Logo

5. Hukuk Dairesi2023/6731 E. 2024/443 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının mahkeme kararı ile iptali nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Arazi niteliğindeki dava konusu taşınmaza net gelir metodu uygulanarak değerinin tespitinde isabetsizlik bulunmadığı, resmî verilerden hareketle tanzim edilen ek bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının doğru olduğu ve temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenlerin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı değerlendirilerek mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/522 Esas, 2023/295 Karar

KARAR : Kabul

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden gecen tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; Yalova ili, Çiftlikköy ilçesi, ... köyü 147 ada 31 parsel sayılı taşınmazın tapusunun tamamının Yalova 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/19 Esas sayılı dosyası ile iptal edilerek orman olarak tapu kaydının terkinine karar verildiğini, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince devletin tapu sicilinin tutulmasından doğan tüm zararlardan sorumlu olduğunu, bu nedenle belirlenecek olan tazminatın tapu iptal tescil kararının kesinleşme tarihi itibarıyla işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle harcın tamamlanmasını talep ettiklerini, taşınmazın tapu kaydına orman şerhi konulduğunu, o tarihten itibaren davacıların taşınmazının orman olduğunu bildiklerini, tazminat için zamanaşımı süresinin de şerh tarihinden itibaren hesaplanması gerektiğini, 10 yıldan fazla bir zaman geçmiş olduğundan davanın zamanaşımı nedeniyle reddinin gerektiğini, davanın idari olarak gerekli yasal başvurular yapılmadan açıldığını, davacı tarafça idareye başvurulması, sonuç alınamadığında dava açılmasının gerektiğini, Yalova 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/19 Esas sayılı dosyası ile davacıya ait taşınmazın tapusunun iptaline ve orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiğini, bu karar ile davacının taşınmazının tapusunun iptal edilmesinin Anayasa ve kanunlar gereği olduğunu, dava konusu taşınmazın eylemli orman olduğunu, bu nedenlerle öncelikle davanın husumet yönünden reddine, zamanaşımı nedeniyle, davanın yasal ön başvuru şartları yerine getirilmediğinden reddine, davanın esastan haksız ve yersiz olduğundan reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 21.10.2019 tarihli ve 2018/190 Esas, 2019/413 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne, 131.813.92 TL'nin tapu iptal tescil kararının kesinleşme tarihi olan 30.04.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 14.10.2021 tarihli ve 2020/326 Esas, 2021/2182 Karar sayılı kararı ile taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz itirazında bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan temyiz incelemesi sonucunda; dava konusu arazi niteliğindeki taşınmaza net gelir metodu esas alınarak değer biçilmesi yöntem itibarıyla doğru olduğu gibi, taşınmazın  gerçek  bedelinin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Bu nedenle davalı Hazine vekilinin temyiz istemi yerinde değildir. Davacı vekilinin temyizi yönünden yapılan incelemede ise Dairemize aynı bölgeden intikal eden dosyalarda kuru arazide münavebeye 2. yıl ürünü olarak karpuz ürününün alındığı anlaşıldığı ve Dairece uygun görüldüğü dikkate alınarak 2. yıl ürünü olarak münavebeye buğday ürünü alınan bilirkişi kurulu raporu hükme esas alınmak suretiyle eksik inceleme ile hüküm kurulması ve faize taşınmazın değerinin tespitinde esas alınan 19.04.2018 tarihi yerine, 30.04.2018 tarihinden itibaren faiz uygulanması gerektiğinin düşünülmesi doğru görülmeyerek İlk Derece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile her ne kadar Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 02.06.2022 tarihli ve 2022/383 Esas, 2022/10069 Karar sayılı ilamında aynı bölgede yer alan taşınmazlara ilişkin olarak intikal eden dosyalarda kuru arazide münavebeye 2. yıl ürünü olarak karpuz ürününün alındığı ve Dairece uygun görüldüğü dikkate alınarak 2. yıl ürünü olarak münavebeye buğday ürünü alınan bilirkişi kurulu raporu hükme esas alınmak suretiyle hüküm kurulması gerektiği hususu bozma sebebi yapılmış ise de söz konusu bozma ilamından sonra 29.11.2022 tarihli ve 2022/5-937 Esas, 2022/1613 Karar sayılı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında da açıklandığı üzere resmî veri niteliğindeki Çiftlikköy İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğünün 2018 yılı için hazırlanan münavebe planında bölgede kuru arazide yetişen mutad ürünler listesinde karpuz ürünü olmadığından kuru arazi için zirai gelir metodu ile değer biçme yönteminde karpuz ürünü alınması gelir yöntemine aykırı olacağından Çiftlikköy İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğünün 2018 yılı için hazırlanan resmi verilerden hareketle tanzim edildiği anlaşılan 05.08.2019 tarihli ek bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; gerçekçi olmayan münavebe ürünleri ile hesaplama yapıldığını, buğday yerine bezelyenin münavebe planına alınması gerektiğini, verilerin doğru alınmadığını, taşınmazın bulunduğu bölgeye talebin yoğun olduğunu, kapitalizasyon faizinin %4 alınması gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; davada Maliye Hazinesinin taraf sıfatının bulunmadığını, husumet yöneltilemeyeceğini, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, bedelin yüksek belinlendiğini, idarenin harçtan muaf olduğunu ve nispi vekâlet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Arazi niteliğindeki dava konusu taşınmaza olduğu gibi kullanılması hâlinde getireceği net geliri üzerinden, bilimsel yolla değerinin tespit edilmesinde isabetsizlik bulunmamıştır.

3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun kararın ONANMASINA,

Davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine, davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,

15.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.