı arsanın Kadastro Mahkemesinin 1959/303 Esası ile davalık iken Toprak Tevzi Komisyonu tarafından 4753 sayılı Kanun'a dayalı olarak 16.04.1959 tarihinde tapu siciline ... kızı olarak kesin kayıt yapılmak ile ağır kusur işlendiğini, 1959 yılında dava devam ederken davalık bir taşınmazın Vartuke Sarıyıldız adına tescil edilmesi Tapu kadastro kayıtlarına alınması ile taşınmaz bir kaç el değiştirdikten sonra davacıların varisi olduğu ... tarafından bedeli ödenerek satın alındığını, Tapu Kadastro müdürlüğünden kendisine tapu verildiğini, verilen tapuya güvenilerek arsa üzerine bina inşaa edildiğini, ... tarafından 1959/303 Esas sayılı dosyaya atıfta bulunularak 1996/423 Esas sayılı dosya ile tapu iptali ve tescil davası açıldığını, davacıların bu durumu veraset ilamı sırasında öğrendiğini, mahkeme kararının ya da şerhe konu hakkın doğumunu sağlayan sözleşmenin içeriğine uygun şerh edilmemesinden devletin sorumlu olacağını beyanla, tapu kütüğünde tapulama sırasında yapılan kusurdan kaynaklı maddi zararın karşılanması ve fazlaya ilişkin talep ve dava üzerinden ve yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; zamaaşımı, husumet, yetkisizlik ve görevsizlik itirazlarının bulunduğunu belirterek davanın reddine karar karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacılar istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece verilen kararın usul ve kanuna aykırı olduğunu, dava konusu taşınmazı beyanlar hanesinde bulanan "2004 parsele tamamen tecavüzüdür" şerhinin hukuka aykırı olduğunu, tapu sicil kanunu ve ilgili mevzuat gereği tapu kaydına böyle bir şerhin konulamayacağını, murisleri ...'nin tamamen tapuya güvenerek 1979 yılında iyiniyetli olarak satın aldığını, ve taşınmaz üzerine 4 katlı bina ettiklerini, dosyaya sunulan bilirkişi raporlarının hatalı olduğunu, ayrıca davalı tarafın duruşmaya katılmamasına rağmen nispi vekâlet ücreti ödenmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın beyanlar hanesine 1959 yılında yapılan tapulama çalışmaları sırasında itiraz edilmesi nedeniyle tamamen 2004 nolu parsele tecavüzlü olduğu şerhi verildiği ve tüm satış işlemlerinin sonradan bu şerh ile birlikte gerçekleştirildiği, tapu sicil kaydındaki şerhin tesisini sağlayarak kaydın bu hali ile değerlendirilmesi gerektiği hususunu aleniyete intikal ettirildiği, 4721 sayılı Kanun’un 1020 nci maddesinin "Tapu sicili herkese açıktır. İlgisini inanılır kılan herkes, tapu kütüğündeki ilgili sayfanın ve belgelerin tapu memuru önünde kendisine gösterilmesini veya bunların örneklerinin verilmesini isteyebilir. Kimse tapu sicilindeki bir kaydı bilmediğini ileri süremez.'' hükmü nazara alındığında tapunun beyanlar hanesine şerh işlendikten sonra bu şerhi tapuda görmesine rağmen taşınmazı devir alan davacının iyi niyetli olduğundan ve 4721 sayıl Kanun'un 2 nci maddesi uyarınca dürüst davrandığından söz edilemez. Hal böyle olunca, davacının tapusunun iptali sebebiyle bir zararının oluştuğu kabul edilse bile bu zararın tapu sicil kayıtlarının doğru tutulmamasından kaynaklandığı söylenemeyeceği gibi zarar ile tapu işlemleri arasında nedensellik bağının varlığından da bahsetmek mümkün olmayacağından davanın reddine karar verilmesi usul ve kanuna uygun olup mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi yönünden verilen kararda esas yönünden herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı belirtilerek, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13 ncü maddesi uyarınca maddi tazminat davalarının tümden reddi durumunda davalı yararına maktu vekâlet ücreti takdir edilmesi gerekirken nisbi vekâlet ücretine hükmedilmesi doğru olmadığından davacıların istinaf itirazlarının kısmen kabulü ile, vekâlet ücreti yönünden hüküm düzeltilmek suretiyle yeniden esas hakkında aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde belirttiği hususları tekrarla Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun'un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesi.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. Anayasa Mahkemesinin 2014/6673 Başvuru No.lu 25.07.2017 tarihli ve 29.09.2017 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan ... kararı.

5. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

6. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

7. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu İstanbul ili, ... ilçesi, 2075 parsel sayılı taşınmazın 1959 yılında yapılan tapulama çalışmaları ile ... adına tespit ve tescil edildiği, tapulama çalışmasına ... tarafından itiraz edilmesi üzerine ... Kadastro Mahkemesinin 1959/303 Esas sayılı dosyasında dava açıldığı, taşınmaz davalı iken ... tarafından taşınmazın 1974 yılında ...'a satıldığı, dava konusu taşınmaz birkaç kez daha el değiştirdikten sonra ... tarafından 17.09.1979 tarih ve 3018 yevmiye nolu satış işlemi ile davacıların murisi ...'ye satılarak tescil edildiği, tüm satış işlemlerinde taşınmazın beyanlar hanesinde bulunan " tamamen 2004 parsel tevacüzlüdür." şerhinin resmi senetlerde belirtildiği, tarafların şerhi kabul ederek işlem yaptıkları, ... Kadastro Mahkemesinin 1959/303 Esas, 1990/23 Karar sayılı ilamı ile dava konusu 2075 parselin davacı ... adına tesciline karar verildiği, tapu maliklerinin el değiştirmesi sebebiyle söz konusu kararın infaz edilmemesi üzerine açılan tapu iptal davası sonucu ... 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 23.03.2006 tarihli ve 2002/906 Esas, 2003/167 Karar sayılı ilamı ile dava konusu taşınmazın ... adına tesciline karar verildiği ve kararın 07.02.2006 tarihinde kesinleştiği ve davacılar tarafından 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesine dayalı olarak eldeki tazminat davasının açıldığı anlaşılmaktadır.

3. Yapılan incelemede, dava konusu 2075 parsel sayılı taşınmazın tüm satışa konu resmi akit senetlerinde taşınmazın tamamen 2004 nolu parsele tecavüzlü olduğu şerhinin bulunduğu ve satış işlemlerinin bu şerh ile birlikte gerçekleştirildiği, davacılar murisi ...‘nin taşınmazı 17.09.1979 tarihli ve 3018 yevmiye nolu satış işlemi ile ...’dan taşınmazın beyanlar hanesinde bulunan "tamamen 2004 parsel tevacüzlüdür." şerhi ile satın aldığı bu hususun resmi senette de belirtildiği, dolayısıyla tarafların şerhi kabul ederek işlem yaptıkları, Devletin tapu sicil kaydındaki şerhin tesisini sağlayarak kaydın bu hali ile değerlendirilmesi gerektiği hususunu aleniyete intikal ettirildiği, 4721 sayılı Kanun’un 1020 nci maddesinin "Tapu sicili herkese açıktır. İlgisini inanılır kılan herkes, tapu kütüğündeki ilgili sayfanın ve belgelerin tapu memuru önünde kendisine gösterilmesini veya bunların örneklerinin verilmesini isteyebilir. Kimse tapu sicilindeki bir kaydı bilmediğini ileri süremez.'' hükmü nazara alındığında tapunun beyanlar hanesine şerh işlendikten sonra bu şerhi tapuda görmesine rağmen taşınmazı devir alan davacının iyi niyetli olduğundan ve 4721 sayıl Kanun ‘un 2 nci maddesi uyarınca dürüst davrandığından söz edilemez. Hâl böyle olunca, davacının tapusunun iptali sebebiyle bir zararının oluştuğu kabul edilse bile bu zararın tapu sicil kayıtlarının doğru tutulmamasından kaynaklandığı söylenemeyeceği gibi zarar ile tapu işlemleri arasında nedensellik bağının varlığından da bahsetmek mümkün olmayacağından davanın reddine karar verilmesi yerinde olup, kaldı ki eldeki davanın tapu kaydının iptaline ilişkin kararın kesinliştiği 07.02.2006 tarihinden ve Anayasa Mahkemesinin 2014/6673 Başvuru No.lu, 25.07.2017 tarihli kararı nazara alındığında, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesini etkili hâle getiren Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 18.11.2009 tarihli kararından sonra, 18.11.2019 tarihinde açıldığı anlaşılmış olup makul süre içinde açıldığının kabulü mümkün olmadığından ve davalı Hazine vekili süresinde zamanaşımı def'inde bulunduğu anlaşıldığından davanın zamanaşımı nedeniyle de reddine karar verilmesi gerekirken yazalı şekilde karar verilmesi sonucu itibari ile doğrudur.

4. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacıların aşağıdaki paragraf kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

5. Dava dilekçesinde davalı tarafın Maliye Hazinesi olduğu belirtildiği hâlde, gerekçeli karar başlığında davalı olarak İstanbul Tapu Kadastro Bölge Müdürlüğünün gösterilmesi hatalı olup bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davacıların diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Davacıların Bölge Adliye Mahkemesi kararına yönelik temyiz itirazının kısmen kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi karar başlığının davalı bölümünden “ ...” ibaresinin çıkartılmasına, yerine “Maliye Hazinesi” ibaresi yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Davacılardan peşin alınan temyiz harçlarının istek hâlinde iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

09.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.