"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/650 Esas, 2023/988 Karar
DAVA TARİHİ: 05.12.2012
KARAR : Kısmen kabul
Taraflar arasındaki taşınmazın tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda; Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Antalya ili, ..., ...Mahallesi 237 ada 2 ve 3 parsel (eski 961 parsel) sayılı taşınmazların mâliki olduğunu, Hazine tarafından açılan davalar sonucu taşınmazların kıyı kenar çizgisi içerisinde kalmasından dolayı terkinine karar verildiğini, uğranılan zararın davalı Hazineden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; taşınmazın kamu malı olduğunu, davacı tarafın tazminat isteminde bulunamayacağını, kıyıların devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerler olduğunu, mülkiyet haklarının özel kanunlarla kısıtlanabileceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 30.10.2014 tarihli ve 2012/699 Esas, 2014/712 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin 30.10.2014 tarihli ve 2012/699 Esas, 2014/712 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda; tapu kaydının iptali ile davacı tarafın malvarlığında oluşan gerçek zarara ilişkin tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihi, zararın meydana geldiği tapu iptal kararının kesinleştiği 10.03.2003 tarihi olup değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre taşınmazın değerinin hesaplanması suretiyle tazminat miktarının belirlenmesi gerekirken, hükme dayanak raporu hazırlayan bilirkişiler tarafından taşınmaza dava tarihine göre ve değerlendirme tarihinden sonraki tarihli satış emsal olarak alınmak suretiyle değer biçildiğinden, bu rapora göre hüküm kurulması ve deniz içinde kalan krokide (A) harfi ile gösterilen 1259,82 m² yüzölçümündeki bölümün de tapu kaydı kesinleşen mahkeme kararıyla iptal edildiğinden, bu bölüm yönünden de davacının tazminat hakkı olduğu gözetilerek davanın kabulü yerine reddine karar verilmesi doğru görülmediğinden yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılıp dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu 3952,44 m² yüzölçümündeki taşınmazın değeri belirlenip oluşacak sonuca göre hüküm kurulması gerektiği gerekçeleriyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Birinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 24.09.2020 tarihli ve 2017/112 Esas, 2020/315 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin 24.09.2020 tarihli ve 2017/112 Esas, 2020/315 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; hükme esas alınan bilirkişi kurulunca emsal olarak alınan taşınmaz satışı, Anonim Şirkete yapılmış özel amaçlı ve eski tarihli satış olduğundan emsal olarak kabul edilemeyeceği ve emsal olarak kabul edilen taşınmaz ile dava konusu taşınmazın değerlendirme tarihi olan 10.03.2003 itibarıyla Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından resen belirlenen emlak vergisine esas olan m² değerleri, ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Vergi Dairesi'nden getirtilip dava konusu taşınmazların değerlendirme, emsal taşınmazın ise satış tarihi itibarıyla imar parseli mi, yoksa imar planına dahil olmakla birlikte olduğu gibi bırakılan kadastro parseli mi olduğu ilgili Belediye İmar Müdürlüğü ile Tapu Müdürlüğü'nden ayrı ayrı sorulup rapor denetlenmeden eksik inceleme ile karar verilmesi doğru olmadığı gibi, yasal olmayan gerekçe ile dava konusu taşınmazın bir kısmının deniz içinde kaldığından %30 değer azalışı uygulanmak suretiyle değer biçildiğinden bu rapora göre hüküm kurulması mümkün olmadığından yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi doğru görülmeyerek kararın bozulmasına karar verilmiştir.
D. Mahkemece İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemece yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozma ilamına uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; belirlenen bedelin yüksek olduğunu, yasal faiz işletilmesi nedeniyle hükmedilen bedelin enflasyon karşısında eriyeceğini, tapunun iptali ile otel alanı küçüldüğünden otelin değer kaybedeceğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; özel mülkiyete konu olamayacak olan dava konusu taşınmaz yönünden tazminat şartlarının oluşmadığını, deniz içi kumluk niteliğindeki taşınmaza değer biçilmesinin hatalı olduğunu, belirlenen bedelin yüksek olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre, taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
3. Dava konusu Antalya ili, ..., ...Mahallesi eski 961 parsel sayılı taşınmazın 9368 m² yüzölçümüyle davacı adına tapuda kayıtlı iken, Hazine tarafından açılan Alanya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1999/276 Esas, 2002/268 Karar sayılı kararı ile 961 parsel sayılı taşınmazın krokide (C) ile gösterilen 3952,44 m² yüzölçümündeki bölümünün kıyı kenar çizgisi içinde kaldığı gerekçesiyle bu bölümün tapu kaydının iptali ile tespit dışı bırakılmasına karar verildiği, kararın temyiz incelemesinden geçerek 10.03.2003 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 05.12.2012 tarihinde açıldığı, yenileme çalışmaları sonucu 237 ada 1 parsel numarasını aldığı anlaşılmıştır.
4. Arsa niteliğindeki dava konusu taşınmazın zeminine 2942 sayılı Kanun’un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinde yöntem itibarıyla bir isabetsizlik görülmemiş ise de hükme esas alınan bilirkişi raporunda somut emsal kabul edilen ... 179 ada 2 parsel sayılı taşınmaz tapuda betonarme dükkan ve arsa vasfı ile kayıtlı olduğu halde satım bedelinden yapı bedeli mahsup edilmeden değer biçildiği gibi emsal taşınmazın intifa satışı olduğu belirtilerek intifa hakkının 3/10’u çıplak mülkiyet hakkının değeri sayılıp yasal olmayan yöntemle değerinin tespit edilmesi ve bozma öncesi düzenlenen ancak yöntem bakımından Dairemizce bozmaya konu edilen bilirkişi raporunda tapu iptal tescil kararının kesinleşme tarihi olan 10.03.2003 itibarıyla dava konusu taşınmazın metrekare birim bedeli 522,73 TL olarak belirlenmesine karşın, bozma sonrası hükme esas alınan bilirkişi raporunda aynı değerlendirme tarihi itibarıyla metrekare birim fiyatının 241,90 TL olarak belirlendiği anlaşılmakla, aynı taşınmaz için tespit edilen metrekare birim fiyatları arasında fahiş fark bulunması sebebiyle rapor hüküm kurmaya elverişli değildir.
5. Bu durumda; taraflara dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi, dava konusu taşınmazın değerlendirme tarihi itibarıyla, emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibarıyla imar ya da kadastro parselleri olup olmadığının ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Müdürlüğünden sorulması, ayrıca dava konusu taşınmazın; imar planındaki konumu, emsallere ve değerini etkileyen merkezi yerlere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların resen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak ve karşılaştırma yapılmak suretiyle değerinin belirlenebilmesi için oluşturulacak yeni bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi bozmayı gerektirir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Taraf vekillerinin temyiz istemlerinin kabulü ile temyiz olunan Mahkeme kararının BOZULMASINA,
Davacıdan peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine,
27.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.