"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2719 Esas, 2023/340 Karar
KARAR : Kısmen kabul
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen başkası adına tapulu taşınmaz üzerinde bulunan ve kamulaştırmasız el atılan muhdesat bedelinin tahsili davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Mersin ili, Akdeniz ilçesi, ... Mahallesi eski 623 parsel sayılı taşınmaza davalının kamulaştırmasız el attığını, bu taşınmazda müvekkili tarafından dikilen ağaçlar ve sulama sistemi olduğunu, ağaçlara el koyma tarihine kadar yapılan masraflar ve mahrum kalınan ürün karşılığı ile tamamlayıcı unsurların bedelinin Mersin 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/60 Değişik iş sayılı dosyasında tespit edildiğini belirterek zarar gören muhdesatlar nedeniyle meydana gelen zararın
davalı idareden tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu yerin Hazine adına kayıtlı iken İl Özel İdaresi tarafından pazarlık usulü ile satın alınıp davalıya devredildiğini, kamulaştırma yapılmadığını, mülkiyetinin davalıya devredildikten sonra taşınmazdan yararlanan kişilere taşınabilir tüm eşyaları almaları konusunda ihtar yapıldığını, ağaçların yaşı itibarıyla İl Özel İdaresi adına tescil tarihinden sonra dikildiğini, davacının iyi niyetli olmadığını ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 19.12.2017 tarihli ve 2016/234 Esas, 2017/825 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin 19.12.2017 tarihli ve 2016/234 Esas, 2017/825 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 16.03.2018 tarihli ve 2018/297 Esas,2018/260 Karar sayılı kararı ile davacı vekilince yapılan istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı ortadan kaldırılmasına, eksik delillerin toplanıp davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine iadesine kesin olarak karar verilmiş, bu kararın davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine kararın kesin olduğu gerekçesiyle, davalı vekilinin temyiz talebi Bölge Adliye Mahkemesinin 16.04.2018 tarihli ek kararı ile reddedilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin 16.04.2018 tarihli ek kararı kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; eksik delillerin Bölge Adliye Mahkemesince toplanması gerektiği anlaşılmakla bölge adliye mahkemesince toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin 30.06.2021 tarihli ve 2019/2146 Esas, 2021/924 Karar sayılı kararı ile taleple bağlı kalınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin 30.06.2021 tarihli ve 2019/2146 Esas, 2021/924 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; bilirkişi kurulunca değerlendirmeye esas alınan bodur elmanın 2016 yılı dekara verim miktarları, üretim masrafları İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğünden, hasat dönemindeki ortalama toptan kg. satış fiyatlarının da ilgili resmi kuruluşlardan getirtilip bilirkişi raporu denetlenmeden yazılı şekilde hüküm kurulması ve bozmadan sonra alınan bilirkişi raporuna göre ıslah kapsamında davacı paylarının karşılığını artırabileceğinin kabulü ile hüküm kurulması gerekirken, bozma sonrası ıslah yapılamayacağından bahisle yazılı şekilde karar verilmesi, kabule göre de vekâlet ücretinin 4.080,00 TL olması gerekirken yazım hatası sonucu 4.0080,00 TL olarak gösterilmesi doğru görülmediğinden kararın bozulmasına karar verilmiştir.
D. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Son Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin 29.05.2023 tarihli ve 2022/2719 Esas, 2023/340 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarihi ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; enflasyon karşısında yasal faizin yetersiz kaldığını, enflasyon nedeniyle oluşan değer kaybının da karşılanması gerektiğini ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
2. Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; iyiniyetli olmayan davacının ağaç bedelini isteme hakkı bulunmadığını, dava konusu taşınmazdaki ağaçların bodur elma olarak kabulü ile verimin yüksek belirlendiğini ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, temel olarak davacı tapu maliki ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan muhdesat değerinin biçilmesi ve davalı idareden tahsili hususundadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
4. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun (2942 sayılı Kanun) 11 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, ve bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; taraf vekillerinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
3. Buna karşın; 7421 sayılı Kanun ile 2942 sayılı Kanunu'nu eklenen Ek Madde 4'ün üçüncü fıkrası “Bu Kanun kapsamında açılan davalarda verilen bedel ve tazminat kararlarına ilişkin mahkeme ve icra harçları, davalı idare tarafından ödenmek üzere maktu olarak belirlenir” şeklinde düzenlenmiştir. Eldeki davada dava konusu taşınmaza 04.11.1983 tarihinden sonra fiilen el atılmış olup, bu tarihten sonraki el atmalara ilişkin 2942 sayılı Kanun’da bir düzenleme bulunmadığı, kaynağını Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar ile 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararlarından aldığı nazara alındığında fiilen el atılan taşınmaz bedeli yönünden nispi harca hükmedilmesi gerekirken, maktu harca hükmedilmesi hatalıdır.
Ne var ki; bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun’nun 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının reddine,
2. Kamu düzeni uyarınca temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının; a) (3) numaralı bendinin tümüyle hükümden çıkartılarak yerine "Alınması gereken 74.288,42 TL harcın davalı idareden tahsili ile Hazineye irat kaydına, davacı tarafça yatırılan peşin harç 170,80 TL ile ıslah harcı 5.804,00 TL ve tamamlama harcı 12.620,00 TL olmak üzere toplam 18.594,80 TL harcın davacıya iadesine," cümlesinin yazılması,
b)Harca ilişkin (4) ve (8) numaralı bentlerinin hükümden tümüyle çıkartılması, suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Davalı idareden aşağıda yazılı kalan harcın alınarak Hazineye irat kaydedilmesine, davacıdan peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
15.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.