Logo

5. Hukuk Dairesi2024/1375 E. 2024/9583 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Usulsüz kamulaştırma nedeniyle idare adına tescil edilen taşınmaza ilişkin açılan kamulaştırmasız el atma davasında, taşınmazın değerinin hangi tarih esas alınarak belirleneceği ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun ek 3. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararları ve Yargıtay içtihatları gözetilerek, usulsüz kamulaştırma sebebiyle açılan davada taşınmazın değerinin dava tarihi itibarıyla belirlenmesi gerektiği ve davalı idarece yapılan emsal değerlendirmesine göre hükmedilen bedelin ödenmesinde isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2023/201 Esas, 2023/416 Karar

DAVA TARİHİ : 20.05.2015

KARAR : Kabul

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya karşı direnme kararı verilmiştir.

Mahkemece verilen direnme kararı davacılar vekilince temyiz edilmekle; dosya Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna sunulmuş, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca yapılan inceleme sonunda mahkemenin direnme kararı uygun bulunmuş, diğer temyiz itirazlarının incelenmesi yapılmak üzere dosya Dairemize gönderilmiştir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 13.12.2022 tarihli ve 2020/5-354 Esas, 2022/1736 Karar sayılı kararının, karar düzeltme yoluyla incelenmesi davacılar vekili tarafından verilen dilekçe ile istenilmiştir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun yaptığı inceleme sonucunda davacılar vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Hukuk Genel Kurulunun 13.12.2022 tarihli ve 2020/5-354 Esas, 2022/1736 Karar sayılı direnme kararının uygun bulunmasına ilişkin kararın kaldırılmasına, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerle bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonunda, davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul ili, Küçükçekmece ilçesi, Halkalı mevkiinde bulunan 48 parsel sayılı taşınmazda 870/22100 hisse ile mirasçı olduklarını, davalı idare tarafından usulüne uygun tebligat yapılmadan taşınmazın kamulaştırıldığını, müvekkillerine kamulaştırma bedeli ödenmediğini, müvekkillerinin taşınmazın Arsa Ofisine devri için ferağ vermediklerini, taşınmazın değerinin yüksek olduğunu, bu sebeplerle, fazlaya ilişkin talep ve hakları saklı kalmak kaydıyla 8.000,00TL kamulaştırmasız el atma bedelinin, dava tarihinden işleyecek kanuni faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taşınmazın mülga Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü tarafından İmar ve İskan Bakanlığının 04.05.1979 tarihli ve 575/1138 sayılı oluru ile kamulaştırıldığını, kamulaştırma bedelinin taşınmaz malikleri adına Türkiye Emlak Bankası Halkalı Şubesi'ne bloke edildiğini, araştırmalar sonucunda tespit edilen Halkalı Köyü İstanbul adresine noter kanalı ile çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edildiğini, bunun üzerine 13.11.1982 ve 27.11.1982 tarihli Yeni İstanbul Gazetesi ile ilanen tebligat yapıldığını, tebligat aşaması bu şekilde tamamlandıktan sonra taşınmazın idare adına devri için 17 nci madde uyarınca cebri tescil davası açıldığını, tescil davasında yapılan tebligatların usulüne uygun olduğunu, Bakırköy 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 29.01.1985 tarihli ve 1984/337 Esas, 1985/10 Karar sayılı kararı ile taşınmazın idare adına tesciline karar verildiğini, davacıların tebligattan itibaren 30 günlük hak düşürücü süre içinde dava açmadıklarını, benzer bir davada Küçükçekmece 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 15.08.2013 tarihli ve 2013/162 Esas, 2013/360 Karar sayılı kararı ile davanın reddine dair olarak verilen kararın Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 2014/10105 Esas, 2014/24431 Karar sayılı kararı ile onandığını, yine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 29.04.2009 tarihli ve 2009/5-104 Esas, 2009/142 Karar sayılı kararı ile ilanen tebligatın geçerli olduğuna karar verildiğini, bu sebeplerle, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 18.03.2016 tarihli ve 2015/233 Esas, 2016/102 Karar sayılı ilamı davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin 18.03.2016 tarihli ve 2015/233 Esas 2016/102 kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; dosya içindeki bilgi ve belgelerden; davacılar murisi tapu kayıt malikinin Tapu Müdürlüğünden tüm adresleri ile ana-baba adı ve doğum tarihleri tespit edildikten sonra bu bilgiler belirtilmek suretiyle adresinin tespiti ve ayrıca zabıta aracılığıyla adres araştırması yapılırken bu bilgilerin gösterilmesi gerekirken, muhtarlık, belediye ve jandarmaya yazılan müzekkerelere ekli liste dosya içinde olmadığı, Tapu Müdürlüğünden yukarıda belirtilen bilgilerin alındığını gösterir bilgi ve belge olmadığı, yine Vergi Dairesinden alınan cevabi listede yazılı adres yönünden bir araştırma yapılmadığı gibi bu adrese de tebligat çıkmadığı, kaldı ki dava konusu taşınmazın idarece dosya içine konan gazete ilanında yer almadığı sonuç olarak usul ve uygun adres araştırması yapılmadan ve ilanen tebligat hususu ispatlanmadan, ilanen tebligatın geçerli olduğunun kabulü mümkün değildir. Bu itibarla kamulaştırma işleminin usulüne uygun tebliğ edilmediği ve tamamlanmış bir kamulaştırma işlemi olmaksızın idarece taşınmaza fiilen el konulduğu, bu nedenle de davacıların tazminat talebinde bulunma haklarının olduğu nazara alınarak işin esasına girilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmediğinden kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Direnilerek Verilen İkinci Karar

Mahkemenin 17.01.2020 tarihli ve 2019/565 Esas, 2020/43 Karar sayılı kararı Dairemizin bozma kararına direnilmesine karar verilmiştir.

C.Dairemizce Yapılan İnceleme Sonucu Dosyanın Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna Gönderilmesi Kararı

Mahkemenin 17.01.2020 tarihli ve 2019/565 Esas, 2020/43 Karar sayılı direnme kararının yerinde olmadığı anlaşıldığından, Dairemizin 20/11/2018 tarihli ve 2018/6394 Esas, 2018/21297 Karar sayılı kararı ile temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın 6763 sayılı Kanun'un 43 üncü maddesi ile değişik 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 373 üncü maddesinin beşinci fıkrası uyarınca yetkili ve görevli Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmiştir.

D. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı

1.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından yapılan inceleme sonunda verilen 13.12.2022 tarihli ve 2020/5-354 Esas, 2022/1736 Karar sayılı kararı ile davalı idarece adres araştırması yapılmış, davacılar murisinin tapu müdürlüğünce bildirilen adresine kamulaştırma belgeleri tebliğe çıkarılmış, ancak bila tebliğ iade nedeniyle idare tarafından gazete aracılığı ile ilanen tebligat yapılmıştır. Yayımlanan gazete ilanlarında ise taşınmazın parsel numarası, yüzölçümü, metrekare fiyatı, istimlak bedeli, malik, baba adı ve hissenin eksiksiz olarak bulunduğu anlaşılmakla ilanen tebligatın usulüne uygun olduğu kanaatine varılmakla direnme uygun olduğundan, davacılar vekilinin diğer temyiz itirazları ile ilgili değerlendirme yapılması için dosyanın Dairemize gönderilmesine karar verilmiştir.

2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararına karşı süresi içinde davacılar vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca yapılan karar düzeltme incelemesi sonucunda; davacılar murisi tapu kayıt malikinin Tapu Müdürlüğünden tüm adresleri ile ana-baba adı ve doğum tarihleri tespit edildikten sonra bu bilgiler belirtilmek suretiyle adresinin tespiti ve ayrıca zabıta aracılığıyla adres araştırması yapılırken bu bilgilerin gösterilmesi gerekirken, muhtarlık, belediye ve jandarmaya müzekkere yazıldığı, ancak yazılan müzekkere ekinde liste olduğu belirtilmesine rağmen, ekli listenin dosya içinde olmadığı, ayrıca Tapu Müdürlüğünden yukarıda belirtilen bilgilerin alındığını gösterir bilgi ve belgenin de bulunmadığı, yine Vergi Dairesinden alınan cevabi listede yazılı adres yönünden bir araştırma yapılmadığı gibi, bu adrese de tebligat çıkmadığı, bu nedenle usulüne uygun adres araştırması yapılmadığı anlaşılmakla; mahkemece tamamlanmış bir kamulaştırma işlemi olmaksızın idarece taşınmaza fiilen el konulduğu, bu nedenle de davacıların tazminat talebinde bulunma haklarının olduğu nazara alınarak işin esasına girilip 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun (2942 sayılı Kanun) Ek 3 üncü maddesinin de değerlendirmesi suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinden, davacılar vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Hukuk Genel Kurulunun 13.12.2022 tarihli ve 2020/5-354 Esas, 2022/1736 Karar sayılı direnme kararının uygun bulunmasına ilişkin kararın kaldırılmasına, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerle bozulmasına karar verilmiştir.

E. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı Sonrası Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne, tazminat bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden alınarak davacılara payları oranında verilmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaza ait kamulaştırma işleminin usulüne uygun yapıldığını, davacının hukuki yararının bulunmadığını, değerlendirmenin Ek madde 3'e göre yapılması gerektiğini, taşınmazın değerinin çok yüksek tespit edildiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı tapu malikleri ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin sorumlu idareden tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.

2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.

4. 2942 sayılı Kanun'un Ek madde 3 üncü, Geçici 15 ve 17 nci maddeleri.

5. 28.07.2023 tarihli ve 32262 sayılı Resmî Gazete’de Yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 04.05.2023 tarihli ve 2019/93 Esas, 2023/87 Karar sayılı İptal Kararı ile geçici 15 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan; “…ek 3 üncü madde hükmü uygulanarak…” ibaresi iptal edilmiştir.

6. 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dosyada bulunan bilgi ve belgelere, kararın dayandığı gerekçelere göre; dava konusu İstanbul ili, Küçükçekmece ilçesi, Halkalı mevkii, 48 parsel sayılı taşınmazın mülga Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü tarafından İmar ve İskan Bakanlığının 04.05.1979 tarihli ve 575/1138 sayılı oluru ile kamulaştırma işleminin yapıldığı; davacılar murisi adına usulüne uygun olarak yapılan noter tebligatı bulunmadığı gibi yapılan ilanen tebligat da yasal unsurları taşımadığından geçersiz olup, dava konusu taşınmazdaki davacılar murisine ait payın Bakırköy 6. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1984/337 Esas ve 1985/10 Karar sayılı kararı ile 2942 sayılı Kanun'un 17 nci maddesi uyarınca davalı idare adına tescil edildiği anlaşılmıştır.

3. Dava derdest iken 21.12.2019 tarihinde kabul edilerek 24.12.2019 tarihli ve 30988 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 7201 sayılı Kanun'un 6 ncı ve 7 nci maddesi ve 09.06.2021 tarihinde kabul edilerek 19.06.2021 tarihli ve 31516 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 7327 sayılı Kanun'un 20 nci ve 22 nci maddeleri ile 2942 sayılı Kanun'a eklenen Ek madde 3, Geçici 15 inci ve 17 nci maddeleri yürürlüğe girmiş ise de 2942 sayılı Kanun'un Ek madde 3’ün birinci fıkrasının ikinci cümlesindeki; “…dava tarihi itibarıyla…” ibaresi ve 7201 sayılı Kanun’un 7 nci maddesi ile eklenen Geçici 15 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan; “…ek 3 üncü madde hükmü uygulanarak…” ibaresi 28.07.2023 tarihli ve 32262 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 04.05.2023 tarihli ve 2019/93 Esas, 2023/87 Karar sayılı kararı ile iptal edilmiştir.

4. Bu durumda; eldeki davanın 20.05.2015 tarihinde açıldığı gözetildiğinde Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun; “Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…” gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile; “Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukukî duruma göre karara bağlanır” genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararları nazara alınarak el atma tarihi gözetilerek dava konusu taşınmaza dava tarihi itibarıyla değerlendirme yapılarak tazminat bedelinin belirlenmesi yerindedir.

5.Arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza emsal incelemesi yapılarak değer biçilmesinde ve alınan rapora göre tespit edilen bedelin davalı idareden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

6. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozma gereklerine uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı idare vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,Davalı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,04.12.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

2019 yılında 7201 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’na (2942 sayılı Kanun) eklenen Ek Madde 3’ün birinci fıkrasının 1 inci ve 2 nci cümleleri mülga 6830 sayılı Kanun ve 2942 sayılı Kanun’un mülga 16 ncı ve 17 nci maddelerine göre usulüne uygun kamulaştırılıp, idareler adına tescil edilen ancak bedelleri eski malikleri adına bankaya yatırıldığı halde hak sahiplerine ödenmeyen taşınmazların kamulaştırma bedellerinin belirlenmesi yöntemini düzenlemektedir. 7201 sayılı Kanun’un 7 nci maddesi ile getirilen 2942 sayılı Kanun’un Geçici 15 inci maddesinin 2 nci fıkrası ise Ek Madde 3 ün birinci fıkrasının 1 inci ve 2 nci cümle hükümlerinin derdest davalarda da uygulanmasını öngörmektedir. Bu düzenleme Dairemizin de kabulünde olduğu üzere; hukuka uygun geçerli bir kamulaştırma bulunmadan ve mülga 16 ncı ve 17 nci maddelerde belirtilen şartlar yerine getirilmeden tescil kararı verilmiş taşınmazlara ilişkin olarak açılan kamulaştırmasız el atma nedenine dayalı davaları kapsamamaktadır (Yargıtay 5. Hukuk Dairesi, 16.01.2020 tarihli ve 2019/7050 Esas, 2020/577 Karar sayılı kararı) .

Yukarıda anılan Dairemiz kararından sonra bu tür kamulaştırmasız el atma sayılabilecek halleri de kapsamak üzere TBMM tarafından 2942 sayılı Kanun’un Ek 3 üncü maddesinin birinci fıkrasına 2021 yılında 7327 sayılı Kanun’un 20 nci maddesi ile eklenen, 3 üncü cümle ile usulsüz kamulaştırma işlemlerine rağmen idare adına tescil edilen taşınmazların değerinin tespitinde de 1 inci ve 2 nci cümlelerde belirtilen usulün uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. Bununla birlikte 2942 sayılı Kanun’un Geçici Madde 17 hükmü de 7327 sayılı Kanun’un 22 nci maddesiyle ihdas edilmiş olup 2942 sayılı Kanun’un Ek Madde 3 hükmünün usulsüz kamulaştırmalarda bedel tespiti yöntemini düzenleyen birinci fıkrasının 3 üncü cümlesinin derdest davalarda da uygulanmasını hüküm altına almaktadır.

Bir şeyin bütünü ifade edildiğinde, bütünü ile birlikte onun parçalarının da tek tek sayılması gerekmez. Eğer 2942 sayılı Kanun’un Ek 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının 1 inci ve 2 nci cümleleri mülga 16 ncı ve 17 nci maddelere göre yapılan bütün tescil hallerini kapsıyor olsaydı, aynı maddeye 3 üncü cümle eklenmez ve 2942 sayılı Kanun’un geçici 17 nci maddesi ihdas edilmezdi.

2942 sayılı Kanun’un geçici 15 inci ve geçici 17 nci maddelerinin her ikisinin de özel hüküm olduğu; Geçici Madde 17 nin sonraki hüküm olduğu da nazardan uzak tutulmamalıdır.

Somut olayımızda nazara alınacak hükümlerden;

2942 sayılı Kanun’un geçici 15 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “…ek 3 üncü madde hükmü uygulanarak…” ibaresi Anayasa Mahkemesi’nin 04.05.2023 tarihli ve 2019/93 Esas, 2023/87 Karar sayılı kararıyla iptal edilmek suretiyle, 2942 sayılı Kanun’un ek 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının 1 inci ve 2 nci cümle hükümlerinin derdest davalarda uygulanamayacağı öngörülmüş ise de; bahse konu iptal kararından etkilenebilecek derdest davalar, mülga 16 ve 17 nci maddelere göre usulünce kamulaştırılıp da bedeli malikleri adına bankaya yatırılmış olduğu halde hak sahiplerine ödenmeyen bedellere ilişkin olanlardır.

Bu yöntemin usulsüz kamulaştırmada bedel tespitine ilişkin derdest davalarda uygulanmasını engelleyecek bir iptal kararı ise söz konusu değildir. Zira “… dava tarihi itibariyle…” ibaresi hariç 2942 sayılı Kanun’un Ek Madde 3 hükmünün kalan kısmı yönünden bir iptal durumu söz konusu olmayıp Ek 3 üncü madde hükmü değer tespiti yöntemi yönünden halen yürürlüktedir. 2942 sayılı Kanun’un Geçici Madde 17 hükmü yönünden de herhangi bir iptal durumu söz konusu olmayıp bu madde hükmü de halen yürürlüktedir.

Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya baktığımızda davanın konusunun usulsüz kamulaştırmada bedel tespitine ilişkin olduğu ve bu davada da 2942 sayılı Kanun’un geçici 17 nci maddesi, aynı Kanun’un ek 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının 3 üncü cümlesi ile bu cümlenin atfıyla aynı fıkranın 1 inci ve 2 nci cümle hükümlerinin uygulanması gerektiği,

Uygulama yapılırken de Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının kesin hüküm halini almamış derdest dosyalar yönünden de uygulanmaları gerekeceğinden davaya konu taşınmazın idare adına tescil edildiği tarih, değerlendirme tarihi olarak esas alınmak ve o tarihteki nitelikleri de gözetilmek suretiyle tespit edilecek bedelin TÜİK tarafından açıklanan Yİ-ÜFE Endeksi Tablosundaki değişim oranları esas alınmak suretiyle “KARAR TARİHİ” itibarıyla güncellenmesi sonucu ortaya çıkan bedelin hak sahibine ödenmesi gerektiğinden Sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyoruz. 04.12.2024