Logo

5. Hukuk Dairesi2023/859 E. 2023/7643 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro tespiti sonucu tapuya tescil edilen taşınmazın, mahkeme kararıyla tapu kaydının iptal edilmesi nedeniyle 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazminat istenmesine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Kadastro tespiti sonucu tapu kaydı oluşturulan taşınmazın tapu kaydının, yargılama sonucu iptal edilmesi halinde, tapu kaydının iptaline neden olan yargısal faaliyet nedeniyle 4721 sayılı TMK’nın 1007. maddesi uyarınca tazminat şartlarının oluşmadığı gözetilerek, mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1376 Esas, 2022/1744 Karar

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Midyat 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/92 Esas, 2022/289 Karar

Taraflar arasındaki taşınmazın tapu kaydının mahkeme kararı ile iptalinden kaynaklanan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yeniden yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı Hazine vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu Mardin ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 170 ada 93 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları esnasında davacıların murisi ... adına zilyetlikten tespit ve tescil edildiğini, ancak Midyat 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/74 Esas, 2013/99 Karar sayılı ilamı ile dava konusu taşınmazın tapusunun iptaline karar verilerek 13.06.2014 tarihinde bu kararın kesinleştiğini, tapunun iptali nedeniyle davacının uğradığı zararın tazminini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın tarafının Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü olması gerektiğini, dava konusu yerin taşlık ve kayalık olduğunu ve dolayısıyla ilk kadastro çalışmalarında bu yerin davacı adına kaydedilmesinin zaten hatalı bir işlem olduğunu, daha sonra bu durum fark edilerek tapu kaydının iptal edildiğini, davanın zamanaşımı ve hak düşürücü süreden reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne, 649.458,25 TL tazminatın 13.06.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsiline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın husumetten reddi gerektiğini, zamanaşımı geçtikten sonra dava açıldığını, arsa olarak değer biçilmesi hatalı olup emsal alınan taşınmazın uygun olmadığını ve belirlenen bedelin yüksek olduğunu, duvar bedelinin hesaba dahil edilmesinin hatalı olduğunu, ikinci kez yapılan ıslahın dikkate alınmaması gerektiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesine, talebin 10 yıllık zamanaşımına uğramamasına ve kesinleşmiş mahkeme kararı gereği taşınmazın tapu kaydının iptal edilmesi neticesinde bedelinin 11.03.2022 tarihli bilirkişi raporu uyarınca davalıdan tahsiline ilişkin İlk Derece Mahkemesince verilen kararda belirtilen yönler itibarıyla usul ve esas bakımından hukuka aykırılık bulunmadığı gibi ıslah ancak bir defa mümkün olup, kaldırma kararı sonrasında verilen 07.04.2022 tarihli dilekçenin de ıslah dilekçesi mahiyetinde olduğu, ıslahla artırılan tutar zamanaşımına uğramamakla, tahsiline karar verilmesi yerinde olduğundan bu yönlere ilişkin istinaf itirazlarının da reddi gerektiği, istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu kararda isabetsizlik bulunmadığından istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin bir numaralı alt bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, temel olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihaî kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı Hazine vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

3. Dava konusu Mardin ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 170 ada 93 parsel sayılı taşınmazın 18.11.2008 tarihli kadastro tespit tutanağının edinme sebebi kısmında; “Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu ve hiç kimsenin zilyet ve tasarrufunda bulunmadığı ve hiçkimse de bu parsele ait bir belge ibraz etmediği ve bu parsel devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve ekonomik yarar sağlanması mümkün olan yerlerden olup kimsenin mülkiyet iddiasında bulunmadığı anlaşılmakla ham toprak vasfı ile Maliye Hazinesi adına tespiti yapıldı.” ibaresinin yer aldığı ve 09.02.2009 tarihli Kadastro Komisyon Tutanağı muhteviyatından, bu tespitin hatalı olduğu gerekçesiyle davacılar murisi ... oğlu ...’ın itirazı üzerine dava konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunmayan taşınmazlardan olduğu ve ...’ın zilyetliğinde bulunan özel mülkiyete konu taşınmazlardan olduğu kanaati ile itirazın kabulü ile 170 ada 93 parsel taşınmazın Maliye Hazinesi adına kadastro teknisyenliğince yapılan tespitin iptali ile tarla vasfı ile ... adına tespitine karar verildiği ve 20.03.2009 tarihinde tesis kadastrosu ile davacılar murisi ... adına tapuya tescil edildiği, Hazine tarafından 3402 sayılı Kanun'un 12 nci maddesinin üçüncü fıkrasına göre kadastro öncesi sebebe dayalı olarak açılan Midyat 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/74 Esas, 2013/99 Karar sayılı dosyasında; dava konusu yerin tarımsal faaliyete elverişsiz, dördüncü sınıf tarım arazisi niteliğinde olduğu belirlendiğinden davanın kısmen kabulü ile dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptaline karar verildiği, kararın temyiz incelemesinden geçerek 13.06.2014 tarihinde kesinleştiği, bu karara istinaden Midyat Tapu Müdürlüğünün 26.06.2014 tarihli ve 3102 yevmiye numarası ile taşınmazın tapu sicilinden terkin edildiği, eldeki davanın 07.09.2020 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi içinde açıldığı anlaşılmıştır. Dosya kapsamında yapılan inceleme sonucu; dava konusu taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taşlık ve kayalık niteliğinde 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü ve 17 nci maddeleri uyarınca imar ihya ve zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olduğu ancak davacı taraf yararına imar ihya ve zilyetlikle edinme koşulları gerçekleşmediğinden tapusunun mahkemece iptal edildiği, kadastro tespitine dayanak alınan eski tarihli tapu kaydının da bulunmadığı anlaşılmıştır. Kadastro Müdürlüğünce yapılan kadastro tespit işlemleri doğrultusunda davacı adına tapu kaydı oluşturulmuş, taraflar arasında mevcut ve yargılamaya muhtaç olan hukukî uyuşmazlığın mahkemece giderilmesi üzerine tapu kaydı iptal edilmiştir. Başka bir anlatımla tapu kaydının iktisap sebebinin Kadastro Kanunu gereğince oluşturulan kadastro komisyonunun yaptığı tespit işlemleri olduğu, bu tapu kaydının idarece sonradan oluşturulan başka bir orman tahdit ya da kadastro komisyonu işlemi ile ortadan kaldırılmadığı, tapu kaydının; yasama, yürütme ve yargı erkinin birbirinden ayrı ve bağımsız olması ilkesinin doğal sonucu olarak yürütülen yargısal bir faaliyet neticesi iptal edildiği gözetildiğinde 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat şartları oluşmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,21.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.