"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1138 Esas, 2023/1452 Karar
DAVA TARİHİ : 10.07.2020
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bodrum 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/269 Esas, 2022/122 Karar
Taraflar arasındaki müdahalenin önlenmesi ve kal'i davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.
Davalı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 21.01.2025 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.
Duruşma günü davalı vekili Avukat ... Özdemir gelmiş, davacı vekili duruşmaya katılmamıştır.
Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.
Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının müvekkili kooperatifin kadim ve ortak duvarlarını yıkmak suretiyle müvekkili kooperatifin ortak alanına imar kanuna aykırı proje dışı, yeni bir kısım duvarlar, asansör yuvası, asansör ve yüzme havuzu inşaa etmiş olduğunu, söz konusu alanı kendi kullanımına özgüleyerek işgal ettiğini, taşınmazın temeline kadar yapılan kazı nedeni ile de söz konusu kaçak imalatın ayrıca tehlike de arz ettiğini belirterek site ortak alanlarına yapılan tüm müdahalelerin önlenmesine ve kal'ine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu edilen duvarın kooperatife değil, belediyeye ait ... alanın duvarı olduğunu, genel kurulda seçilen yöneticilerin bu davayı açmak için yetkili kılınmadığını, ... Yapı Sitesinin toplu konut olduğunu, site vasfında olmadığını, her bloğun bağımsız iki bölümden oluştuğunu ve yerleşim planına göre bahçe, ön, yan ve yol mesafelerinin yerleşim planında belirtildiğini, kat mülkiyetine geçerken toplu konut şerhinin verilmediğini bu bakımdan 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu (634 sayılı Kanun) uygulanamayacağını, davalının dizlerinden engelli olduğunu ve yürümekte zorluk çektiğini, evine girebilmek için kooperatifin dolambaçlı ve 40-50 basamaklı yolarını geçmek zorunda kaldığını, engelli asansörü yapmak için belediyeye müracaat ettiğini, asansör mevzuatı ile ilgili belgeleri belediye verdiğini, ... alanda kalan ve asansörün hafriyatı sırasında yıkılan duvarın yeniden yapıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 31.08.2021 havale tarihli bilirkişi raporunda, dava konusu imalatlardan garaj olarak kullanılan bölümün ortak kullanım alanında olmadığı ve parsel sınırları dışında kaldığı, garajın arkasında yıkıldığı belirtilen duvarın yeniden yapılmış olduğu, dava konusu asansörün ve havuzun parsel sınırları içerisinde ortak alanda kaldığı, 3194 sayılı İmar Kanunu'na aykırı ve proje dışı yapıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle;17.03.2022 tarihinde dosyaya sundukları beyanları ve delillerinin göz ardı edilerek, eksik inceleme sonucunda karar verildiğini, davacının bu davayı açmakta yetkili olmadığını, yine 634 sayılı Kanun'da yöneticinin görevlerinin sayıldığını, yöneticilerin Kanun'da verilen görevlere göre iş yapması gerektiğini, ancak dava açma yetkisinin özel bir yetki olduğunu, dava tarihinden önce avukata vekâlet veren yönetim kurulu üyelerine böyle bir dava açma yetkisi verilmediğini, sitedeki bütün dairelerin duvarlarının, istinat duvarlarının ve bahçe çitlerinin önceden yapıldığını, fiilen daire sahipleri tarafından kullanılabilecek hale getirildiklerini, yani bahçelerin fiilen kat malikleri tarafından kullanılmakta olduğunu, hatta bahçelerini temizlemeyen, bakımını yapmayan dairelerin bakımlarının kooperatif tarafından yapılacağı ve bedelinin alınacağı dosyada bulunan Genel Kurul tutanaklarında kayda geçirildiğini, bilirkişiler tarafından bu durumun hiç incelenmediğini, bilirkişilerin Yargıtay kararlarına uygun rapor düzenlemediklerini ve hatalı tespitlerde bulunduklarını, her blokun komşular arasındaki sınırının 22 yıl önce Yapıcı firma ve Kooperatif tarafından belirtildiğini her blok ve meskenin kendi sınırları içerisinde senelerdir Kooperatif tarafından ayrılmış bölümleri bahçe olarak kullanıldığını, bu durum müktesep hak oluşturduğunu, kooperatif tarafından kat mülkiyetine geçerken toplu konut şerhi verilmediğini, bu bakımdan da genel hükümlerin uygulanması gerektiğini, asansör ve havuzun komşulara ve komşuluk hukukuna zarar vermeyecek şekilde imal edildiğini, Mahkemece vekâlet ücreti ve yargılama giderleri konusunda hatalı karar verildiğini, gerekçeli kararın usule uygun olmadığını, kararın kaldırılması ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile onaylı mimari projenin ve tapu kayıtlarının dosya içine getirtilmesi ile mahallinde fen, inşaat mühendisi, makine mühendisi ve gayri menkul değerlendirme uzmanı bilirkişiler ile yapılan keşif sonunda düzenlenen, denetime elverişli, infazı kabil bilirkişi raporu ile davacı koopetifin de bağımsız bölüm (kat) maliki olduğu sitede, davalının site ortak alanına havuz ve asansör yuvası ve asansör imalatı yaparak müdahale ettiğinin tespit edilmesine göre, bu türden davaların temyizen incelendiği yerleşik Yargıtay kararlarının da dikkate alınmasıyla davacının davada aktif husumet ehliyetinin varlığının kabul edilerek, davacının davasının kabulüyle bilirkişi raporuna ekli krokide A ve B harfi ile gösterilen ortak alanlara davalının müdahalesinin önlenmesine ve bu kısımlar üzerindeki yapıların kâl'ine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek ayrıca paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki el atmanın önlenmesini isteyebileceği ancak o paydaşın payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenmesi davasının dinlenme olanağı olmadığını, kooperatifin kendine ait binası ve payı bulunduğunda; paydan az yer kullandığını ileri süren paydaşın el atmanın önlenmesi davası değil taksim ya da ortaklığın, satış yoluyla giderilmesi davası açması gerektiğini, davalı ve eşi yürüme güçlüğü çektiği ve pek çok hastalıkları bulunduğu için ...Üniversitesi hastanesinden alınan engelli raporu ile Belediye ve davacı Kooperatife müracaat ederek binalarının Kanun'da belirttiği normal bir yolu bulunmadığı, her türlü vasıtanın intikal edebileceği yola sahip olmadığından binanın önündeki 10 metrelik yola inmek için bir engelli asansörü yapmak istediklerini beyan ederek asansör ve asansör boşluğu imal edilerek bahçe kotundan bir buçuk metre aşağıya inildiği için kot farkından dolayı çıkan bölüme bir havuz imalatı yapıldığını, binalarda herhangi bir kişi hasta olduğunda ambulansın, yangın çıktığında itfaiyenin ulaşabilmesinin imkansız olduğunu, hiçbir şekilde binaya engelli aracı, elektrikli sandalye ile ulaşımın yapılamadığını, bunları yapmak için yıkıldığı belirtilen duvarın kooperatifin arsasında olmayıp Belediyeye terk edilmiş park alanı sınırları içerisinde olduğunu, bu bakımdan da kooperatifin dava açma yetkisi bulunmadığını, delillerinin toplanmadığını ve gereken incelemelerin yapılmadığını, mevzuat gereğince engelli asansör ve süs havuzu imar yönetmeliğine göre yapılan yapının ruhsata tabi olmayıp, hiçbir komşunun görüş alanlarını da kapatmadığını, sadece kendi blokları önünde bulunduğundan blok maliki olan ... Altından da muvafakatname alındığını, muvafakatnamenin de Belediyeye sunulmadığını, kooperatif yönetimine de dilekçe sunulduğunu ve Genel Kurulda gündemde olmadığı gerekçesiyle görüşülmediğini, davalı tarafın davacının taşınmazlarına ve arsalarına tecavüzünün olmadığını belirterek ve resen dikkate alınacak nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, birden fazla taşınmaz üzerinde kurulu bulunan, toplu yapı yönetimine geçmeyen site ortak alanına yapılan müdahalenin önlenmesi ve kâl'i istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 634 sayılı Kanun'un 19 uncu ve 33 üncü maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.634 sayılı Kanun'un uygulanabilmesi için dava konusu taşınmazın tek parsel üzerinde kurulmuş bulunması ve üzerinde kat mülkiyeti tesis edilmiş olması, tek parsel üzerinde kurulmuş olmakla birlikte, henüz kat mülkiyeti tesis edilmemiş bulunan; ancak kat irtifakı tesis edilmiş bulunan ana taşınmazlarda inşaatın fiilen tamamlanmış olması ve en az 2/3'ünün fiilen kullanılmaya başlanmış olması gerekir. Bu durumda iki şartın aynı anda oluşması gerekir. Yani kat irtifaklı anataşınmazın inşaatının tamamen bitirilmiş olması ve aynı zamanda en az 2/3'ünde fiilen iskan edilmiş olması gerekir. Birden fazla parsel üzerinde kurulmuş bulunan sitelerde ise 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanun hükümlerinin uygulanabilmesi için yukarda belirtilen şartlarla beraber toplu yapı yönetimine geçilmiş olması gerekir. Kat Mülkiyeti Kanunda değişiklik yapılmasına ilişkin 5711 sayılı Kanun'un 22 nci maddesi ile 634 sayılı Kanun'un 66 ncı ve devamı maddelerinde düzenlenen Toplu Yapılara İlişkin Özel Hükümler uyarınca sitede henüz toplu yapı yönetimine geçilmediğinin anlaşılması halinde ise uyuşmazlıkta kat mülkiyeti hükümlerinin değil, genel hükümlerin uygulanması gerekmektedir. Buna göre görev hususu da genel hükümler uyarınca belirlenmelidir.
3.Dosyadaki bilgi ve belgelerle, davaya konu sitenin birden fazla parsel üzerinde kurulu olduğu anlaşılmakta ise de mahkemece öncelikle tüm tapu kayıtlarının getirtilerek dava tarihinde site yönetiminin olup olmadığı var ise kimlerden oluştuğu tespit edilmeli oluşacak netice sonrasında davacı Kooperatifin 315 ada 1 parsel de davalının da 315 ada 1 parsel de malik olduğuna da dikkat edilerek mahkemece öncelikle görev konusunun değerlendirilmesi gerekmektedir.
4. Kabule göre de; Mahkemece davanın kabulüne karar verildiği hâlde, davalı tarafın mimari projeye aykırılıklarının krokiye bağlanmak sureti ile ne şekilde eski hale getirileceğinin belirtilmediği anlaşılmaktadır. Mahkemece keşif yapmak sureti ile alınan bilirkişi raporunda da yapılan imalatların projesine aykırı olduğu belirtilmiş ancak eski hale getirme bakımından yapılacak işlemler krokiye bağlanmak sureti ile anlatılmamıştır. 6100 sayılı Kanun'un 297 nci maddesine göre mahkemece verilen kararın hüküm sonucu kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından herbiri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi ve verilen karar ile iki tarafın leh ve aleyhine hükmedilen görev ve hakların gayet açık ve anlaşılır biçimde yazılması gerekmektedir. Mahkemece projeye aykırılıkların ve müdahalelerin neler olduğunun ve ne şekilde eski hale getirileceğinin infazda tereddüt yaratmayacak şekilde açıkça belirtilmemesi hatalıdır.
5. Mahkemece, yapılmasına hükmedilen işlemlerin yerine getirilmesi için davalı tarafa 634 sayılı Kanun'un 33 üncü maddesi hükmü uyarınca uygun süre verilmemesi de doğru görülmediğinden hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kısman kabulü ile temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
3. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, 03.10.2024 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince belirlenen 28.000,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
Davalıdan peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
21.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.