Logo

5. Hukuk Dairesi2024/5741 E. 2025/3429 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırmasız el atılan taşınmazın bedelinin belirlenmesinde hangi tarihteki koşulların ve hangi yasal düzenlemenin esas alınacağı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun Geçici 15. maddesinin ikinci fıkrasındaki "Ek 3 üncü madde hükmü uygulanarak" ibaresinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi ve davanın açıldığı tarihteki hukuki durumun geçerli olması ilkeleri gözetilerek, dava tarihi itibarıyla taşınmaza değer biçilmesi ve bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesi uygun bulunmuş ve yerel mahkeme kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1963 Esas, 2024/450 Karar

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Kocaeli 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/222 Esas, 2022/58 Karar

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasında yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yeniden yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin murisinin Kocaeli ili, ..., ... Mahallesi 764 ada 15 parsel sayılı taşınmazın paydaşlarından olduğunu, taşınmaza usulüne uygun kamulaştırma işlemi tamamlanmadan mülga Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü tarafından kamulaştırmasız şekilde el atıldığını, müvekkiline veya murisine kamulaştırma bedelinin ödenmediğini ve uygun şekilde tebligat yapılmadığını ileri sürerek kamulaştırmasız el atılan taşınmazın bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 38 inci maddesinde belirtilen 20 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, kamulaştırma tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümleri doğrultusunda taşınmaz malikinin adresinin araştırıldığını, tespit edilen adresine noter kanalıyla usulüne uygun olarak tebligat yapıldığını, müvekkili idarenin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmiş olduğunu, ayrıca taşınmaz bedelinin bankaya kayıtsız şartsız bloke edildiğini, bu kapsamda 30 günlük hak düşürücü süre içinde açılmayan davanın reddine karar verilmesini, dava konusu taşınmazın değerinin hesaplanmasında el atma tarihindeki niteliğinin esas alınması gerektiğini, talep edilen tazminat bedelinin yüksek olduğunu ileri sürmüştür.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne ve el atma tazminatının davalı idareden tahsil edilerek davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın idare adına tescil edildiği tarih dikkate alınarak 2942 sayılı Kanun’un Ek 3 üncü maddesine göre değerinin tespit edilmesi gerektiğini, davacı vekilinin talebinin kamulaştırma bedelinin artırılması olduğu halde taleple bağlı kalınmayarak kamulaştırmasız el atma tazminatına hükmedildiğini, dava konusu taşınmazın usulüne uygun olarak kamulaştırıldığını, kamulaştırma tarihinde yürürlükte bulunan 6830 sayılı İstimlak Kanunu’nun 7 nci maddesi uyarınca müvekkili idarenin başka yerlerden adres araştırması zorunluluğunun bulunmadığını, tespit edilen adrese çıkarılan kamulaştırma tebligatının yapıldığını ve taşınmaz bedelinin bankaya kayıtsız şartsız bloke edildiğini, bu kapsamda 30 günlük hak düşürücü süre içinde açılmayan davanın reddine karar verilmesini, taşınmaz için yatırılan bedelin çekilip çekilmediğinin tasfiye halindeki Emlak ve Kredi Bankası işlemlerini yürütmekte olan Halk Bankası ve Ziraat Bankasından araştırılması gerektiğini, taşınmaz için verilen tescil kararı incelendiğinde hiçbir eksiklik bulunmadığından dolayı tescil kararı verildiğinin anlaşılacağını, ıslah yolu ile kamulaştırmasız el atma nedenine dayanılarak tazminat istenemeyeceğini ileri sürmüştür.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmaz öncesinde 63.200 m² yüzölçümü ve 764 ada 15 parsel numarası ile davacıların murisi Cemal oğlu Ali ve müşterekleri adına kayıtlı iken Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü tarafından taşınmazın 23.000 m²lik kısmı yönünden kamulaştırma kararının alındığı ve Kocaeli 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1977/725 Esas, 1977/711 Karar sayılı kararı ile 11.10.1977 tarihinde 2942 sayılı Kanun'un 17 nci maddesi uyarınca kamulaştırılmasına karar verildiği, anılan taşınmazın ana taşınmazdan ifraz edilerek 764 ada 22 parsel sayısı altında Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü adına tescil edildiği, 5273 sayılı Kanun ile Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünün tüm hak ve yükümlülükleri ile Toplu Konut İdaresi Başkanlığına, bilahare Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına geçtiği, bu suretle davalı kuruma husumet yöneltilmesinde herhangi bir usulsüzlük bulunmadığı, dosyaya sunulan belgelerden kamulaştırma işlemleri için davaların murisine usulüne uygun tebligat yapıldığı ispat edilmediği gibi, kamulaştırma bedelinin ödendiği de ispat edilemediğinden usulüne uygun olarak tamamlanmış bir kamulaştırmadan bahsedilmesinin mümkün olmadığının anlaşıldığı, davacıların husumet ehliyeti yönünden yapılan incelemede ise dava konusu taşınmazın kök parseli olan 764 ada 15 parsel sayılı taşınmazın kütük kayıtlarının incelenmesinde taşınmazın ifraz işlemleri neticesinde 764 ada 21 ve 22 parsel sayılı taşınmazlara ayrıldığı, 764 ada 21 parsel sayılı taşınmazın da pek çok parsele ifraz edildiği, 764 ada 21 parsel sayılı taşınmazdan ifrazen gelen 3055 ada 1 parsel sayılı taşınmazda paydaş olarak bulunan Cemal oğlu Ali adının Kocaeli 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/428 Esas, 2008/114 Karar sayılı kararı ile Cemal oğlu Mehmet Ali Soydan olarak düzeltildiği ve kararın kesinleştiği, davacıların dosyaya ibraz edilen veraset ilâmı itibarıyla tapu maliklerinden Mehmet Ali Soydan'ın mirasçısı oldukları, bu suretle aktif husumet ehliyeti bakımından da dosyada herhangi bir eksiklik bulunmadığının anlaşıldığı, davalı yanın olayda 2942 sayılı Kanun'un Ek 3 üncü maddesinin uygulanmasına yönelik itirazları kapsamında yapılan incelemede ise; Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 2023/528 Esas, 2023/9523 Karar sayılı kararı dikkate alındığında hukuka aykırılık görülmediği, dava konusu taşınmazın 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planında yurt alanı, ticaret alanı, spor tesis alanı, park alanı ve imar yolunda kaldığı, taşınmazın bulunduğu ... Mahallesinin kuruluş tarihinin 1954 yılı olduğu, taşınmaz hakkında Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü tarafından 1975 yılında alınan kamulaştırma kararında da taşınmazın 17.12.1974 tarihli imar planında konut alanında kaldığının belirtilmiş olması karşısında el atma tarihi itibarıyla arsa vasfında değerlendirilmesinde isabetsizlik görülmediği, dava konusu taşınmaz ve emsal alınan 786 ada 95 parsel sayılı taşınmazın konumu ve imar durumu, belediye ve altyapı hizmetleri, ulaşım durumu, sosyal yaşam ve resmî kurumlara uzaklık gibi kriterler puanlanarak yapılan karşılaştırmada dava konusu parselin, emsal taşınmazın %76'sı değerinde olduğunun kabulü ile 2016 yılı için birim fiyatının 3.296,00 TL/m² olarak belirlendiği, her ne kadar dava konusu taşınmazın rayiç değerinin 647,92 TL/m², emsal taşınmazın rayiç değerinin ise 604,72 TL/m² olması nedeniyle, rayiçler arasında ters orantı oluşturacak şekilde değerleme yapılmışsa da istinaf eden tarafın yalnızca idare olduğu gözetildiğinde bu durumun idare lehine olduğu, somut emsalin gerçek kişiye yapılan serbest bir satış olduğu, dava konusu parsel imar parseli emsal parselin kadastral parsel olması sebebi ile düzenleme ortaklık payı dengelemesi yapılmasının yerinde olduğu, davalı idarenin metrekare birim değeri bakımından yaptığı itirazların değerlendirilmesinde Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü parsel sorgu sisteminden yapılan gözlem çerçevesinde Kocaeli ilinin ... olan İzmit'in en merkezi yerlerine yakınlığına, yoğun yerleşim merkezinde bulunmasına ve ayrıca Dairenin 2020/1584 Esas sayılı dosyasında incelenip onaylanan dava konusu taşınmaza yakın mesafedeki ... Mahallesi 2543 ada 16 parsel sayılı taşınmazın 2019 yılındaki birim fiyatının 4.494,00 TL/m² olmasına, yine dava konusu taşınmaza yakın konumda bulunan ... 8862 parsel sayılı taşınmaz için 12.12.2017 tarihi itibarıyla belirlenen 3.351,00 TL/m² birim fiyatının Daire ve Yargıtay incelemesinden geçmek suretiyle kesinleşmesine göre yerinde olmadığı kanaatine varılmış, her ne kadar dava konusu kök parsel olan 764 ada 15 parsel sayılı taşınmaz ve bu taşınmazdan ifraz olunan 21 parsel sayılı taşınmaz üzerinde eski irtifak şerhleri mevcut olsa da dava konusu 764 ada 22 parsel sayılı taşınmazın tapu kütüğü Dairece dosya arasına alınmış, incelenmesinde taşınmazın tapu kütüğünde herhangi bir eski irtifak şerhi bulunmadığı anlaşıldığından eski irtifak değer düşüklüğü yönünden değerlendirme yapılmamış olmasının da sonuç itibarıyla yerinde görüldüğü gerekçesiyle davalı idare vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, ... olarak davacı tapu maliki ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin tahsili hususundadır.

2. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. 21.12.2019 tarihinde kabul edilerek 24.12.2019 tarihli 30988 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 7201 sayılı Kanun’un 7 nci maddesi ile eklenen 2942 sayılı Kanun'un Geçici 15 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan; "…ek 3 üncü madde hükmü uygulanarak…" ibaresi 28.07.2023 tarihli ve 32262 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 04.05.2023 tarihli ve 2019/93 Esas, 2023/87 Karar sayılı kararı ile iptal edilmiştir.

3. Bu durumda; eldeki davanın 23.11.2016 tarihinde açıldığı gözetildiğinde Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun; "Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…" gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile "Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukukî duruma göre karara bağlanır." genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararları nazara alınarak Ek Madde 3'ün uygulanma imkânı kalmadığından dava konusu taşınmaza dava tarihi itibarıyla değer biçilmesi yerindedir.

4. Arsa niteliğindeki Kocaeli ili, ..., ... Mahallesi 764 ada 15 parsel sayılı taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesi ve alınan rapor uyarınca bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesi isabetlidir.

5. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı idare vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davalı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

13.03.2025 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

2019 yılında 7201 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’na (2942 sayılı Kanun) eklenen Ek Madde 3’ün birinci fıkrasının 1 inci ve 2 nci cümleleri mülga 6830 sayılı Kanun ve 2942 sayılı Kanun’un mülga 16 ncı ve 17 nci maddelerine göre usulüne uygun kamulaştırılıp, idareler adına tescil edilen ancak bedelleri eski malikleri adına bankaya yatırıldığı halde hak sahiplerine ödenmeyen taşınmazların kamulaştırma bedellerinin belirlenmesi yöntemini düzenlemektedir. 7201 sayılı Kanun’un 7 nci maddesi ile getirilen 2942 sayılı Kanun’un Geçici 15 inci maddesinin 2 nci fıkrası ise Ek Madde 3 ün birinci fıkrasının 1 inci ve 2 nci cümle hükümlerinin derdest davalarda da uygulanmasını öngörmektedir. Bu düzenleme Dairemizin de kabulünde olduğu üzere; hukuka uygun geçerli bir kamulaştırma bulunmadan ve mülga 16 ncı ve 17 nci maddelerde belirtilen şartlar yerine getirilmeden tescil kararı verilmiş taşınmazlara ilişkin olarak açılan kamulaştırmasız el atma nedenine dayalı davaları kapsamamaktadır (Yargıtay 5. Hukuk Dairesi, 16.01.2020 tarihli ve 2019/7050 Esas, 2020/577 Karar sayılı kararı) .

Yukarıda anılan Dairemiz kararından sonra bu tür kamulaştırmasız el atma sayılabilecek halleri de kapsamak üzere TBMM tarafından 2942 sayılı Kanun’un Ek 3 üncü maddesinin birinci fıkrasına 2021 yılında 7327 sayılı Kanun’un 20 nci maddesi ile eklenen, 3 üncü cümle ile usulsüz kamulaştırma işlemlerine rağmen idare adına tescil edilen taşınmazların değerinin tespitinde de 1 inci ve 2 nci cümlelerde belirtilen usulün uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. Bununla birlikte 2942 sayılı Kanun’un Geçici Madde 17 hükmü de 7327 sayılı Kanun’un 22 nci maddesiyle ihdas edilmiş olup 2942 sayılı Kanun’un Ek Madde 3 hükmünün usulsüz kamulaştırmalarda bedel tespiti yöntemini düzenleyen birinci fıkrasının 3 üncü cümlesinin derdest davalarda da uygulanmasını hüküm altına almaktadır.

Bir şeyin bütünü ifade edildiğinde, bütünü ile birlikte onun parçalarının da tek tek sayılması gerekmez. Eğer 2942 sayılı Kanun’un Ek 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının 1 inci ve 2 nci cümleleri mülga 16 ncı ve 17 nci maddelere göre yapılan bütün tescil hallerini kapsıyor olsaydı, aynı maddeye 3 üncü cümle eklenmez ve 2942 sayılı Kanun’un geçici 17 nci maddesi ihdas edilmezdi.

2942 sayılı Kanun’un geçici 15 inci ve geçici 17 nci maddelerinin her ikisinin de özel hüküm olduğu; Geçici Madde 17 nin sonraki hüküm olduğu da nazardan uzak tutulmamalıdır.

Somut olayımızda nazara alınacak hükümlerden;

2942 sayılı Kanun’un geçici 15 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “…ek 3 üncü madde hükmü uygulanarak…” ibaresi Anayasa Mahkemesi’nin 04.05.2023 tarihli ve 2019/93 Esas, 2023/87 Karar sayılı kararıyla iptal edilmek suretiyle, 2942 sayılı Kanun’un ek 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının 1 inci ve 2 nci cümle hükümlerinin derdest davalarda uygulanamayacağı öngörülmüş ise de;bahse konu iptal kararından etkilenebilecek derdest davalar, mülga 16 ve 17 nci maddelere göre usulünce kamulaştırılıp da bedeli malikleri adına bankaya yatırılmış olduğu halde hak sahiplerine ödenmeyen bedellere ilişkin olanlardır.

Bu yöntemin usulsüz kamulaştırmada bedel tespitine ilişkin derdest davalarda uygulanmasını engelleyecek bir iptal kararı ise söz konusu değildir. Zira “… dava tarihi itibariyle…” ibaresi hariç 2942 sayılı Kanun’un Ek Madde 3 hükmünün kalan kısmı yönünden bir iptal durumu söz konusu olmayıp Ek3 üncü madde hükmü değer tespiti yöntemi yönünden halen yürürlüktedir. 2942 sayılı Kanun’un Geçici Madde 17 hükmü yönünden de herhangi bir iptal durumu söz konusu olmayıp bu madde hükmü de halen yürürlüktedir.

Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya baktığımızda davanın konusunun usulsüz kamulaştırmada bedel tespitine ilişkin olduğu ve bu davada da 2942 sayılı Kanun’un geçici 17 nci maddesi, aynı Kanun’un ek 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının 3 üncü cümlesi ile bu cümlenin atfıyla aynı fıkranın 1 inci ve 2 nci cümle hükümlerinin uygulanması gerektiği,

Uygulama yapılırken de Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının kesin hüküm halini almamış derdest dosyalar yönünden de uygulanmaları gerekeceğinden davaya konu taşınmazın idare adına tescil edildiği tarih, değerlendirme tarihi olarak esas alınmak ve o tarihteki nitelikleri de gözetilmek suretiyle tespit edilecek bedelin TÜİK tarafından açıklanan Yİ-ÜFE Endeksi Tablosundaki değişim oranları esas alınmak suretiyle “KARAR TARİHİ” itibarıyla güncellenmesi sonucu ortaya çıkan bedelin hak sahibine ödenmesi gerektiği,

Düşünülmektedir.

Hâl böyle iken eldeki davada uygulanmasına yer olmayan, 2942 sayılı Kanunun geçici 15 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “...ek 3 üncü madde hükmü uygulanarak…” ibaresinin, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi gerekçe gösterilerek “Onama”cihetine gidilmesi hukuka uygun görülmediğinden çoğunluğun görüşüne katılmıyoruz. 13.03.2025