"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1623 Esas, 2024/458 Karar
DAVACILAR : ... vd. vekili Avukat ...
DAVA TARİHİ : 02.07.2018
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Antalya 8. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/285 Esas, 2022/115 Karar
Taraflar arasındaki mülkiyeti davacıya ait taşınmazın kesinleşen orman tahdit sınırları içinde kalması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; murisi adına kayıtlı bulunan, dava konusu Antalya ili, Merkez, ...köyü 13322 ada 1 (eski 229) parselde kayıtlı olan taşınmazı rızai taksim sözleşmesi neticesinde oluşan taşınmazdan hisse sahibi olan...’dan satın aldığını, müvekkillerinin murisine ait tapunun Antalya ... köyü 6642 yevmiye,178 cilt, 79 sayfada kayıtlı olduğunu, davacıya ait tapunun geldisinin Antalya Sulh Hukuk Mahkemesinin 1940 tarihli 15/1 sayılı ortaklığın satış suretiyle giderilmesine ilişkin karar gereğince 22.201.202 m² olarak 1944 yılında ihale ile satıldığını ve 1944 tarih 118 sıra nolu tapu kaydı olduğunu, ilk tapunun sahiplerinden gerçek kişilerin 22.201.202 m²lik taşınmazın ihale bedelinin 23/40 hissesini, diğer malik Hazinenin de 17/40 hissesini aldığını, taşınmazın daha sonra yapılan kadastro çalışması sırasında diğer parsellerle birlikte 229 parsel numarasını aldığını, kadastro tespitine yapılan itiraz neticesinde Antalya Kadastro Mahkemesinin 1988/302 Esas, 1994/2476 Karar sayılı kararı ile taşınmazın bir kısmı 590 parsel olarak Hazine adına tescil edilirken, 229 parsel numarası ile adlandırılan diğer kısmının tapu sahipleri adına tesciline karar verildiğini; ancak kararın bozulması üzerine aynı Mahkemenin kesinleşen 2004/1 Esas, 2005/5 Karar sayılı kararı ile 229 parselin de Hazine adına tapuya tescil edildiğini, davacı ve diğer hak sahiplerinin 1944 yılındaki ihalede taşınmazı satın alan...ve ... ...isimli kişilerin halefi olduklarını, davacıların Devletin yaptığı ihaleye güvenerek ve parasını ödeyerek satın alan ihale alıcılarının halefi olduğunu, ilk tapu miktarı ile sınırlı olmayıp elindeki tapu miktarı kadar taşınmazı talep hakkı bulunduğunu, müvekkillerinin tapu siciline güvenerek taşınmazdan pay satın aldığını, tapu kaydının yitirilmesi nedeniyle müvekkilinin uğradığı zararın 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; zamanaşımı itirazında bulunduklarını, dava konusu 229 parselin kadastro sırasında Hazine adına tespit edildiğini, şahıslarca itiraz üzerine Antalya Kadastro Mahkemesinin 2004/1 Esas, 2005/5 Karar sayılı kararıyla Hazine adına tescil kararı verdiğini, kararın kesinleştiğini, bu karara göre davacıların dayandıkları eski tapu ile 229 parselde mülkiyet haklarının olmadığının kesin hükme bağlandığını, Hazinenin herhangi bir sorumluluğunun olmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; tapu kaydının kadastro çalışmaları sırasında herhangi bir parsele revizyon görmemesi halinde, tapu kaydı yolsuz tescile dayansa bile uğranılan zarardan Devletin sorumlu olacağını, ...ve Koyunlara revizyon gören tapu kayıtlarının Antalya Sulh Hukuk Mahkemesinin 1940 tarih 15/1 sayılı kararlarına istinaden yapılan 13.04.1944 tarihli ihale ile oluşan 118 sıra sayılı tapu kaydından ifrazen geldiklerini, Nisan 1944 tarih 118 nolu tapudan 05.04.1953 tarih 54 sıra nolu kaydında ile Mehmet oğlu...ve 49 arkadaşına satışı yapılan 2.297.500 m²sinin ...köyüne revizyon gören 364 ila 444 sayılı parseller olduğunun tapu kayıtlarından anlaşılacağını, Antalya Sulh Hukuk Mahkemesinin karar başlığında davacıların Hazine dışındaki hissedarların kimler olduğunun yazılı olduğunu, 01.07.2008 tarihinde kesinleşen Antalya Kadastro Mahkemesinin 2004/1 Esas, 2005/5 Karar sayılı kararı ile kök tapu miktarı olan 1.838.000 m² dışındaki miktarın yolsuz olduğunun anlaşılacağını, davacının ...ve ...köylerine revizyon gören tapu maliklerinden olmadığını, kadastro sırasında yapılan hataların da 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi kapsamında devletin sorumluluğu altında olduğunu ve tazminat ödenmesi gerektiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
2. Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı tarafın dava dilekçesine göre dava değeri 330.000 TL olduğu, hal böyle iken İlk Derece Mahkemesi tarafından 5.100,00TL vekâlet ücreti takdir edilmesinin hatalı olduğunu belirterek Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 3 üncü kısımda belirlenen oranlara göre vekâlet ücreti takdiri şeklinde düzeltilmesine karar verilmesini gerektiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile ...köyünde bulunan kayden 1.838.000,00 m² yüzölçümlü taşınmazla ilgili olarak 1926 yılında Antalya Sulh Hukuk Mahkemesinde açılan ortaklığın giderilmesi davası sonucunda, Mahkemece 11.01.1940 tarihli ve 15/1 sayılı taksim ve satış kararıyla taşınmazın satışı yoluyla ortaklığının giderilmesine karar verildiği; ancak kararda tapu kapsamı belirlenirken kayıt miktarının değil, hudutların esas alınması sonucu 22.201.202 m²lik kısmın satışına karar verildiği, ilâma dayalı olarak yapılan açık artırmada, taşınmazın...ve ... ...adına tescil edilmesinden sonra 13.04.1944 tarihli ve 118 sıra nosu ile oluşan tapu kaydının zaman içerisinde ifrazlara tâbi tutulduğu, maliklerin talebi, Tapu ve Kadastro Müdürlüğünün 19.07.1968 tarihli ve 5572 sayılı oluru ile 1/5000 ölçekli ... Planına bağlı olarak yapılan ifrazlar sonucu taşınmazın çok fazla parçaya bölündüğü, davacılar murislerinin bu taşınmazlardan hisse satın almak suretiyle taşınmazı edindiği; ancak taşınmazın bulunduğu yerde 1980 yılında yapılan tapulama çalışmalarında davacıya ait tapu hiçbir parsele revizyon görmeyerek kayıt kapsamındaki alanın 229 parsel olarak makilik vasfıyla Hazine adına 9.298.589 m² yüzölçümü ile tespit gördüğü ve bu taşınmazla ilgili Antalya Kadastro Mahkemesinde 06.12.1982 tarihinde açılarak 2004/1 Esas sayılı dosya üzerinden karara bağlanan davada, söz konusu taşınmazın tapu kaydının dayanağını oluşturan izale-i şuyu davasında yüzölçümünün 1.838.000 m²den 22.201.202 m²ye çıkarılarak tescilin dayanağının yolsuz olması ve taşınmazların bulunduğu sahanın 1946 yılında 3116 sayılı Kanun kapsamında yapılan orman tahdidi ile orman sınırları içerisine alındığı, 1952 yılında makiye tefrik edildiği ve 1976 yılında da orman sayılmayan makilik olarak Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı, dava konusu taşınmazın içerisinde bulunduğu alan Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olmakla beraber öncesinin Devlet Ormanı olması nedeniyle tespite itiraz davasının reddi ile yüzölçümü düzeltilerek taşınmazın fazlasının Hazine adına tesciline karar verildiği ve söz konusu kararın 01.07.2008 tarihinde kesinleşmesinden sonra 02.07.2018 tarihinde eldeki davanın açıldığı anlaşıldığından ve dolayısıyla 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesine göre tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan Devlet sorumlu ise de somut olayda 1007 nci madde de belirtilen koşulların oluşmaması ve Mahkemece hüküm kurulurken Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 13 üncü maddesinin 4 üncü fıkrası uyarınca belirlenerek maktu vekâlet ücretine hükmedilmesi nedeniyle İlk Derece Mahkemesince de bu gerekçeyle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesini ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dosya içindeki bilgi ve belgelerden; davacıların murisi dava konusu Antalya ili, ..., ... köyü, ... mevkiinde bulunan taşınmazın 1000/46400 hissesini satın aldığı, tapu kaydına göre 1.838.000 m² yüzölçümlü taşınmazla ilgili olarak 1926 yılında Antalya Sulh Hukuk Mahkemesinde açılan ortaklığın giderilmesi davasında mahkemece 11.01.1940 tarihli ve 1940/15 Esas, 1940/1 Karar sayılı taksim ve satış kararı ile taşınmazın satışı yolu ile ortaklığın giderilmesine karar verildiği, ancak kararda tapu kapsamı belirlenirken kayıt miktarının değil, hudutların esas alınması sonucu 22.201.202 m²lik kısmın satışına karar verildiği, ilama dayalı olarak yapılan açık arttırmada taşınmazın 23/40 hissesinin ... ...ve...adına, 17/40 hissesinin de ... adına tescil edildiği, tapu kaydının zaman içerisinde ifrazlara tabi tutulduğu, yapılan ifrazlar sonucu taşınmazın çok fazla parçaya bölündüğü, davacının murisinin bu taşınmazlardan hisse satın almak suretiyle taşınmazı edindiği, taşınmazın 1975 yılında orman kadastro çalışmaları ile 229 parsel numarası ile orman vasfıyla Hazine adına tespit gördüğü, tespite yapılan itiraz neticesinde Antalya Kadastro Mahkemesinin 2004/1 Esas, 2005/5 Karar sayılı kararı 229 parsel sayılı taşınmazın bütün olarak Hazine adına tesciline dair verilen karar Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin temyiz denetiminden geçerek 01.07.2008 tarihli ve 2007/3956 Esas, 2008/2954 Karar sayılı kararı ile kesinleştiği ve eldeki davanın 02.07.2018 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
3. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesine göre tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan Devlet sorumlu ise de somut olayda 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesinde belirtilen koşullar oluşmadığından davanın reddine karar verilmesi yerindedir.
4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
22.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.