Logo

5. Hukuk Dairesi2024/5884 E. 2025/299 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mülkiyeti davacıya ait taşınmazın kesinleşen orman tahdit sınırları içinde kalması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun 1007. maddesi uyarınca tazmini isteminin reddi üzerine açılan temyiz davası.

Gerekçe ve Sonuç: Tapu kaydının iptali nedeniyle uğranılan zararın tazmini için 4721 sayılı Kanun'un 1007. maddesinde belirtilen koşulların oluşmadığı, ancak Bölge Adliye Mahkemesince hükmedilen vekalet ücretinin hatalı olduğu gözetilerek, vekalet ücreti düzeltilmek suretiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1301 Esas, 2024/241 Karar

DAVACILAR : ... vd. vekili Avukat ...

DAVA TARİHİ : 28.06.2018

KARAR : Düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 8. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/276 Esas, 2022/36 Karar

Taraflar arasındaki mülkiyeti davacıya ait taşınmazın kesinleşen orman tahdit sınırları içinde kalması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece mahkemesi kararının kaldırılarak düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin murisinin ... sınırları içerisinde bulunan ... Mahallesinde kain tapunun 13322 ada 1 (eski 229) parselinde kayıtlı olan taşınmazın 30.07.1968 tarihli 3444 yevmiye nolu işlemi ile yapılan rızai taksim sözleşmesi neticesinde oluşan taşınmazda hisse sahibi olan Durmuş Avcı ve ... Kadıoğlu'ndan satın aldığını, müvekkillerin murisine ait tapunun geldisi olan, Mayıs 1325 tarih 71 ila 80 sıra ve Nisan 1330 tarih 136 ila 141 sıra ve Kanunisani 1928 tarih 59-61, 64-68 sıra kayıtlı tapuların ait olduğu 1838 dönüm olan taşınmazın, ... Sulh Hukuk Mahkemesinin derecattan geçerek kesinleşen 1940 tarihli 35/1 sayılı ortaklığın satış suretiyle giderilmesine ilişkin karar gereğince 22.201.202 m² olarak 1944 yılında ihale ile satıldığını ve 1944 tarih 118 sıra nolu tapu ile alıcılar ... Ümüksüz ve Kemal Kasapoğlu adına tescil edildiğini, müvekkillerin murisi ve diğer hak sahiplerinin 1838 dönümlük ilk tapu kaydı ile hiçbir ilgisi bulunmadığını, müvekkilinin ve diğer hak sahiplerinin taşınmazı 1944 yılındaki ihalede satın alan Kemal Kasapoğlu ve ... Ümüksüz isimli kişilerden ve bu kişilerden hisse satın alan kişilerden bu taşınmazları satın almış olduğunu, bu kişilerin onların halefi olduğunu, müvekkillerinin ihale alıcısı konumunda olup, devletin yaptığı ihaleye güvenerek ve parasını ödeyerek satın alan ihale alıcılarının halefi olduklarını, ilk tapu miktarı ile sınırlı olmayıp elindeki tapu miktarı kadar taşınmazı talep haklarının mevcut olduğunu, müvekkillerin murisinin tapu kayıtlarına ... ilkesi gereğince satın aldığı ve daha sonra mahkeme kararı ile tapusu iptal edilen eski 229 parsel sayılı taşınmazdaki hissenin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci madde hükümleri çerçevesinde taşınmazın dava tarihindeki değerinin tespit edilerek 1.100.000,00 TL taşınmaz bedelinin tapunun iptal tarihinden bu yana işleyecek yasal faizi ile müvekkillere ödenmesini, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 2 nci maddesinin (B) bendine göre Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olup 6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanuna dayanılarak hak sahibine satış işlemi gerçekleştirildiğini, davanın tapu kaydı orman olduğu gerekçesiyle hükmen iptal edilen taşınmaz nedeniyle uğranılan zararın, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin olduğunu, dava konusu taşınmazları tapuya tescil edildiği gün satın alan ve tazminat talebinde bulunan davacının taşınmazların yolsuz olarak tescil edildiğini bilip bilmediği ya da bilmesi gerekip gerekmediği, taşınmazı edinirken iyiniyetli hareket edip etmedikleri, taşınmazı satın alan şirket ile kayıt malikleri arasında bir ilişki olup olmadığı hususlarının belirlenmesi gerektiğini davanın öncelikle zamanaşımı ve müvekkili yönünden husumet-hukuki yarar yokluğu (dava şartı yokluğu) nedenleri ile bunun kabul görmemesi durumunda davanın esastan reddine karar verilmesini yargılama masrafları ile vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesince, yerel mahkeme kararında müvekkilleri aleyhine 71.300,00 TL vekâlet ücretine hükmedildiğini, davadaki maddi tazminat talebinin tamamının reddedildiğini, İlk Derece Mahkemesince hükmedilmesi gereken 2022 yılı vekâlet ücretinin 5.100,00 TL olduğunu, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı olduğu gibi Anayasa ve AİHS ile teminat altına alınmış olan mülkiyet hakkının ve hukuki güvenlik ilkesine aykırılık teşkil etmek suretiyle hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlali niteliğinde olduğunu, tapu kaydının kadastro çalışmalarında herhangi bir parsele revizyon görmemesi halinde, tapu kaydının dayanağının yolsuz tescil olması halinde bile, uğranılan zararın 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi kapsamında devletin sorumluluğunu gerektirdiği, Kadastro Mahkemesinin kararında belirtilen Koyunlar ve Varsak Köylerine revizyon gören tapu kayıtlarının tamamının Nisan 1944 tarih 118 sıra nolu tapu kaydından çeşitli tarihlerde yapılan satışlar sonucu oluştuğunun, senetsizden tapulama konusu olmadığının açıkça anlaşıldığı, ... 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/308 Esas sayılı bir başka malik adına açılan dava dosyasında bu yönde yaptırılan bilirkişi raporu ekinde sunulan kayıtlardan Kadastro Mahkemesi kararında belirtilen parsellere ilişkin kayıtlarda, her bir parselin ihdas nedeninin belirtildiği gibi maliklerin isimlerinin de ayrı ayrı yazıldığının görüleceği, Varsak ve Koyunlar köylerine revizyon gören taşınmazların maliklerinin ortaklığın giderilmesi davasına konu tapu maliklerinden olmadıklarının sabit olduğu, davacıların dayandığı tapuların 1944 yılında yapılan ihale ile oluşan 118 sıra nolu tapu kaydı olduğu, miktarının 22.201.202 m² olduğu, sonraki tarihlerde yapılan satış işlemleri sırasında tapu kaydının yolsuz olduğuna ilişkin her hangi bir kayıt bulunmadığı, 01.07.2008 tarihinde kesinleşen ... Kadastro Mahkemesinin 2004/1 Esas, 2005/5 Karar sayılı kararı ile kök tapu miktarı olan 1.838.000 m² dışındaki miktarın yolsuz olduğunun anlaşıldığı, 1944 yılından 2008 yılına kadarki süreçte taşınmazın 20.363.202 m² yolsuz olduğuna ilişkin her hangi bir mahkeme kararının bulunmadığı dikkate alındığında, bu süreç içinde taşınmazdan pay satın alan kişilerin bu edinimlerinin korunması gerektiğinin 4721 sayılı Kanun'un 1023 üncü maddesi uyarınca zorunlu olduğu, tapu kaydının incelendiğinde Nisan 1944 tarih, 118 sıra nolu tapunun ihdas nedeni olan ihalenin feshedildiğine ilişkin veya ihalenin dayanağını teşkil eden ortaklığın giderilmesi davasının iade-i muhakeme yoluyla ortadan kalktığına ilişkin bir kaydın bulunmadığı, tapuda düzeltme davası da açılmadığı gibi, yargılama sırasında davalı Hazine tarafından da bu yönde bir savunmanın dahi yapılmadığı, ... Kadastro Mahkemesince verilen ve 2008 yılında yani 65 yıl sonra kesinleşen karar ile Nisan 1944 tarih 118 sıra nolu tapu kaydının yolsuz olduğunun kabul edilmiş olmasının, 65 yıllık süre içinde bu tapudan pay satın alan iyi niyetli üçüncü kişilerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesinden yararlanamayacağı sonucunu doğurmayacağı, tapunun oluşumundan yolsuz olduğu 2008 tarihine kadarki süreçte bu kayda güvenerek pay satın alan üçüncü kişilerin iyi niyetli olmadıklarına dair somut bir dayanağın bulunmadığı, ihale alıcılarının gerekse onlardan pay satın alan kişilerin kök tapu miktarı ile sorumlu tutulamayacakları, yargılama sonucu yapılan ihale ile Nisan 1944 tarih 118 sıra nolu kayıt ile kök tapu kayıtları arasındaki bağlantının kesildiği, davacıların ancak 4721 sayılı Kanun'un 1023 üncü ve 1025/2 nci maddeleri ışığında, iyi niyetli olmadıkları kanıtlandığında 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesinden yararlanamayacakları, davalı Hazinenin bu yönde her hangi bir iddiasının dahi olmadığını belirterek hükmün kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile ... ili, ... köyünde bulunan kayden 1.838.000 m² yüzölçümlü taşınmazla ilgili olarak, 1926 yılında ... Sulh Hukuk Mahkemesinde açılan ortaklığın giderilmesi davası sonunda, mahkemece 11.01.1940 tarihli ve 15/1 sayılı taksim ve satış kararı ile taşınmazın satışı yolu ile ortaklığın giderilmesine karar verildiği, ancak kararda, tapu kapsamı belirlenirken kayıt miktarının değil, hudutların esas alınması sonucu 22.201.202 m²lik kısmın satışına karar verildiği, ilama dayalı olarak yapılan açık artırmada, taşınmazın Kemal Kasapoğlu ve ... Ümüksüz adına tescil edilmesinden sonra, 13.04.1944 tarihli ve 118 sıra nosu ile oluşan tapu kaydının zaman içerisinde ifrazlara tâbi tutulduğu, maliklerin talebi, Tapu ve Kadastro Müdürlüğünün 19.07.1968 tarihli ve 5572 sayılı oluru ile 1/5000 ölçekli ... Planına bağlı olarak yapılan ifrazlar sonucu taşınmazın çok fazla parçaya bölündüğü, davacılar murislerinin bu taşınmazlardan hisse satın almak suretiyle taşınmazı edindiği; ancak taşınmazın bulunduğu yerde 1980 yılında yapılan tapulama çalışmalarında davacıya ait tapu hiçbir parsele revizyon görmeyerek kayıt kapsamındaki alanın 229 parsel olarak makilik vasfı ile Hazine adına 9.298.589 m² yüzölçümü ile tespit gördüğü ve bu taşınmazla ilgili ... Kadastro Mahkemesinde 06.12.1982 tarihinde açılıp 2004/1 Esas sayılı dosya üzerinden karara bağlanan davada, söz konusu taşınmazın tapu kaydının dayanağını oluşturan izale-i şuyu davasında yüzölçümünün 1.838.000 m²den 22.201.202 m²ye çıkarılarak tescilin dayanağının yolsuz olması ve taşınmazların bulunduğu sahanın 1946 yılında 3116 sayılı Kanun kapsamında yapılan orman tahdidi ile orman sınırları içerisine alındığı, 1952 yılında makiye tefrik edildiği ve 1952 yılında makiye tefrik edildiği ve 1976 yılında da orman sayılmayan makilik olarak Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı, dava konusu taşınmazın içerisinde bulunduğu alan Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olmakla beraber öncesinin Devlet Ormanı olması nedeniyle tespite itiraz davasının reddi ile yüzölçümü düzeltilerek taşınmazın fazlasının Hazine adına tesciline karar verildiği ve söz konusu kararın 01.07.2008 tarihinde kesinleşmesinden sonra 28.06.2018 tarihinde eldeki davanın açıldığı netice itibarıyla İlk Derece Mahkemesinden verilen ret kararının doğru olduğu ancak AAÜT'nin 13/4 maddesi "Maddi tazminat istemli davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti, bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunur." hükmünü içerdiğinden davanın tamamen reddi durumunda maktu vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğinden İlk Derece Mahkemesi kararı ortadan kaldırılarak karar bu yönden düzeltilmek suretiyle yeniden esas hakkında hüküm kurulmuştur.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesini ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle Avukatlık Asgari ücret tarifesi gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dosya içindeki bilgi ve belgelerden; ... ili, ... Köyünde bulunan kayden 1.838.000 m² yüzölçümlü taşınmazla ilgili olarak, 1926 yılında ... Sulh Hukuk Mahkemesinde açılan ortaklığın giderilmesi davası sonunda, mahkemece 11.01.1940 tarihli ve 15/1 sayılı taksim ve satış kararı ile taşınmazın satışı yolu ile ortaklığın giderilmesine karar verildiği, ancak kararda, tapu kapsamı belirlenirken kayıt miktarının değil, hudutların esas alınması sonucu 22.201.202 m²lik kısmın satışına karar verildiği, ilama dayalı olarak yapılan açık artırmada, taşınmazın Kemal Kasapoğlu ve ... Ümüksüz adına tescil edilmesinden sonra, 13.04.1944 tarihli ve 118 sıra nosu ile oluşan tapu kaydının zaman içerisinde ifrazlara tâbi tutulduğu, maliklerin talebi, Tapu ve Kadastro Müdürlüğünün 19.07.1968 tarih ve 5572 sayılı oluru ile 1/5000 ölçekli ... Planına bağlı olarak yapılan ifrazlar sonucu taşınmazın çok fazla parçaya bölündüğü, davacılar murislerinin bu taşınmazlardan hisse satın almak suretiyle taşınmazı edindiği; ancak taşınmazın bulunduğu yerde 1980 yılında yapılan tapulama çalışmalarında davacıya ait tapu hiçbir parsele revizyon görmeyerek kayıt kapsamındaki alanın 229 parsel olarak makilik vasfı ile Hazine adına 9.298.589 m² yüzölçümü ile tespit gördüğü ve bu taşınmazla ilgili ... Kadastro Mahkemesinde 06.12.1982 tarihinde açılıp 2004/1 Esas sayılı dosya üzerinden karara bağlanan davada, söz konusu taşınmazın tapu kaydının dayanağını oluşturan izale-i şuyu davasında yüzölçümünün 1.838.000 m²den 22.201.202 m²ye çıkarılarak tescilin dayanağının yolsuz olması ve taşınmazların bulunduğu sahanın 1946 yılında 3116 sayılı Kanun kapsamında yapılan orman tahdidi ile orman sınırları içerisine alındığı, 1952 yılında makiye tefrik edildiği ve 1952 yılında makiye tefrik edildiği ve 1976 yılında da orman sayılmayan makilik olarak Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı, dava konusu taşınmazın içerisinde bulunduğu alan Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olmakla beraber öncesinin Devlet Ormanı olması nedeniyle tespite itiraz davasının reddi ile yüzölçümü düzeltilerek taşınmazın fazlasının Hazine adına tesciline karar verildiği ve söz konusu kararın 01.07.2008 tarihinde kesinleşmesinden sonra 28.06.2018 tarihinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.

3. Bölge Adliye Mahkemesince, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesine göre tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan Devlet sorumlu ise de somut olayda 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesinde belirtilen koşullar oluşmadığından davanın reddine ve davalı yararına maktu vekâlet ücretine hükmedilmesi yerindedir.

4. Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihinde geçerli Avukatlık Asgari Ücret tarifesine göre maktu vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken, İlk Derece Mahkemesinin karar tarihinde geçerli olan tarifeye göre vekâlet ücretine hükmedilmesi bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine,

2.Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının (4) numaralı bendinde yer alan "5.100,00" sayısının hükümden çıkartılması yerine "17.900,00"sayısının yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Davacılardan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

09.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.