Logo

5. Hukuk Dairesi2024/9009 E. 2025/1337 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırılan taşınmazın bedelinin tespiti ve davacı idare adına tescili istemine ilişkin davada, bedelin belirlenmesi ve uygulanacak faiz oranına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Yerel mahkemenin, taşınmazın değerini belirlerken bozma kararında belirtilen hususlara uygun hareket ettiği, temyiz itirazlarının kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı gözetilerek mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2023/1035 Esas, 2024/336 Karar

KARAR : Kabul

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; Diyarbakır ili, ..., Mahallesi 232 ada 2 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalılar ... vd. vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı idarece teklif edilen bedelin çok düşük olup kabul edilemeyeceğini, hesaplamanın hatalı yapıldığını savunarak taşınmazın gerçek değerinin tespitini istemiştir.

2. Davalı ..., usulüne uygun tebligata rağmen cevap dilekçesi sunmamıştır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 16.09.2019 tarihli ve 2018/331 Esas, 2019/282 Karar sayılı kararıyla; davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili, davalılar ... vd. vekili ile davalı Abdulmenap İnci ve davalı ... istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 20.05.2022 tarihli ve 2020/1892 Esas, 2022/1639 Karar sayılı kararıyla; istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili, davalılar ... vd. vekili ile davalı ..........., ve davalı ... temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan ağaçların yaşı, sayısı ve kapladıkları alan dikkate alınarak taşınmazın kapama karışık meyve bahçesi niteliğinde tespit edilmesi ve 2942 sayılı Kanun’un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir esas alınarak değer biçilmesinin yerinde olduğu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın üzerinde bulunan yapılara değer biçilirken, taşınmazın bulunduğu bölge ve yapım şartlarının zorluğu gibi hukuki olmayan gerekçelerle eksik imalatların neler olduğu açıklanmaksızın taşınmazda oluşturacağı değer kaybının hesaplanmadığı, oysa kıymet takdir raporunda taşınmazda bulunan eksik imalatlar nedeniyle yapı bedelinden % 10 oranında indirim yapıldığı, hükme esas alınan bilirkişi raporu ile kıymet takdir raporu arasında çelişki bulunduğu, bu nedenle söz konusu yapıların iç ve dış özellikleri ayrıntılı olarak incelenip; elektrik, içme suyu, kanalizasyon tesisatlarının olup olmadığı, su ve elektrik aboneliklerinin bulunup bulunmadığı, ıslak ve kuru zemin kaplamaları, mutfak dolabı, banyo, tuvalet, çatı kaplaması vs. gibi bir meskende olması gereken tüm unsurların hangilerinin bulunmadığının tek tek ayrıntılı olarak açıklanıp, bulunan eksik imalatların dava konusu taşınmaz üzerinde oluşturacağı değer kaybını gerekçeli olarak açıklayacak şekilde ek rapor alınması, sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemiş olmasının hatalı olduğu gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve kamulaştırma bedelinin tespiti ile işbu bedele davanın dört ay içinde sonuçlandırılmadığı gözetilerek bu sürenin bitiş tarihi olan 01.01.2017 tarihinden ilk karar tarihi olan 09.10.2017 tarihine kadar yasal faiz işletilerek işlemiş faiziyle birlikte davalılara tapudaki hisseleri oranında ödenmesine, davacı idarece fazladan depo edilen bedelin davalılardan hisseleri oranında alınarak davacı idareye iadesine, dava konusu taşınmazın davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile davacı idare adına tesciline, taşınmazın baraj gölü sahası içerisinde kalması nedeniyle 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 16 ncı maddesinin (C) bendi uyarınca tapudan terkinine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; hükme esas alınan bilirkişi raporunun usul ve kanuna aykırı olduğunu, Kulp İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğünün veri ve maliyet cetvelinin Tarım ve Orman Bakanlığının TAMSİS (Tarımsal Maliyet Sistemi) veri tabanında yer almayıp denetimden geçmediğini, bu nedenle hesaplamada dikkate alınamayacağını, taşınmazın sulu tarım arazisi olarak değerlendirilemeyeceğini, münavebeye esas alınan ürünlerin hatalı olduğunu, hesaplama yapılırken ürün verim miktarının yüksek alındığını, son üç ya da beş yılın ürün verim ortalamasının alınması gerektiğini, uygulanan kapitalizasyon faiz oranının hatalı olduğunu, uydu fotoğraflarında görülmeyen ürün ve mütemmim cüzler için bilirkişilerce hesaplama yapıldığını, taşınmaz üzerindeki yapılara yönelik hesaplamanın da hatalı olup çok yüksek olduğunu, taşınmazın tamamının bağ ve bahçe vasfında kabul edilemeyeceğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalılar ... vd. vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinafın kaldırma kararı sonrası düzenlenen duruşma gün ve saatini bildirir tensip tutanağının kendisine tebliğe çıkarılmadığını, davalıların adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporuna karşı itirazları karşılanmadan karar verildiğini, net gelir metoduna göre hesaplama yapılırken ortalama verim miktarının esas alındığını, oysa dava konusu arazinin bakir ve çok verimli olduğunu, son 5 yılın ürün verim ortalamasının hesaplamada dikkate alınması gerektiğini, üretim masraflarının ise brüt gelirin 1/3'ünü aşacak şekilde yüksek alınmasının doğru olmadığını, münavebeye esas alınan ürünlerin hatalı olduğunu, İl Tarım ve Orman Müdürlüğünün veri cetvelinin hesaplamaya esas alınmasının doğru olmadığını, objektif değer artışı uygulanmamasının kabul edilemeyeceğini, taşınmazın özellikleri dikkate alınarak en az % 50 oranında objektif değer artışı uygulanması gerektiğini, yapı bedeline yönelik hesaplamanın hatalı olduğunu, eksik imalat nedeniyle herhangi bir açıklama yapılmadan doğrudan yapı bedelinden % 10 oranında indirim yapılmasının hatalı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

3. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinafın kaldırma kararı sonrası düzenlenen duruşma gün ve saatini bildirir tensip tutanağının davalıya tebliğe çıkarılmadığını, davalının adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini, bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığını, hesaplamanın eksik ve hatalı yapıldığını, dava konusu taşınmazın değerinin tespitinde objektif ölçütlerin dikkate alınmamasının hukuka aykırı olduğunu, dava tarihinden dört ay sonra işletilen yasal faizin enflasyonun çok altında kaldığını, davalının mülkiyet hakkının ihlaline sebebiyet verdiğini, bu nedenle kamulaştırma bedelinin karar tarihi itibarıyla tespit edilmesi gerektiğini, keşfin yapıldığı tarih itibarıyla İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü veri cetvelinin hesaplamada dikkate alınması gerektiğini, uygulanan kapitalizasyon faiz oranının hatalı olduğunu, taşınmaz üzerindeki yapıların değerinin hatalı hesaplandığını, yapı birim maliyetinin düşük alındığını ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası, 11 inci maddesi ile 15 inci maddesinin son fıkrası.

3. Değerlendirme

1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen kararın bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesi hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Taraf vekillerinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan İlk Derece Mahkemesi kararının ONANMASINA,

Davacı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davalılar ... vd. ile ... vd.den peşin alınan temyiz harçlarının Hazineye irat kaydedilmesine,

04.02.2025 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

(Karşı Oy)

(Karşı Oy)

KARŞI OY

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 Esas, 2004/19 Karar sayılı kararı ve müstakar kararlarında da açıkça ifade edildiği üzere Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının kesin hüküm halini almamış derdest davalar yönünden uygulanmaları gerekir. Zira Anayasa Mahkemesinin iptal kararları usulî kazanılmış hakkın ve aleyhe bozma yasağının istisnasını teşkil ederler.

Bu nedenle somut olayda; davalı tarafın Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca kamu alacaklarına uygulanacak en yüksek faizin uygulanmasına yönelik Hukuk Muhakemeleri Kanununun 26 ncı maddesinin birinci fıkrası kapsamında değerlendirilecek bir temyiz talebinin (Davalılardan ... vekilinin 25.06.2024 tarihli dilekçesindeki “Faize” ilişkin talebi) de dosya münderecatında bulunması karşısında, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası hükmünün iptali yönünde Anayasa Mahkemesi tarafından verilen ve 01.08.2023 tarihli, 32266 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı iptal kararı doğrultusunda karar verilmeli ve “dava tarihinden itibaren mahkeme karar tarihine kadar” Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası hükmü nazara alınarak faize hükmedilmelidir.

Hâl böyle iken, eldeki derdest davada Anayasa Mahkemesi iptal kararının uygulanmadığı, Sayın çoğunluğun diğer yönleriyle katıldığımız “Onama Kararı”na “faize ilişkin olarak”, açıkladığımız nedenlerle katılmıyoruz. 04.02.2025