"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/202 Esas, 2023/14 Karar
KARAR : Kabul
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmazın kamulaştırılan kısmının tapudan yol olarak terkini istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davacı idare ve davalılar ... vd. vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde; Trabzon ili, Ortahisar ilçesi, 2 nolu ... Mahallesi 1797 ada 1 parsel (ifrazla 1797 ada 5 parsel) sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmazın kamulaştırılan kısmının tapudan yol olarak terkinini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ... Eyüpoğlu vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın acele el koyma dosyasında bedelinin düşük belirlendiğini, taşınmazın zeminin ve üzerinde bulunan bina bedelinin gerçek değerinin tespitini talep etmiştir.
2. Davalı ... vd. vekili cevap dilekçesinde özetle; taşınmaz üzerindeki bina bedelinin kat mülkiyeti esaslarına, taşınmazın zemininin ise 2942 sayılı Kanun'un esaslarına göre gerçek değerlerinin tespit edilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 02.03.2017 tarihli ve 2014/696 Esas, 2017/160 Karar sayılı kararıyla; davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare ve davalılar Yeter Eyüpoğlu ile ... vd. vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 09.11.2017 tarihli ve 2017/2561 Esas, 2017/2570 Karar sayılı kararıyla; istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare ve davalılar ... ile ... vd. vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairece yapılan inceleme sonucunda; dosyada bulunan bilgi ve belgelere, kararın dayandığı gerekçelere göre; arsa niteliğindeki Ortahisar ilçesi, ... Mahallesi 1797 ada 1 parsel sayılı taşınmazın zeminine 2942 sayılı Kanun'un11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden bir kısım davalılar vekilinin tüm, davacı idare vekilinin ise aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiş ancak dava konusu taşınmaz üzerindeki yapıların değeri belirlenirken, davanın açıldığı yıla ait resmi birim fiyatının tüm yıl boyunca geçerli olduğu ve dava tarihine endekslenmemesi gerektiği düşünülmeden, fazla bedel tespiti, doğru olmadığı gibi, Anayasa Mahkemesinin 27.11.2020 tarihli ve 31317 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 16.07.2020 tarihli ve 2018/104 Esas, 2020/39 Karar sayılı kararı ile 7139 sayılı Kanun'la Değişik 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin 8 inci fıkrasının dördüncü cümlesi; “idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit edilen bedelden az olması durumunda hâkim tarafından tespit edilen bedel, fazla olması durumunda idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit ettiği bedel, peşin ve nakit olarak hak sahibi adına, kalanı ise bedele ilişkin kararın kesinleşmesine kadar üçer aylık vadeli hesapta nemalandırılmak ve kesinleşen karara göre hak sahibine verilmek üzere” bölümü ile yedinci cümlesinde yer alan “idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit ettiği bedelden fazla olması halinde fazla olan tutarın bloke edildiğine” ibaresinin Anayasa'ya aykırı olduğu ve iptal edildiği nazara alınarak hüküm kurulması gerektiğinden, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare ve davalılar ... vd. vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; 2942 sayılı Kanun’un 12 nci maddesinde belirtilen usuller çerçevesinde binası yıkılan maliklerin geri kalan alanda hisseleri kalmayacak şekilde bedel hesabı yapılarak taşınmazın terkin işleminin buna göre yapılması gerektiğini, idare lehine vekâlet ücreti takdir edilmemesinin ölçülülük sınırlarını aştığını, emsal karşılaştırmasının hatalı olduğunu bedelin yüksek belirlendiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalılar ... vd. vekili temyiz dilekçesinde özetle; tespit edilen bedele dört aylık sürenin bitiminden itibaren bu bedele faiz uygulanacak olsa da bu faiz müvekkillerin hak kaybını karşılamadığından, dava konusu taşınmazın kamulaştırma bedelinin enflasyona göre denkleştirilerek, güncel değeri üzerinden hesaplamanın yapıldığı ek bir rapor hazırlanması ve bu bedel üzerinden depo kararı verilmesi hakkaniyet ilkesinin bir gereği olduğunu, bir kısım davalılar tarafından arsa payının düzeltilmesi davası sebebiyle kamulaştırma bedelinin alınamadığı yargılama aşamasında iddia edilmiş ise de bozma kararı öncesi verilen karar tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan Kanun gereği depo edilen bedel kararın kesinleşmesi ile ödenebilecek iken bozma sırasında ilgili Kanun maddesinin iptali sonrası karar ile ödenebilir hale gelmiş ve fakat İlk Derece Mahkemesince arsa paylarının düzeltilmesine ilişkin dosyanın kesinleşmesinin beklenilmesine ilişkin karardan hangi gerekçe ile dönüldüğünün kararda açıklanmadığını, yapı maliyet bedeli düşük belirlenerek mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kamulaştırma bedelinin tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri,
2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesi ile 11 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile 04.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kanun’un 24.04.2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun’un 5 inci maddesiyle değiştirilen 10 uncu maddesine 11.04.2013 tarihli 6459 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesiyle eklenen dokuzuncu fıkrası iptal edilmiştir. Dava 01.08.2023 tarihinden önce açılmıştır. Anayasa’nın 153 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yer alan; “İptal kararları geriye yürümez.” hükmü ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun; “Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…” gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile; “Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukukî duruma göre karara bağlanır.” genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararları nazara alındığında fark kamulaştırma bedeline 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası gereğince davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından başlamak üzere yasal faiz uygulanması yerindedir.
3. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12055/17 numaralı başvuru sonucu verilen 23.10.2018 tarihli kararı ile 01.06.2019 tarihli ve 30791 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 2016/9364 başvuru numaralı kararı da göz önüne alınarak davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesinde hukuka aykırı yön bulunmamaktadır.
4. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı idare ve davalılar ... vd. vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
5. Dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan binanın A ve B blok maliklerinin arsa paylarının yeniden düzenlenmesine yönelik açılan Trabzon 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/321 Esas, 2015/1196 Karar sayılı arsa paylarının düzeltilmesi davasında verilen kararın kesinleşmesine müteakip buna göre ödemenin yapılamasına ilişkin karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi hatalıdır.
6. İlk Derece Mahkemesince verilen tescil hükmünün Dairemiz bozma ilâmı ile ortadan kalktığı gözetilmeksizin bu hususta yeniden karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm kurulması bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu hataların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davacı idare ve davalılar ... vd. vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Davacı idare ve davalılar ... vd. vekillerinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkeme kararının hüküm fıkrasının;
a) (2) numaralı bendinin hükümden çıkartılmasına yerine " Tespit edilen 5.414.408,60 TL kamulaştırma bedelinden acele kamulaştırma dosyalarında davalılara ödenen 3.998.150,70 TL'nin mahsubu ile bakiye 1.416.257,90 TLnin hak sahipleri adına TC Ziraat Bankası ... Şube Müdürlüğünde açılan hesaba davacı tarafça yatırılmış olduğu anlaşılmakla; bu miktardan A Blok bina bedeline isabet eden kısmın A Blok bina maliklerine, kalan kısmın ise (arsa bedeli, ortak alan bedeli, süs bitkileri ve ağaç bedellerinin) A ve B blok maliklerine arsa payları oranında, Trabzon 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/321 Esas, 2015/1196 Karar sayılı arsa paylarının düzeltilmesi davasında verilen kararın kesinleşmesi akabinde, mahkememizce bankaya yazılacak müzekkere ile ödenmek üzere 3'er aylık vadeli hesapta tutulması hususunda ilgili banka şubesine müzekkere yazılmasına, tapu kaydındaki tüm takyidatların bedele yansıtılmasına, ödenmesi gereken 1.416.257,90TL'ye 11.02.2015 tarihinden itibaren karar tarihi olan 05.01.2023 tarihine kadar yasal faiz işletilmesine"cümlesinin yazılması,
b) (5) numaralı bendinin hükümden çıkartılmasına yerine "Dava konusu Trabzon ili, Ortahisar ilçesi, 2 nolu ... Mahallesi 1797 ada 5 parsel (ifraz öncesi 1747 ada 1 parsel) sayılı 1.019,64 m² yüzölçümündeki taşınmazın davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile davacı ... adına tapudan yol olarak terkinine, " cümlesinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Davalı ... vd.'den peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine,
12.02.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 Esas, 2004/19 Karar sayılı kararı ve müstakar kararlarında da açıkça ifade edildiği üzere Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının kesin hüküm halini almamış derdest davalar yönünden uygulanmaları gerekir. Zira Anayasa Mahkemesinin iptal kararları usulî kazanılmış hakkın ve aleyhe bozma yasağının istisnasını teşkil ederler.
Bu nedenle somut olayda; davalı tarafın Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca kamu alacaklarına uygulanacak en yüksek faizin uygulanmasını gerektirecek şekilde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 26 ncı maddesinin birinci fıkrası kapsamında değerlendirilecek bir temyiz talebinin (bir kısım davalı taraf vekilinin 30.05.2023 tarihli temyiz dilekçesindeki; “yasal faizin müvekkillerinin hak kaybını karşılamayacağına, kamulaştırma bedelinin enflasyona göre hesaplanmasına” ilişkin talebi) de dosya münderecatında bulunması karşısında, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası hükmünün iptali yönünde Anayasa Mahkemesi tarafından verilen ve 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı iptal kararı doğrultusunda karar verilmeli ve “dava tarihinden itibaren mahkeme karar tarihine kadar” Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası hükmü nazara alınarak faize hükmedilmelidir.
Hâl böyle iken, eldeki derdest davada Anayasa Mahkemesi iptal kararının uygulanmadığı, “Düzeltilerek Onama Kararımızın” “Değerlendirme” Kısmının”, 2 No’lu bendindeki sayın çoğunluğun gerekçe ve görüşüne katılmıyoruz. 12.02.2024