Logo

5. Hukuk Dairesi2024/2364 E. 2024/7268 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Orman sınırları içinde kalan ve tapusu iptal edilen taşınmaz için 4721 sayılı Kanun'un 1007. maddesi uyarınca talep edilen tazminat miktarının belirlenmesi.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazın değerinin belirlenmesinde kullanılacak emsallerin yetersizliği ve dava konusu taşınmazla aralarındaki üstün-eksik yanların karşılaştırılmaması nedeniyle, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/3715 Esas, 2023/3180 Karar

DAVA TARİHİ : 12.11.2019

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ: ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/339 Esas, 2022/462 Karar

Taraflar arasındaki kesinleşemiş orman tahdidinde kalan taşınmazın tapusunun iptali ile orman niteliği ile Hazine adına tesciline ilişkin asıl dava ile çekişmeli taşınmazın orman sınırları içinde kalması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin karşılık davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulüne, karşılık davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın asıl dava davalısı, karşı dava davacısı ile karşı dava davalıları Hazine ve Vakıflar Genel Müfdürlüğü vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı karşı davada davacı ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili asıl dava dilekçesinde özetle; ... (Merkez) Mahallesinde ilk orman tahdidinin 1940 yılında 3116 sayılı Kanuna göre yapılarak kesinleştiğini, 1977-1980 yılları arasında eski tahdidin aplikasyonu ve 4785 sayılı Kanun gereğince devletleşen ormanların kadastrosu ile tüm ormanlarda 6831 sayılı Orman Kanunu'nun (6831 sayılı Kanun) 1744 sayılı Kanun'la değişik 2 inci madde uygulama çalışmaları yapıldığını ve ekip kararları 10.09.1980 tarihinde, komisyon itirazları inceleme kararlarının ise 12.11.1980 tarihinde ilan edilerek kesinleştiğini, 1984 yılında aynı haritalara dayalı olarak 6831 sayılı Kanun'un 2896 sayılı Kanun'la değişik 2/B madde uygulama çalışmaları yapıldığını ve bu çalışmaların 27.11.1985 tarihinde ilan edilerek kesinleştiğini, 1987 yılında aynı haritalara dayalı olarak 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 3302 sayılı Kanun'la değişik 2/B madde uygulama çalışmaları yapıldığını ve bu çalışmaların 28.09.1988 tarihinde kesinleştiğini, bu çalışmalar neticesinde, devlet ormanı olarak sınırlandırılan yerlerin ... Tapu Müdürlüğü tarafından 1676 parsel nosu ile Devlet Ormanı vasfıyla tescil edildiğini, İstanbul ili, ..., ... Mahallesi sınırları dahilinde bulunan 2032 parsel sayılı taşınmaz (P.VII nolu 2/8B parseli) ile ilgili olarak ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin kesinleşen 1986/447 Esas, 1989/253 Karar sayılı kararı gereğince taşınmazın 6831 sayılı Kanun'un 2896 sayılı Kanun'la değişik 2/B madde uygulamaları neticesinde Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılması işleminin iptaline karar verildiğini, 2010 yılında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'na (3402 sayılı Kanun) 5831 sayılı Kanun'la eklenen Ek Madde 4 kapsamında 2 nci madde ve 2/B alanlarında güncelleme ve kadastro çalışmaları yapıldığını ve bu çalışmaların 30.06.2010 tarihinde ilan edildiğini, 6292 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin 10 uncu fıkrası gereği aplikasyon, ölçü, çizim ve hesaplamalardan kaynaklanan yüzölçümü ve fenni hataların düzeltilmesi çalışmalarının 09.12.2015 ile 07.01.2016 tarihleri arasında askı ilanına çıkartıldığını, bu çalışmalar ile Karaççı (Merkez) Mahallesindeki 3116 sayılı Kanun'a göre tahdidi yapılarak kesinleşmiş ve tapuya veya zabıt defterine tescil, edilmiş ormanlara ait orman tahdit tutanakları, ölçü değerleri ve krokisi ile 6831 sayılı Kanun'un 3302 sayılı Kanun'la değişik 2/B madde uygulamalarına ait tutanakları, haritaları ve ayrıca arazinin incelenmesi yapılarak aplikasyon, ölçü, çizim ve hesaplamalardan kaynaklanan yüzölçümü ve fenni hataların tespit edilerek düzeltildiğini ve çalışmaların kesinleşmesi neticesinde 2032 parsel sayılı taşınmazın 1676 parsel sayılı taşınmaz ile tevhit edilmesinden meydana gelen 2101 parsel sayılı taşınmazın tapuda orman vasfi ile ... adına tescil edildiğini, 09.12.2015 ile 07.01.2016 tarihleri arasında askı ilanına çıkartılan 6292 sayılı Kanun'un 1 inci maddesinin 10 uncu fıkrası gereği aplikasyon, ölçü, çizim ve hesaplamalardan kaynaklanan yüzölçümü ve fenni hataların düzeltilmesi çalışmalarına ait orman kadastro teknik hataları düzekme harltası incelendiğinde; binmelerin (mükerrerliklerin) düzettilerek 2051 parsel sayılı taşınmazın tamamının orman tahdit sınırları dışında kaldığının görüldüğünü, İşletme Müdürlüğünün 26.12.2017 tarihli ve 2778306 sayılı yazıları ile Arnavutköy Kadastro Birimine yazı yazılarak tapuda ... adına tescilli olan 13.676,00 m² yüzölçümlü 2051 parsel sayılı taşınmazın kadastrodaki durumunun 6292 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin onuncu fıkrası gereği aplikasyon, ölçü, çizim ve hesaplamalardan kaynaklanan yüzölçümü ve fenni hataların düzeltilmesi çalışmalarında tespit edilen şekliyle düzeltilmesi ve 2501 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydındaki ilgili beyanın kaldırılması ile ilgili iş ve işlemlerin başlatılması istendiğini, ancak Arnavutköy Kadastro Biriminin İşletme Müdürlüğüne yazmış olduğu bila tarih ve 2153690 sayılı yazıda, birimlerince yapılan incelemede söz konusu taşınmazın tapulama çalışmalarından sonra ek kadastro yapılmak suretiyle 1987 yılında tespit ve tescil olduğu, taşınmazın kadastro paftasına sonradan eklenmiş olduğu, mevcut paftasında deformasyonlar tespit edildiği, taşınmazın ilk ölçü değerlerine 6292 sayılı kanun gereği çalışma yapıldığı sürede ulaşılamadığı, sonrasında ... Kadastro Müdürlüğü personellerinden İsmail Akkuş ve İbrahim Özhan tarafından düzenlenen ve uygun görülen rapora ulaşıldığı, taşınmazın sınırları ve zemin durumu göz önüne alındığında 6292 sayılı kanun gereği çalışmada 2051 nolu parselin sınırlarının sehven hatalı düzenlendiği, 2051 nolu parselin gerçek sınırlarının yazıları ekindeki rapor ve krokisinde görüleceği üzere 2101 parselle (eski 2032) binme meydana getirdiği belirtilerek söz konusu taşınmaz ile ilgili işlemlerde ekli kroki doğrultusunda işlem yapılması gerektiğinin bildirildiğini, bütün bu çalışmalar sonucu da dava konusu 2051 parsel sayılı taşınmazın dava dilekçesi ekinde koordinatlarını sundukları kısmının evveliyatından beri devlet ormanı sınırları içerisinde, (tapuda orman vasfı ile ... adına tescilli olan 2101 parsel sayılı taşınmazın içinde) kaldığının tespit edildiğini, hukuken geçersiz tapunun iptali ile ve vakıf şerhinin terkini gerektiğini ileri sürerek İstanbul ili, ..., ... Mahallesi 2051 parsel sayılı taşınmazın koordinatlarla sınırlandırılmış alanla sınırlı olmak üzere orman sınırlarında kalan tapusunun iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tesciline, taşınmaz üzerindeki vakıf şerhinin terkinine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı- karşı davacı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; hak düşürücünü sürenin geçtiğini, müvekkilinin iyiniyetli olduğunu, öncelikle davanın reddine olmadığı taktirde taşınmazın dava tarihi itibarıyla belirlenecek değerinin dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle ödenmesine karar verilmesini istemiştir.

2.Davalı ... cevap dilekçesinde özetle; Amavutköy ilçesi, ... Mahallesinde bulunan 2051 parsel sayılı, 13.675,00 m² yüzölçümlü, “İçerisinde İki Adet Kargır Ev ve İki Adet Ahırı Olan Tarla” vasıflı taşınmaza ait evveliyat kayıtlarının Amavutköy Tapu Müdürlüğünden temin edildiğini ve taşınmazın Sultan Beyazıt Vakfından aşar ve rüsumu vakfedilen yerlerden olduğu anlaşıldığından vakıf şerhinin terkin edildiğini, taviz bedeli yönünden taşınmazla idarenin bir ilişiğinin kalmadığını beyan etmiştir.

3.Karşı davada davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; Malikin tapusunun iptal edilmediğini, dolayısıyla Devletin kusursuz sorumluluğunun şartlarının oluşmadığını, kısmen orman olarak sınırlandırılan taşınmazın orman idaresi tarafından fiilen el atıldığı gerekçesi ile en fazla kamulaştırmasız el atma davasına konu edilebileceğini, bu davanın da şartlarının gerçekleşmediğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl davanın kabulüne, dava konusu taşınmazın 5222,40 m²lik kısmın tapu kaydının iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tesciline, davalı ... aleyhinde açılan davanın konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, karşılık davanın ise kısmen kabulü ile taşınmaz bedelinin tapu iptal ve tescil kararının kesinleştiği tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde karşı davada davacı ve davalı Hazine ile davalı ... vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Karşı davada davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece belirlenen değerin çok düşük olduğunu, mahkemece yetersiz bilirkişi raporuna göre hüküm kurulduğunu, bilirkişilerin dosyada bulunan emsalleri kıyasi emsal olarak kabul etmediğini, kendileri de resen emsal araştırma yapmadan soyut beyanlarla dava konusu taşınmazın değerini belirlediğini, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan tazminat davalarında dava konusu taşınmazın değeri hesaplanırken 2942 sayılı Kamulaştırma Kanun'undaki esaslara göre değer belirlendiğini belirterek, karşı tarafın itirazlarının reddine müvekkil lehine kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Karşı davada davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımından reddedilmesi gerekirken davanın kısmen kabul edilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu, davacı tarafın dava ve taleplerinin hak düşürücü süre, zamanaşımı yargı yolu görev yetki derdestlik husumet nedeniyle müvekkil idare yönünden reddine karar verilmesi gerekirken davanın kabul edilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu, Hazinenin herhangi bir kusuru bulunmadığını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılarak yargılama giderleri vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

3. Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın müvekkili idare yönünden konusuz kaldığı gerekçesi ile karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm kurulduğunu, idareleri lehine vekâlet ücretine hükmedilmediğini, taşınmazın Sultan Beyazıt Vakfından aşar ve rüsumu vakfedilen yerlerden olduğu anlaşıldığından vakıf şerhinin terkin edildiğinin anlaşıldığını, taşınmazın taviz bedeli yönünden idareleri ile bir ilişiğinin kalmadığını bu yönde İlk Derece Mahkemesine beyanda bulunulduğunu, dava tarihinin 12.11.2019 olduğunu dava açılmasına müteakip taviz bedeli tahsil edildiğinden idareleri aleyhine kusur atfedilemeyeceğinin açık olduğunu belirterek, idareleri lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesi yönünden söz konusu kararın kaldırılarak kararın düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu ..., ... Mahallesi 2051 nolu parselin 1987 yılında yapılan tapulama çalışmaları ile 13.605,00 m² yüzölçümü ile davalı karşı davacı ... adına tespit ve tescil edildiği, dava konusu taşınmazın 2032 nolu 2/B parseli ile 1676 nolu orman parseli ile binmeli olduğu, Orman İdaresi tarafından 2032 nolu 2/B parseli hakkında 2/B ye çıkarma işleminin iptali istemiyle açılan dava sonucu ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1986/447 Esas, 1989/253 Karar sayılı ilamı ile 2/B ye çıkarma işleminin iptali ile taşınmazın orman sınırlarına dahil edilmesine karar verildiği, 2015 yılında 6292 sayılı Kanun'un 11/10 maddesi kapsamında yapılan çalışmaların 2032 nolu parselin 1676 nolu parselle birleştirilerek 2101 parsel nolu orman vasfı ile Hazine adına tescili orman parseli sınırları içerisinde gösterildiği, arazi kadastrosunda binmeli olarak tespit edilen dava konusu ... Mahallesi 2051 nolu parselin kesinleşen orman tahdidi içinde kalan kısmının iptali talebi ile Orman İdaresi tarafından eldeki davanın açıldığı, davalı karşı davacı ... tarafından ise 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesine dayalı olarak tazminat talebinde bulunulduğu, yargılama sırasında 2051 nolu parsel üzerindeki vakıf şerhinin taviz bedelinin ödenmesi sebebiyle terkin edildiği anlaşıldığından; dava konusu taşınmazın arsa niteliğinde olduğu kabul edilerek, emsal kıyaslaması yapılarak değerinin tespit edilmesi ve tespit edilen bedelin değerlendirme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsiline karar verilmesi doğru olduğundan istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde karşı davada davacı ve davalı Hazine vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Karşı davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın konumunun çok değerli olduğunu, bulunduğu bölgede taşınmazların metrekaresinin 5000-8000 TL civarında olduğunu, bilirkişi raporunun hatalı olduğunu ileri sürmüştür.

2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fırkası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu ..., ... Mahallesi 2051 nolu parselin 1987 yılında yapılan tapulama çalışmaları ile 13.605,00 m² yüz ölçümlü olarak davalı karşı davacı ... adına tespit ve tescil edildiği, dava konusu taşınmazın 2032 nolu 2/B parseli ile 1676 nolu orman parseli ile binmeli olduğu anlaşılmakla, Orman İdaresi tarafından 2032 nolu 2/B parseli hakkında 2/B ye çıkarma işleminin iptali istemiyle açılan dava sonucu ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 1986/447 Esas, 1989/253 Karar sayılı ilamı ile 2/B ye çıkarma işleminin iptali ile taşınmazın orman sınırlarına dahil edilmesine karar verildiği, 2015 yılında 6292 sayılı Kanun'un 11/10 maddesi kapsamında yapılan çalışmaların 2032 nolu parselin 1676 nolu parselle birleştirilerek 2101 nolu orman vasfı ile Hazine adına tescili orman parseli sınırları içerisinde gösterildiği anlaşıldığından orman vasfı ile Hazine adına tescili için Orman Genel Müdürlüğünce eldeki davanın açıldığı, davalı tarafından ise uğranılan zararın 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince Hazineden tahsilinin karşılık dava ile talep edildiği anlaşılmıştır.

3. Dava konusu taşınmazın hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özelliklerine ve dosya kapsamına göre arsa niteliğinde kabulü ile taşınmaza emsal kıyaslaması yapılarak değer biçilmesi yöntem itibarıyla doğrudur.

4. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre karşı davada davacı ve davalı Hazine vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

5. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda kıyasi emsal olarak 392 m² yüzölçümlü 3889 parselin 02.05.2014 tarihli 5/36 pay satışının esas alındığı, ... Mahallesi 552 ve 554 parsel sayılı taşınmazların ise kamulaştırma sonucu belirlenen bedellerinin kıyas emsal olarak kabul edildiği, ayrıca emsal taşınmazlarla dava konusu taşınmazın üstün eksik yanlarının tek tek karşılaştırılmadığı anlaşıldığından bu rapora göre hüküm kurulması doğru değildir.

5. Bu durumda; taraflara dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi, dava konusu taşınmazın değerlendirme tarihi itibarıyla, emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibarıyla imar ya da kadastro parselleri olup olmadığının ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Müdürlüğünden sorulması, ayrıca dava konusu taşınmazın; imar planındaki konumu, emsallere ve değerini etkileyen merkezi yerlere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların resen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak ve karşılaştırma yapılmak suretiyle değerinin belirlenebilmesi için oluşturulacak yeni bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi hatalıdır.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Karşılık davada davacı ve davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2.İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

12.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.