"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1684 Esas, 2022/1640 Karar
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 19. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/50 Esas, 2021/522 Karar
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsiline ilişkin davada yapılan yargılama sonucunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Ankara ili, Yenimahalle ilçesi, ... Mahallesi 43249 ada 2 parsel sayılı taşınmaza hafriyat dökülmek suretiyle fiilen el atıldığından kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; zamanaşımı, husumet, hak düşürüçü süre, derdestlik, görev ve yetki itirazlarının bulunduğunu, taşınmazın ticari rekreasyon alanı içerisinde bulunduğunu, fiili müdahalelerinin bulunmadığını, mülkiyet hakkının kısıtlanmasından söz edilemeyeceğini ileri sürerek davanın reddine kararv verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; idari yargının görevli olduğunu, idarece el atmanın bulunmadığını, taşınmazın ticari rekreasyon alanında kaldığını, mülkiyet hakkının kısıtlanmasından söz edilemeyeceğini, özel amaçlı kullanılabileceğini, bedele itiraz ettiklerini, gerçek değerin daha düşük olması gerektiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu 43249 ada 1 parsel üzerinde yapılan imar uygulaması ile davacılar paylarının 43249 ada 2 parsele şuyulandığı ve imar planında “Kentsel Rekreasyon Alanı” olarak ayrılmış iken 2013 yılında yapılan imar revizyonu planı ile "Ticari Rekreasyon Alanı" olarak ayrıldığı, davalı tarafça taşınmaza hafriyat dökülerek fiilen el atıldığı, taşınmazın paydaşlarınca açılan ve Yargıtay 5.Hukuk Dairesinin 2018/359 Esas sayılı ilamı ile onanarak kesinleşen dava sonucunda davalı idarenin taşınmazda pay sahibi olduğu (2016 yılı şubat ayı itibari ile 730,00 TL. metrekare birim bedeli) ve bu yönüyle de fiilen el atma olgusunun gerçekleştiğinin kabulü gerektiği, taşınmazın paydaşlarınca açılan ve davanın kabulüne dair verilen kararın davalı idarece istinafı üzerine Dairemizin 2017/574 esas sayılı dosyasında yapılan inceleme sonucunda fiilen el atma olgusunun gerçekleştiği dikkate alınarak istinaf incelemesinin esastan reddine dair kararın Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 25.06.2019 tarihli ve 2017/30569 Esas, 2019/12556 Karar sayılı ilamı ile onanarak kesinleştiği hususu da dikkate alındığında, arsa vasfında olan taşınmaza emsal karşılaştırması yapılıp kesinleşen ve güçlü delil niteliğinde olan paydaş dosyaları metrekare birim bedeli de değerlendirilmek suretiyle değerinin tespit edilerek davalı idareden tahsiline dair kararda, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden kanuna aykırılık bulunmadığından davalı idare vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde istinaf dilekçesini tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiş olup, ek beyan dilekçesinde de; dava konusu taşınmazın geldisi olan 43249/1 parsel sayılı taşınmaza ilişkin davacı tarafından açılan davanın Ankara 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/14 Esas, 2012/508 Karar sayılı kararı ile kabul edildiğini, işbu kararın karar düzeltme aşamasında bozulduğunu, mahkemece bozmaya uyularak davanın yargı yolu nedeniyle reddine karar verildiğini, davacının ilk kararı icraya koyarak bedeli tahsil ettiğini beyan etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı tapu maliki ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin tahsili hususundadır
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
4. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 11 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmesinde, aynı taşınmaza ilişkin Dairemiz denetiminden geçen dosyalar dikkate alındığında bir isabetsizlik görülmediği gibi, taşınmazın imar planında “ticari rekreasyon alanında kaldığı ve davalı idarece kazı yapılmak ve hafriyat dökülmesi suretiyle fiilen el atılmış olduğu, taşınmazın paydaşlarınca açılan ve kabul kararı verilen davaların kesinleşmesi ile idarenin taşınmazda pay sahibi olduğu ve bu itibarla fiili el atma olgusunun gerçekleştiğinin kabul edilmesi de yerinde bulunmuştur.
3. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre; davacının, dava konusu taşınmazın geldisi olan 43249 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki aynı miktardaki hisseye yönelik açmış olduğu davanın, Ankara 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.10.2012 tarihli ve 2012/14 Esas, 2012/508 Karar sayılı kararı ile kabul edildiği, işbu kararın karar düzeltme aşamasında bozulduğu ve mahkemece bozmaya uyularak davanın yargı yolu nedeniyle reddine karar verildiği ve ilgili kararın temyiz incelemesinden geçerek 16.03.2015 tarihinde kesinleştiği, ancak davacının kesinleşmemiş olan ilk kabul kararında belirlenmiş olan bedele ilişkin olarak icra yolu ile takip yaparak bedelin tahsil edildiği davalı idare vekilince beyan edilmişse de, bu hususta Dairece yapılacak bir işlem bulunmadığı, işbu davada hüküm altına alınan bedelin tahsili yoluna gidilmesi halinde, idarece yukarıda belirtilen dosya nedeniyle yapılmış olan ödemeye ilişkin olarak mahsup talebinde bulunulabileceği anlaşılmıştır.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı idare vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davalı idareden peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
13.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.