"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2023/56 Esas, 2023/701 Karar
DAVA TARİHİ: 31.12.2014
KARAR : Kabul
Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin maliki olduğu Trabzon ili, ...lçesi... köyü 431 parsel sayılı taşınmazı Hazineden satın aldığını; ancak dava konusu taşınmazın tapusunun orman olduğu gerekçesiyle ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/126 Esas, 2013/118 Karar sayılı kararı ile iptaline karar verildiğinden, uğranılan zararın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; orman idaresince tahsis talebi bulunmadığını, satış işleminin usulüne uygun yapıldığını, davacının Mahkeme kararını temyiz etmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 24.06.2015 tarihli ve 2015/8 Esas, 2015/352 Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin 24.06.2015 tarihli ve 2015/8 Esas, 2015/352 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda; her ne kadar dava konusu taşınmaz hâlâ tapuda davacı adına kayıtlı ise de anılan Mahkeme kararının kesinleşmesi ile davacının dava konusu taşınmazda olan mülkiyet hakkı sona erdiğinden davacının tazminat talebinin hukukî yarar yokluğundan reddine karar verilmesi doğru görülmeyerek Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar
Mahkemenin 08.09.2020 tarihli ve 2017/226 Esas, 2020/223 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin 08.09.2020 tarihli ve 2017/226 Esas, 2020/223 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; dava konusu taşınmazın arsa mı arazi mi olduğu tespit edilerek yöntemine göre değer biçilmesi gerektiği, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tapu kaydı iptal edilen taşınmaz bedeline hükmedilmesi gerekirken, yasal olmayan gerekçelerle Hazine tarafından açılan tapu iptal ve tescil dosyasında davacılar aleyhine hükmedilen harcın Hazineden tahsiline karar verilmesi, kabule göre de 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesinden kaynaklanan tazminat davalarında değerlendirme tarihinin dava tarihi olduğu ve taşınmazın bedelinin bu tarih itibarıyla belirlendiği gözetilerek faizin dava tarihi itibarıyla işletilmesi gerekirken, yazılı şekilde tapu iptal kararının kesinleştiği tarihten itibaren faize hükmedilmesi doğru görülmeyerek Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Son Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozmaya uyulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacılar vekili temyiz dilekçelerinde özetle; murisin taşınmazı neredeyse 30 yıl önce satın aldığını bilirkişi raporunun hükme esas alınabilecek nitelikte olmadığını, kapitalizasyon faizinin ve verilerin hatalı alındığını, rapora itirazlarının dikkate alınmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçelerinde özetle; dava konusu taşınmazın çalılık vasfında olduğunu, münavebenin ve kapitalizasyon faiz oranının hatalı belirlendiğini, tapu iptali davasında hükmedilen harcın Hazineden tahsiline karar verilmesinin doğru olmadığını, tazminat miktarının çok fahiş belirlendiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanunun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dava konusu Trabzon ili, ...lçesi,... köyü 431 parsel sayılı, 9600 metrekare yüzölçümlü taşınmazın çalılık vasfıyla hükmen 31.10.1956 yılında Hazine adına tescil edildiği, davacıların murisince 22.04.1994 tarihinde Hazine'den satın alındığı, ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/596 Esas, 2014/316 Karar sayılı kararı ile dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile Hazine adına tesciline karar verildiği, kararın Yargıtay denetiminden geçerek davacılar yönünden 23.05.2013 tarihinde, Hazine yönünden 08.09.2017 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 09.01.2015 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
3. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
4. Yapılan incelemede, hükme esas alınan bilirkişi raporunun İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğünden ... verilerinin getirtilerek denetlenmemesi ve münavebeye esas ürünlerin net gelirleri sırasıyla 834,17 TL, 2916,67 TL ve 1750 TL olarak tespit edilmesine rağmen gerekçesi açıklanmadan 433,33 TL, 1250 TL ve 1050 TL kabulü ile hesap yapılması doğru olmadığı gibi bilikişi raporunda parsel sorgu görüntüsü dikkate alındığında meskunda bulunmadığı TİSKİ’nin su ve kanalizasyon çalışması yapmadığı belirterek dava konusu taşınmazın arazi vasfında olduğu ve dava konusu parselin mahalleye yakın olmaması, yola cepheli olmaması şehir merkezine uzak olması göz önünde bulundurulduğunda objektif değer artışı uygulanmadığı belirtilmişse de Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü parsel sorgu sisteminde yapılan incelemede dava konusu taşınmaza yakın mesafede 3131 sokağın bulunduğu, yine yakın konumda cami ve yerleşim yeri bulunduğu gözetildiğinde dava konusu taşınmazı arazi vasfında kabul ederek değer biçen rapor inandırıcı bulunmamıştır.
Bu durumda Mahkemece, Belediye Başkanlığına yeniden müzekkere yazılarak dava konusu taşınmazın değerlendirme tarihi itibarıyla belediye imar planı içinde olup olmadığı, imar planı içerisinde ise tarihi, ölçeği ve türü (1/1000, 1/1500, 1/25000 ölçekli olan) araştırılarak 1/1000 ölçekli imar planı içerisinde olmadığının tespiti durumunda belediye veya mücavir alan sınırları dahilinde bulunup bulunmadığı, belediye hizmetlerinden yararlanıp yararlanmadığı ve etrafının meskun olup olmadığı diğer ölçekli plan dahilinde ise plandaki konumu, plan kapsamında alınma amacı, yerleşim yerine uzaklığı, şehrin gelişme istikametinde olup olmadığı hususları sorulduktan sonra;
a) Dava konusu taşınmazın arsa niteliğinde olduğunun anlaşılması halinde; taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi, taşınmazın, değerlendirme tarihi itibarıyla, emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibarıyla imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Müdürlüğünden sorulması, ayrıca dava konusu taşınmazın imar planındaki konumu, emsallere ve değerini etkileyen merkezi yerlere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların resen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi için yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak denetime elverişli rapor sonucuna göre;
b) Dava konusu taşınmazın arazi olduğunun anlaşılması halinde ise yörede yaygın mutad münavebe ürünlerinin hangileri olduğu ve bunların değerlendirme tarihi itibarıyla dekar başına ortalama verim miktarları ile hasat dönemindeki ortalama kilogram satış fiyatları ve üretim masrafları İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğünden getirtilerek taşınmazın olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelirine göre değeri tespit edildikten sonra, bulunan bedele varsa taşınmazın değerine etki edecek objektif artış gerektiren unsurlar da eklenerek değer biçilmesi gerektiğinin düşünülmemesi bozmayı gerektirir.
5. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca açılan eldeki davada tapu kaydı iptal edilen taşınmaz bedeline hükmedilmesi ile yetinilmesi gerekirken, yasal olmayan gerekçelerle ayrıca tapu iptal ve tescil dosyasında davacılar aleyhine hükmedilen harcında Hazineden tahsiline karar verilmesi bozmayı gerektirir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Taraf vekillerinin temyiz itirazları yerinde olduğundan usul ve kanuma uygun olmayan Mahkeme kararının BOZULMASINA,
Davacıdan peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
05.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.