"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/213 Esas, 2022/387 Karar
KARAR : Karar verilmesine yer olmadığına
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen orman vasfı ile Hazine adına tescil edilen taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile özel orman olarak davacılar adına tescili, kabul edilmediği takdirde uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemli asıl ve birleştirilen davalarda verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda,Yargıtay 8. Hukuk Dairesince Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl ve birleştirilen 2013/41 Esas sayılı davada tapu iptali ve tescil talebi yönünden davanın reddine, tazminat talebi yönünden davalı Hazine hakkında açılan davaların kısmen kabulüne, davalı ... İşletme Müdürlüğü hakkında açılan davaların husumet yokluğu nedeniyle reddine, birleştirilen 2016/39 Esas sayılı davada tapu iptali ve tescil talebinin esastan, tazminat talebinin zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.
Davacı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 30.04.2024 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.
Duruşma günü davacı vekilleri Avukat ... ile Avukat... davalı Hazine vekili Avukat ...ve davalı ... vekili Avukat ... gelmişlerdir.
Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.
Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Asıl ve birleştirilen 2013/41 Esas sayılı dosyada davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu... Mahallesi 85 ada 2 parsel sayılı taşınmazların murisleri...a ait olduğu, müvekkilleri ...,...ile...'ın mirasçıları olduğunu, ..., ...'ın mirasçılarından ...kendisine intikal eden miras payını 06.10.2011 tarihli sözleşmeyle ...'ya devir ve temlik ettiğini, buna dair veraset ilamları ve devre ilişkin protokolü sunduğunu, 173 ada 11 parsel sayılı taşınmazın Maliye Hazinesi tarafından Adalar Asliye Hukuk Mahkemesinin 1999/165 Karar sayılı ilamı ile 18 pafta 85 ada 2 parsel sayılı taşınmazın Adalar Asliye Hukuk Mahkemesinin 1998/38 Esas sayılı dosyasında açılan dava sonucu orman tahdit sınırları içerisinde kaldığı cihetle müvekkilinin murisi adına tapu kaydının iptali ile orman vasıflı olarak Hazine adına tesciline karar verildiğini, öncelikle dava konusu taşınmazın Maliye Hazinesi adına olan tapusunun iptal edilerek müvekkilleri adına özel orman olarak iadesini ve tapuya tesciline karar verilmesini, aksi takdirde tapularının iptal edilmesi nedeniyle uğradıkları zararın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
2. Birleştirilen 2016/39 Esas sayılı dosyada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu... Mahallesi 173 ada 11 sayılı taşınmazın maliki ...'ın mirasçısı olan ...'ın kendisine intikal eden miras payını 06.10.2011 tarihli sözleşmeyle ... ... Can'a devir ve temlik ettiğini, buna dair veraset ilamları ve devre ilişkin prtokolü sunduğunu, Maliye Hazinesi tarafından açılan Adalar Asliye Hukuk Mahkemesinin 1999/165 Karar sayılı ilamı ile taşınmazın Maliye Hazinesi adına tesciline karar verildiğini, öncelikle Maliye Hazinesi adınada tapusunun iptal edilerek müvekkili adına özel orman olarak iadesini ve tapuya tesciline karar verilmesi, aksi takdirde tapusunun iptali nedeniyle uğradığı zararın taşınmazın günümüz tarihinde taşıdığı rayiç bedeli üzerinden tayin ve takdir edilecek tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Asıl ve birleştirilen davalarda davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; orman alanı içerisinde bulunan ve kesinleşmiş mahkeme kararıyla orman vasfı ve Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilen doğal servet ve kaynak niteliğindeki ormanların özel mülkiyet konusu olmasına yasal olanak olmadığı gibi kamu malı niteliğinde olan taşınmazlar hakkında mülkiyet hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle Hazine aleyhine tazminat istemiyle açılan bu davanın yasal dayanağı bulunmadığından her iki dava talebinin de reddine karar verilmesinin talep etmiştir.
2. Asıl ve birleştirilen davalarda davalı ... İşletme Müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde özetle; ...173 ada 11 parsel sayılı taşınmazın... Devlet Ormanı sınırları içinde kaldığını,... Devlet Ormanının ilk orman tahdidinin 1943 yılında 3116 sayılı Kanun'a göre yapıldığı, söz konusu parselin orman sayıldığı, parselin tamamı devlet ormanı sınırları içinde bırakıldığını, 1744 sayılı Kanun uygulamasını yapan 1 numaralı Orman kadastro komisyonu tarafından... Devlet Ormanının kesinleşmiş orman sınırlarını araziye aplike sırasında uygulanan 10,11,12 nolu aplikasyon tutanaklarında orman sınır noktaları belirtilmiş 18 nolu tutanakla aplikesi yapılan... Devlet Orman sınırlarının tapu kadastro paftalarına aktarılması yapılmış ve 173 ada 11 parsel sayılı taşınmazın devlet ormanı sınırları içinde bırakıldığını ve 23.09.1981 tarihinde ilan edilerek kesinleştiğini, 2896 sayılı Kanunla değişik 2 nci maddesinin (B) fıkrasının uygulamalarına konu edilmediği ve vasfında bir değişliklik yapılmadığını, 3302 sayılı Kanun'la değişik 2/B maddesine göre orman sınırları dışarısına çıkarma uygulamasını yapan 56 nolu orman kadastro komisyonu tarafından parselin 2/B madde uygulamasına dahil edilmediğini, devlet ormanı sınırları içinde bırakıldığını ve 19.04.1989 tarihinde ilan edilerek kesinleştiğini, dava konusu parsel için Maliye Hazinesi tarafından Adalar Asliye Hukuk Mahkemesinin 1999/67 Esasında davacılar aleyhine tapu iptali ve tescili davası açıldığını, idarenin de dahili davacı olarak taraf olduğu davanın sonucunda Adalar Asliye Hukuk Mahkemesinin 1999/67 Esas, 1991/106 Karar sayılı ilamı ile dava konusu parselin tapu kaydının iptali ile orman vasfı ile tapuya kayıt ve tesciline karar verildiğini, bu kararın 16.05.2005 tarihinde kesinleştiğini, tazminat taleplerinin yerinde olmadığını devlet ormanlarının tazminata konu edilemeyeceğini, tazminat talebi için 10 yıllık zamanaşımı süresinin de dolduğunu, haksız yere açılan davaların reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 20.09.2019 tarihli ve 2013/40 Esas, 2019/266 Karar sayılı kararı ile asıl ve birleştirilen 2013/41 Esas sayılı davada tapu iptali ve tescil talebi yönünden davaların reddine, tazminat talebi yönünden ayrı ayrı 20.000,00 TL'nin davalı Hazineden tahsiline, fazlaya ilişkin ıslah edilen miktarların ıslah zamanaşımı nedeniyle reddine, davalı ... İşletme Müdürlüğü hakkında açılan davada karar verilmesine yer olmadığına, birleştirilen 2016/39 Esas sayılı davada ise tapu iptali ve tescil talebinin esastan, tazminat talebinin zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davaların davacıları ile davalı Hazine vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 30.06.2020 tarihli ve 2020/155 Esas, 2020/1428 Karar sayılı kararı ile dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, asıl ve birleştirilen 2013/41 Esas sayılı dosyalarda 10 yıllık zamanaşımı süresi içinde dava açılmış ise de, tapu kaydının iptaline dair verilen hükmün kesinleştiği 26.03.2003 ve 16.05.2005 tarihleri ile ıslahın yapıldığı 19.08.2015 tarihi arasında 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolmuş olmasına, yine birleştirilen 2016/39 Esas sayılı davanın 10 yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra 22.03.2016 tarihinde açılmış olmasına ve Hazine vekili tarafından süresinde zamanaşımı definde bulunulmasına, orman olduğu gerekçesiyle tapusu iptal edilen taşımazın iadesinin mümkün bulunmamasına göre Mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygun olup, delillerin takdirinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığından asıl ve birleştirilen davaların davacıları ile davalı Hazine vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin 30.06.2020 tarihli ve 2020/155 Esas, 2020/1428 Karar sayılı kararına süresi içinde asıl ve birleştirilen davaların davacıları ile davalı Hazine vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 24.05.2022 tarihli ve 2021/5877 Esas, 2022/4909 Karar sayılı ilamı ile tapu iptali ve tescil talepleri ile davacı ...'in tazminat talebinin reddine yönelik temyiz itirazlarının yerinde görülmediği, davacılardan ..., ... ile ... tarafından açılan asıl ve birleştirilen davada 85 ada 2 parselin tapusunun iptaline 12.09.2003, 173 ada 11 parselin tapusunun iptaline dair mahkeme kararının ise 16.05.2005 tarihinde kesinleştiği ve eldeki davanın belirsiz alacak davası şeklinde açıldığı göz önüne alındığında, 25.03.2013 tarihinde açılan davanın süresinde olduğu ve dava tarihi itibarıyla tazminat talebinin zamanaşımına uğramadığı, hal böyle olunca; Mahkemece toplanmış ve toplanacak delillere göre iş bu davacıların talebi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle Bölge Adliye Mahkemesi kararı kaldırılarak, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; asıl ve birleştirilen 2013/41 Esas sayılı davada tapu iptali ve tescil talebi yönünden davanın reddine, tazminat talebi yönünden davalı Hazine hakkında açılan davaların kısmen kabulüne, davalı ... İşletme Müdürlüğü hakkında açılan davaların husumet yokluğu nedeniyle reddine, birleştirilen 2016/39 Esas sayılı davada tapu iptali ve tescil talebinin esastan, tazminat talebinin zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; birleştirilen 2016/39 Esas sayılı davanın davacısı ... hakkında davanın zamanaşımından reddinin Yargıtay içtihatları ile Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli kararı gereği zamanaşımının katı yorumlanması nedeniyle reddedilmesinin bireyin Mahkemeye erişim hakkının ihlali niteliğini taşıyacağı, hükmedilen bedelin 2015 yılına göre hesaplandığı, enflasyon, üfe, tüfe, faiz ve döviz kurlarındaki artışlar, memur maaşları ve işçi ücretlerindeki artışlar gözönüne alınarak taşınmazın değerinin yeniden hesaplanması gerektiğini, davalı ... İşletme Müdürlüğü lehine hükmedilen vekalet ücretinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.
2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; davanın hak düşürücü ve zamanaşımı süresi geçirildikten sonra açıldığını, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi hükümlerine dayanılarak tazminat talep edilemeyeceğini, kesinleşme tarihi yerine dava tarihine göre bedel belirlenmesinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu, bilirkişi raporuda eksik ve hatalı değerlendirme yapılarak metrekare birim fiyatının yüksek belirlendiğini ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.
3. Davalı ... İşletme Müdürlüğü vekili temyiz dilekçesinde özetle; asıl ve birleştirilen davalar için ayrı ayrı lehlerine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca uğranılan zararın tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dosya içindeki bilgi ve belgelerden; dava konusu... Mahallesi 173 ada 11 parsel sayılı taşınmazın evveliyatında irsen intikal ve hisse tevhidi yolu ile 20/24 hisse oranında,... Mahallesi 85 ada 2 parsel sayılı taşınmazın ise 70/120 hisse oranında davacıların murisi...adına kayıtlı olduğu, dava konusu parsellerin orman tahdidi içinde bulunması nedeniyle Hazine ve Orman İdaresi tarafından açılan tapu iptal davası sonucu Adalar Asliye Hukuk Mahkemesinin 1999/67 Esas ve 1999/106 Karar sayılı ilamı ile 173 ada 11 parsel sayılı taşınmazın tapusunun iptal edilerek orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiği, hükmün Yargıtay aşamasından geçerek 16.05.2005 tarihinde kesinleştiği, 85 ada 2 parsel sayılı taşınmazın ise Adalar Asliye Hukuk Mahkemesinin 1998/38 Esas ve 1999/165 Karar sayılı ilamı ile tapusunun iptal edilerek orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiği, hükmün Yargıtay aşamasından geçerek 12.09.2003 tarihinde kesinleştiği, davacıların asıl ve birleştirilen 2013/41 Esas sayılı dosyalarda tapu iptali, olmadığı takdirde tazminat talebi ile 25.03.2013 tarihinde eldeki davayı açtıkları, birleştirilen 2016/39 Esas sayılı davanın ise 22.03.2016 tarihinde açıldığı, tarafları ve konusu aynı olan davaların Mahkemece birleştirildiği, davalı Hazine vekilinin süresinde zamanaşımı definde bulunduğu anlaşılmaktadır.
3. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesinden kaynaklanan tazminat davalarında, mülkiyet kaybının kesinleştiği tarihten itibaren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 146 ncı maddesine göre 10 yıllık genel zamanaşımı süresi içinde dava açılması gerekmektedir. Anayasa Mahkemesinin 2014/6673 başvuru numaralı 25.07.2017 tarihli, 29.09.2017 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan Y...kararı ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararı nazara alındığında; Hukuk Genel Kurulu kararı ile 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi ile düzenlenen tazminat için hukuk yolu etkili hale gelmiştir. Hukuk Genel Kurulu karar tarihi olan 18.11.2009 tarihinden önce zamanaşımı süresi dolanlar açısından dava açılmasını mümkün kılacak makul süre içinde 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesine dayanarak dava açılmalıdır.
4. Buna göre, Anayasa Mahkemesinin 25.07.2017 tarihli ve 2014/6673 başvuru numaralı kararının 18.11.2009 tarihinden önce zamanaşımı süresi dolmayan eldeki 2016/39 Esas sayılı dava için uygulama yeri olmadığı gibi, tapu iptali davasının kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra 22.03.2016 tarihinde birleştirilen 2016/39 Esas sayılı davanın açıldığı ve davalı Hazine tarafından süresinde zamanaşımı itirazında bulunulduğu da gözetildiğinde iş bu davanın zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
5. Dosya içindeki bilgi ve belgelere, hükme esas alınan bilirkişi raporunda yazılı gerekçelere ve dava konusu taşınmazların konumu dikkate alındığında arsa niteliğinde olduklarının kabulü ile dosya kapsamına göre dava konusu taşınmazların gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesi yerindedir.
6. Asıl ve birleştirilen davalarda davalı ... İşletme Müdürlüğü hakkında davaların husumetten reddi kararı aynı hukuki nedene dayandığından lehine tek bir maktu vekalet ücretine hükmedilmesi doğrudur.
7. Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı,verilen kararın yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Taraf vekillerinin temyiz itirazları yerinde görülmediğinden usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA,
Davacı taraftan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irad kaydedilmesine, davalı idareler harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
30.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.