Logo

5. Hukuk Dairesi2024/2005 E. 2024/10281 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedellerinin tespiti ve davalı idareden tahsili istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Emsal taşınmaz kıyaslamasında ve bedel tespitinde hukuka aykırılık bulunmadığı, bozma ile kesinleşen hususların tekrar incelenemeyeceği gözetilerek mahkemenin belirlediği bedelin onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2023/14 Esas, 2023/394 Karar

DAVA TARİHİ : 30.01.2014

KARAR : Kısmen kabul

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin asıl ve birleştirilen davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl ve birleştirilen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Asıl ve birleştirilen davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Adana ili, ..., Mahallesi 6106 ada 1, 2 ve 3 parsel sayılı taşınmazların maliki olduğunu, taşınmazlara kamulaştırma yapılmaksızın okul yapılmak suretiyle fiilen el atıldığını belirterek kamulaştırmasız el atılan taşınmazlar bedelinin davalı idareden tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; idari yargının görevli olduğunu, davacının talep ettiği bedelin fahiş olduğunu, dava konusu taşınmazların üzerinde bulunan şahıs hisselerinin kamulaştırılmasına 2015 yılında ödenek temin edilmesi durumunda başlanacağını, söz konusu taşınmazların üzerine inşa edilen okulun kamu yararının ve ihtiyacının birinci derecede önem arz ettiği eğitim alanına yönelik olduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 26.06.2015 tarihli ve 2014/38 Esas, 2015/280 Karar sayılı kararı ile asıl ve birleştirilen davanın kısmen kabulüne, dava konusu taşınmazların davacı adına kayıtlı hissesinin tapu kaydının iptaline ve davalı adına tapuya tesciline karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; hükme esas alınan bilirkişi raporunda taşınmazların değerinin tespitinde emsal olarak incelenen taşınmazın emlak vergi değeri ile dava konusu taşınmazın emlak vergi değerinin karşılaştırmasında emsal taşınmazın daha değerli olduğu anlaşıldığı hâlde, ters orantı kurularak dava konusu taşınmazlar emsal taşınmazdan daha değerli olduğu kabul edilmek suretiyle bedel belirlenmesi nedeniyle rapor hükme esas alınacak nitelikte olmadığı gibi, 17.09.2014 tarihli bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazların metrekare bedeli 2.034,14 TL, 22.04.2015 havale tarihli ek bilirkişi raporunda 2.459,95 TL, hükme esas bilirkişi raporunda ise 1.740,00 TL belirlendiğinden, raporlar arasındaki çelişki nedeniyle de bu rapor hüküm kurmaya elverişli olmadığından yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin ve asıl dava ile birleştirilen dava dosyaları bakımından dava tarihlerine göre ayrı ayrı değerlendirme yapılarak hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi, dava konusu taşınmazlardan 6106 ada 1 ve 3 parsel sayılı taşınmazlar üzerinde bulunan ipotek şerhlerinin hükmedilen bedele yansıtılmaması doğru görülmediğinden kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar

Mahkemenin 25.11.2021 tarihli ve 2019/12 Esas, 2021/431 Karar sayılı kararı ile asıl ve birleştirilen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; bozma öncesi hükme esas alınan bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın değerinin tespitinde emsal olarak incelenen Kanalüstübağlar Mahallesi 5087 ada 1 parsel sayılı taşınmazın emlak vergi değeri ile dava konusu taşınmazların emlak vergi değerinin karşılaştırmasında emsal taşınmazın daha değerli olduğu anlaşıldığı hâlde, ters orantı kurularak dava konusu taşınmazların emsal taşınmazdan daha değerli olduğu kabul edilmek suretiyle bedel belirlenmesi nedeniyle raporun hükme esas alınacak nitelikte olmadığı belirtildiği hâlde, bozma sonrası hükme esas alınan bilirkişi raporunda gerekçesi açıklanmaksızın aynı emsal esas alınmak suretiyle yine dava konusu taşınmazların emsal taşınmazdan %95 daha değerli olduğu kabul edilmek suretiyle bedel belirlenmesi nedeniyle rapor hükme esas alınacak nitelikte olmadığı gibi, dava konusu taşınmazlar ile aynı mahallede bulunan ve Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü Parsel Sorgu uygulaması üzerinden yapılan ölçümde dava konusu taşınmaza 140 metre mesafede bulunan 6121 ada 3 parsel sayılı taşınmaz için Kasım 2015 değerlendirme tarihi itibarıyla 1.400,00 TL/m² birim fiyatı belirlenerek Dairemizin 2017/18532 Esas, 2019/1696 Karar sayılı kararı ile denetimden geçtiği ve Dairemizce temyize konu dosya ile aynı gün incelenen ve dava konusu 6106 ada 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazların diğer paydaşları tarafından açılan Adana 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/138 Esas, 2021/361 Karar sayılı dosyasında Temmuz 2014 değerlendirme tarihi itibarıyla 2.353,97 TL/m² birim fiyatı belirlendiği ve Dairemizin 2022/8438 Esas sayılı kararı ile bozulduğu gözetildiğinde, dava konusu taşınmaza Ocak 2014 değerlendirme tarihi itibarıyla 1.830,81 TL/m² birim bedeli belirleyen rapor inandırıcı bulunmadığından yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin ve asıl dava ile birleştirilen dava aynı sebebe dayandığından tek bir vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin düşünülmemesi doğru görülmediğinden kararın bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Üçüncü Karar

Mahkemenin 26.10.2023 tarihli ve 2023/14 Esas, 2023/394 Karar sayılı kararı ile asıl ve birleştirilen davaların kısmen kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmeden karar verildiğini, bozma kararında dava konusu taşınmazlara yakın olduğu belirtilen 6121 ada 3 parsel sayılı taşınmaz ile dava konusu taşınmazların konum ve özellikleri yönünden son derece farklı olduğunu, emsalin uygun olmadığını ve belirlenen bedelin düşük olduğunu ileri sürerek kararın bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

2. Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; davanın görev yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, zamanaşımı ve hak düşürücü süre geçtikten sonra dava açıldığını, emsal taşınmazın uygun olmadığını, belirlenen bedelin yüksek olduğunu, maktu vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, ... olarak davacı tapu maliki ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazların değerinin biçilmesi ile bedelinin tahsili hususundadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) Geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.

2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.

4. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanun'un (2942 sayılı Kanun) 11 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunu’nun geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu taşınmazlara 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

3. Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun kararının ONANMASINA,Davalı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,19.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.