Logo

5. Hukuk Dairesi2023/7208 E. 2024/691 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının hatalı tutulması nedeniyle oluşan yüzölçümü kaybından dolayı 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca Hazine'den tazminat istenmesine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22/a uygulaması sonucu kesinleşen yüzölçümü değişikliğine karşı açılması gereken davanın 10 yıllık hak düşürücü süresinin geçmiş olması ve mülkiyet hakkının ileri sürülemeyeceği durumda, bu hak kaybına dayalı tazminat talebinin de mümkün olmadığı gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/445 Esas, 2023/431 Karar

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Antalya 4. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/198 Esas, 2021/452 Karar

Taraflar arasındaki tapu kaydının hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Antalya ili, Konyaaltı ilçesi, ... köyü, 909 parsel sayılı taşınmazı 24.04.1998'de 10.100 m² olarak satın aldığını, daha sonra 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 22/a uygulaması esnasında taşınmazın yüz ölçümünün 5.912,26 m²ye indiğini ve 204 ada 2 parsel olarak güncellendiğini, böylece 4.187,74 m² kayıpla karşılaştığından ileride artırılması kaydıyla 50.000 TL tazminatın davalılardan faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımı nedeni ile reddinin gerektiğini ileri sürmüştür.

2. Davalılar ... ve ... ise ayrı ayrı verdikleri cevap dilekçelerinde özetle; davanın husumetten, zamanaşımından ve esastan reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüşlerdir.

3. Davalı ... cevap dilekçesi sunmamıştır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Hazineye yönelik davanın zamanaşımı nedeniyle, diğer davalılar aleyhine açılan davanın ise pasif dava ehliyeti yokluğundan reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 3402 sayılı Kanun'un 22/a uygulaması işleminin tebliğ edilmediğini, davacının ikametgahının taşınmazın bulunduğu yerden farklı olduğunu, mahkemece usulüne uygun ön inceleme tutanağı düzenlenmediğini, tahkikatın sona ermesi usulünün de uygun olmadığını, mahkemece davanın sadece 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gibi değerlendirildiğini oysa tespit-tazminat ve tapu iptali ve tescil isteminin de bulunduğunu, davanın 22/a maddesine itiraz olarak değerlendirilmesi gerektiğini, adil yargılanma hakkı, hukuki güvenlik ilkesi, gerekçeli karar hakkı, eşitlik ilkesi ve ayrımcılık yasağı, hak ve nesafet ilkelerinin ihlal edildiğini, hukuki niteleme yapmak görevinin hakime ait olduğunu, zamaşımı süresinin öğrenme tarihinden başlaması gerektiğini, davalı ...'ün ayıplı mal sattığı için diğer özel hukuk kişisi davalıların yüzölçümü arttığı için aleyhlerine dava açıldığını belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 3402 sayılı Kanun'un 22/a maddesine göre uygulama kadastrosunun 30.03.2011 tarihinde kesinleştiği, dava tarihinin ise 11.06.2021 olduğu buna göre 10 yıllık zamanaşımı süresinin tazminat yükümlülüğü açısından dolduğu ancak davacının 22/a uygulama kadastrosuna her zaman dava açabileceği tazminat zamanaşımı süresinin dolmasının 22/a’ya itiraz davasına engel olmadığı anlaşıldığından yerinden görülmeyen istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararı temyiz etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri

2. 4721 sayılı Kanun'un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.

3. Yargıtay Büyük Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu Antalya ili, Konyaaltı ilçesi, ... köyü, 909 parsel sayılı, 10.100 m² yüzölçümlü tarla vasıflı taşınmazın 24.04.1998'de satış yoluyla davacı tarafından edinildiği, dava konusu taşınmazın 30.03.2011 tarihinde kesinleşen 3402 sayılı Kanun'un 22/a uygulaması sonucu, yüz ölçümünün 5.912,26 m²ye indiği, eldeki davanın yenileme tutanağı kesinleştikten 10 yıl sonra 11.03.2021 tarihinde açıldığı, 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gözetildiğinde mülkiyet hakkının ileri sürülemeyeceği durumda bu hakkın kaybına dayanılarak tazminat talebinin mümkün olmadığı anlaşılmıştır.

3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

18.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.