Logo

5. Hukuk Dairesi2024/2445 E. 2024/8150 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırılan taşınmazın bedelinin tespiti ve davalıya ödenmesi ile taşınmazın davacı idare adına tescili istemine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, taşınmazın değerini belirlerken emsal parsellerin değerlendirilmesi, gelir metodu ve bölgedeki resmi verileri dikkate alarak hesaplama yapması ve Anayasa Mahkemesi'nin faizle ilgili hükmün iptaline dair kararının geriye yürümeyeceği gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2023/229 Esas, 2023/406 Karar

KARAR : Kabul

Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili, yol olarak tapudan terkini davasında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; Mersin ili, ..., ......., köyü 85 parsel sayılı taşınmazın 6.617,48 m²lik kısmının ( ifrazen 456 parsel) kamulaştırma bedelinin tespiti ile kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescilini, yol olarak tapudan terkinini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı idarece teklif edilen bedelin çok düşük olup kabul edilemeyeceğini, taşınmazın kamulaştırmadan arta kalan bölümünde değer kaybı meydana geldiğini, hesaplama yapılırken bu hususun dikkate alınması gerektiğini savunarak taşınmazın gerçek değerinin tespitini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 14.09.2015 tarihli ve 2015/116 Esas, 2015/412 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne ve kamulaştırma bedelinin tespiti ile işbu bedele 26.06.2015 tarihinden karar tarihine kadar yasal faiz işletilerek işlemiş faiziyle birlikte davalıya derhal ödenmesine, dava konusu taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı idare adına tesciline, yol olarak tapudan terkinine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin 14.09.2015 tarihli ve 2015/116 Esas, 2015/412 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesince yapılan temyiz incelemesi sonucunda; dava konusu taşınmazın dava tarihi itibarıyla 1/1000 ölçekli uygulama imar planı içinde olup olmadığı, imar planı içinde olmadığının anlaşılması halinde belediye ve mücavir alan sınırları içinde olmakla beraber belediye ve alt yapı hizmetlerinden yararlanıp yararlanmadığı, özellikle etrafının meskun olup olmadığı hususları ilgili Belediye Başkanlığından araştırılarak; taşınmaz arsa vasfında ise emsal karşılaştırması yapılarak, arazi vasfında ise gelir metoduna göre değerinin tespiti gerekirken, yeterli olmayan belediye yazısı esas alınarak değer biçen rapora göre eksik inceleme sonucu karar verilmesi ve kabule göre değerlendirme tarihinin 2014 yılı ve bu yılın da ekstrem bir yıl olduğuna ilişkin herhangi bir tespit bulunmadığına göre, dava konusu taşınmazın değerlendirilmesinde 2014 yılı Tarsus İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü verilerinin esas alınması gerekirken, Mersin, Tarsus, Erdemli, Silifke İl ve İlçe Tarım ve Orman Müdürlükleri verilerinin ortalaması alınmak suretiyle bedel tespit eden rapora göre hüküm kurulmasının doğru görülmediği gerekçeleri ile kararın bozulmasına karar verilmiştir.

3.Yargıtay (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesinin bozma kararına karşı süresi içinde davalı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

4.Dairemizce yapılan karar düzeltme incelemesi sonucunda; Yargıtay (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesinin bozma kararında belirtilen ikinci gerekçe değiştirilerek değerlendirme tarihi 2015 yılı olduğu halde münavebe ürünlerine ait 2014 yılı verileri esas alınarak taşınmaza bedel tespit edildiği; ilgili Belediye Başkanlığından edinilecek bilgi doğrultusunda, dava konusu taşınmazın arazi vasfında olduğunun anlaşılması halinde, Mersin, Silifke ve Erdemli il ve ilçelerine ait 2015 yılı resmî verileri İl ve İlçe Tarım ve Orman Müdürlüklerinden getirtilip, dava konusu taşınmaza Mersin, Tarsus, Erdemli, Silifke İl ve İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü resmî verilerinin ortalamasına göre değer biçilmesi ve ortalama verilere göre belirlenen bu bedel ile sadece 2015 yılı Tarsus İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü resmi verileri esas alınarak hesaplanan bedel karşılaştırılarak, 2015 yılı Tarsus İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü verilerinin gerçeği yansıtıp yansıtmadığı denetlenmek suretiyle sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin gözetilmemesinin doğru görülmediği gerekçesiyle karar düzeltme isteminin kısmen kabulü ile kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar

Mahkemenin 11.02.2020 tarihli ve 2018/9 Esas, 2020/80 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne ve kamulaştırma bedelinin tespiti ile işbu bedelin bozma öncesi ilk karar ile hüküm altına alınan kısmına 26.06.2015 tarihinden ilk karar tarihi olan 14.09.2015 tarihine kadar yasal faiz işletilmesine, bozma sonrası hüküm altına alınan kısmına ise 26.06.2015 tarihinden kararın kesinleşmesine kadar yasal faiz işletilerek karar kesinleştiğinde davalıya ödenmek üzere üçer aylık vadeli hesapta nemalandırılmasına, dava konusu taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı idare adına tesciline, yol olarak tapudan terkinine karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin 11.02.2020 tarihli ve 2018/9 Esas, 2020/80 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan temyiz incelemesi sonucunda; Dairemiz denetiminden geçen aynı kamulaştırma kapsamındaki dava konusu taşınmaza bitişik konumda bulunan 459 parsel sayılı taşınmaza Tarsus 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/113 Esas, 2015/413 Karar sayılı dosyasında, yine dava konusu taşınmaza bitişik konumdaki 461 parsel sayılı taşınmaza Tarsus 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/235 Esas, 2018/157 Karar sayılı dosyasında arazi vasfında kabul edilerek değer biçildiğinin anlaşıldığı, bu durumda arazi vasfında olduğu anlaşılan dava konusu taşınmazın bu niteliğine göre gelir metodu esas alınarak, komşu parsellerin sulu tarım arazisi olduğu dikkate alındığında kapitalizasyon faiz oranının %4 olarak uygulanması ve Mersin, Silifke ve Erdemli il ve ilçelerine ait 2015 yılı resmi verileri İl ve İlçe Tarım ve Orman Müdürlüklerinden getirtilerek, dava konusu taşınmaza Mersin, Tarsus, Silifke, Erdemli İl ve İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü resmî verilerinin ortalamasına göre değer biçilmesi ve ortalama verilere göre belirlenen bu bedel ile sadece 2015 yılı Tarsus İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü resmi verileri esas alınarak hesaplanan bedel karşılaştırılarak 2015 yılı Tarsus İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü verilerinin gerçeği yansıtıp yansıtmadığı da denetlenmek suretiyle sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Üçüncü Karar

Mahkemenin 20.09.2022 tarihli ve 2022/145 Esas, 2022/210 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne ve kamulaştırma bedelinin tespiti ile işbu bedelin ilk karar ile hüküm altına alınan kısmına 26.06.2015 tarihinden ilk karar tarihi olan 14.09.2015 tarihine kadar; ikinci karar ile hüküm altına alınan kısmına ise 26.06.2015 tarihinden ikinci karar tarihi olan 11.02.2020 tarihine kadar yasal faiz işletilerek işlemiş faizi ve tüm nemalarıyla birlikte davalıya derhal ödenmesine, dava konusu taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı idare adına tesciline, yol olarak tapudan terkinine karar verilmiştir.

E. Üçüncü Bozma Kararı

1. Mahkemenin 20.09.2022 tarihli ve 2022/145 Esas, 2022/210 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Dairemizce yapılan temyiz incelemesi sonucunda; Dairemiz denetiminden geçen aynı kamulaştırma kapsamındaki dava konusu taşınmaza bitişik konumda bulunan 459 parsel sayılı taşınmaza Tarsus 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/4 Esas, 2020/217 Karar sayılı dosyasında Mersin, Tarsus, Silifke, Erdemli İl ve İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü resmi verilerinin ortalamasına göre değer biçildiği ve objektif değer artışının %90 oranında uygulanmak suretiyle tespit edilen 83,22 TL/m² zemin değerinin Dairemizce uygun bulunduğu anlaşıldığından, bitişik parsele göre dava konusu taşınmaz için belirlenen bedel nedeniyle oluşan çelişkinin giderilmesi için bilirkişi heyetinden ayrılma nedenlerine ilişkin ek rapor alınmadan eksik inceleme ile hüküm kurulduğundan bahisle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

F. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Dördüncü Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve kamulaştırma bedelinin tespiti ile işbu bedelin davalı tarafa derhal ödenmesine, dava konusu taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı idare adına tesciline, yol olarak tapudan terkinine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; tespit edilen kamulaştırma bedelinin çok yüksek olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; net gelir metoduna göre hesaplama yapılırken üretim masraflarının yüksek alındığını, kamulaştırma bedeline yasal faiz işletilmiş olması nedeniyle yüksek enflasyon karşısında ciddi oranda değer kaybı yaşandığını, tespit edilen kamulaştırma bedelinin taşınmazın gerçek değerini yansıtmadığını, taşınmazın karar tarihine en yakın değerinin tespiti ile işbu bedele kamu alacakları için öngörülen en yüksek oranda faiz uygulanması gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.

2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası ile 11 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Sulu tarım arazisi niteliğindeki dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun’un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca net geliri esas alınarak değer biçilmesi yerindedir.

3. 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile 04.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kanun’un 24.04.2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun’un 5 inci maddesiyle değiştirilen 10 uncu maddesine 11.04.2013 tarihli 6459 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesiyle eklenen dokuzuncu fıkrası iptal edilmiştir. Dava 01.08.2023 tarihinden önce açılmıştır. Anayasa’nın 153 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yer alan; “İptal kararları geriye yürümez.” hükmü ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun; “Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…” gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile; “Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukukî duruma göre karara bağlanır.” genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararları nazara alındığında, kamulaştırma bedeline 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası gereğince davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından başlamak üzere karar tarihine kadar yasal faiz uygulanması gerekmekte ise de faize ilişkin olarak davacı idare vekilinin açık temyizi bulunmadığından bu husus eleştirilmekle yetinilmiştir.

4. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Mahkeme kararının ONANMASINA,

Davalı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davalıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

04.07.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

(Karşı Oy)

(Karşı Oy)

KARŞI OY

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 Esas, 2004/19 Karar sayılı kararı ve müstakar kararlarında da açıkça ifade edildiği üzere Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının kesin hüküm halini almamış derdest davalar yönünden uygulanmaları gerekir. Zira Anayasa Mahkemesinin iptal kararları usulî kazanılmış hakkın ve aleyhe bozma yasağının istisnasını teşkil ederler.

Bu nedenle somut olayda; davalı tarafın Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca kamu alacaklarına uygulanacak en yüksek faizin uygulanmasına yönelik Hukuk Muhakemeleri Kanununun 26 ncı maddesinin birinci fıkrası kapsamında değerlendirilecek bir temyiz talebinin (Davalı taraf vekillerinin 03.01.2024 tarihli temyiz dilekçesindeki; “Mahkemenin faize hükmederken kamu alacakları için öngörülen en yüksek oranda faize hükmetmesi gerektiğine” ilişkin talebi) de dosya münderecatında bulunması karşısında, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası hükmünün iptali yönünde Anayasa Mahkemesi tarafından verilen ve 01.08.2023 tarihli, 32266 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı iptal kararı doğrultusunda karar verilmeli ve “dava tarihinden itibaren mahkeme karar tarihine kadar” Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası hükmü nazara alınarak faize hükmedilmelidir.

Hâl böyle iken, eldeki derdest davada Anayasa Mahkemesi iptal kararının uygulanmadığı, Sayın çoğunluğun “Onama Kararına ve 3 No’lu Değerlendirme görüşüne” bu yönüyle (faize ilişkin olarak) katılmıyoruz. 04.07.2024