"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :...Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/3285 Esas, 2023/3010 Karar
DAVA TARİHİ: 19.12.2022
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ:...11. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/565 Esas, 2023/283 Karar
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle... Mahallesi 41590 ada 7 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ile kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescilini ve üzerindeki muhdesatın davacı idareye aidiyetine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;...Büyükşehir Belediye Başkanlığının 11.08.2022 tarihli ve 01.744 numaralı kararı uyarınca taşınmazların "Melez Rekreasyon Alanı" kapsamında 1/1000 ölçekli uygulama imar planı ile kamulaştırılması idari işlemine karşı...4. İdare Mahkemesinin 2022/2468 Esas sayılı dosyası üzerinden kamulaştırma kararının ve ilgili İmar Planının iptali amacı ile dava açtıklarını, 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin on üçüncü fıkrası gereğince işbu davanın bekletici mesele yapılması gerektiğini, taraflarınca açılmış olan davada şu ana kadar yürütmenin durdurulması kararı verilmediğini, açılmış olan bu dava sonucunda ilgili taşınmazın kamulaştırılmasına karar verilirse dahi proje zamanında yetişemeyeceğinden ilgili imar planının değişmek durumunda kalacağını, bu durumda da taraflarınca imar planının değiştiğinden bahisle tazminat davası açılacağını, hal böyle iken kararlaştırılacak bedelin de müvekkilleri açısından hakkaniyet çerçevesinde bedel tespiti yapılması gerektiğini, zira şu an için rayiç bedelin düşük olması, halihazırda yerleşim bölgesindeki yapıların değerlendirilmesinin hatalı olduğunu, davacı idarece müvekkillerine karşı yapılmış olan tekliflerin çok düşük olduğunu, zira müvekkilleri açısında yapılan bu teklifin müvekkillerinin hak kaybına uğratmayacak hakkaniyetli şekilde belirlenmesi gerektiğini, davacı idarenin kıymet takdir komisyonu raporundaki bedeli geçmemek üzere bedel tayin edilmesini talep etmişse de işbu bedelin, bölge taşınmazlarının rayiç bedeli ve ilgili taşınmazın şu anki durumuna göre belirlenmesi gerektiğini; ancak bu durumun da hakkaniyetli olmadığını, zira kamulaştırma sonrası ilgili arazi değerinin teklif edilen bedele oranla çok fazla artacağını belirterek; taşınmazın dava dilekçesinin Mahkemeye sunulduğu gün itibarıyla cevap dilekçesinde belirttiğimiz hususlar da göz önüne alınarak değerinin tespitine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacı idare üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve kamulaştırma bedelinin tespiti ile davalıya ödenmesine, dava konusu taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; kamulaştırma bedelinin yüksek belirlendiğini, dosyaya sunulan emsal satışların dikkate alınmadığını, emsal satış ile dava konusu taşınmazın benzer nitelikte olmadığını, düzenleme ortaklık payının düşülmesi gerektiğini, yapı bedelinin yüksek tespit edildiğini ileri sürmüştür.
2. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; tespit edilen kamulaştırma bedelinin çok düşük olduğunu, eski tarihli emsal satışların esas alınmasının davalının büyük zarara uğramasına neden olacağını, yapılar için uygulanan yıpranma paylarının bilirkişilerin soyut değerlendirmesine dayalı olduğunu, eksik incelemeye dayalı rapor düzenlendiğini, benzer nitelikteki taşınmazlara daha yüksek bedeller tespit edildiğini, faizin Anayasa Mahkemesi iptal kararı esas alınarak dava tarihinden itibaren işletilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza 41605 ada 7 parsel sayılı taşınmazın emsal alınmasında bir olumsuzluk görülmemiş, aynı kamulaştırma kapsamında bu emsalin istinaf incelemesinden geçen başka dosyalarda da uygulanmış olması nedeniyle değerlendirmede birlik sağlayacağından aynı emsal ile sonuca gidilmesi uygun bulunmuştur. Dava konusu taşınmazın dava tarihi itibarıyla emsal alınan taşınmazın da satış tarihi itibarıyla imar uygulaması sonucu oluşmuş imar parselleri olduğu, dolayısıyla bilirkişi raporunda düzenleme ortaklık payı kesintisi yapılmamasının doğru olduğu anlaşılmıştır. Dava konusu edilen parsel üzerinde bulunan yapıya, dava tarihine ait Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca yayınlanan Yapı Yaklaşık Birim Maliyetleri Hakkındaki Tebliğe göre yapının sınıfına uygun birim fiyatları ve yaşı belirlenip buna göre yıpranma payı düşülerek değerlendirme yapıldığı ve bu rapora göre oluşturulan kararda usul ve kanuna aykırı bir yön bulunmadığından taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesini tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesini tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, ... olarak davacı idare ile davalı tapu maliki arasındaki kamulaştırma bedelinin tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası, 11 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkraları.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Arsa niteliğindeki taşınmazın zeminine 2942 sayılı Kanun’un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak; üzerindeki yapıya ise aynı Kanun’un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (h) bendi uyarınca resmi birim fiyatları esas alınıp yıpranma payı düşülerek değer biçilmesi ve tespit edilen bedelin bloke ettirilerek hükmün kesinleşmesi beklenmeden davalı tarafa ödenmesine karar verilmesi yerindedir.
3. 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile 04.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kanun’un 24.04.2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun’un 5 inci maddesiyle değiştirilen 10 uncu maddesine 11.04.2013 tarihli 6459 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesiyle eklenen dokuzuncu fıkrası iptal edilmiştir. Dava 01.08.2023 tarihinden önce açılmıştır. Anayasa’nın 153 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yer alan; “İptal kararları geriye yürümez.” hükmü ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun; “Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…” gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile; “Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukukî duruma göre karara bağlanır.” genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararları nazara alındığında kamulaştırma bedeline 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası gereğince davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından başlamak üzere yasal faiz uygulanması yerindedir.
4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Taraflardan peşin alınan temyiz harçlarının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
15.05.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
(Karşı oy)
K A R Ş I O Y
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 Esas, 2004/19 Karar sayılı kararı ve müstakar kararlarında da açıkça ifade edildiği üzere Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının kesin hüküm halini almamış derdest davalar yönünden uygulanmaları gerekir. Zira Anayasa Mahkemesinin iptal kararları usulî kazanılmış hakkın ve aleyhe bozma yasağının istisnasını teşkil ederler.
Bu nedenle somut olayda; davalı tarafın Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca kamu alacaklarına uygulanacak en yüksek faizin uygulanmasına yönelik Hukuk Muhakemeleri Kanununun 26 ncı maddesinin birinci fıkrası kapsamında değerlendirilecek bir temyiz talebinin de dosya münderecatında bulunması karşısında, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası hükmünün iptali yönünde Anayasa Mahkemesi tarafından verilen ve 01.08.2023 tarihli, 32266 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas - 2023/69 Karar sayılı iptal kararı doğrultusunda karar verilmeli ve “dava tarihinden itibaren mahkeme karar tarihine kadar” Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası hükmü nazara alınarak faize hükmedilmelidir.
Hâl böyle iken, eldeki derdest davada Anayasa Mahkemesi iptal kararının uygulanmadığı çoğunluk görüşüne katılmıyorum. 15.05.2024