Logo

5. Hukuk Dairesi2023/7068 E. 2023/8786 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırmasız el atılan taşınmazın bedelinin tespiti ve davacıya ödenmesi hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Dava konusu taşınmazın imar uygulaması sonucu yeni bir parsel numarası aldığı, tapu kaydındaki takyidatların bedele yansıtılması gerektiği ve davacı lehine tek vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiği gözetilerek mahkeme kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/605 Esas, 2021/242 Karar

KARAR : Kabul

Taraflar arasında görülen kamulaştırmasız el atılan taşınmazın bedelinin tahsiline ilişkin asıl ve birleştirilen davalarda verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl davanın kabulüne, birleştirilen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, kesinlik, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacılar vekili asıl dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin 1/3 hisse ile malik olduğu İstanbul ili, Bakırköy ilçesi, ... Mahallesi, 1221 ada 34 parsel sayılı taşınmaza Atatürk Havalimanı pist sahası yapılmak suretiyle kamulaştırmasız el atıldığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 8.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davacılar vekili birleştirilen dava dilekçesinde özetle; asıl davadaki talebine ek dava olarak bu davanın açıldığını ve birleştirme talep ettiğini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 50.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımı süresi geçtikten sonra açıldığını, davanın husumetten reddi gerektiğini, dava konusu taşınmaza hangi tarihte el atıldığının belirtilmediğini, kamulaştırma bedellerinin eksiksiz ödendiğini ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 18.06.2015 tarihli ve 2009/583 Esas, 2015/311 Karar sayılı kararı ile dava konusu yerle ilgili 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) mülga 17 nci maddesine dayanan tapu iptal ve tescil kararının kaldırılmasına yönelik açılan yargılamanın yenilenmesi talebinin reddedildiği ve bedelin davacıların murisi adına bankaya yatırıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin 18.06.2015 tarihli ve 2009/583 Esas, 2015/311 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Dairemizce yapılan inceleme sonucu; dava konusu taşınmazın Atatürk Havaalanı alanında kaldığı için davalı idarece 1983 yılında kamulaştırılmasına karar verildiği, davacıya kamulaştırma işleminin 2942 sayılı Kanun’un 13 üncü maddesi gereğince noter vasıtası ile tebliğ edilmediği, ilanen tebligatın da 2942 sayılı Kanun’un 7 nci maddesinde belirtilen merciilerden adres araştırması yapılmadığından geçersiz olup, taşınmaza fiilen el atıldığı ve halen Atatürk Havalimanı pist sahası olarak kullanılmaya devam edildiği, her ne kadar dava konusu taşınmazın Bakırköy 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1985/58 Esas, 1985/484 Karar sayılı kararı ile 2942 sayılı Kanun’un mülga 17 nci maddesi gereğince davalı idare adına tesciline karar verilmiş ve mahkemece de bu nedenle davanın reddine hükmedilmiş ise de 13.03.2015 tarihli ve 29294 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 13.11.2014 tarihli ve 2013/95 Esas, 2014/176 Karar sayılı kararı ile 6487 sayılı Kanun’un 22 nci maddesiyle 2942 sayılı Kanun’a eklenen geçici 7 nci maddenin Anayasa'ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verildiğinden ve 2942 sayılı Kanun’un 13 üncü ve 25 inci maddeleri gereğince davacı yönünden geçerli bir kamulaştırmadan söz edilemeyeceğinden işin esasına girilerek hüküm kurulması gerektiği gerekçesiyle mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Birinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 04.07.2019 tarihli ve 2017/614 Esas, 2019/245 Karar sayılı kararı ile, asıl davanın kabulü ile asıl dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ve birleştirilen davanın kısmen kabulü ile 18.199.566,70 TL kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat bedelinin birleştirilen dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin 04.07.2019 tarihli ve 2017/614 Esas, 2019/245 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucu; dava konusu taşınmazın m² birim bedelinin bilirkişi kurullarınca asıl dava tarihi olan 31.03.2009 tarihi itibarıyla 2.250,00 TL olarak tespit edilmesinde bir isabetsizlik görülmediği; ancak bozma kararı sonrasında, işbu dava ile birleştirilen dosyanın dava dilekçesinin incelenmesinde, asıl dosya olan 2017/614 Esas sayılı dosyada yer alan talebe ek dava olarak iş bu davanın ikame edildiğini ve hukuki ve fiili irtibat nedeniyle birleştirme talebinde de bulunmak suretiyle fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak üzere aynı taşınmaza ilişkin olarak 50.000,00 TL tazminat isteminde bulunulduğundan, birleştirilen dava asıl davanın devamı niteliğinde ek dava olup, taşınmazın asıl dava tarihine göre belirlenen m² birim bedeli üzerinden, asıl ve birleştirilen davada hüküm kurularak, hüküm altına alınacak bedellere de asıl dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi gerekirken, birleştirilen davanın ayrı bir dava olduğu kabul edilerek, birleştirilen davanın dava tarihi olan 25.01.2018 tarihi değerlendirme tarihi kabul edilmek suretiyle bulunan m² birim bedeli üzerinden birleştirilen davanın kısmen kabulüne karar verilmesi, kabule göre de; taşınmazın tapu kaydına göre toplam alanı 5.482,00 m² olduğu halde hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporlarında 5.842,00 m² olarak kabulü ile fazlaya hükmedilmesi, taşınmazın tapu kaydında yer alan takyidatların hükmedilen bedele yansıtılması gerektiğinin düşünülmemesi ve birleştirilen davanın ayrı bir dava olarak kabul edilmesi halinde de; tarafları ve konusu aynı olan asıl dava nedeniyle derdestlik sebebine dayalı olarak birleştirilen davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması nedenleriyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Son Karar

Mahkemenin 23.06.2021 tarihli ve 2021/605 Esas, 2021/242 Karar sayılı kararı ile asıl davanın kabulüne, birleştirilen davanın kısmen kabulü ile 4.103.500,00 TL kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat bedelinin asıl dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; bozma sonrası ıslah yapılamadığından ek dava açtığını ve bu davanın dava tarihi itibarıyla bedel belirlenmesi gerektiğini, vekâlet ücretinin de birleştirilen dava tarihi itibarıyla belirlenecek bedel üzerinden hesaplanması gerektiğini, davacılar aleyhine vekâlet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; 21.12.2019 tarihinde kabul edilerek 24.12.2019 tarihli ve 30988 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 7201 sayılı Kanun’un 6 ve 7 nci maddeleri ile 09.06.2021 tarihinde kabul edilerek 19.06.2021 tarihli ve 31516 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 7327 sayılı Kanun’un 20 ve 22 nci maddeleriyle 2942 sayılı Kanun’a eklenen Ek madde 3 ün uygulanması gerektiğini, belirlenen bedelin yüksek olduğunu, bilirkişi raporlarının gerçeği yansıtmadığını, dava konusu taşınmaza 1983 yılı öncesinde el atıldığını ve bu nedenle maktu harç ve vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, aksi halde kabul-ret oranına göre harç ve vekalet ücreti belirlenmesini, iki taraf lehine aynı vekâlet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı tapu maliki davacılar ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili hususundadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.

2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

3. 2942 sayılı Kanun’a eklenen Ek Madde 3 ün derdest davalara uygulanacağına ilişkin özel düzenleme ihtiva eden 2942 sayılı Kanun'un geçici 15 inci maddesinin Anayasa Mahkemesinin 28.07.2023 tarihli Resmi Gazete de yayımlanan 04.05.2023 tarihli ve 2019/93 Esas, 2023/87 Karar sayılı kararı ile iptal edildiği, bu durumda Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun; “Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…” gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile; “Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukukî duruma göre karara bağlanır.” genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararları nazara alınarak dava tarihi itibarıyla değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

4. Buna karşın, dava konusu taşınmazın 14.11.2022 tarih ve 20784 yevmiye ile imar suretiyle tapu kütüğü sayfası kapatılarak 1221 ada 252 parsel sayfasına taşındığı halde eski parsel numarası üzerinden hüküm kurulması yerinde değildir.

5. Asıl dava ile birleştirilen ek davada hükmedilen toplam bedel üzerinden davacı lehine tek vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde ayrı ayrı vekâlet ücreti hesaplanmak suretiyle karar verilmesi doğru değildir.

6. Dava konusu taşınmazın tapu kaydında davacılar murisi ... payı üzerindeki takyidatların hükmedilen bedele yansıtılması gerektiğinin düşünülmemesi bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu hataların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi gereği yürürlükte bulunan 1086 sayılı Kanun’un 438 inci maddesi uyarınca Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile Mahkemenin gerekçeli kararının hüküm fıkrasının;

a) (3) numaralı bendindeki “ 1/3 hissesinin” ibaresinden sonra gelmek üzere “imar uygulaması sonucu oluşan 1221 ada 252 parsel sayılı taşınmazdaki davacı adına kayıtlı 182734/223462784 hissenin” ibaresinin eklenmesi,

b) (5) numaralı bendinin (d) harfi ile gösterilen alt bendinin hükümden tümüyle çıkartılması,

c) (6) numaralı bendinin (e) ve (f) harfi ile gösterilen alt bentlerindeki “129.660,00” sayısının hükümden çıkartılmasına, yerlerine ayrı ayrı “129.740,00” sayısının yazılması,

d) Ayrı bir bendi olarak “Dava konusu taşınmazın tapu kaydında davacılar murisi ... payı üzerindeki takyidatların hükmedilen bedele yansıtılmasına,” cümlesinin eklenmesi suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Taraflardan peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde iadesine,

11.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.