"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1536 Esas, 2024/1192 Karar
KARAR : Esastan ret/Düzeltilerek yendien esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 11. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/185 Esas, 2023/64 Karar
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddi ile kamu düzeni gereğince yapılan inceleme sonucunda İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Ankara ili, ...ilçesi,.......-İmar Mahallesi 43390 ada 3 parsel sayılı taşınmazın hissedarı olduğunu, taşınmazın yapılan imar planında belediye hizmet alanı olarak ayrıldığını, ifraz öncesi 1 parsel sayılı taşınmazda davalı idareye ait yapının bulunduğunu ve 1 parselin de imarda belediye hizmet alanında bulunduğunu fiili ve hukuki el atmanın gerçekleştiğini ileri sürerek taşınmazın bedelinin davalı idareden tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; idari yargının görevli olduğunu, uzlaşma yoluna başvurulmadığını, davanın zamanaşımına uğramış olduğunu, 1 parselin belediye hizmet alanında kaldığını, 2014 yılı onaylı 1/1000 ölçekli Parselasyon Planı ile 1 parsel sayılı taşınmazın 2 ve 3 parsellere ifraz edildiğini, 3 parsalde fiili el atmanın bulunmadığını, taşınmazın rayiç değerleri üzerinden alınıp satılabileceğini, husumetin idarelerine düşmediğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tazminat isteminin kabulüne, taşınmaz bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bedeline hükmedilen taşınmazdaki davacı payının tapusunun iptali ile davacı idare adına adına tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; uzlaşma yoluna başvurulmadığını, davanın zamanaşımına uğradığını, ifraz sonucu oluşan dava konusu 3 parsel sayılı taşınmazda fiili el atmanın bulunmadığını, taşınmazın imarda belediye hizmet alanında bulunduğunu, husumetin idarelerine düşmediğini, emsal taşınmazların doğru seçilmediğini, metrekare birim fiyatının fahiş belirlendiğini, payın tapuda piyasa rayiç bedeli üzerinden satılabileceğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın 84084 nolu parselasyon planında “Belediye Hizmet Alanı” kullanımında iken ...Belediye Encümeninin 16.10.2014 tarihli ve 664/2982 sayılı ve Ankara Büyükşehir Belediye Encümeninin 11.12.2014 tarihli ve 3451/7142 sayılı kararı ile onanan 1/1000 ölçekli 84094/Ek4 nolu parselasyon planını kapsamında aynı yerde 43390 ada 2 ve 3 nolu parsellere ayrıldığı ve 43390 ada 3 parselin planında “Belediye Hizmet Alanı” kullanımında Emsal:0,50 Hmax: 5 kat yapılaşma koşulunda olduğu, davacı payının bu parsele gittiğinin tespit edildiğini, fen bilirkişisi 01.11.2023 tarihli raporunda; parselde davalı kurum adına herhangi bir yapı ve müştemilatın bulunmadığını; fakat ifraz öncesi dava konusu parselin bir bütün iken evveliyatı olan 43390 ada 1 parsel üzerinde bulunan davalı idareye ait yapının 43390 ada 2 parsel üzerinde kaldığını, ifrazlı parsellerin de uygulama imar planı kapsamında “Belediye Hizmet Alanı” olarak ayrılmış olup, Emsal:0,50 Hmax:5 kat yapılaşma koşulunda olduğunu, imar planının 1983 yıllarından sonra yapıldığı ve tapuda tescilinin sağlandığını belirttiğini, dava konusu taşınmaza ait tapu kaydı, imar durumuna ilişkin belgeler getirtilmiş olup davaya konu taşınmaza öncesi bir bütün iken davalı idarece sosyal hizmet binası yapılarak fiilen el atıldığı, taşınmazın aynı yerde ifrazla davacı payının 3 numaralı parsele taşındığı, proje bütünlüğü dikkate alındığında fiili el atmanın gerçekleştiği ve ifrazla oluşan parsellerin de ...Belediyesince yapılan parselasyon planı kapsamında “Belediye Hizmet Alanı” kullanımında kaldığı, kamuya özgülenme durumunun devam ettiği, davaya konu parselde dosyaya sunulan fotoğraflardan da anlaşılacağı üzere taşınmaza fiili olarak el atılmış olduğu ve Mahkemece taşınmazın belediye hizmet yeri olarak ayrılması nedeniyle de idarenin hukuki el atması bulunduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verildiği, dava konusu taşınmaza yakın parseller için açılan ve Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen davalarla uyumlu olarak değer biçildiği anlaşıldığı gibi idarenin mülkiyet hakkının özüne dokunan ve onu ortadan kaldıran bu eylemi ile kamulaştırmasız el koyma olgusunun gerçekleştiğinin kabulü gerektiğini,taşınmazın aynına ilişkin bu davaya bakmanın adli yargının görevi dahilinde olduğunun kabulü ile işin esasına girilip, arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak ve vergi değerleri de kıyaslanarak taşınmazın dava tarihi itibarıyla değerinin tespit edilerek davalı idareden tahsiline dair kararda, Mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden bir isabetsizlik görülmediğini; ancak Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 14.11.2023 tarihli ve 2023/4852 Esas, 2023/10934 Karar sayılı ilamı ile 28.09.2023 gün ve 2023/7077-8035 sayılı " 26.11.2022 tarihli ve 32025 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 16.11.2022 tarihli ve 7421 Sayılı Vergi Usul Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 5 inci maddesi ile 2942 sayılı Kanun'a düzeltilmeyecek ek 4 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının 04.11.1983 tarihinden sonra fiilen el atılan taşınmazlar için açılan davalarda uygulanamayacağına" dair Bölge Adliye Mahkemeleri Hukuk Daireleri arasındaki uyuşmazlığın giderilmesine ilişkin kararı gereğince nispi karar ve ilâm harcına hükmedilmesi gerektiğinden, davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazı bulunmasa da harç hususu kamu düzenine ilişkin olduğundan resen dikkate alınması gerektiği de gözetildiğinde, bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, istinaf başvurusunun esastan reddini ile kamu düzeni gereğince yapılan inceleme sonucunda İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak düzeltilmek suretiyle yeniden esas hakkında hüküm kurularak davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiştir.
2. Davalı idare vekili 24.01.2025 havale tarihli ek beyan dilekçesinde özetle; husumetin idarelerine düşmediğini ileri sürmüştür.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “...Usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine men'i müdahale davası açmağa hakkı olduğuna; ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “...Usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
4. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 11 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmesinde ve kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
3.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukukî nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere, temyiz edenin sıfatına göre davalı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı idare vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı kalan harcın davalı idareden alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
25.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verilmiştir.