"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2011/861 Esas, 2013/530 Karar
KARAR : Kabul
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasında yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı idare, bir kısım davalılar kayyımı ve bir kısım davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; Mersin ili, Tarsus ilçesi, ... köyü 3 ve 8 parsel sayılı taşınmazların kamulaştırma bedelinin tespiti ile kamulaştırılan taşınmazların müvekkili idare adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Bir kısım davalılar vekili Avukat ... cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazlar için acele kamulaştırma dosyasında belirlenen bedelin düşük olduğunu, acele kamulaştırma sürecinde taşınmazın bulunduğu bölgedeki münavebeli ürünler listesinin İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğünden talep edildiğini, ancak domates, patlıcan, kabak gibi bölgede ekilebilecek tüm ürünlere ait listenin gönderilmediğini, bu nedenle münavebeye alınan ürünlerden kaynaklı olarak gerçek değerinin altında bir değer belirlendiğini, keza kapitalizasyon faizinin %3, objektif değer artışının %200 oranında alınması gerektiğini, davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesi ve dava tarihinden itibaren en yüksek oranda faiz uygulanması gerektiğini ileri sürmüştür.
2. Bir kısım davalılar vekili Avukat ... cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazlar için acele kamulaştırma dosyasında belirlenen bedelin düşük olduğunu, taşınmazın yılda üç ürün alınabilen 1. sınıf sulu tarım arazisi niteliğinde olduğunu, bölgede sebze yetiştiriciliği yapıldığını, münavebe deseninin buna göre belirlenmesini, kapitalizasyon faiz oranının %3 olarak alınmasını, tespit edilen bedele acele el koyma tarihinden itibaren kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faiz uygulanmasını ve müvekkilleri lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
3. Bir kısım davalılar vekili Avukat ... cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazlar için acele kamulaştırma dosyasında belirlenen bedelin düşük olduğunu, acele kamulaştırma sürecinde taşınmazın bulunduğu bölgedeki münavebeli ürünler listesinin İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğünden talep edildiğini, ancak domates, patlıcan, kabak gibi bölgede ekilebilecek tüm ürünlere ait listenin gönderilmediğini, bu nedenle münavebeye alınan ürünlerden kaynaklı olarak gerçek değerinin altında bir değer belirlendiğini, keza kapitalizasyon faizinin %3, objektif değer artışının %200 oranında alınması gerektiğini, davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesini, dava tarihinden itibaren en yüksek oranda faiz uygulanması gerektiğini ileri sürmüştür.
3. Bir kısım davalılar vekili Avukat ... cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazlar için acele kamulaştırma dosyasında belirlenen bedelin düşük olduğunu, taşınmazın arsa vasfında değerlendirilmesi gerektiğini, aksi yönde kanaat oluşursa taşınmazın sulu tarım arazisi olarak kabul edilerek %3 oranında kapitalizasyon faizinin uygulanmasını, objektif değer artışının %100 oranında alınması gerektiğini, tespit edilen bedele dava tarihinden itibaren kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faiz uygulanmasını ve müvekkilleri lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve kamulaştırma bedelinin tespiti ile bu bedelin davalı tarafa ödenmesine, dava konusu taşınmazların davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile davacı idare adına tesciline karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare, bir kısım davalılar kayyımı ve bir kısım davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazlar için belirlenen bedelin yüksek olduğunu, münavebeye alınan ürünlerin yörede yetiştirilen ürünler olmadığını, kapitalizasyon faiz oranının yüksek uygulandığını, böylece taşınmaz için fahiş bir bedel belirlendiğini ileri sürmüştür.
2. Bir kısım davalılar kayyımı vekili temyiz dilekçesinde özetle; taraf teşkili sağlanmadan, davaya katılma imkanı sunularak yargılama sırasında yapılmış olan keşif ve bilirkişi raporu başta olmak üzere tüm işlemlere itiraz hakkı tanınmadan verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, dava tarihinin dört ay sonrasından başlamak üzere karar tarihine kadar yasal faiz uygulanmasına ilişkin hüküm kurulmamasının hatalı olduğunu, vekil olarak davaya dahil edilmedikleri için müvekkilleri lehine vekâlet ücretine de hükmedilmediğini ileri sürmüştür.
3. Bir kısım davalılar vekili Avukat ... temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazlar için belirlenen bedelin düşük olduğunu, kapitalizasyon faiz oranının %3 yerine %6 olarak alınmasının hatalı olduğunu, taşınmaza objektif değer artışı uygulanması gerektiğini, tespit edilen bedele acele el koyma tarihinden itibaren kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faiz uygulanması gerektiğini, davacı idare lehine vekâlet ücreti takdir edilmesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüştür.
4. Bir kısım davalılar vekili Avukat ... temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazlar için belirlenen bedelin düşük olduğunu, davacı idare lehine vekâlet ücreti takdir edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, karar tarihi itibarıyla müvekkilleri lehine 1.500,00 TL vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken 1.320,00 TL vekâlet ücretine hükmedildiğini, dava tarihinin dört ay sonrasından başlamak üzere karar tarihine kadar yasal faiz uygulanmasına ilişkin hüküm kurulmamasının hatalı olduğunu ileri sürmüştür.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, ... olarak davacı idare ile davalı tapu malikleri arasındaki kamulaştırma bedelinin tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesi gereği yürürlükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası, 11 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkraları.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı idare, bir kısım davalılar kayyımı ve bir kısım davalılar vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Arazi niteliğindeki Mersin ili, Tarsus ilçesi, ... köyü 3 ve 8 parsel sayılı taşınmazlara 2942 sayılı Kanun’un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir esas alınarak değer biçilmesi ve tespit edilen bedelin bloke ettirilerek hükmün kesinleşmesi beklenmeden davalı tarafa ödenmesine karar verilmesi yerindedir.
3. Buna karşın; dava konusu 3 parsel sayılı taşınmaz tapu kaydında 17.000 m² olarak gözüktüğü ve tümü hakkında kamulaştırma kararı verildiği halde, hükme esas alınan bilirkişi raporunda gerekçesi gösterilmeden 10.700 m² olarak hesaplamaya alınması doğru olmadığı gibi, dava konusu 3 ve 8 parsel sayılı taşınmazların her birinde davacı idarenin 158209/317520 pay sahibi olduğu gözetilmeksizin tam pay üzerinden hüküm kurulması da doğru değildir.
4. Dava konusu taşınmazların maliklerinden ... oğlu ..., ... oğlu ..., ... kızı ... (...) ve ... kızı ... davacı olmadıkları halde gerekçesi gösterilmeden adı geçen tapu maliklerinin de payını kapsar şekilde hüküm kurulması hatalıdır.
5. 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile 04.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kanun’un 24.04.2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun’un 5 inci maddesiyle değiştirilen 10 uncu maddesine 11.04.2013 tarihli 6459 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesiyle eklenen dokuzuncu fıkrası iptal edilmiştir. Dava 01.08.2023 tarihinden önce açılmıştır. Anayasa’nın 153 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yer alan; “İptal kararları geriye yürümez.” hükmü ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun; “Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…” gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile; “Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukukî duruma göre karara bağlanır.” genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararları nazara alındığında kamulaştırma bedeline 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası gereğince davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından başlamak üzere karar tarihine kadar yasal faiz uygulanması gerektiğinin düşünülmemesi uygun bulunmamıştır.
6. Yargılama esnasında vefat eden davalı tapu maliki ...’in mirasçıları olan ..., ... (...), ... ve ... davaya dahil edildiği halde gerekçeli karar başlığında adlarına yer verilmemesi hatalıdır.
7. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12055/17 numaralı başvuru sonucu verilen 23.10.2018 tarihli kararı ve Anayasa Mahkemesinin 2016/9364 başvuru numaralı, 01.06.2019 tarihli ve 30791 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan kararı da göz önüne alınarak davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi bozmayı gerektirir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı idare, bir kısım davalılar kayyımı ve bir kısımı davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile Mahkeme kararının BOZULMASINA,
Davacı idare ile davalılar ... vd.'den peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine,
28.03.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
K A R Ş I O Y
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 Esas, 2004/19 Karar sayılı kararı ve müstakar kararlarında da açıkça ifade edildiği üzere Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının kesin hüküm halini almamış derdest davalar yönünden uygulanmaları gerekir. Zira Anayasa Mahkemesinin iptal kararları usulî kazanılmış hakkın ve aleyhe bozma yasağının istisnasını teşkil ederler.
Bu nedenle somut olayda; davalı tarafın Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca kamu alacaklarına uygulanacak en yüksek faizin uygulanmasına yönelik Hukuk Muhakemeleri Kanununun 26 ncı maddesinin birinci fıkrası kapsamında değerlendirilecek bir temyiz talebinin (davalı taraf vekilinin 11.02.2014 havale tarihli temyiz dilekçesindeki; “kamu alacaklarına uygulanacak en yüksek faizin uygulanmasına” ilişkin talebi) de dosya münderecatında bulunması karşısında, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası hükmünün iptali yönünde Anayasa Mahkemesi tarafından verilen ve 01.08.2023 tarihli, 32266 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas - 2023/69 Karar sayılı iptal kararı doğrultusunda karar verilmeli ve “dava tarihinden itibaren mahkeme karar tarihine kadar” Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası hükmü nazara alınarak faize hükmedilmelidir.
Hâl böyle iken, eldeki derdest davada Anayasa Mahkemesi iptal kararının uygulanmadığı, Sayın çoğunluğun “Bozma Kararı ve 5 No’lu Değerlendirme görüşüne” bu yönüyle(faize ilişkin olarak) katılmıyorum. 28.03.2024