"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1549 Esas, 2024/25 Karar
DAVA TARİHİ : 17.06.2020
KARAR : Esastan ret/Düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ: ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/240 Esas, 2023/280 Karar
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince davacı idare vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurunun ise kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; ... ili, ..., ... Mahallesi, 916 ada 193 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın tapudan yol olarak terkinini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın kamulaştırmadan önce 916 ada 133 nolu parselde bulunan taşınmaz olduğu, kamulaştırma işlemi sebebiyle 3 parçaya bölündüğünü, 916 ada 192, 193, 194 nolu parsel isimlerini aldığını, davacı idarenin 193 nolu parseli kamulaştırdığını, 193 nolu parselin taşınmazı tam ortadan çapraz bir şekilde böldüğünü, kalan 192 ve 194 nolu parsellerin şekilsiz ve kullanıma elverişsiz hâlde kaldığını, taşınmazın belediye hizmetlerinden faydalandığını, şehir merkezine uzaklığının 4,5 kilometre olduğunu, taşınmaza en yakın uygulama planına mesafesinin 100 metre olduğunu, taşınmazın arsa olarak değerlendirilmesi gerektiğini, arsa olarak değerlendirilmesi halinde üzerinde bulunan yapı ve diğer parasal değeri bulunan şeylerin değerlerinin belirlenerek bedele eklenmesi gerektiğini, kamulaştırılan alanda ağaçlar ve tel örgünün bulunduğunu, taşınmazın yer altı damlama sistemi ile sulandığını, damlama sisteminin merkezinin kamulaştırılan 193 nolu parselde bulunduğunu, bu nedenlerle dava konusu parselin arsa olarak değerlendirilmesi ile değerin buna göre hesaplanmasını talep ve beyan etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne, kamulaştırma bedelinin tespiti ile bu bedelin davalı tarafa ödenmesine, dava konusu taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı idare adına tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaza % 250 oranında değer artışı verilmesinin doğru olmadığını, objektif değer artışında ileri sürülen kriterlerin aynı zamanda kapitalizasyon faiz oranın belirlenmesine esas olan kriterler olduğunu, bilirkişilerin objektif değer artışı verilerek kamulaştırma bedelini ayrı kriterlerle 4 kat artırdıklarını, ayrıca dava konusu parselin ifrazından dolayı yeni oluşan parseller için değer azalışı verilmesinin doğru olmadığını, enkaz bedelinin çok fahiş hesaplandığını ileri sürerek ilk Derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2. Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın vasfının İlk Derece Mahkemesince arazi olarak belirlenmesi ve buna paralel olarak kıymet takdiri yapılmasının hatalı olduğunu, her ne kadar belediyeden gelen yazı cevabında taşınmazın belediye hizmetlerinden faydalanmadığı bildirilse de idarenin tespit ve kıymet takdir tutanağı incelendiğinden taşınmazın imarlı kamulaştırma olarak değerlendirildiği ve belediye hizmetlerinden faydalandığını, ulaşım ve yol hizmetlerinin bulunduğunu, arsa niteliğinde olduğunu ve kıymet takdirinin bu şekilde yapıldığını, ancak mahkemece taşınmazın arsa olarak nitelendirilmesi gerekirken arazi olarak değerlendirilmesinin hatalı olduğunu, kamulaştırmadan sonra taşınmazın şekli, büyüklüğü karşısında tarım yapmanın çok maliyetli olduğunu, bilirkişilerce hesaplanan % 20 değer kaybının oldukça düşük olduğunu, taşınmazın bulunduğu konum itibarıyla %25 objektif değer artışı verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile sulu tarım arazisi niteliğindeki dava konusu ... ili, ..., ... Mahallesi 916 ada 193 parsel sayılı taşınmaza % 4 kapitalizasyon faizi uygulanmak suretiyle, olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net geliri esas alınarak değer biçilmesi yöntem itibarıyla doğru olduğu; ancak davaya konu taşınmazın mevcut özellikleri dikkate alındığında tespit edilen m² birim fiyatına, 2942 Sayılı Kanun'da belirtilen ve Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin emsal içtihatları uyarınca objektif değer artışını gerektiren durumlar (taşınmazın uygulama imar planı na yakın olması, bir kısım belediye hizmetlerinden yararlanması, köy ya da ilçe yerleşim merkezine yakın olması, yakınında alışveriş merkezi, benzin istasyonu, okul, hastane vs. olması, mücavir alana bitişik olması sebebiyle ileride arsa olması ihtimalinin bulunması gibi hususların...) ayrı ayrı değerlendirilerek uygulama imar planı içerisinde olmamakla birlikte imar planı sınırına yakın konumda olan dava konusu taşınmaz için o bölgeden Daireye gelen ve taşınmazın konumu, il merkezine ve yerleşim yerlerine yakınlığı ile dava konusu taşınmaza göre il merkezine daha uzak olan ... 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/253 Esas, 2022/182 Karar sayılı kararına konu 913 ada 14 parsel sayılı taşınmaz için %300 oranında objektif değer artışı uygulandığı dikkate alındığında %350 yerine %200-250 oranında objektif değer artışı uygulanarak düşük bedele hükmedilmesi hatalı olduğunu, bu husus dikkate alınarak Dairece yeniden hesaplama yapılmakla kamulaştırma bedeli; 152,23 TL m² bulunduğu ayrıca kamulaştırma öncesi düzgün geometriye (dikdörtgen) sahip olan 12454,97 m² yüzölçümlü 199 ada 133 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma işlemi sebebiyle üç parçaya ifraz edildiği, dava konusu 916 ada193 parselin ortada kaldığı ve 5621,25 m² yol vasıflı paralel kenar şeklinde olduğu, kamulaştırmadan geriye kalan ve dava konusu taşınmazın batısında bulunan 916 ada194 parselin 3093,93 m² tarla vasıflı yamuk şeklinde, kamulaştırmadan geriye kalan ve dava konusu taşınmazın doğusunda kalan 916 ada 192 parselin 3739,79 m² tarla vasıflı yamuk şeklinde olduğu, taşınmazın ilk şeklinin düzgün dikdörtgen olması ile kamulaştırma sonrası ortaya çıkan 3 parselin şekillerinin tamamen farklılaştığı, bu haliyle kamulaştırma öncesi ana taşınmazın yaklaşık % 45,13'ü kamulaştırılmış olup geri kalan 2 parçalı kamulaştırma harici bırakılan kısmı elma bahçesi olarak kullanılabilse de kamulaştırma öncesi düzgün geometriye (dikdörtgen) sahip taşınmazın kamulaştırma sonucu geometrik durumunun bozulması nedeniyle arazinin işlenmesi ve tarımsal alet ve makinelerin randımanlı kullanımı azalacağından (kamulaştırmadan arta kalan taşınmaz üçgenimsi yamuğa dönüşmüştür) fen bilirkişisinin krokili raporu gözetildiğinde arta kalan 916 ada 192 ve 194 parseller yönünden % 35 oranında değer kaybı uygulanması yerine %15-20 oranında değer kaybı uygulanarak düşük bedele hükmedilmesi hatalı bulunup yeniden hesaplama yapılmakla kamulaştırma bedeli; 1.221.826,90 TL hesaplanmış, yeniden hesaplama sonucu oluşan fark bedel 392.378,53 TL depo ettirilerek bedel yönünden hüküm düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiş ayrıca aleyhe faize hükmedilmemesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiş ayrıca arta kalan kısım için verilen değer kaybı oranının düşük olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, ... olarak davacı kamulaştırma bedelinin tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası ile 11 inci ve 12 nci maddeleri
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Kapama elma bahçesi niteliğindeki taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca gelir metodu esas alınarak değer biçilmesinde isabetsizlik görülmemiştir.
3. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin tüm, davacı idare vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
4. Yargıtayın hukukî güvenlik ve hukukî öngörülebilirliğin temini amacıyla içtihat birliğini sağlama görevinin bulunduğu nazara alınarak yapılan değerlendirmeye göre; 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile 04.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kanun’un 24.04.2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun’un 5 inci maddesiyle değiştirilen 10 uncu maddesine 11.04.2013 tarihli 6459 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesiyle eklenen dokuzuncu fıkrası iptal edilmiştir. Dava 01.08.2023 tarihinden önce açılmıştır. Anayasa’nın 153 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yer alan; “İptal kararları geriye yürümez.” hükmü ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun; “Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…” gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile; “Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukukî duruma göre karara bağlanır.” genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararları nazara alındığında fark kamulaştırma bedeline 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası gereğince davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından başlamak üzere yasal faiz uygulanması gerekirken dava tarihinden karar tarihine kadar kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faizin uygulanması doğru görülmemiştir.
Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalı vekilinin tüm, davacı idare vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Davacı idare vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının fıkrasının (B-4) nolu bendinde yer alan "dava tarihi olan 17.06.2020" ibaresinin çıkartılması, yerine "dava tarihinden dört ay sonrası olan 18.10.2020" ibaresinin yazılması, yine aynı bentte yer alan "17.06.2020" tarihinin çıkarılması, yerine "18.10.2020" ibaresinin yazılması, yine aynı bentte yer alan "kamu alacaklarına uygulanacak en yüksek oranda" kelimelerinin çıkarılarak yerine "yasal" ibaresinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Davalıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
15.01.2025 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
(Karşı oy)
(Karşı oy)
KAR Ş I O Y
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 Esas, 2004/19 Karar sayılı kararı ve müstakar kararlarında da açıkça ifade edildiği üzere Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının kesin hüküm halini almamış derdest davalar yönünden uygulanmaları gerekir. Zira Anayasa Mahkemesinin iptal kararları usulî kazanılmış hakkın ve aleyhe bozma yasağının istisnasını teşkil ederler.
Bu nedenle somut olayda; davalı tarafın Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca kamu alacaklarına uygulanacak en yüksek faizin uygulanmasına yönelik Hukuk Muhakemeleri Kanununun 26 ncı maddesinin birinci fıkrası kapsamında değerlendirilecek bir temyiz talebinin (Davalı vekilinin 22.02.2024 tarihli dilekçesindeki “faize” ilişkin talebi) de dosya münderecatında bulunması karşısında, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası hükmünün iptali yönünde Anayasa Mahkemesi tarafından verilen ve 01.08.2023 tarihli, 32266 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas - 2023/69 Karar sayılı iptal kararı doğrultusunda karar verilmeli ve “dava tarihinden itibaren mahkeme karar tarihine kadar geçen süre için kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faiz oranının uygulanması”, diğer bir ifadeyle Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası hükmü nazara alınarak “dava tarihinden itibaren karar tarihine kadar faize hükmedilmesi (aynen temyiz incelememize konu Konya Bölge Adliye Mahkemesi 4 üncü Hukuk Dairesinin; “dava tarihinden ilk derece mahkemesinin ve dairelerinin karar tarihlerine kadar geçen süre için kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faiz oranının uygulanmasına ilişkin” karar ve Tavzih kararında olduğu gibi)” gerekmektedir.
Hâl böyle iken, eldeki derdest davada Anayasa Mahkemesi iptal kararının uygulanmadığı, Sayın çoğunluğun “Düzeltilerek Onanma Kararı”na ve faizle ilgili 4 No’lu “Değerlendirme” görüşüne, açıkladığımız nedenlerle katılmıyoruz. 15.01.2025