Logo

5. Hukuk Dairesi2023/6874 E. 2024/657 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın tapudan terkini davasında, bedelin doğru hesaplanıp hesaplanmadığı ve Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararının uygulanıp uygulanmayacağı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazlara net gelir yöntemiyle değer biçilip, bedelin bloke ettirilerek davalıya ödenmesi gerektiği, Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararının davanın açıldığı tarihten itibaren geçerli olduğu ve fark kamulaştırma bedeline yasal faiz uygulanması gerektiği gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/957 Esas, 2023/1082 Karar

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Karacabey 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/235 Esas, 2021/752 Karar

Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın yol olarak tapudan terkini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yeniden yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; Bursa ili, Karacabey ilçesi, ... Mahallesi 1251, 1986 ve 2006 parsel sayılı taşınmazların kamulaştırma bedelinin tespiti ile kamulaştırılan taşınmazların yol olarak tapudan terkinini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazlar için acele kamulaştırma dosyasında belirlenen bedelin düşük olduğunu, taşınmazların konumu itibarıyla arsa vasfında değerlendirilmesini, arazi vasfında olduğunun kabul edilmesi halinde sulu tarım arazisi olarak kapitalizasyon faiz oranı %4 ve objektif değer artış oranı en az %250 kabul edilmek suretiyle münavebe ürünlerinin son altı yıllık veriler ortalamasına göre hesaplama yapılmasını, üretim masraflarının brüt gelirin 1/3'ünden fazla olmamasını, kamulaştırmadan arta kalan kısımda meydana gelen değer azalışının dikkate alınmasını talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve kamulaştırma bedelinin tespiti ile davalıya ödenmesine, dava konusu taşınmazların davalı adına olan tapu kaydının iptali ile kamulaştırılan taşınmazların yol olarak tapudan terkinine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazların bulunduğu yörede uygulanmakta olan kapitalizasyon faiz oranının sulu tarım arazileri için %5, kuru tarım arazileri için %6 olduğu halde %5 ve %4 olarak alınıp buna göre değerlendirme yapılmasının hukuka aykırı olduğunu, münavebeye alınan ürünler için resmi veri listesindeki ortalama verim, fiyat ve üretim masraflarının esas alınması gerektiğini, Yargıtay kararı ile İzmir Kemalpaşa dosyalarında üretim masraflarının brüt gelirin 1/3'ünü geçemeyeceği kuralının uygulandığını, ancak bu durumun o bölgede yaşanan soğuk zararı sebebine dayalı olağandışı bir gerekçeye dayandığını, olağandışı bir durum olmadığına göre Karacabey ilçesinde üretim masraflarının brüt gelirin 1/3'ünü geçemeyeceği kuralının uygulanmaması gerektiğini, kapitalizasyon faiz oranının tespitinde dikkate alınan unsurların mükerrerlik oluşturacak şekilde objektif değer artış oranının tayininde de esas alındığını, müvekkili idare lehine vekâlet ücreti takdir edilmemesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüştür.

2. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu 1251 parsel sayılı taşınmazın sulu arazi olduğu tespit edildiği halde, her nasılsa münavebeye alınan ürünlerin kuru tarıma ait listeden seçildiğini, Hürriyet Mahallesine komşu Seyran, Harmanlı, Karakoca, Muratlı ve Subaşı Mahallelerinde aynı kamulaştırma kapsamında sulu araziler için salçalık domates, dolmalık biber, arpacık soğan ürünlerinin münavebeye seçildiğini, böylece kamulaştırma bedelinde %40 oranında değer farkı oluştuğunu, 1986 ve 2006 parsel sayılı taşınmazlar için münavebeye buğday ve arpacık soğan gibi düşük gelire sahip ürünlerin alındığını, kapitalizasyon faiz oranının %4 olarak kabul edilmesi gerektiğini, 2016 yılına ait kuru araziler için %230 oranında objektif değer artışı uygulandığını, eldeki davanın 2017 yılına ait olduğu dikkate alınarak objektif değer artışının en az %300 oranında uygulanması gerektiğini ileri sürmüştür.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile arazi niteliğindeki taşınmazlara dava tarihindeki resmi veri listesi esas alınarak, yöre koşullarına uygun münavebe ürünleri seçilmek suretiyle, sulu arazi için %4 oranında, kuru arazi için %5 oranında kapitalizasyon faiz oranı ve taşınmazın gerçek değerine ulaşması amacıyla objektif değer artış oranı uygulanarak net gelir yöntemine göre değer biçilmesinin isabetli olduğu, belirlenen bedelin aynı yöreden Daireye intikal eden dosyalarla uyumlu bir sonuç içerdiğinden tarafların itirazlarının reddolunması gerektiği ve davanın niteliği itibarıyla davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesinde bir isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiştir.

2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiş; ayrıca 1986 ve 2006 parsel sayılı taşınmazların sulu tarım arazisi olduğunun 2016 yılında yapılan keşif neticesinde düzenlenen bilirkişi raporunda tespit edildiği halde bu parsellerin kuru arazi olarak kabul edildiğini, dava sürecinde paranın satın alma gücünde oluşan değer kaybının yıllık %9 yasal faiz oranı ile karşılanmasının mümkün olmadığını, geç ödenen kamulaştırma bedelleri için denkleştirme yapılması gerektiğini ileri sürmüştür.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, temel olarak davacı idare ile davalı tapu maliki arasındaki kamulaştırma bedelinin tespiti istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası, 11 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkraları.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Arazi niteliğindeki Bursa ili, Karacabey ilçesi, Hürriyet Mahallesi 1251, 1986 ve 2006 parsel sayılı taşınmazlara 2942 sayılı Kanun’un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir esas alınarak değer biçilmesi ve tespit edilen bedelin bloke ettirilerek hükmün kesinleşmesi beklenmeden davalı tarafa ödenmesine karar verilmesi yerindedir.

3. 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile 04.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kanun’un 24.04.2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun’un 5 inci maddesiyle değiştirilen 10 uncu maddesine 11.04.2013 tarihli 6459 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesiyle eklenen dokuzuncu fıkrası iptal edilmiştir. Dava 01.08.2023 tarihinden önce açılmıştır. Anayasa’nın 153 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yer alan; “İptal kararları geriye yürümez.” hükmü ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun; “Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…” gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile; “Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukukî duruma göre karara bağlanır.” genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararları nazara alındığında fark kamulaştırma bedeline 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası gereğince davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından başlamak üzere yasal faiz uygulanması isabetlidir.

4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davacı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmamasına, davalıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

18.01.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

K A R Ş I O Y

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 Esas, 2004/19 Karar sayılı kararı ve müstakar kararlarında Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının derdest davalara uygulanacağına dair bizim de iştirak ettiğimiz kabulü nazara alınarak; davalı tarafın açıkça, “Yasal Faiz”in dışında bir “Faiz”in uygulanmasına ilişkin Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 26/1 inci maddesinde düzenlenen “Taleple bağlılık ilkesi” kapsamında değerlendirilebilecek bir temyiz talebi de bulunmadığından, sonucu itibarıyla katıldığım, Dairemiz Sayın çoğunluğu tarafından verilen kararın, “Değerlendirme” bölümünün 3 No'lu bendinde yazılı olan gerekçesine açıkladığım nedenlerle katılmıyorum. 18.01.2024