"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/2052 Esas, 2023/2103 Karar
KARAR : Esastan ret/Düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ: ...2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2023/15 Esas, 2023/369 Karar
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı idare vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; ... Mahallesi 164 ada 34 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ile kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taşınmazın şehir merkezine, ...Organize Sanayi Bölgesine, çevre yollarına ve yeni yapılan...Demiryolu Projesine çok yakın bir konumda olduğunu, taşınmazın bulunduğu konumda ulaşım hizmetleri, elektrik, su, doğalgaz vs. tüm altyapı ve belediye hizmetlerinin mevcut bulunduğunu, bu sebeple hüküm tesis edilirken taşınmazın konumu ve özellikleri göz önünde bulundurulmak suretiyle hüküm tesis edilmesi gerektiğini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne, kamulaştırma bedelinin tespiti ile davalıya ödenmesine, dava konusu taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı idare adına tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; bedelin yüksek belirlendiğini, iade kararının yerine getirilmediğini, bilirkişi raporunun eksik ve yetersiz hazırlandığını, emsal seçimi ve değerlendirmesinin hatalı yapıldığını, müvekkili idareye vekâlet ücreti verilmesi gerektiğini, dava tarihinden faize hükmedilmesinin hatalı olduğunu, Anayasa Mahkemesi kararından sonra faiz hükmü kurulmaması gerektiğini ileri sürmüştür.
2. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; bedelin düşük belirlendiğini, bilirkişi raporuna yaptıkları itirazları tekrar ettiklerini, taşınmazın sanayi arsası olduğunu, Cumhurbaşkanlığı tarafından özel endüstri bölgesi ilan edildiğini, belirlenen bedelde enflasyon nedeniyle değer kaybı oluştuğunu, uygulanan faiz oranının enflasyon nedeniyle uğranılan zararı karşılamadığını, Anayasa Mahkemesi kararının da bu doğrultuda olduğunu ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinin 2942 sayılı Kanun'un değerlendirmeye ilişkin hükümlerine aykırılık teşkil etmediğini, dava konusu taşınmazın hükme esas alınan bilirkişi raporunda belirtilen niteliğine, imar durumu ve konumuna göre belirlenen kamulaştırma bedelinin adil ve hakkaniyete uygun olduğunu, davanın niteliği gereği davacı idare lehine vekâlet ücreti takdir edilmemesinde bir isabetsizlik bulunmadığını, Mahkemece iade kararı gereğince işlem yapıldığını; ancak faiz başlangıç tarihinin dava tarihinden 4 ay sonrası olarak belirlenmesi gerekirken, yazılı şekilde dava tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmesinin hatalı olduğu belirtilerek davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı idare vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; ilk karara ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kaldırma kararında belirtilen hususların yerine getirilmediğini, istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ile resen dikkate alınacak nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın sanayi arsası olduğunu, konum itibarıyla çok daha değerli olduğunu, benzer dosyalarda çok daha yüksek bedel belirlendiğini, endüstri bölgesi olduğunun gözetilmediğini, bilirkişi raporunda bedelinin çok düşük belirlendiğini, müvekkilinin zararının yıllık %9 sabit faizle de giderilemeyeceğini, kamulaştırma bedeline hükmedilecek yasal faizin de dava tarihinden 4 ay sonra değil dava tarihinden itibaren başlatılması gerektiğini belirtilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, ... olarak davacı idare ile davalı tapu maliki arasındaki kamulaştırma bedelinin tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası ile 11 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkraları.
3. Değerlendirme
1. Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun’un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesi ve tespit edilen bedelin bloke ettirilerek hükmün kesinleşmesi beklenmeden davalı tarafa ödenmesine karar verilmesi yerindedir.
3. 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile 04.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kanun’un 24.04.2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun’un 5 inci maddesiyle değiştirilen 10 uncu maddesine 11.04.2013 tarihli 6459 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesiyle eklenen dokuzuncu fıkrası iptal edilmiştir. Dava 01.08.2023 tarihinden önce açılmıştır. Anayasa’nın 153 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yer alan; “İptal kararları geriye yürümez.” hükmü ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun; “Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…” gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile; “Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukukî duruma göre karara bağlanır.” genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararları nazara alındığında fark kamulaştırma bedeline 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası gereğince davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından başlamak üzere yasal faiz uygulanması yerindedir.
4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Taraflardan peşin alınan temyiz harçlarının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
20.05.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
(Karşı Oy)
KARŞI OY YAZISI
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 Esas, 2004/19 Karar sayılı kararı ve müstakar kararlarında da açıkça ifade edildiği üzere Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının kesin hüküm halini almamış derdest davalar yönünden uygulanmaları gerekir. Zira Anayasa Mahkemesinin iptal kararları usulî kazanılmış hakkın ve aleyhe bozma yasağının istisnasını teşkil ederler.
Bu nedenle somut olayda; davalı tarafın en yüksek faizin uygulanmasına yönelik Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 26 ncı maddesinin birinci fıkrası kapsamında değerlendirilecek bir temyiz talebinin de dosya münderecatında bulunması karşısında, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası hükmünün iptali yönünde Anayasa Mahkemesi tarafından verilen ve 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı iptal kararı doğrultusunda karar verilmeli ve “dava tarihinden itibaren mahkeme karar tarihine kadar” Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası hükmü nazara alınarak faize hükmedilmelidir.
Hâl böyle iken, eldeki derdest davada Anayasa Mahkemesi iptal kararlarının geriye yürümezliğinden ve her davanın açıldığı tarihteki fiilî ve hukukî duruma göre karara bağlanacağından bahisle uygulanamayacağı yönündeki gerekçeli kararın "Değerlendirme" bölümünün 3 No.lu bendinde yazılı sebep ve gerekçesine katılmıyorum. 20.05.2024