Logo

5. Hukuk Dairesi2023/7051 E. 2024/682 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının orman kadastrosu nedeniyle iptal edilmesi sonucu oluşan zararın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazın orman kadastrosu sonucu tapu kaydının iptali nedeniyle davacıların zarar gördüğü, taşınmazın arazi niteliğinde olduğu ve net gelir metoduna göre değerinin hesaplanması gerektiği gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1382 Esas, 2023/203 Karar

KARAR : Esastan ret/ Yeniden esas hakkında verilen karar

İLK DERECE MAHKEMESİ : Bodrum 3. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/542 Esas, 2022/33 Karar

Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin asıl dava ile kesinleşen orman kadastrosuna dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin birleştirilen davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davada davanın Orman Genel Müdürlüğü yönünden pasif husumet yokluğundan reddine, Maliye Hazinesi yönünden kabulüne, birleştirilen davada karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Kararın davalı Hazine ve davalı-birleştirilen davada davacı ... Genel Müdürlüğü vekillerince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yeniden yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince asıl davada davanın; Orman Genel Müdürlüğü yönünden pasif husumet yokluğundan reddine, Maliye Hazinesi yönünden davanın kabulüne, birleştirilen davada karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Kararın davacılar ve davalı Hazine vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun davalı Hazine vekili yönünden esastan reddine, davacılar vekili yönünden kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle asıl davanın davalı ... Genel Müdürlüğü yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı Hazine yönünden kabulüne, birleştirilen davada karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı davacılar vekili tavzih talebinde bulunmuştur.

Bölge Adliye Mahkemesi 27.03.2023 tarihli ek karar ile istinaf incelemesinin ilgili dosya hakkında yapıldığı halde, kararın uyap sistemine aktarılması aşamasında hatalı kararın sisteme kaydedildiği, belirlendiğinden, yapılan maddi hatanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 305 inci maddesinin (a) bendi gereğince ek karar ile düzeltilmiş; davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmuştur.

Bölge Adliye Mahkemesinin 27.03.2023 tarihli ek kararı davacılar ve davalı Hazine vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacılar vekili asıl davanın dava dilekçesinde özetle; Tapu Kadastro Komisyonu çalışmaları sonucunda dava konusu tapu kaydının oluşturulduğunu, müvekkilinin dava konusu Bodrum ilçesi, ... Mahallesi 288 ada 1 parsel sayılı taşınmazın maliki olarak mülkiyet hakkına sahip olduğunu, ilgili taşınmazın orman olduğundan bahisle orman sınırları içerisine alındığını ve orman tahdit işleminin kesinleşmiş olduğunu öğrendiklerini, müvekkilinin tapu siciline güvenerek orman takyidatı olmaksızın taşınmazı satın aldığını belirterek, davanın kabulü ile dava konusu taşınmazın orman tahdit sınırları içinde kalan kısmının ifrazı ve müvekkilinin üzerine olan tapu kaydının iptali ile Hazine adına orman vasfı ile tapuya kayıt ve tesciline, bu kısmın bedelinin davalılardan alınarak davacıya ödenmesine yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında talep sonucunu 1.714.005,00TL olarak belirlemiştir.

2. Birleştirilen dosya davacısı Orman Genel Müdürlüğü vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu Bodrum ilçesi, ... Mahallesi 288 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları içinde kaldığını, fiilen de orman niteliğinde olduğunu, malik tarafından açılan davada tapu kaydının iptali istenmiş olmakla birlikte malikin hukuki yararı olmadığından idarelerince işbu davanın açıldığını belirterek, Muğla ili, Bodrum ilçesi, ... Mahallesi 288 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile kullanım hakkı idarelerine ait olmakla birlikte taşınmazın orman vasfı ile Hazine adına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili idare açısından husumetten reddine karar verilmesini, davacı tarafın dava konusu olay ile ilgili herhangi bir hak kaybının olmadığını, davacının dava konusu taşınmazı üçüncü kişiden aldığını ve bu taşınmaz için kendisinden önceki malike ödeme yaptığını, müvekkili idareye yöneltilecek herhangi bir kusurun bulunmadığını, önceki malike rücu davası açması gerektiğini, dava dilekçesinde belirtilen iddiaları kabul etmediklerini, yargılama sırasında ortaya çıkacak nedenlerle hukuki dayanaktan yoksun davanın öncelikle usulden, mahkeme aksi kanaatte ise esastan reddine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı-birleştirilen dava davacısı Orman Genel Müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın 1966 yılında kesinleşen orman tahdit sınırları içerisinde kaldığını, 1987 tarihinde ilan edilerek kesinleştiğini, taşınmazın orman tahdit sınırları içerisinde evveliyatı ve fiili durumu itibarıyla orman vasıf ve karakterinde olan yerlerden olduğu hususunun doğru olduğunu, ormanların yolsuz tescil, zilyetlik ve sair suretlerle mülk edinilmesine hukuken imkan bulunmadığını, davacının aktif dava ehliyetinin bulunmadığını ayrıca dava açmakta hukuki yararının da bulunmadığını, öncelikle dava şartı olan aktif dava ehliyetinin ve hukuki yararın bulunmaması sebebiyle davanın reddinin gerektiğini, taşınmazın orman sınırları içerisine alınmasının 2015 yılında yapılan çalışmalar ile değil 1966 yılında kesinleşen orman tahdit çalışmaları neticesinde gerçekleştiğini, taşınmazın orman sınırlarına aykırı şekilde özel mülkiyete konu edildiğini, kamulaştırmasız el atma olmadığından buna bağlı olan bir zararın da söz konusu olmadığını, tapu iptal edilmediği sürece oluşan bir zararın da bulunmadığını, davanın reddine karar verilerek yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl dava yönünden; Orman Genel Müdürlüğü aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddine, Maliye Hazinesi hakkındaki maddi tazminata yönelik davanın kabulüne, davaya konu Muğla ili, Bodrum ilçesi, ... Mahallesi, 288 ada, 1 parsel sayılı taşınmazın 05.04.2017 havale tarihli bilirkişi raporuna ekli krokide A harfi ile gösterilen 17.140,05m²lik kısmının tapusunun iptali ile bu kısmın taşınmazdan ifrazı ile, son parsel numarası verilerek ve tapu kaydındaki her türlü ayni hak ve şerhten ari olarak Maliye Hazinesi adına orman vasfı ile tapuya kayıt ve tesciline, birleştirilen dosya yönünden; davaya konu Muğla ili, Bodrum ilçesi, ... Mahallesi, 288 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 05.04.2017 havale tarihli bilirkişi rapor ve ekli krokisinde A harfi ile gösterilen 17.140,05 m²lik kısım yönünden asıl dosyada karar verildiğiden yeniden karar verilmesine yer olmadığına, karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar ve davalı Hazine vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaza biçilen değerin çok düşük olduğunu, mülkiyet hakkının ihlali niteliğinde düşük bedel belirlendiğini, münavebenin hatalı belirlendiğini, ilk karar ile ikinci kararda bedellerin çok çelişkili olduğunu ileri sürmüştür.

2. Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; taşınmazın vasfı gereği özel mülkiyete konu olmasının mümkün olmadığı dikkate alınarak davacı adına oluşan tapunun geçersiz olduğunu ve tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğunu, aksi kabul halinde de bilirkişi raporunda bedelin yüksek belirlendiğini ileri sürmüştür.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 27.03.2023 tarihli ve 2022/1382 Esas, 2023/203 Karar sayılı kararı ile davacılar murisi tarafından taşınmazın 22.05.2001 tarihinde satın alındığı, taşınmazın tapu kaydında orman sınırları içinde kaldığına dair herhangi bir şerh bulunmadığı Muğla ili, Bodrum ilçesi, ... Mahallesi 288 ada 1 nolu parselin bulunduğu mahalledeki devlet ormanlarının orman kadastrosu ve 2/B uygulama çalışmalarının ilgili komisyonca sonuçlandırılarak, 26.05.2015 tarihinde ilan olunduğu, ilana ve kadastro tespitine itiraz edilmediği gibi hak düşürücü süre içerisinde de dava açılmadığından orman sınırlarının kesinleştiği, bilirkişi raporu ile taşınmazın fen bilirkişisi tarafından düzenlenen krokide (B) harfi ile gösterilen 3.463,38 m² yüzölçümündeki bölümün orman tahdit dışında orman sayılmayan yerde kaldığı, krokide (A) harfi ile gösterilen 17.140,05m²lik kısmının kesinleşmiş orman sınırları içerisinde devlet ormanı sayılan yerde kaldığı tespit edilmiş olduğundan davanın (A) harfi ile belirlenen kısım yönünden kabulü ile bedelin Maliye Hazinesinden alınmasının yerinde olduğu, taşınmazın 1/25000 ölçekli çevre düzeni planında 2. derece doğal sit alanında kaldığı, makilik ve fundalık olduğu, çevresinin meskun olmadığı, bilirkişi raporunda ve parsel sorgu programında yapılan incelemelerde belirlenen özelliklerine göre, arsa niteliğinde olmadığı ancak denize 1.750 metre mesafede bulunduğu anlaşıldığından, taşınmaza tarım arazisi olarak değer biçilip, %500 oranında objektif değer artışı uygulanmasının yöntem itibarıyla yerinde olduğu; ancak Dairenin denetiminden geçen dosyalar dikkate alındığında; ekonomik tarım ilkesi gereği taşınmaza ekilebilecek mutad ürünlerin uygun belirlenmediği sonucuna varıldığından rapor inandırıcı bulunmamış, Bodrum İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğünden 2016 yılına ilişkin veriler getirtilerek Dairece yeniden hesaplama yapılmış, maliyet cetvelinde yer alan gider miktarı ile brüt gelir dikkate alındığında ekonomik tarım yapılabilmesi için üretim maliyetinin, brüt gelirin 1/3'ü oranında alınmasının uygun olacağı görülerek resen bedel hesaplanıp yeniden esas hakkında hüküm kurulmuştur.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar ile davalı Hazine vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bodrum ilçesi her geçen gün göç alan, yurt içi ve yurt dışı inşaat ve turizm yatırımcılarının gözde tatil yöresi olarak sürekli yatırım yaptığı bir cazibe merkezi olup ülkemizin en değerli turizm ve inşaat beldesi olması ve Bodrum ilçesindeki taşınmaz m² birim fiyatlarının diğer tüm turizm beldelerinden daha yüksek ve değerli olması gibi nedenler dikkate alındığında, ayrıca dava konusu taşınmazın denize yakınlığı ve çok iyi bir deniz manzarası olması gibi etkenler dikkate alındığında, tespit edilen değerin çok düşük kaldığını ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun'un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması Esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde Esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu Muğla ili, Bodrum ilçesi, ... Mahallesi, 288 ada, 1 parsel sayılı taşınmazın davacılar murisi tarafından taşınmazın 22.05.2001 tarihinde satın alındığı, taşınmazın tapu kaydında orman sınırları içinde kaldığına dair herhangi bir şerh bulunmadığı, taşınmazın bulunduğu mahalledeki devlet ormanlarının orman kadastrosu ve 2/B uygulama çalışmalarının ilgili komisyonca sonuçlandırılarak, 26.05.2015 tarihinde ilan olunduğu, ilana ve kadastro tespitine itiraz edilmediği gibi hak düşürücü süre içerisinde de dava açılmadığından orman sınırlarının kesinleştiği, bilirkişi raporu ile taşınmazın fen bilirkişisi tarafından düzenlenen krokide (B) harfi ile gösterilen 3.463,38 m² yüzölçümündeki bölümün orman tahdit dışında orman sayılmayan yerde kaldığı, krokide (A) harfi ile gösterilen 17.140,05m²lik kısmının kesinleşmiş orman sınırları içerisinde devlet ormanı sayılan yerde kaldığı tespit edildiği ve böylece mülkiyet hakkı kısıtlandığından 4721 sayılı Kanun'nun 1007 nci maddesi gereği tazminat hakkı doğduğunun kabulü doğrudur.

3. Dava konusu taşınmazın hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özelliklerine ve dosya kapsamına göre arazi niteliğinde kabulü ile net gelir metoduna göre değer biçilmesine ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline tapu kayıtlarının iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi yerindedir.

4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacılar ve davalı Hazine vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davacılardan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

18.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.